Terör örgütü propagandası yaptığı iddiasıyla 2017'de tutuklanan ve bir yıl tutuklu kalan Die Welt gazetesinin eski Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel, tahliyesinin ardından yaptığı açıklamada, dönemin İstanbul Başsavcı Vekili olan, Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz'a hakaret ettiği iddiasıyla açılan davada savunma yaptı. Yücel, Almanya'dan yazılı olarak gönderdiği savunmasında, ifadelerinin hakaret oluşturmadığını Türk Dil Kurumu (TDK) Sözlüğü'ndeki tanımlarla savundu ve davaya konu ifadeleri tekrarlayarak Yılmaz'a sert tepki gösterdi.
2017'de, serbest bırakılması için Almanya Başbakanı Angela Merkel'in devreye girdiği Yücel hakkında, tahliye edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, dönemin İstanbul Başsavcı Vekili, Adalet Bakan Yardımcısı Yılmaz'a hakaret ettiği iddiasıyla 2019'da iddianame düzenlendi. İki yıla kadar hapsi istenen Yücel, davanın ilk duruşması öncesinde, Almanya'dan, İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi'ne yazılı savunmasını gönderdi. Davanın bugünkü duruşmasında, Yücel'in savunması dosyaya girdi.
"Bir yıl boyunca iddianamesiz, hapiste tutuldum"
Yücel, savunmasında, şu ifadeleri kullandı:
"Beni bir yıl iddianamesiz hapiste tutan, sonra bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan gelen talimatla hakkımda hukuki ve çeviri hatalarıyla dolu iki sayfalık abuk sabuk bir iddianame hazırlayan İstanbul eski Başsavcı Vekili ve şimdiki Adalet Bakanı Yardımcısı Hasan Yılmaz'ın bana karşı hakaret davası açmasını tebrik ederim. Pişkinliğin bu kadarı herkese nasip olmaz. Şaşırtıcı değil elbet, çünkü Türkiye'deki iktidarın en sevdiği rol budur; hem her türlü gücü kullanarak zalim olacaksın, hem de yeri geldiğine mağduru oynayacaksın.
"Söylemedim ama itiraz da etmedim"
Ancak hatırlatmak isterim ki, Hasan Yılmaz'ın şikâyetçi olduğu 'Çağlayan'ın en salak savcısı' ibaresi bana ait değildir. Dava konusu Twitter paylaşımımda (ve başka yerlerde) anlattığım gibi, bu tespiti Çağlayan yargı alemini yakından tanıyan birinden duydum ve duyduğumda itiraz etmedim.
TDK ile savundu
Ve şunun da altını çizmek gerek, 'salak' hakaret değildir. Zira Türk Dil Kurumu, 'salak' kelimesini 'Giyinişinden, konuşma ve davranışlarından seviyesiz, dengesiz ve saf olduğu anlaşılan (kimse)" olarak tanımlamaktadır. Hasan Yılmaz'ın hukuku ve yargıyı bizzat yaptığı işlerle nasıl aşağıladığını, hazırladığı iddianamelerin ne kadar seviyesiz ve dengesiz olduğunu, bu iddianameleri defalarca paramparça eden Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de doğrulamıştır.
"İktidarın kullanışlı aracı"
Terörle mücadelenin yılmaz neferi Hasan Yılmaz, o dönem gerçekten Çağlayan'ın bu anlamda en salak savcısı mıydı, yoksa kendisinden daha beteri mi vardı bilemem. Ama Hasan Yılmaz, benim hakkımda veya Osman Kavala hakkında hazırladığı iddianamelerle iktidarın kullanışlı aracı olduğunu ispatlamış ve bununla beraber Çağlayan'ın en seviyesiz, en dengesiz savcısı unvanı için adaylığını güçlendirmiştir. Yılmaz'ın imzasını taşıyan bu iki seviyesiz, dengesiz yani kısaca salakça iddianameleri savunmamım vazgeçilmez parçası olarak mahkemenin huzuruna sunuyorum."