T24 Haber Merkezi
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu.
"Rojava'da savaş, Türkiye'de barış olamaz"
Hatimoğulları, Rojava'daki artan tehditlere dikkat çekerek, bölgede devam eden saldırıların Türkiye'nin barış sürecini doğrudan etkilediğini vurguladı. Hatimoğulları, Suruç ve Nusaybin'de halkın Rojava'ya yönelik saldırıları kendi başlarına yapılmış gibi görerek direndiğini ve bu durumun Türkiye için barışın önemini pekiştirdiğini belirtti.
Öcalan'ın İmralı'dan barış çağrısı
DEM Parti'nin İmralı'da Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelerin ardından, Hatimoğulları Öcalan'ın barış ve demokrasi vurgusu yaptığını aktardı. Öcalan'ın, bölgesel ve global çatışmaların son bulması gerektiğine işaret eden mesajlarının, Türkiye ve Ortadoğu için barışçıl bir geleceğin temelini oluşturduğunu ifade etti.
Kürt sorununun demokratik çözümü
Hatimoğulları, Kürt sorununun demokratik temeller üzerinde çözülmesinin savaş siyasetini sonlandıracağını ve milliyetçi çatışmaları önleyeceğini söyledi. Bu çözümün, ölümleri durdurarak bölgede kalıcı barış ve istikrarı sağlayacağını vurguladı.
Sağlık emekçilerinin iş bırakma eylemi
Aile hekimlerinin ve sağlık çalışanlarının, "Eziyet Yönetmeliği" olarak adlandırdıkları düzenlemeye karşı iş bırakma eylemlerine dikkat çeken Hatimoğulları, bu eylemlerin sağlık hizmetlerindeki sorunları ve çalışma koşullarındaki adaletsizlikleri gündeme getirdiğini belirtti.
Hatimoğulları'nın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
Metin Göktepe ve yaşamını yitiren gazeteciler
"Yarın, 8 Ocak. Gazeteci Metin Göktepe’nin vahşice öldürülüşünün yıl dönümü. Evrensel Gazetesi muhabiri sevgili Metin'in işkenceyle öldürülmesinin üzerinden tam 29 yıl geçti. Aradan geçen zaman içinde, halkın haber alma hakkını engelleyen, gazetecilere saldıran zihniyet ne yazık ki değişmedi. Gerçekler karartılamaz, özgür basın asla susturulamaz. Bugün, Metin Göktepe’yi ve onun şahsında hayatını kaybeden tüm basın emekçilerini; Nazım Daşdan’ı, Cihan Bilgin’i saygıyla anıyoruz.
Geçmiş yılın değerlendirmesi
Geçtiğimiz yıl, özgürlük, eşitlik, barış, adalet ve ekonomik haklar için yoğun bir mücadele verdiğimiz bir yıl oldu. Dün olduğu gibi, bugün de emeği ve eşitliği temel alarak, savaşsız ve insanca bir yaşam için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Ekonomik zorluklar ve zam fırtınası
Yeni yılın daha ilk ayında başlayan zam yağmuru, adeta bir fırtınaya dönüşmek üzere. Görünen o ki, iğneden ipliğe, her şeye zam geliyor. Birkaç örnek vermek gerekirse, otoyol ve köprü geçiş ücretleri, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, ehliyet ve kimlik ücretleri gibi zorunlu harcamalarımız yüzde 44 oranında arttı. Trafik cezaları, pasaport harçları da bu zamlardan nasibini aldı.
Kiralar ve asgari ücret
2025 yılına girdiğimiz bu günlerde, harçlar, cezalar ve vergi ödemelerinde yaklaşık yüzde 50, ev kiralarında ise yüzde 60 gibi rekor bir artış yaşandı. Ocak ayında ev kiralarının artış oranı yüzde 58,51 olarak belirlendi. Düşünün, 20 bin lira kira ödeyen bir vatandaş bu yıl yaklaşık 32 bin lira ödeyecek. Bu, bizler için nasıl bir fırtına olduğunu açıkça gösteriyor.
Emeklilerin yaşadığı sıkıntılar
Peki, her şeye zam gelirken siz değerli emekçilerin payına ne düştü? Ne yazık ki yine yoksulluk, yine sefalet! 2024 yılı, resmî olarak emekliler yılı ilan edilmişti. Ancak bir emekli vatandaşımızın yıl sonunda söylediği bir söz var ki, dikkat çekici: 'Allah bize bir kez daha emekliler yılı yaşatmasın.' Emekliler, emekli olduklarından bu yana böyle bir zulüm görmediklerini ifade ediyorlar.
Aile hekimlerinin iş bırakma eylemi
Bu hafta üçüncü kez iş bırakan aile hekimlerimiz, Ekim 2024 tarihli 'Eziyet Yönetmeliği'ne karşı çıkıyorlar. 6-10 Ocak tarihleri arasında üçüncü kez iş bırakacaklarını duyurdular. Ayrıca, 8 Ocak'ta tüm sağlık çalışanları da onlara destek olmak için iş bırakacak. Sağlık emekçilerimiz, para, performans ve cezalandırma dayatmaları olmaksızın çalışabilmeli ve halkımızın sağlık hakkına erişimi kesintisiz sağlanmalıdır. Bu nedenle, 'Eziyet Yönetmeliği'nin geri çekilmesi için parlamentoda gerekli girişimleri yapacağımızı belirtmek istiyorum. Aile sağlık merkezleri birer ticarethane değil, hastalar müşteri değil, sağlık emekçileri ise kesinlikle köle değildir. Bu anlayışla, aile hekimlerimizin yanında durmaya devam edeceğiz.
Polonez İşçileri
Buradan, 6 aydır direnişlerini sürdüren ve dün kazanımla grevleri sona eren Polonez işçilerimizi de selamlıyor, mücadelelerindeki kararlılıklarını kutluyorum.
Suriye'deki son gelişmeler
Bugün burada, Suriye'de yaşanan son gelişmeleri ve bölgenin geleceğini değerlendirmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Savaşın yıprattığı Suriyelilerin barış ve huzur içinde yaşama isteklerini destekliyor, bu yönde çabalarımızı sürdürüyoruz.
Kültürel ve etnik çeşitliliğin korunması
Suriye'deki tüm halklar için, özellikle de kadınlar için özgür ve eşit bir yaşam sunacak demokratik bir ülkenin inşası bizim için büyük bir önem taşıyor. Ne var ki, Kuzey-Doğu Suriye'deki demokratik ve eşit yaşam modeli oluşturma çabalarına yönelik saldırılar, ülkenin birliğini ve geleceğini ciddi şekilde tehdit ediyor.
Tarihten dersler ve demokrasi çağrısı
Daha önce Irak 2003 ve Libya'da yaşananlar gibi, tarih bizlere önemli dersler sunuyor. Şu anda Suriye'de karşımıza çıkan tek yol demokrasidir. Halkların kendi iradeleriyle, kimlik ve inançlarıyla eşit ve kardeşçe yaşayacakları bir demokratik yapı kurmak bu sürecin temel taşı olmalıdır.
Kadın özgürlüğü ve Rojava'ya destek
Bugün Suriye'de bir yandan kadın özgürlüğü için mücadele edilirken, diğer yandan kadınların sokak ortasında infaz edildiği acı gerçeklerle karşı karşıyayız. Bizim tercihimiz, kadın özgürlüğünden ve eşitlikten yana. Kobanî'ye yönelik tehditler devam ediyor. Tişrin ve Karakozak Köprüsü'nde yaşanan saldırılara karşın Suruç ve Nusaybin'de halk, Rojava'ya yapılan saldırıları kendi başlarına yapılmış gibi görüyor ve buna karşı direniyor. Rojava'ya sahip çıkıyorlar. Unutmayın, Rojava’da savaş, Türkiye’de barış olamaz! Her şeyin çok hızlı geliştiği bu siyasi iklimde, DEM Parti olarak İmralı'da Sayın Öcalan ile gerçekleştirdiğimiz görüşmenin ardından her birimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu, tarihi yazma dönemidir. Görkemli bir çıkış yapma şansı bizlerin ellerindedir. Biz DEM Parti olarak, Sayın Öcalan'ın İmralı'dan tüm dünyaya yankılanan barış mesajının tam arkasındayız. Bu konuda üzerimize düşen her türlü sorumluluğu canla başla yerine getirmeye kararlıyız.
Demokratik birliktelik ve barış çağrısı
Biz DEM Parti olarak, Sayın Öcalan'ın İmralı'dan tüm dünyaya yankılanan barış mesajının tam arkasındayız. Bu konuda üzerimize düşen her türlü sorumluluğu canla başla yerine getirmeye kararlıyız. Bu mesaj sadece siyasi bir çağrı değil, aynı zamanda tüm topluma bir çağrıdır. Barışı savunanları çoğaltma ve barışın birlikteliğini büyütme fırsatı doğmuştur.
Öcalan'ın barış vurgusu
Sayın Öcalan, kendisiyle yapılan görüşmede, barışın ne kadar acil olduğunu vurgulayarak çok önemli uyarılarda bulunmuştur. Bu uyarıların en çarpıcısı, uluslararası hukukun işlemediği, her yerin Gazze’ye dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu Ortadoğu’ya yöneliktir. Gazze’de yaşananlar, 21. yüzyılda savaşın yarattığı yıkım ve insanlık krizinin en somut örneğidir.
Küresel sorunlar
Ayrıca, Küresel sistem savaş ve yıkım politikalarıyla her yeri Gazze’ye çevirmeye çalışmaktadır. Bugün, Ortadoğu’da her yer bu tehlikeyle karşı karşıya. Kuzeyde Kızıldeniz boyunca, daha güneyde ise Doğu Akdeniz'de Kıbrıs'a kadar uzanan bir gerilim hattı mevcuttur.
İç barışın önemi
Bu nedenle, kendi iç barışımızı sağlamalı ve karanlık senaryolara karşı dikkatli olmalıyız. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da yaptığım açıklamalar, bazı çevreler tarafından yanlış yansıtılmıştır. Bu tür ezberlerle ve provokasyonlarla ortaya çıkan bu kaynaklar bilmelidir ki, hiç kimsenin gücü bizlerin barış ısrarını ve sözümüzü çarpıtmaya yetmeyecektir.
Türkiye ve Kürtler arasındaki stratejik ittifak
Bugün, Sayın Öcalan'ın yıllar önce dile getirdiği önemli bir noktaya tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum: 'Türkiye, tüm tehlikeleri atlatmak ve kuşatmayı bertaraf etmek için Kürtlerle stratejik bir ittifak, demokratik bir birlik kurmalıdır.' Bu sözler, zaman içinde ne kadar doğru olduğunu kanıtlamıştır.
Türk-Kürt İttifakının Önemi
Gerçekten de, Türk-Kürt tarihsel ittifakını yeniden güçlendirmek, bugünümüz ve geleceğimiz için ne kadar hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bu demokratik zemindeki ittifak, sadece bizim için değil, tüm Ortadoğu için büyük katkılar sunacaktır. Kendisinin de belirttiği gibi, 'Şimdi Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik zamanıdır.'"