DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, yeni anayasa tartışmalarını, “Meclis, anayasa tartışmalarını yürütecek gündemden yoksun” sözleri ifle değerlendirdi. Anayasa formunu belirleme konusunda hükümetin de kafasının karışık olduğunu belirten Koçyiğit, “Maddeler üzerinden yürüyen bir tartışma ‘Nasıl anayasa yapılamaz’ tartışmasıdır. Herkes kırmızı çizgiler ortaya koyuyor. Kırmızı çizgilerin olduğu yerde uzlaşı olmaz” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, Meclis’te sabah kahvaltısında gazetecilerle bir araya geldi. Gündeme ilişkin olarak yöneltilen soruları yanıtlayan Koçyiğit, yasama yılını değerlendirerek sözlerine başladı. Koçyiğit, "Genel Kurul’da parmak kaldırıp indirerek yasaları geçirmek isteyen bir akıl olduğunu" söyledi. "İktidarın Anayasa'ya aykırı olarak açık olan torba yasalarda ısrar ettiğine" vurgu yapan Koçyiğit, “Yeni dönem tartışması yürütülecekse bu yasa yapma yönteminin terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Muhalefetin görüş ve önerilerinin alınarak toplumun ihtiyaçlarını gözeten yasaların yapılması gerekir” dedi.
Hayvanlara yönelik uygulanan katliamlara da dikkat çeken Koçyiğit, "hayvan karşıtı bir akılla karşı karşıya kaldıklarını" söyledi. Meclis’in önemli konu başlıklarından birisinin de bütçe olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Toplumun bütçe hakkının toplumdan çalınması, Meclis’in ortadan kaldırılması konusunda güçlü bir muhalefet yapacağız” dedi.
Cezaevlerinde bulunan siyasetçilerin durumuna da dikkat çeken Koçyiğit, “Selahattin Demirtaş, Can Atalay cezaevinde ancak polisi öldüren ve hakkında araması olan kişi dışarıda. Toplumun adalet duygusu zarar görmüş durumda. Köklü bir reforma ihtiyaç var” diye konuştu.
“Paketler çözüm değil, en büyük sorun adaletsizliktir”
Bu hafta Meclis’te gündeme alınacak olan 9. Yargı Paketi’ne de vurgu yapan Koçyiğit, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmış, 6284’ü etkin uygulamayan bir hükümet varken dönüp ‘cezasızlık algısı var’ diyorlar. Hayır, cezasızlık algısı yok” diye konuşarak, şöyle devam etti:
“10 ve 11’inci yargı paketlerinin hazırlandığı söyleniyor. 9’uncu Yargı P0aketi geçti ama bu ülkede en büyük sorun adaletsizliktir. Bu yargı paketlerinin gerçekten çözüm olmadığını, gerçek bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu ama en önemlisi yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlayacak bir demokrasiye ihtiyaç var.”
Temelli ise iktidarın Meclis’teki çoğunluğuyla Meclis’i işlevsizleştirdiğini söyleyerek, “Bütün sorunların çözüm yeri Meclis olmalıyken sürekli olarak talimat veren Meclis’i yönlendiren bir üst aklın çalıştığını görüyoruz. Meclis adeta bir paket servisi gibi çalışıyor” dedi. Anayasa tartışmalarına da vurgu yapan Temelli, Meclis’in bu tartışmaları yürütecek gücünden yoksun olduğunu söyledi, ilk etapta Meclis’in üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için üzerindeki vesayetten kurtulması gerektiğini ifade etti.
“Anayasa tartışmaları doğru yerden başlamadı”
Temelli ve Koçyiğit, Meclis gündemine yönelik değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Yeni anayasa ve anayasa’nın ilk 4 maddesine yönelik tartışmalara ilişkin soruları yanıtlayan Temelli, “anayasa tartışmaları doğru bir yerden başlamadı. Maddeler ve ilk dört madde üzerinden başlamak yerine ‘Nasıl bir anayasa?’ meselesi ile başlamak, bunu topluma mal etmek gerekirken bunu kısır tartışmalar içerisine sürüklemek, maddelere boğmak, ‘Nasıl bir anayasa?’ tartışmasının önünü tıkamak anlamına geliyor” dedi. Şimdiden anayasa formunu belirlemenin ve maddeler üzerinden tartışmanın doğru olmadığını kaydeden Temelli, “‘Nasıl bir toplumsal mutabakat?’ tartışmasını öncelemek gerekir” diye konuştu.
“Hükümetin de kafası karışık”
Koçyiğit de yeni anayasa konusunu değerlendirirken iktidarın bu yöndeki açıklamalarına dikkat çekti. Yeni anayasa konusunda hükümetin kafasının karışık olduğunu belirten Koçyiğit, “Hükümetin niyetini bilmemenin kendisi bir problem. ‘AKP neden anayasa yapmak istiyor?’ sorusunun yanıtını kimse bilmiyor. ‘12 Eylül anayasası’ndan kurtulmak istiyoruz’ deniyor. Biz de istiyoruz ama bugün tartışmayı bu kadar kapalı yürütmek, sadece niyet beyanları sunmanın yol aldırmayacağı açık ve net” diye konuştu.
Koçyiğit, şöyle devam etti:
“Usule dair bir tartışma yok. Yöntem aynı zamanda nasıl bir anayasa yaptığınızı da belirleyecek. Toplumun farklı kesimleri ile buluşacak mısınız? Emek ve meslek örgütlerini katacak mısınız? Kadın örgütlerinin, işçi örgütlerinin, çevre örgütlerinin görüşünü alacak mısınız? Gerçekten toplumun bağrından çıkan bir yeni anayasamız mı olacak yoksa siyasi partilerin mutfağında pişen bir anayasa mı olacak?”
“Kırmızı çizgilerin olduğu yerde uzlaşı olur mu?
Anayasa tartışmalarına yanlış bir yerden başlandığını da kaydeden Koçyiğit, “Maddeler üzerinden yürüyen bir tartışma ‘nasıl anayasa yapılamaz’ tartışmasıdır. Herkesin hassasiyetleri üzerinden yapılan bir anayasa tartışması, zaten siyasal iklimi bu kadar sert olan bir ülkede anayasa yapmamanın yoludur. Buradan bir an önce çıkmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu tartışmanın bu şekilde yürütülmesinin Türkiye halklarına da anayasa’ya da katkısı olmaz. Herkes kırmızı çizgiler ortaya koyuyor. Kırmızı çizgilerin olduğu yerde uzlaşı olmaz” dedi.
“Akamete uğratmaya uygun bir alan”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un anayasa’nın 3. Maddesi’ne ilişkin sözleri ve sonrasındaki açıklamalarını da değerlendiren Koçyiğit, “Henüz yöntemi konuşmamışken, henüz ikinci tur görüşmeler yapmamışken Meclis Başkanı’nın bizzat madde üzerinden tartışma yürütmesi süreci akamete uğratmaya çok uygun bir alan. Sonra açıklamalar yaptı ama Meclis Başkanı demokratik, katılımcı, çoğulcu bir anayasa nasıl yapılmalı üzerine açıklamalar yapmalı. Yoksa yapacağı her değerlendirme bir kesimin karşısında yer alacaktır” diye konuştu.
“12 Eylül ruhu içinizdedir”
Temelli, “Anayasa’nın ilk 4 maddesi ve 66’ncı maddesiyle ilgili 'Bu maddeler tartışmaya kapalıdır’ ön şartıyla gelirlerse tavrınız ne olur?” sorusunu Temelli, şöyle yanıtladı:
“Bunu bu şekilde getiriyorlarsa zaten anayasa yapma niyetleri yoktur. Toplum bunu böyle mi tartışmış? Halka gitmişler mi? Meclis Başkanı’nın bu konuyu böyle açmasının sebebi de ‘Halka rağmen biz nasıl anayasa yapalım’ zihniyetinden kaynaklanıyor. Bu teklifi getiriyorlarsa kim adına getiriyorlar? Toplumla ortaklaşmadan bir önyargıyla geliyorsanız zaten 12 Eylül ruhu içinizdedir. Bu kısıtlardan kurtulmak, samimi olmak gerekiyor.”
Anayasa’nın birinci maddesi Türkiye devletinin “cumhuriyet” olduğunu hükme bağlarken, ikinci maddede bu cumhuriyetin niteliklerini şöyle sıralıyor:
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Üçüncü maddede milli marşı, başkenti ve resmi dili tanımlanırken, “değiştirilemeyecek hükümler” başlığını taşıyan dördüncü madde bu ilk üç maddenin değiştirilemeyeceğini düzenleyerek bir anlamda koruma sağlıyor:
“Anayasanın 1'inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”
Anayasa'nın 66. maddesinde de "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" ifadesi yer alıyor.