T24 Haber Merkezi
Cumartesi Anneleri, 1030'uncu haftada 30 yıl önce gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci'nin akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 1030'uncusunu gerçekleştirdi.
"Failler cezasızlık kültürüyle korunmaya devam ediyor"
Polis ablukası altında, Galatasaray Meydanı’nda yapılan açıklama şu sözlerle başladı:
"Gözaltında kaybetmeler söz konusu olduğunda, suçun faillerini sorumlu tutan etkin bir ceza adaleti sistemi olmadığı için, devletin hakikat ve adalet üzerine çektiği perdeyi kaldırmak mümkün olmuyor. Bu durumun bir sonucu olarak kayıplarımızın akıbetleri belirsizliğini korurken, failleri de cezasızlık kültürüyle korunmaya devam ediyor.
Oysa gözaltında kaybetme, uluslararası hukuk kapsamında suç olarak tanınmakta; dolayısıyla devlet yetkilileri, bu suçla ilgili gerçeği tüm boyutlarıyla açığa çıkarmak, failleri ve suça iştirak edenleri soruşturmak, yargılamak ve cezalandırmakla yükümlüdür. 1030 haftadır, devletin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi için mücadele ediyoruz."
Yapılan açıklamada, "İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 1993 yılından itibaren de polis tarafından aranmaya başlanan İsmail’i yakalamak için, polis ailesinin Avcılar’daki evine baskınlar düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrılmak zorunda kaldı. Kardeşi İsmail’e acil durumlarda ailesine haber ulaştırması için bir arkadaşının işyeri telefonunu verdi" bilgileri paylaşıldı.
24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci Ailesi’ni telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan biri “Oğlunuz siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındı” bilgisini verdi. Baba Şehmus Bahçeci, hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu, ancak İsmail’in gözaltına alındığı reddedildi.
"Sonun İsmail Bahçeci gibi olur"
"24 Aralık 1994 tarihinden sonra Bahçeci ailesinin evine bir daha polis baskını yapılmadı" sözleri ile sürdürülen basın açıklaması şöyle devam etti:
"Kardeşinin İsmail’e telefonunu verdiği arkadaşının işyeri polis tarafından basıldı. “Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı” denilerek işyeri sahibi gözaltına alındı. Bazı kişiler de emniyette sorgulanırken “Sonun İsmail Bahçeci gibi olur” diye tehdit edildiklerini söyledi.
Fatma ve Şehmus Bahçeci, ilgili tüm adli ve idari kurumlara başvurdu. Hükümet yetkilileri ile görüştü. İsmail’in ailesi, arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü tarafından düzenlenen kampanyalarla konu, ülke ve dünya kamuoyuna taşıdı. Ancak, 30 yıl boyunca İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi.30 yıldır ailesine İsmail’in akıbeti hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Ailesi’nin tüm başvuruları sonuçsuz bırakıldı. Bugüne kadar İsmail’in akıbetini açığa çıkartacak, ceza adaletini sağlayacak etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyeti yürütülmedi."
"Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz"
"30 yıldır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz" vurgusu yapılan açıklama, "Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilmesini engellemek için harekete geçmediler. Tüm başvurulara rağmen hareketsiz kalarak bu suçun işlenmesine ve üstünün örtülmesine olanak sağladılar.
Kaç yıl geçerse geçsin; İsmail Bahçeci için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz" sözleri ile sonlandırıldı.