Yaşam

Çocuk gelinler anlatıyor; '4 yıl kaynanamın koynunda uyudum'

'11 yaşında evlenip çocuk doğuramıyorum diye ayrı bir şiddet, işe güce yetişmeyince ayrı bir şiddet...'

06 Ağustos 2014 18:33

Erken yaşta evlilik Türkiye’nin hâlâ en başta gelen toplumsal sorunu. Bu soruna karşı çok sayıda kadın derneği muhtar, imam ve kanaat önderleriyle bir araya gelerek çalışmalar yapsa da kendini hâlâ ‘evlilik oyunu’ içinde bulan çok sayıda kız çocuğu var. Hayalleri parklarken mutfaklara sürüklenen bu ‘çocuk gelinler’ en zor anlarını, Sabancı Vakfı desteğiyle yıllardır saha çalışmaları yürüten muş Kadın Çatısı’na anlattı:

"Kimisi 6 altına satıldı, kimisi parkta oynayacak yaşta kucağına çocuk aldı. Bazıları evlendirildiğinde o kadar küçüktü ki eşi yerine kayınvalidesinin yanında yattı."

Milliyet'ten Damla Yur'un derlediği haber şöyle:

 

‘Annenin kaderi kıza mı?’

 

‘Annenin kaderi kıza dedikleri doğru mu acaba?’ bu soru annesi 13 yaşında kendisi 15 yaşında evlendirilen E.B.’ye ait. E.B. bu soruyu yaratan o anları şöyle paylaşıyor: “Bizim elimizde değildi ki o anlar. Sonuçta babam karar verdi. 16 yaşında anne oldum. Çok küçüktüm anne olmak ne demek idrak edemiyordum. Oğluma oğlum demeye utanıyordum. Bu yüzden büyük oğlum hâlâ onun eksikliğini yaşar, bana da söyler bunu. Şimdi 15 yaşında büyük oğlum aramızda hala problemler var diğer çocuklarıma oranla. Bir de o zamanlar çocuk bakmayı sadece altını temizlemek, karnını doyurmak, uyutmak sanıyordum. Oysa öyle değil bir çocuğun bir sürü ihtiyacı var, onun da psikolojisi var. Sonradan öğrendim bunları.”

 

‘Annemi affetmeyeiceğim’

 

16 yaşında evlendirilen B.U. ise annesinin ‘kaderini’ yaşayıp yaşamadığını bilmiyor. Bildiği tek şey annesinin akrabasıyla ağlaya ağlaya evlendirildiği. B.U., “Annem kendi akrabasıydı diye beni zorla verdi. Ben de lise 1 öğrencisiydim. Benim istememe rağmen kendi dediğini yaptı ve hayallerimi yıktı. Okul okuyup meslek sahibi olmak istiyordum. Ama ben asla annemi affetmeyeceğim. Eşim bana o kadar zorluklar yaşattı ki. Ben annemin bana yaptığını kızıma yapmayacağım. Kızımı okutup ona çok iyi bir gelecek hazırlayacağım” diyor. 

 

‘Çocuk nedir bilmiyordum’

 

12 yaşında evlendirilen E.R., çocuk gelin olmayı şöyle anlatıyor; “15 günlük gelindim. Kayınpederim geldi, ineklerin önüne çağırdı. Ben ineklerin önüne hiç gitmemiştim. İneklerin önüne geldiğimde çok korktum. Korktuğumdan dolayı inekler kaçtı. Kaçtığını gören kayınpederim bana kızdı ve beni dövdü. Sonra bu şiddet hep devam etti. Senin seçme gibi bir hakkın olamaz onlar seçip önüne koyuyorlar. İlk evlendiğimde ev epey kalabalıktı. Çocuktan tut büyüğüne kadar hizmetçilik yaptım. Ben eşimle evlenmedim bütün ailesiyle evlendim. Hamile kaldım ve çocuğum oluğunda çocuk nedir bilmiyordum. Çocuğuma bakamadığım için hep hastaydı. 1,5 yaşına kadar doktorlarda süründük. Çünkü çocuk bakmayı bilmiyordum. Annem babam beni okutsaydı birKitap yazmayı çok isterdim. Sürekli rüyamda diploma aldığımı görüyorum.”

 

‘Kayınvalidemle yattım’

 

11 yaşında evlendirilen Ö.L. 56 yaşında ve o anları şöyle anlatıyor: “Beni 11 yaşında evlendirdiler 40 yaşındaydı eşim. Ben çok küçüktüm o da çok büyük. Zaten 3-4 yıl kayınvalidemle yattım. Ben 7 yıl çocuk doğuramadım. Doktorlara, hacılara, hocalara götürdüler beni. Çocuk doğuramıyorum diye ayrı bir şiddet, işe güce yetişmeyince ayrı bir şiddet. Kayınvalidem yatalak oldu. 10-11 yıl ona baktım, her şeyiyle ilgilendim. Bu arada çocuklarım da oldu. Sonra zaten eşim vefat etti. Genç yaşta, beş parasız, 7 çocukla aç perişan ortada kaldım. Ama ahdım var, üç kız anasıyım, birini 22 yaşında evlendirdim diğerlerini de o yaştan büyük evlendiririm. Öncesinde verip hayatlarını mahvetmem.”

 

‘Kurtuldum mutluyum’

 

* 15 yaşında evlendirilen şimdi 19 yaşında olan N.M.’nin anlatımı ise şöyle: “Ben 15 yaşında birilerine inat ederek evlendim. Aslında ailem istemiyordu ama ben ablalarıma özendim, onlarda erken evlenmişlerdi ben de bunun bir kural olduğunu bu yaşa gelince evlenilmesi gerektiğini düşünüyordum. Yanıldığımı çok geçmeden anladım. Daha evliliğimin ilk gecesi eşim bana sen kız mısın, kadın mısın diye sordu. Bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyordum. Kimse bana bir şey söylememişti. Gelinliğimi üzerimden çıkarttım, gidecektim ablalarımı gördüm korktuğum için geri döndüm. Keşke dönmeseydim. Başladı sonrasında kapı-komşum olan anneme gittim diye, çorap giymedim diye dayak, şiddet, küfür... Kendisi, annesi, ablaları 5 ay evli kaldım burnumdan getirdiler. Annemle 2 ay görüşmeme izin vermediler. En son annem dayanamadı beni görmeye geldi, onu kovdular ben de kavga edip annemin arkasından gitmeye kalktım, ablası ‘bu evden ancak cesedin çıkar!’ dedi. Dövmeye kalktılar ben de bağırdım komşular yetişti o gün beni öldürebilirlerdi, neyse çıkıp gittim kısa süre sonra özür diledi eşim, bir daha olmaz dedi söz verdi, hamileydim bunu duymuşlardı, aile büyüklerini devreye koydular falan, geri döndüm. Gittiğim gün başladı aynı sıkıntılar bir gece kalkıp bir daha geri dönmeme yemini ederek anneme gittim 3 aylık hamileyken zor da olsa boşanmayı başardım şimdi bir oğlum var açıktan lise okuyorum 3. sınıf öğrencisiyim ehliyete de yazıldım artık kendim ve oğlum için yaşıyorum. Kurtuldum mutluyum.”

70 yaşındaki S.L. 12 yaşında ‘3. kuma’ olarak evlendirildiği anları şöyle anlatıyor: “12 yaşında keçileri otlatıyordum, babamla asker arkadaşı geldi. Evliydi, çocukları da vardı. Babamdan istedi beni, rahmetli babam da 6 Cumhuriyet altını karşılığında beni sattı. Eşim olacak adam aldı arkasına getirdi beni şehre.

 

‘5 çocuklu eve gelin gittim’

 

Hiç bilmediğim bir yere, hiç tanımadığım insanların içine gelmiştim, 1 kuma, 5 çocuklu, sert mi sert vurdulu kırdılı bir eşin olduğu, huzurun hiç uğramadığı bir eve. 4 yıl kaynanamın koynunda kaldım. 14 yaşında anne oldum. İlk çocuğum sakat doğdu. Kaynanam sürekli sen nasıl kadınsın çocuk bakmasını bilmiyorsun, temizlik yapmasını bilmiyorsun deyip deyip küfrederdi.

Çocuklarımı üst üste doğurdum neredeyse ara vermeden 6 çocuğum oldu. Kocam annemlere gitmeme, dışarıya çıkmama izin vermiyordu. Beni sürekli döverdi dövmek istediğinde bahanesi çoktu abdestimi kırdın, yemek güzel yapmadın, elbisemi zamanında ütülemedin deyip yorulana kadar döverdi. Ama bir gün onun sevmediği bir şey yaptım. Ondan habersiz çarşıya çıktım beni baltanın sapıyla kemiklerimi kırana kadar dövdü. Hastanede yoğun bakımda kaldım. Birçok kez intihar etmeyi düşündüm ama çocuklarımı yalnız bırakmaya kıyamadım. Kızlarımı okutmak için kocamdan gizli dantel örüp sattım. Ondan para istersek çocukları okuldan alır diye.”