CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesine ilişkin konuştu. AKP’nin ‘FETÖ’ ve El Nusra'ya destek verdiğini savunan Böke, "Bu ideolojik atmosfer Halep nedeniyle Rusya temsilcilikleri önünde cihat bayrakları açtı. Buna göz yumuldu" dedi. Böke, suikastçının bir polis olduğunu belirterek “Katilin canlı ele geçirilmesi gerekirken böyle yapılmadı. Ortaya çıkan utanç zincirinin tek sorumlusu AKP’dir” dedi. Böke, “Tetiği çeken el ister FETÖ, ister El Nusra olsun bugünkü tablo AKP'nin bilerek isteyerek yarattığı ideolojik atmosferdir. FETÖ tetiği çekmişse, bela eden yine sizsiniz. El Nusra ise cihatçı örgütlere her türlü desteği veren de sizsiniz. Sınır güvenliği ortadan kaldıran sizsiniz. Sorumlu sizsiniz” diye konuştu.
Böke, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Rusya’nın acısını paylaşıyoruz”
Selin Sayek Böke'nin açıklamaları özetle şöyle:
Rusya başkonsolosluğu önündeki protestonun arkasında kim var? Maalesef her hafta olduğu gibi yine acılarla başlıyoruz. Yine şehit haberlerimiz var. El Bab'da 4 canımızı kaybettik. Sadece 10 gün içinde terör saldırılarında 59 kişiyi, evladımızı, çocuğumuzu kaybettik. Ardından canı Türkiye'ye emanet olan büyükelçiye suikast düzenlendi. Diplomatlarını ASALA'ya terör vermiş bir ülke olarak Rusya'nın acısını paylaşıyoruz.
“Ortaya çıkan utanç zincirinin tek sorumlusu AKP’dir"
Bu suikast sıradan bir olay değil. Ankara'nın kalbinde en güvenlik olması gereken bölgede bir büyükelçi polis tarafından katledildi. Türkiye kendi ülkesinde diplomatı koruyamadı. Büyükelçinin katili bir polis. Katilin canlı ele geçirilmesi gerekirken böyle yapılmadı. Ortaya çıkan utanç zincirinin tek sorumlusu AKP'dir.
“Türkiye’de kimsenin can güvenliği yok”
Böyle bir olay karşısında AKP üst akıl lafına sığındı. Saray rejimi inşa etmek isteyen AKP üst akıl lafına sığındı. Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Ne diplomatlar, ne bizler. Kimse kendini güvende hissetmiyor.
“MİT, sosyal medyada Cumhurbaşkanına hakaret kovalıyor”
Türkiye birden fazla terör örgütünün hedefinde. PKK, IŞİD, FETÖ, Nusra… Uzayıp gidiyor. Ülke sınırları kevgire dönmüş. Ülke cihatçıların geçiş merkezine dönüşmüş. MİT sosyal medyada Cumhurbaşkanına hakaret kovalıyor. Ülkeyi yönetenlerin bütün bu çöküşe karşı tek söyledikleri üst akıl. Diplomatlar ölüyor, Gazi Meclis bombalanıyor. Tek bir cevap var: Üst akıl.
“AKP’nin aklını yitirmesine neden olan iktidar hırsı”
Türkiye başkalarının insafına kaldıysa siz neredesiniz kardeşim? Taziye dilemek için mi nutuk atmak için mi varsınız? Siz ne işe yarıyorsunuz? Üst akıl hikayesinden bezdik, bu yalandan sıkıldık. Gerçeği tarif etmek zorundayız. Türkiye'nin sorunu üst akıl sorunu değildir. AKP'nin aklını yitirmesine neden olan iktidar hırsıdır, Saray rejimidir.
“Sorumlusu sizsiniz”
Tetiği çeken el ister FETÖ, ister El Nusra olsun bugünkü tablo AKP'nin bilerek isteyerek yarattığı ideolojik atmosferdir. FETÖ tetiği çekmişse, bela eden yine sizsiniz. El Nusra ise cihatçı örgütlere her türlü desteği veren de sizsiniz. Sınır güvenliği ortadan kaldıran sizsiniz. Sorumlu sizsiniz.
Bu ideolojik atmosfer Halep nedeniyle Rusya temsilcilikleri önünde cihat bayrakları açtı. Buna göz yumuldu. 15 yıl önce Türkiye'de böyle bir polis olmazdı. Türkiye'ye Suriye'de bedel ödeten AKP’dir.
“Ne uğruna?”
AKP'nin Suriye politikasının iflası resmileşti. Dün yapılan Moskova anlaşması, Suriye politikasının iflasının tescilidir. Madem bu noktaya gelinecekti; neden Türkiye'nin son 6 senesi, saygınlığını heba ettiniz? Neden, ne uğruna?
"Diktatörlük önerisi"
Şimdi de adına başkanlık dedikleri diktatörlük tasarısıyla Cumhuriyet ve rejim hedefte. Meclise getirilmiş olan teklif açıkça rejim değişikliği teklifidir. Diktatörlük önerisidir. Bu diktatör her şeye dokunabilir ama kendisine dokunulmaz. Türkiye'yi tek adama teslim etme teklifidir. Kısacası savaşla ve devrimle kurulmuş bildiğimiz Cumhuriyet'i yok etme teklifidir.
“Karşınızda milyonları bulacaksınız”
Karşınızda canla, başla Cumhuriyete sahip çıkacak milyonları bulacaksınız. Bugün olduğu gibi bundan sonra da Meclis'te mücadele etmeye devam edeceğiz. Gerekirse meydanlarda, gerekirse sandıkta devam edeceğiz bu mücadeleyi kazanana kadar.