T24 Haber Merkezi
Büyükçekmece'de 7 Haziran'da elleri ve kolları bağlı şekilde öldürüldükten sonra sarıldığı halıya 10 kiloluk dambıllarla bağlanıp denize atılan 24 yaşındaki Sedef Güler'in cansız bedeni Mimar Sinan sahilinde balıkçılar tarafından bulunmuştu. Sedef Güler'in annesi Gülizar Sezer, sosyal medya hesabından Sedef'in 4 Mart 2025'te gerçekleşecek duruşmasında dayanışmaya çağırıyor.
Olayla ilgili olarak 3 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Hazırlanan fezlekede şüpheli Fırat Baykara ve Yavuz Güngör hakkında 'beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişiye karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet istenmiş, bir diğer şüpheli Yiğit Hüseyin Ayvalık için ise 'suçluyu kayırma' suçundan altı aydan beş yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.
Cesedi denizden çıkan Sedef Güler cinayetinde tüyler ürperten itiraflar: Zincirle sarıp, dambıl bağladık
Sedef'in annesi Gülizar Sezer sosyal medya hesabından dördüncüsü gerçekleşecek duruşma için dayanışma çağrısında bulundu. Sezer, kızı Sedef'i şu sözlerle anlattı:
"Siz kendisini bir halıya zincirlerle güllelerle sarıp Büyükçekmece gölüne atılan genç kız olarak tanıyorsunuz. Ben size benim Sedef'imden, adaletini ararken yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum.
Sedef öyle merhametli, öyle pamuk yürekli bir çocuktu ki. Bir parça ekmeği olsun paylaşırdı. Çocuklara, hayvanlara, yaşlılara hiç dayanamazdı ne zaman birini görse yardımına koşardı.
Ben kızlarımı taksicilik yaparak büyüttüm, onlarla büyüdüm. Her zorluğu beraber aştık. Sedef lisede bile okuldan çıkar sonra okulun karşısındaki kafede garsonluk yapardı. Eve biraz daha para girsin diye fuarlarda çalışırdı.
4 Haziranda, kızımın çalışkanlığı ve saflığından faydalanarak, ısrar ve baskıyla bir iş görüşmesine gitmeye ikna ettiler. Bir çağrı merkezi olduğu söylendi, öneren kişi de ablasının liseden arkadaşı olduğu için kızım onlara güvenerek 5-10 dakikalık bir görüşme yapmayı kabul etti.
Çocuğumun iş görüşmesi diye gittiği yerde onu vahşet ve ölüm buldu. Sayfalarca dosyası olan fail, ilk önce kızımın içeceğine yasaklı madde attı. Fakat bununla da yetinmediler.
Kızımı kendini savunamaz hale getirdikten sonra şiddet uygulayarak, boğarak, işkence ederek kanlar içinde bir yatakta bıraktılar. İki gün boyunca kızımın başında yiyip içip uyudular, hayatlarına devam ettiler.
"Kızımın ölüsü bile onların planlarına direnmiş"
Oraya gelen diğer fail, kızımın öldüğü kanaatine vardı. Bunun üzerine beraber kızımın cesedinden kurtulmak için planlar yapmaya başladılar. Nalbura gidip zincir ve gülle aldılar.
Çocuğumun bedeni eğer batsaymış gidip evdeki kanıtları yok edeceklermiş. Fakat batmayınca bundan vazgeçip paralarını alıp kaçmaya karar vermişler. Kızımın ölüsü bile onların planlarına direnmiş.
Onlar kızımı kaybetmeye çalışırken, ben kızımın birden ortadan kaybolmayacağını bildiğim için polise kayıp başvurusunda bulundum. Telaşım ciddiye alınmadı. Derken bir haber kanalından "başınız sağolsun" diye arandım.
O sırada ilk fail yurtdışına kaçmıştı ve eğer sınırdışı edilmeseydi hala dışarıda olacaktı. Zaten arkadaşına "bu işten de yırtarız" demiş. Keza olay İstanbul'da gerçekleşmesine rağmen kendisi Bodrum'da cezaevinde.
"Kimisi hiç soruşturulmadı, kimisi ortadan kayboldu"
Kızımın vahşice katledilmesine neden olan şahısların kimisi hiç soruşturulmadı, kimisi ortadan kayboldu. Failler sorgulanması gerekirken kızım hakkında karalama kampanyaları yapıldı.
Ben size bunları anlatıyorum çünkü ülkemizde işe ihtiyacı olan birçok genç var. Bu insanlar dışarıda olursa başka kimi öldürecekler, öldürmeseler de yasaklı madde batağına çekecekler? Kaç ailenin ocağına ateş düşecek?
Ben Sedef'imi geri getiremem ama başka çocukların maddi ihtiyaçlarından faydalanarak hayatlarının karartılmasının karşısında durabilirim.
"Faillerin değil tüm potansiyel faillerin ceza almasını sağlamak için savaşacağız"
4 Mart'ta Bakırköy 4. Ağır ceza mahkemesindeki duruşmamızda sırf Sedef'i değil, tüm çocuklarımızı savunacak, sırf bu faillerin değil tüm potansiyel faillerin ceza almasını sağlamak için savaşacağız.
Sizden tek dileğim bizleri ve avukatımızı yalnız bırakmamanız. Ben çocuğumun hep arkasında olup adaletini arayacağım ama bu sistematik kötülüğe ancak hep beraber göğüs gerebiliriz."
