28 Ekim 2022 15:56
T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Türkiye Yüzyılı' vizyon belgesini açıkladı. Erdoğan, başörtüsü teklifinin haftaya Meclis'e getirileceğini belirtti. Erdoğan, "Aileyi sapkın akımlardan koruyacak yeni bir anayasa değişikliği teklifi hazırladık" dedi. Erdoğan, yakında Kanal İstanbul'un çalışmalarına başlanacağını duyurdu. Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonunun ilk hedefinin özgürlükçü ve sivil bir anayasa olduğunu dile getirdi.
Türkiye Yüzyılı vizyon belgesi 16 ana başlıkta sıralandı.
Erdoğan, Ankara Spor Salonu' önünde duran vatandaşlara, "7 ay içerisinde durmak yola devam. Hazır mısınız? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet... Bir olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Kimse bizi bölemeyecek. Yeter ki biz birbirimizi Allah için sevelim" dedi.
Toplantıya muhalif gazetecilerin ve medya kuruluşlarının da davet edilmesiyle gündeme gelen Türkiye Yüzyılı toplantısında protokol sırasının da yer almayacağı belirtildi. AKP'nin Twitter hesabından yayımlanan canlı yayında partinin logosu yerine 'Türkiye Yüzyılı' logosu kullanıldı.
Erdoğan'ın konuşmasından başlıklar şöyle:
"Aziz milletim, MHP’nin saygıdeğer genel başkanı, merhametin, hayatın sembolü saygıdeğer hanımefendiler, gözümüzün nuru geleceğimizin teminatı kıymetli gençler, bugün bu salonda bizlerle yüz yüze birlikte olan, çeşitli medya mecralarından bizleri takip eden muhterem kardeşlerim, Cumhur İttifakı’nın değerli mensupları sizleri selamlıyorum.
Cumhuriyetimizin birinci asrının son yılına girmeye hazırlandığımız şu günler, Türkiye Yüzyılı’nın ahdi için bir araya geldi. İnşallah cumhuriyetimizin 99. yıl dönümünün gururuyla birlikte, Türkiye Yüzyılı’nı da milli hafızamıza kazıyacağız.
Cumhuriyetimizin ilk yüzyılına Anadolu’daki özellikle Anadolu topraklarındaki 900 yıllık varlığımızı sona erdirmek isteyen bir saldırının ardından giriş yapmıştık. Osmanlı devletiyle birlikte milletimizi de topyekûn tarihe gömmek isteyenler, bu defa Çanakkale’de doğrudan karşımıza çıkmadılar. Bunun yerine Anadolu’yu işgale yeltendiler. Uzunca bir süredir devam eden savaşların yükü altında beli bükülen milletimiz yurdunu alçaklara uğratma sakın diyerek son bir silkinişle milli mücadeleyi başlattı ve zafere ulaştırdı.
Anadolu’daki üçüncü büyük devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilanıyla yeni bir döneme adım attık. Tüm sıkıntıları ve kazanımlarıyla ilk yüzyılımızı geride bırakırken önce milli mücadeledeki destansı meydan okumanın ve küllerinden yeniden doğuşun öncülerini selamlamak istiyorum.
İstiklal Harbimizin Başkomutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere bizlere üzerinde özgürce nefes aldığımız bu vatanı armağan eden tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyorum.
Cumhuriyetimiz maalesef bir asırlık geçmişinin önemli bir kısmında kendi içinde barışık yaşayamadı. Emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hesapları hiç eksik olmadı. Bu kirli hesaplarda kullanılan maşalar da eksik olmadı. Dün vardı, bugün de varlar…
Ülkemiz milli iradenin üstünlüğüne dayanmak yerine vesayet güçlerinin güdümünde kalan yönetimlerin elinde altın kıymetindeki yıllarını heba etti. Şehit Başbakan Menderes’in yeter söz milletin diyerek başlattığı demokrasi ve kalkınma hamlesi idam sehpasında kesintiye uğradı.
Rahmetli Özal’ın devlet millet içindir diyerek ülkeyi tekrar demokrasi ve kalkınma rotasına sokma girişimi koalisyon dönemlerinin kaosu içinde kaybolup gitti. Aynı şekilde rahmetli Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş’in başlattığı girişimler hep darbe ve vesayet duvarına çarptı.
Ülkemiz vesayet yoluyla cumhuriyet ve demokrasiyi birleştirmekten hep kaçınan ve hatta birbirinin alternatifi gibi göstermeye çalışan bir zihniyetin elinde ciddi sıkıntılar çekti.
2002 Kasım'ında işte böyle bir Türkiye mirası devraldık. Elbette cumhuriyetimizin ilk 80 yılında da başlatılan, bir kısmı neticeye ulaştırılan güzel işler vardı. Ülkemizin ulaşmış olması gereken kalkınma ve demokrasi seviyesi ile bulunduğumuz yer arasındaki fark çok büyüktü. Türkiye'yi 20 yıl boyunca hep durmak yok, yola devam diyerek büyüttük, geliştirdik, güçlendirdik, zenginleştirdik.
Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi yeri geldiğinde bize canı pahasına sahip çıkan milletimizin desteğiyle asırlık kayıpları 20 yılda telafi edecek çalışmalar gerçekleştirdik. Sanılmasın ki bu 20 yıl dikensiz gül bahçesi misalı sadece çalışmakla geçti.
Yurt içinde ve dışında emperyalistlerin, darbecilerin ne kadar aparatı varsa hepsi de üzerimize salındı. Yeri geldi bildiriler yayınladılar, yeri geldi tuzaklar kurdular. Hatta partimizi kapatmaya kalktılar.
Bunlarla kalmayıp doğrudan silaha da sarıldılar. Biz hiçbir zaman şikayet etmedik. İnancından dolayı dışlanan Müslümanın, dilinden dolayı ayrımcılığa uğrayan Kürt’ün, meşrebinden ötürü baskı gören Alevi’nin, haksızlığa maruz kalan bu toprakların evladı Hristiyan'ın, Yahudi’nin bu ülkede vesayetin gadrine uğrayan kim varsa yanında olduk, kayıplarını telafi ettik. Nesillerin hayalin olan Ayasofya'yı Fatih'in emanetine uygun şekilde yeniden cami olarak hizmet açmış olmamız bile küresel vesayete karşı gerçekleştirilmiş bir meydan okumadır.
Güvenliği sağlayarak insanımızın bu günü huzurla yaşamasını temin ettik. Ekonomiyi büyüterek, refahı tabana yaymak suretiyle ülkemizi tüm fertleriyle zenginleştirdik. Üretimi yaygınlaştırarak sanayinden tarıma, istihdama, işe, aşa erişimi kolaylaştırdık. Bayrağımızın şanını, milletimizin itibarını yükselttik. Cumhuriyetimizin ilk asrının eksiklerini giderecek, ikinci asrının hazırlıklarını tamamlayacak eser ve hizimetler ortaya koyduk. Takip eden değil, takip edilen bir ülke haline geldik. Türkiye Yüzyılı için milletimizin karşısına işte böyle bir karneyle çıkıyoruz. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı sizlerle inşa edeceğiz.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, borcun ifası yolunda aşkla girişilmiş yeni bir gayrettir. Programımızda Cumhuriyetin yeni yüzyılına güçlü bir başlangıç yapmak istiyoruz. Vizyonunu hayata geçirme karşılığında tek arzumuz şöyle kalpten gelen 'Allah razı olsun' duasını duymaktır.
MHP'nin değerli genel başkan Sayın Devlet Bahçeli ve arkadaşlarına, Türkiye Yüzyılı'nın inşası sürecine Cumhur İttifakı çatısı altında verdikleri samimi ve güçlü destek için şahsım ve arkadaşlarım adına şükranlarımı ifade ediyorum.
Elbette gayret gösterdiğimiz halde hayata geçiremediğimiz işler de oldu. Ülkemizi tamamen yeni, sivil, demokrat ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma girişimlerimiz geliyor. 12 Eylül darbesi anayasasının raf ömrü çoktan dolmuştur. Bu doğrultuda başlattığımız girişimler muhalefetin destek vermemesi sebebiyle akim kalmıştır. Her şeyi ile milli iradenin ürünü yeni bir anayasayı ülkemize kavuşturmak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerimizdendir. Her bir vatandaşımızın özgürlüğünü garanti altına alacak şekilde hazırlayarak hayata geçirmekte kararlıyız.
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize eğitim, sağlık, enerji, sanayi, tarım alanlarında eserler kazandırırken hayata geçiremediğimiz işler de oldu. Ülkemizi darbe anayasasından kurtararak özgürlükçü ve sivil bir anayasaya kavuşturma girişimlerimiz geliyor.
Tekliflerimiz muhalefetin destek vermemesi sebebiyle yarım kaldı. Her şeyiyle milli iradenin ürünü yeni bir Anayasayı ülkemize kazandırmak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerinden biridir.
Başı açık örtülü herkesin hakkı güvence altında olacak. Aileyi sapkın akımlardan koruyacak yeni bir anayasa değişikliği teklifi hazırladık. Önümüzdeki hafta teklifi Meclis'e sunarak ülkemizin gündeminden çıkaracağız. Ülkemizin gündeminde yoktu birileri zorla soktu. Türkiye Yüzyılı'nı ülkemizi siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri, diplomatik her alanda dünyanın en büyük 10 devleti arasına çıkartarak yükselteceğiz.
Cumhuriyetimizin 99 yılını 2023'te 100'e tamamlarken bütün dikkatimizi Türkiye Yüzyılı'nın inşasına vereceğimizi herkesle paylaşıyoruz. Türkiye Yüzyılı'nın bir devrim olduğunu da paylaşıyoruz. Dünyanın krizlerle boğuştuğu bir dönemde Türkiye Yüzyılı gibi bir projeyle karşınıza çıkmak kolay değil. Öyle kritik bir eşikteyiz ki bundan sonra atacağımız adımlarla bu ligin ön sıralarında yerimizi alacağız ya da geriye düşme riski ile karşı karşıya kalacağız. Üstesinden gelinmesi zor bir yükün altına giriyoruz.
Türkiye Yüzyılı kimlik siyaseti yerine birlik siyaseti, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, inkar siyaseti yerine kucaklama siyasetini, tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyasetini ikame etmenin adıdır.
Türkiye Yüzyılı, hakiki icraatları samimi kabullerle buluşturmanın, insani değerleri ideolojik fanatizmin önüne geçirmenin, hakkı teslim etmeyi bağnazlığa yeğ tutmanın gerçeklere sırtını dönenlerin yönünü hakikate çevirmenin, hep birlikte daha büyük hedeflere yöneleceğimiz yeni bir başlangıcın adıdır.
Sessiz devrimler sayesinde yıllarca ülkemizde ezilen, horlanan, ötekileştirlen tüm kesimler hak ve özgürlüklerini en geniş şekilde kullanabilmektedir. Bizim arzumuz bu ülkede sadece yanlışı söylemekle kalmayıp doğruya doğru diyecek, hakkı teslim edecek bir anlayışı hakim kılmaktır.
Türkiye Yüzyılı hep birlikte daha büyük hedeflere yönelebileceğimiz yeni bir başlangıçtır. Bugün ülkemizde evladının ana sınıfından üniversiteye kadar evladının en iyi eğitimi almasını isteyenler hiçbir külfete girmeden bunu yapabilir. Yaptığımız bölünmüş yollarda güvenle seyahat eden gitmek istediği yerel tren veya uçakla çabucak ulaşan insanlar kendisine daha çok vakit ayırabilmektedir.
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde hizmet devrimini nasıl hayata geçirdiysek Türkiye Yüzyılı ile birlikte inşallah böyle bir zihniyet devrimini de gerçekleştireceğiz. Ülkesinin kazanımlarıyla gurur duyan, milli çıkarları her şeyin üstünde tutan, tehditten ve saldırılar karşısında tek yürek olan bir siyaset özlemimizin Türkiye Yüzyılı ile hayata geçeceğini ümit ediyoruz.
Hükümete ilk geldiğimizde Türkiye’de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demiştik. Birileri o zaman bu sözümüzü kendilerince küçümsemişti. Aslında bunların küçümsedikleri bizim sözümüz değil, milletimizin kendisiydi.
Başını soktuğu derme gecekondusunda gece yarısı kalkıp bizim için dua eden fanileri küçümsüyorlardı. Vesayetin desteğiyle eğitimden iş hayatına her alanda dışladıkları, önünü kestikleri gençlerimizi küçümsüyorlardı.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nı kendi statülerinin sembolü olarak gördükleri için oraya gelen halk çocuklarını küçümsüyorlardı. Asker evladının yemin törenini tel örgüler ardından yaşlı gözlerle izleyen yemenili anneleri, sakalları babaları küçümsüyorlardı. Sadece kendilerine hak gördükleri kamu hizmetlerine talip olan orta büyük ölçekli özel sektör girişimlerinde yer almak isteyen insanımızı küçümsüyorlardı.
Biz hiçbir zaman ayrım yapmaksızın, milletimizi tüm fertleriyle işte bu zihniyetin küçümsemesinden de, dışlamasından da engellemesinde de kurtaracak adımları attık.
Eğitimden girişimciliğe her alanda fırsat eşitliğini temin edecek eserler verdik. Hizmetler gerçekleştirdik. İnsanımızı gelişmiş ülkelerde ne varsa hepsine sahip olabileceği, güçlü bir sosyal devlet şemsiyesi altında kolayca ulaşabileceği bir altyapı kurduk.
Ülkemizin 20 yılda nereden nereye geldiğini şöyle özetle hatırlamak bizi Türkiye Yüzyılı’nın anlamını daha iyi gösterecektir.
Eğitimde yüksek öğretim dahil 10,3 milyar lira olan yıllık bütçeyi 304 milyar liranın üzerine çıkardık. Derslik sayımızı 343 binden 612 bine yükselttik. Yeni atadığımız 750 bin öğretmenle toplam öğretmen sayımızı 1 milyonun üzerine çıkardık.
Toplam 3,5 milyar adet ders kitabını öğrencilerimize ücretsiz olarak dağıttık. Üniversite sayımızı 76’dan 208’e, akademik personel sayımızı 70 binden 184 bine ulaştırdık. Kat sayı adaletsizliğine son vererek evlatlarımıza yüksek öğrenimde fırsat eşitliği sağlarken mesleki eğitimi de yeniden cazip hale getirdik.
Sağlıkta hastane yatak sayımızı 164 binden 264 bine çıkardık. Toplamda 28 bin 987 yataklı 20 şehir hastanemizi tamamlayıp onları da hizmete sunduk. Halen 15 bin 75 yatak kapasitesine sahip 13 şehir hastanemizin inşasına devam ediyoruz.
Sağlık personeli sayımızı 1 milyon 350 bine çıkartarak sağlık kuruluşlarımızı en modern araç gereçlerle donatarak milletimize en kaliteli hizmetin verilmesini sağladık.Gençlik ve sporda gençlik merkezi sayımızı 9’dan 419’a yükselttik.
Toplam spor tesisi sayımızı 1575’ten 4 bin 290’a çıkardık. Yüksek öğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 850 bine ulaştırdık.
Şimdi bir yere daha geliyorum. Yüksek öğrenim burs ve kredi tutarını lisans öğrencileri için göreve geldiğimizde 45 liraydı, şimdi 850 lira. Yüksek lisans öğrencileri için 90 liraydı, onu da 1700 liraya çıkardık. Doktora öğrencileri 2 bin 550 liraya yükselttik.
Yurtlarımızda kalan öğrencilerimize aylık 800 lira beslenme yardımı yapıyoruz. Aile ve sosyal hizmetlerde son 20 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplam 540 milyar lira tutarında kaynak aktardık. Engelli vatandaşlara verdiğimiz desteklerin yanında engelli memur sayımızı 66 bine ulaştırdık.
Kadına karşı şiddetin engellenmesi konusunda çok önemli mesafe kat ettik. Kadın hakları ile ailenin korunmasını birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısı gören bir anlayışla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Net asgari ücreti, hem çalışanı hem de işvereni koruyacak tedbirlerle 184 liradan 5 bin 500 liraya çıkarttık. Adalette hâkim ve savcı sayımızı FETÖ ihanet çetesi mensuplarında yaptığımız temizliğe rağmen 22 bin 727'ye yükselterek kürsülerdeki eksikleri giderdik. Yargı teşkilatımızın altyapısını güçlendirdik. Ülkemizin güvenliği için çalışan Emniyet Genel Müdürlüğümüzün, Jandarma Genel Komutanlığımızın, Sahil Güvenlik personelini 538 bine çıkardık.
İnsanlarımızın sokakta evinde, işyerinde huzurla hayatlarını sürdürebilmesini sağladık. Kamu yönetim sisteminin en alt birimi olan muhtarlıklarımıza valilik, kaymakamlık, belediyeler nezdinde muhataplıklar tescil ettik. Sosyal güvenlik primlerini karşılayarak her alanda güçlendirdik.
Afet yönetimi, eğitim yardım faaliyetlerine kadar sivil toplum kuruluşlarımızın sayısını 122 bine yükselterek kurumsal kapasitelerini geliştirdik. AFAD'ı kurarak arama kurtarmada zararların telafisine kadar her konuda vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmadık. Düzensiz göçle etkin mücadele için 18 bin kişi kapasiteli 30 geri gönderme merkezi kurduk.
Suriye'de oluşturduğumuz güvenli bölgelere yaklaşık 530 bin kişinin güvenli geri dönüş yapmasını temin ettik. Güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu parçalayıp attık.
Ulaştırmada bölünmüş yol mesafemizi 6100 km'den 28 bin km'ye çıkardık. Fiber internet altyapımızı süratle yaygınlaştırarak, yakında hedeflerimize uygun seviyeye getireceğiz. Hazine ve Maliye'de milli gelirimizi 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Ticarette ihracatımızı 250 milyar doların üzerine çıkarırken 228 ülke ve bölgeye yaygınlaştırdık. Milletimizin bel kemiği olarak gördüğümüz esnaf ve sanatkarlarımızı tüm imkanlarla destekledik. Savunma sanayinde kendi ihtiyacımızı karşılamanın ötesinde İHA'lar, SİHA'lar başta olmak üzere 170 ülkeye savunma sanayi ürünleri ihraç edebilen bir ülke haline geldik.
Çiftçilerimize verdiğimiz tarımsal destek cari değerle 500 milyar liraya yakın rakama tekabül ediyor. Tarımsal gayri safi yurt içi hasılamızı 407 milyar liraya yükselttik. Baraj sayımızı 930, hidroelektrik santralini 730'a, içme suyu tesisini 370'e ve sulama tesisi sayımızı 3 bin 325'e çıkardık.
Dünyada orman varlığını artıran ender ülkelerden biriyiz. Hayvan varlığımızı ihtiyacını karşılayacak seviyeye getirdik. Hazine ve maliyede milli gelirimizi 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Satın alma gücü paritesine göre ülkemizi dünyanın en büyük 11., Avrupa'nın 4. büyük ekonomisi konumuna çıkardık.
Son 20 yılda reel olarak yüzde 172 ve dolar bazında yüzde 237 büyüme kaydettik. Yüzde 5,5 büyüyen Türkiye ekonomisi 2021'de ikiye katlayarak yüzde 11 seviyesine ulaştı. Enflasyonu kontrol altına alarak ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmeyi sürdüreceğiz.
İhracatımızı 250 milyar doların üzerine çıkardık, 228 ülke ve bölgeye yaygınlaştırdık. Dış ticaret hacmi 520 milyar dolara ulaştırdık. Esnaf ve sanatkarlarımızı tüm imkanlarla destekledik, güçlendirdik. Dış temsilcilik sayımızı 255'e çıkartarak temsil ağımızı yaygınlaştırdık. Ülkemizi uluslararası platformlarda söz ve etki sahibi konumuna yükselttik.
Savunma sanayinde İHA, SİHA, Akıncılar. Kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere 170 ülkeye ihraç edebilen ülke durumuna geldik.
Asırlık eksikliklerimizi 20 yılda tamamlayarak savunma sanayinde zirveye doğru taşıyoruz. 152 yeni organize sanayi bölge, 29 endüstri bölgesi, 94 teknoparkla üretim gücünü arttırdık. 1 vatandaşımı önümüzdeki yıl Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderme hazırlıklarına başladık. Yarın yerli otomobiliz TOGG'un fabrikasında ilk aracı 29 Ekim'de banttan indiriyoruz.
Ülkemizi salgın ve savaşta sarsılan dünyanın yeni üretim ve tedarik merkezi haline getirecek altyapıyı kurduk, büyütüyoruz. Enerji toplam kurulu gücümüzü 31 bin 845 megawattan 101 bin 518 megawata yükselttik. Karadeniz'de toplam 540 milyar metreküp doğalgaz rezervi keşfettik. İnşallah yakında yeni enerjilerin müjdesini paylaşacağız.
Yerli ve yenilenebilir enerjilerde ülkemizin dışa bağımlılığını azaltıyoruz. Sayın Putin'in açıklamalarını duydunuz, inşallah Rusya'dan doğalgazı TürkAkım olarak Türkiye'den dağıtımını Avrupa'ya yapacağız.
Bunlar işte gerçek manada diplomasi nedir, diplomasinin işletilmesiyle oldu. Kültür ve turizmde dünya mirası listesindeki varlık ve alan sayımızı artırdık. Restore edilen eser sayımızı 46'dan 5 bin 781'e çıkardık.
Turizm sektöründe zararlarımızı hızla telafi etmekle kalmıyor 50 milyon turist, 44 milyar dolar turizm hedefimize ilerliyoruz. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, TRT kurumları vasıtasıyla gönül dostlarımızın yanında olmaya devam ediyoruz.
Eser ve hizmetlerimiz anlatmakla bitmiyor. Şimdi geliyorum toplantımızın asıl yönüne. Bir de Türkiye Yüzyılı programı ile yapmayı hedeflediğimiz çalışmalara.
Muhalefet Kanal İstanbul'a karşı çıkıyor. Yahu siz bugüne kadar neye karşı çıkmadınız. Dikili bir ağacınız yok. Ya yapacağız.Yakında Kanal İstanbul'un çalışmaları başlayacak. İstanbul Boğazı'nı çevre tehdidinden kurtaracağız. Bu muhalefetin kafası basmaz, anlamaz bunlar anlamaz. Kanal İstanbul Projesi, Türkiye Yüzyılı'mızdaki sözlerimizden biri olarak hedeflerimiz arasındaki yerini korumaktadır.
Sürdürülebilirliğin ana eksenini oluşturan çevrenin korunması alanında tüm kurumlarımızla birlikte ortak hedeflere yürüyeceğiz. Türkiye Yüzyılı huzurun yüzyılıdır.Türkiye Yüzyılı başarının yüzyılıdır. Ülkemizi daha nice başarılarla, ilklerle, enlerle tanıştırarak Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ülkemizi zirveye çıkartmakta kararlıyız.
Geleceği inşa etmek için ülkemize eser ve hizmet kazandırmayı sürdüreceğiz. Ülkemizi en kısa sürede 1 trilyon dolar dış ticaret hacmine, 100 milyar dolar turizm gelirine kavuşturacağız. Türkiye Yüzyılı üretimin yüzyılıdır. Önümüzdeki dönemi yeni ve etkin üretim stratejilerini konuşup hayata geçireceğimiz bir sürece dönüştürüyoruz. Türkiye Yüzyılı verimliliğin yüzyılıdır. Türkiye Yüzyılı, gücün yüzyılıdır. Attığımız her adım ülkemizin gücüne güç katmaktadır. Hiçbir alanda duraklamaya mahal vermeden doğru hedefler yoluyla büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını tamamlayacağız. Türkiye Yüzyılı dijitalin yüzyılıdır.Türkiye Yüzyılı iletişimin yüzyılıdır. Vatandaşımızı ve dünyayı güvenilir kaynaklar aracılığıyla doğru bilgilendirecek tedbirler almayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı, bilimin yüzyılıdır. Ülkemizde insanımızın hayat kalitesini arttırmaya yönelik bilimsel çalışmaları destekleyerek bu alanda da söz sahibi konuma ulaşmayı planlıyoruz.
Türkiye Yüzyılı, barışın yüzyılıdır. Hem masada, hem sahada sergilediğimiz insani ve vicdani giderek daha çok takdir topluyor.
Köken ve inanç başta olmak üzere ayrım gözetmeksizin her bireyin hakkını teminat altına alacak düzenlemeleri daha da etkinleştireceğiz.
Türkiye Yüzyılı, şefkatin yüzyılıdır. insanlığın vicdanının sükûta büründüğü her durumda ve her yerde, bizim sesimiz aynı gürlükte çıkmaya devam etmiştir. Şefkatin, merhametin, vicdanın rafa kaldırıldığı bir dünyanın herkes için yaşanılmaz hale geleceği inancıyla, bu mücadelemizi küresel düzeyde sürdürüyoruz. Kadim devlet geleneğimizden aldığımız ilhamla, sosyal destekler başta olmak üzere, her alanda vatandaşlarımıza daha kuşatıcı hizmetler sunacağız. Türkiye Yüzyılı, gençlerin yüzyılıdır. İstikbalimizin teminatı gençlerimizi, eğitimden spora her alanda Teknofest ruhuyla en üst düzeyde yetiştirmek, için gereken altyapıyı önemli ölçüde tamamladık. Bu temel üzerinde gençlerimizi, "kökü mazide olan ati" anlayışıyla, değerlerine bağlı, ne istediğini bilen, geniş ufuklu, azimli, donanımlı, çalışkan bireyler olarak geleceğe hazırlamaya devam edeceğiz.
Türkiye Yüzyılı, istiklalin ve istikbalin yüzyılıdır. Bugün güçlüyüz, yarın daha da güçlü olacağız. İnsanlarımızın tamamının istiklalinden emin bir şekilde istikbaline güvenle bakacağı bir Türkiye için yeni projeler, yeni programlar, yeni eserler, yeni hizmetler peşinde koşmaya devam edeceğiz.
Sadece çok kısa başlıklar ve birkaç cümlelik açıklamalarla çizmeye çalıştığım bu resim, Türkiye Yüzyılı'nın siluetidir. Milletimiz bu silueti netleştirecek, hayalleri gerçeğe dönüştürecek özgüvene sahiptir. Gerçek devrimler, gerçek reformlar, gerçek dönüşümler, milletin özünden çıkıp gelen enerjinin, hareketin, çabanın neticesi olarak hayat bulur. Ülkemizi yıllarca özgürlüklerden ve zenginliklerden uzak tutanlar güçlerini, milletimizin özgüveninin önünü kapatmış olmalarından alıyordu. Ne zaman ki bu set yıkıldı, işte o zaman Türkiye bambaşka bir görünüme büründü. Menderes'in ilk kazmayı vurduğu, Özal'ın ilk gediği açtığı bu seti kökünden söküp atmak, hamdolsun, bize nasip oldu.
Tabii bu arada kaybolup giden nesillerin hesabını sormak da bize düştü. Kılığından kıyafetinden dolayı Ankara'ya alınmayan köylümüzün... İnancından ve kültüründen dolayı aşağılanan mûtedeyyin vatandaşlarımızın... Yassıada'da onurları çiğnenen milli irade temsilcilerinin... Mamak ve Diyarbakır zindanlarında işkenceye maruz kalan evlatlarımızın... Hülasaten horlanan, hakir görülen, ezilen, dışlanan, haksızlığa maruz bırakılan her insanımızın davası, bizim davamızdır. Bunun için; Hep daha fazla demokrasi, daha fazla eser ve hizmet, daha fazla özgürlük, daha fazla adalet, daha fazla fırsat eşitliği için çalıştık. Yeri geldiğinde yedi düvele kafa tutarak, yeri geldiğinde siyasetin ve diplomasinin inceliklerini kullanarak, insanımızın tüm dünyada başı dik şekilde gezebilmesini sağladık. Bize ödetilen bedellere hiç bakmadan adaletsiz kalkınma, kalkınmasız adalet olmayacağı anlayışıyla tüm gönüllere girmek için uğraştık, didindik.
Hakkari'den Ankara'ya, Ardahan'dan İzmir'e, Şanlıurfa'dan İstanbul'a ülkemizin her şehrini aynı eğitim, aynı sağlık, aynı ulaşım, aynı spor imkânlarıyla buluşturmanın mücadelesini verdik. Artık bu ülkede, evladını okula gönderemediği için yoksulluğa kurban verme veya terör örgütüne kaptırma endişesi duyan ailelerin sitemini değil... Çocuğunun diploma törenini gururla seyreden ailelerin sevincini paylaşıyoruz. Artık bu ülkede, doktora götürmek için yola çıktığı hasta evladını Zap suyuna kaptırıp "Ankara'ya ses gitmiyor" ağıtları yakanların türkülerini değil... Evine gelen doktora, bir adım ötesindeki hastaneye bakıp "Allah devlete zeval vermesin" diyen insanlarımızın dualarını dinliyoruz. Artık bu ülkede, bize adeta bahsedilen sözde demokrasi ve özgürlüğümüzün mahcubiyetini değil... Dişimizle, tırnağımızla, alın terimizle, kanımızla eman yurdu haline getirdiğimiz, çalışanın emeğinin karşılığını alacağını, düşenin kolundan tutulacağını bildiği bir yerde yaşamanın kıvancı içindeyiz.
Bugün Türkiye, kendi vatandaşlarına sağladığı imkânlar yanında dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı da kendisine çekmektedir. Ülkemize gelen herkesi sığınmacı sanan, her gördüğü yabancıya nefretle bakan hastalıklı zihniyetler anlamıyor olsa da, Türkiye bölgesel ve küresel bir cazibe merkezi haline dönüşmüştür. Sadece canını kurtarmak isteyen mazlumları misafir etmiyoruz.Yatırımcılardan profesyonel meslek mensuplarına kadar her kesimden insan, ülkemizdeki potansiyeli görüyor ve buraya yöneliyor. Dünyanın her ülkesi, finans ve yetişmiş insan kaynağı durumundaki bu tür insanlara kapılarını sonuna kadar açmaktadır. Biz de Türkiye'nin büyümesine, kalkınmasına, güçlenmesine katkı veren herkesi bağrımıza basıyoruz, basacağız. Küresel zenginlikten ülkemizin aldığı payı yükseltmenin yollarından biri de budur. Siyasi istikrarını teminat altına almış, güvenliğini sağlamış, demokrasisini kökleştirmiş, insan haklarını sahiplenmiş, ekonomisini büyütmüş, sosyal devlet uygulamalarını yaygınlaştırmış, krizlere ve tehditlere karşı bünyesini güçlendirmiş,akil, adil ve hakim bir güç haline gelmiş, geçmişin tüm korkularından ve yoksunluklarından arınmış ülkemizin gündemine yakışan yeni kızılelması, ancak Türkiye Yüzyılı olabilir.
Herkesin bir hayali vardır. Bizim hayalimiz de Türkiye Yüzyılıdır. Üstelik biz bu hayali bugün de kurmuyoruz. Aklımız ermeye başladığı günden beri bu hayalin peşindeyiz. Bugüne kadar yaptığımız her işi de, bizi bu hayale yaklaştıracak adımlar olarak gördük. Şimdi de, bizimle bu hayali paylaşacak, yanlışa yanlış dediği gibi doğruya da doğru diyecek herkesle yol yürümeye hazırız. Buradan 81 vilayetimizdeki her bir vatandaşıma sesleniyorum: Biz Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını, aynı zamanda Türkiye'de siyaseti üslubuyla, tarzıyla, işleyişiyle, sonuçlarıyla değiştirecek yeni bir dönemin de miladı haline getirmek istiyoruz. Türkiye Yüzyılı için yapılacak her katkı bizim için çok kıymetlidir. Gelin, 29 Ekim 2023'e kadar Türkiye Yüzyılı'nı konuşalım, tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı vizyonunu birlikte oluşturalım, birlikte inşa edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılını yeni bir milli mutabakat zemini haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılında demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizi, bir asırdır enerjimizi yiyip tüketen her türlü taassuptan arındırıp, siyasetin eksenini emek ve eser üzerine yeniden kuralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizdeki özgürlüklerin çerçevesini, pozitif özgürlük anlayışıyla tekrar çizelim.
Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda tam fırsat eşitliği ve hakkaniyet temelinde bir sosyal adalet anlayışını birlikte tesis edelim. Gelin, Türkiye Yüzyılında asırlardır gerilemeyle, duraklamayla, yıkılmayla tarif edilen ülkemizin yükseliş dönemini başlatalım.
Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi herkesin kendi yankı odasından çıkıp birbirini dinlediği, birbirini anladığı, birbirine saygı duyduğu bir yer haline getirelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı fark edilen, fark atan, farkını hissettiren ve farklılıklarıyla zenginleşen bir ülke haline gelişimizin sembolü yapalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda erdem ve adalet devletini zirveye çıkartalım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda ülkemizi küresel çarkın bir dişlisi olmak yerine lokomotifi haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı milli ve yerli değerlerle evrenseli kuşattığımız, sözümüzü çağa söylediğimiz bir dönem haline getirelim. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nı korkularıyla yaşayan bir geçmişten umutları, hayalleri, özgüveni ve cesaretiyle şahlanan bir geleceğe geçişin kapısı yapalım.
Gelin, yüzümüzü hem doğuya, hem batıya, ama asıl doğruya doğru dönelim. Gelin, bir asır önce istiklal mücadelemizi bir ilk adımla nasıl başlatıp zafere ulaştırdıysak, bugün de istikbal mücadelemizin ilk adımını atalım. Gelin, bu yolu kadını-erkeğiyle, genci yaşlısıyla, her kesimden insanımızla hep beraber yürüyelim. Bu vatan hepimizin vatani. Bu ülke hepimizin ülkesi. Kalın sağlıcakla... Bu bayrak hepimizin bayrağı. Bu devlet hepimizin devleti. Bu gelecek; hepimizin ortak geleceği..."
TIKLAYIN | Medya açılımı ile gündeme gelmişti; AKP 'Türkiye Yüzyılı' vizyon belgesini bugün açıklayacak
© Tüm hakları saklıdır.