25 Aralık 2024 11:55
Güncelleme: 25 Aralık 2024 18:58
T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yılı asgari ücretinin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesiyle ilgili, "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık. 2002'de 184 lira, yani dövüz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu" ifadelerini kullandı. Suriye'de yaşanan son gelişmelerin ardından Türkiye'deki sığınmacıların ülkelerine dönmesine ilişkin tartışmalara da değinen Erdoğan, "Kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere her türlü kolaylığı sağlayacağız. Belli bir süre giriş çıkışlara izin vereceğiz. Dönmek isteyene yardımcı olacağız ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye'nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak siteyenlere de kapımızı kapatmayacağız" dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Şam'ın kahraman, yiğit evlatlarını, zulme ve zalime boyun eğmeyen evlatlarını ülkem, milletim ve şahsım adına selamlıyorum. Zaferleri hayırlı, mübarek olsun diyorum.
Bütçe maratonunu tamamladık. 2025 yılı bütçesinin ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hazine ve Maliye Bakanlığımızı, Plan ve Bütçe Komisyonumuzu, bakan, bürokrat ve teknokrat arkadaşlarımızı bugün bir kez daha tebrik ediyorum. TBMM Genel Kurulu'na, Meclis Başkanımız ve milletvekillerine de katkıları için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Cumhur ittifakında beraber olduğumuz Sayın Devlet Bahçeli nezdinde MHP grubuna da teşekkür ediyor, ittifakımızın yoluna güçlenerek devam ettiğini görmekten duyduğum bahtiyarlığı ifade etmek istiyorum.
Yaşanan her hadise, CHP'nin başını çektiği muhalefetin, ülkeye dair hiçbir vizyonlarının olmadığını ortaya koyuyor. Komisyon'dan Genel Kurul aşamasına kadar, şov yapmak ve Meclis'i provoke etmek dışında hiçbir şey yapmadılar. Bunların amacı iktidara alternatif olmak değil, muhalefetin konforlu alanında kalarak şahsi iktidarlarını korumaktır. Azıcık aşım, ağrısız başım anlayışı ile gemilerini yürütmenin, ceplerini doldurmanın, şişirilmiş faturalar üzerinden zenginleşmenin derdindeler. Kule deyince akıllarına ilk para kulesi, belediye deyince akıllarına ilk yemek geliyor. Ne borçlarını ödemek gibi bir huyları ne de verdikleri sözleri yerine getirmek gibi bir alışkanlıkları var. SGK'ya en fazla borcu olanların başında CHP'li belediyelerin bulunması, bunların en tepesinde de 10 milyar borçla İzmir'in olması tesadüf değildir. Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP'ye, şimdi yolunu gözledikleri eski genel başkanları Bay Kemal'in cümleleriyle şunu söylemek isterim; Ne kadar çığırtkanlık yağarsanız yapın, bağırsanız da çağırsanız da ipe un serseniz de kaçış yok. SGK'ya olan prim borçlarınızı tıpış tıpış ödeyeceksiniz.
"Kusura bakmayın, emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz, yedirtmeyiz. Borçlarını ödemeye gelince güvercine dönenler, iş asgari ücret ve maaşlarla ilgili atıp tutmaya gelince şahin kesiliyorlar. Çünkü sırtlarında küfe taşımıyorlar. Nereden tutsanız elinizde kalan, her tarafı tel tel dökülen, adeta viraneye dönmüş bir muhalefetle karşı karşıyayız. 10 Aralık'ta görüşmelerine başlayan asgari ücret tespit komisyonu, çalışmalarını dün tamamladı. Net asgari ücret miktarını 22 bin 104 lira olarak belirledik. Bu rakam, 2024 yılına göre net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Devletimizin asgari ücretli başına iş verene verdiği destek ise 700 liradan 1000 liraya yükseldi. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık. 2002'de 184 lira, yani dövüz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu. Yeni işverenin çalışanlara ve işverenlere hayırlı olmasını diliyorum.
Duydum ki, CHP bugün Meclis'e gelmeyecekmiş. Yolları açık olsun. Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak muhalefete rağmen yaptık. Parlamento, millete hizmet mekanıdır. Buradan kaçış olmaz. Varsın onlar yanlışta ısrar etmeyi sürdürsün. Biz işimize bakacağız. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refahı amaçlayan, daha güçlü bir Türkiye vizyonunu hedefleyen 2025 bütçemizi aziz milletimizin de sahiplenmesiyle hayata geçireceğiz.
İlk günden beri tam desteğimizi alan ekonomi programımızın semerelerini toplamaya başladık. Enflasyon düşüyor, ihracatımız yükseliyor, cari açığımız geriliyor, istihdam artıyor, sanayide çarklar dönüyor, turizm rekora koşuyor, uluslararası yatırımcıların ülkemize ilgisi artıyor, büyümemiz 17 çeyrektir kesintisiz devam ediyor. 1 trilyon 260 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık. Bütün bu veriler, Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz. İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden önümüzdeki çok büyük bir süreci titizlikle yöneteceğiz.
Yarım asırdır siyaset sahnesindeyiz. Gölümüzden ne geçiyorsa dilimize de o yansıdı. Zihnimizin derinliklerinde ne varsa zikrimiz de o oldu. Kürsüde başka meydanda başka, yurt içinde başka yurt dışında başka konuşanlardan asla olmadık.
Türkiye, tarihi bir dönemden geçiyor diyeceğim ama bizim 1000 yıldır bu coğrafyada tarihi olmayan hiçbir günümüz yoktur. Malazgirt ile kapılarını bir kez daha açtığımız Anadolu ve çevresi bu milletin ezeli vatanı olarak kalacaktır.
İktidara geldiğimiz 2002'den beri nice sınamalardan geçtik. Her hizmette önümüze gizli, açık pek çok engel çıkarıldı. Yeri geldi muhalefet engeli ile yeri geldi oligarşi ile uğraştık. İğne ile kuyu kazarak her kazanımın bedelini misli ile ödedik. Milletimiz bizi bu zorlu mücadelede hiç yalnız bırakmadı. Gün oldu ikaz etti, gün oldu bize sandıkta net mesajlar verdi ama haklı mücadelemizde desteğini bizden hiçbir zaman esirgemedi. Böyle bir milletin mensubu olmaktan şeref duyuyorum.
Partimizi tekrar yüzde 50 bandına getirecek çalışmalar içindeyiz. Kongre maratonumuz devam ediyor. Kongrelerdeki heyecanı gördükçe Allah'a, şahsıma böyle yol arkadaşları bahşettiği için hamd ediyorum. Cumhur İttifakı olarak dayanışmamız bundan sonra daha da perçinlenecek. Terörsüz Türkiye hedefimizi devletimizin uhdesindeki tüm araçları kullanarak gerçekleştireceğiz. Kürtlerle olan ezeli ve ebedi kardeşliğimizi dinamitlemek isteyenleri aradan çekip alacağız. Birileri bu yoldaşlığı hazmetmekte zorlanıyor olsa da Cumhur İttifakı, siyasi tarihimizin istikametini belirlemeyi sürdürecek. Tarih, hayal kuranların ve hayalleri uğrunda ter dökenlerin mülküdür. Cumhur İttifakı'nın hayali, bu asrı Türk milletinin asrına dönüştürmektir. İttifak ortakları olarak sırt sırta verip Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceğiz.
Bizimle mücadele arkadaşı olmak isteyenlere bugün olduğu gibi kapımızı açık tutacağız. Kadrolarımızı yenileyecek, yeni isimlerle tahkim edeceğiz. Her birinizin bu mücadeleyi aynı heyecan ile sahipleneceğinize inanıyorum.
Suriye'deki olaylar 15 Mart 2011'de Dera'da daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun duvara yazdığı yazı sebebiyle tutuklanması ve işkence görmesi, rejim güçleri tarafından şehit edilmesiyle başladı. Esed ve Baas rejimi, barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih etti. Kanı durdurma imkanı varken, Esed halkına zulmetmeye devam etti.
Komşumuz Suriye büyük bir kaos ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi. Bu dönemde 12 milyondan fazla Suriyeli evini, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kaldı. 3,6 milyonu ülkemize sığındılar. Bir kısmı da bölgedeki diğer ülkelere göç etti. Botları batırılanlar oldu. Denizin ortasında ölüme terk edilenler oldu. İnsanı insanlığından utandıran sayısız gaddarlığa şahitlik ettik.
Aylan bebeğin hafımıza mıh gibi çakılan o masum fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Yüzü kan revan içindeki Ümran yavrumuzun korku dolu o bakışlarını nasıl unutabiliriz? Kimyasal silahlarla öldürülen yaşlıları, çocukları nasıl unutabiliriz? Sivilleri öldürmekten zevk alan insan müsveddelerinin gaddarlıklarını nasıl unutabiliriz? Medeni dünyanın bunlara kayıtsızlığını nasıl unuturuz. DEAŞ ile mücadele bahanesi ile bölücü örgütün desteklenmesini nasıl unuturuz. Yine bu süreçte ülkemizdeki Baas özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz. Bunların hiçbirini unutmadık ve unutmayacağız.
Suriye'deki olaylar çıktığından beri merhameti merkeze alan politika izledik. 'Mazlumun yanında duracağız' dedik ve bunu gerçekleştirdik. 'Bizden aman dileyenleri geri çevirmeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz' dedik. 'Bu millete Boraltan Köprüsü faciası gibi bir utancı bir daha yaşatmayacağız' dedik. 'Kendimiz siyasi olarak bedel ödesek dahi mazlumlara tüm imkanlarımız ile sahip çıkacağız' dedik. Kerbela'da yaşananlar ne ise bugün Suriye'de yaşananlar da odur. Benim dinim insanların mezhebine inancına bakmadan insana insan der ve insanı yaradılanların en kutsalı görür. Hiçbir mezhebe ön yargılı değiliz, hiçbirine farklı gözlerle bakmıyoruz dedik. O günden bugüne kadar Rabb'imize binlerce kez hamd olsun duruşumuzu bozmadık. Milletimiz Suriyeli muhacirlere sahip çıktı. Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız, büyük bir sabır ve vakarla kardeşlerine kucak açtı. Münferit hadiseler dışında, başımızı öne eğecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı.
CHP'nin eski yönetimi, bilhassa da devrik başkanı Suriye'deki insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı. Reyhanlı katliamından, FETÖ'nün MİT tırları ihanetine, sığınmacıların hedef gösterilmesinden sınır ötesi operasyonlara, sürecin her aşamasında gayri-milli, gayri-ahlaki yerde durdular. Hatasını kabul etmek, insan için büyük erdemdir. Hakkına girdiği mazlumlar ile helalleşmek insaniyet göstergesidir. Nasırlaşmış bir kalp, her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür.
Suriye halkının çilelerle bezeli mücadelesi 8 Aralık'ta Şam'ın özgürleşmesiyle zafere ulaşmıştır. 61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış, Esed korkağı Suriye'den kaçmıştır. Artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye, harekat boyunca daha fazla kan dökülmemesi için gerekli müdahalelerde bulunmuştur. Bu zafer, muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı ülkelerini bir katliam şebekesinden kurtardı. Suriye halkı geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girdi, bundan kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz. Biz Halep'te, Şam'da, Humus'ta Özgür Suriye bayrağı ile ay yıldızlı bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz. Suriyeli mazlumların yıllar sonra umutla parıldayan gözlerine baktıkça şad oluyor, mutlu oluyoruz.
BM Raporlarına göre Suriye'de Esed zulmünün, savaşın bıraktığı yıkımın maliyeti 500 milyar dolara yaklaşıyor. Uluslararası toplumun desteği olmadan Suriye'nin böyle bir yükün altından kalkması mümkün değildir. Arap ve İslam aleminin, Suriye'nin yeniden inşasına liderlik etmesi gerekiyor. Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız.
DEAŞ ve PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin başını ezmekte kararlıyız. Bölücü caniler ya silahları ile teslim olacak ya da silahları ile Suriye topraklarına gömülecek. Kürt kardeşlerimiz ile aramıza duvar örmek isteyen terör örgütünü ortadan kaldıracağız. Terör örgütlerinin nasıl bir hesabı varsa elbette bizim de bir hesabımız ar. Emperyalistlerin oyunlarını bozacağız. Kürdü ile Türkü ile biz aynı havayı soluyor, aynı gökyüzüne bakıyoruz. Hepimiz ortak medeniyetin çocuklarıyız. Geleceğimizi de ortaklaşa inşa edeceğiz.
DEAŞ Suriye için de bizim için de yok edilmesi gereken tehdittir. Bunlarla göğüs göğse çarpışan tek ANTO müttefikidir. Kimse bunun üzerinden bize ders vermez. Başkaları için Suriye'nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir ama biz 910 kilometre sınırımızın olduğu bu ülkeyle bu lükse sahip değiliz. Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin dönüşü de o kadar hız kazanacaktır. Kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere her türlü kolaylığı sağlayacağız. Belli bir süre giriş çıkışlara izin vereceğiz. Dönmek isteyene yardımcı olacağız ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye'nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak siteyenlere de kapımızı kapatmayacağız. Muhalefet hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır. 3 haftadır Esed'in yasını tutanların, öfkesini mazlumlardan çıkarma niyetleri var.
Sayın Özel'in dünkü açıklamaları son derece talihsizdir. Sayın Özel, Suriye meselesini halen doğru okuyamıyor. CHP, 13 yıldır aynı hatasını Özel liderliğinde de sürdürüyor. Esed'in kaçışının ertesi günü ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek hayaldir. Ne harabeye dönmüş şehirler, ne topraktan fışkıran toplu mezarlar, ne ölüm kampları onların vicdanını harekete geçiremiyor. Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir."
© Tüm hakları saklıdır.