08 Aralık 2024 13:37
T24 Haber Merkezi
Partisinin Keçiören il kongresinde konuşan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Lideri Hüseyin Baş, "Orta Doğu'da ne zaman Amerika elini bir yere attıysa bu İsrail'in faydasına oldu, AK Parti hükümeti buna maşa oldu ve Orta Doğu'da 20 yıldır kan durmadı. ABD ne zaman nereye sulandıysa orası mahvoldu" dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, partisinin Ankara Keçiören ilçe kongresine katıldı. Musa Koç’un ilçe başkanı seçildiği kongrede, konuşan BTP lideri gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baş, şunları söyledi:
"HTŞ, IŞİD'in devamı niteliğinde olan El Nusra örgütünün isminin değişmiş halidir. Bu örgütün İdlib'den çıkarak önce Halep'e daha sonra Hama'ya, Humus'a ve buradan Şam’a doğru devam edeceği konuşuluyor. Bu örgüt Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin resmi olarak terör örgütü olarak tanıdığı bir yapı. Bizim ülkemiz HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımlıyor ama ne hikmetse Türkiye'de ne kadar yandaş grup var sanki dersin Türk milleti bir yerleri fethediyormuşçasına naralar atıyorlar, sevinç çığlıkları atıyorlar ve milletimizi bu operasyona ikna etmeye çalışıyorlar. Buna itiraz edince de siz bir anda İrancı, Rusçu, Esadcı oluyorsunuz ama onlar hiç Amerikancı olmuyor. Orta Doğu'da ne zaman Amerika elini bir yere attıysa bu İsrail'in faydasına oldu, AK Parti hükümeti buna maşa oldu ve Orta Doğu'da 20 yıldır kan durmadı. ABD ne zaman nereye sulandıysa orası mahvoldu.
Bugün Türkiye'de bu harekatı savunan kardeşlerimize söylüyorum: Siz ABD’nin, İsrail'in istediğini yapıyorsunuz. Sizin yaptığınız sözcülük Amerikan sözcülüğü. Bunu bilmiyor da yapıyorsanız sözüm yok ama bunu hainlik olsun diye yapıyorsanız bu millet size gün gelir hesabını sorar. Demokrasi diyoruz. Evet, demokrasi hepimizin birbirine saygı duyması gereken hukuk. Ama demokrasi diye ahmaklığa da tahammül edecek değiliz, böyle bir şey olmaz.
Sanki bir fetih yapılıyor. Halep kalesine Türk bayrağı asıldı. Bu bayrak yaklaşık 20 santime 50 santimlik bir Türk bayrağı, büyüğünü de götürmediler her halde. Kaleye Türk bayrağı asıldı ve ‘Halep fethedildi’ diye bize anlatmaya başladılar. Sürekli size Osmanlı dönemi dizilerini gösteriyorlar, sürekli o dönemlerden hikâyeler anlatıyorlar ve burca bayrağı dikince ülkeyi fethettim sanıyorsun. Kaleye bayrak asınca fetih eskilerde kaldı. Fetih nasıl biliyor musunuz? Fetih kendi dilini konuşturduğun yerdir. Şimdi bakalım kim kimi fethetmiş, kim kimin müstemlekesi olmuş? Şimdi dönelim bakalım biz mi Halep'i fethettik yoksa bu denklemde ABD, Batı emperyalizmi mi bizi fethetti, hangisi oldu? Onun parası burada geçiyor, onun dili burada geçerli dil.
2011'de, IŞİD ilk çıktığında, o günlerde AK Parti’de bakanlık ve başbakanlık yapanlar, bunlar için ‘Birkaç öfkeli genç’ dedi. Bunlar IŞİD'i böyle adlandırdı sonra IŞİD kafa kesti, tecavüz etti, insanları öldürdü. Bir baktılar ki bu bir terör örgütü, ama günün sonunda IŞİD'in boşalttığı yerlere YPG yerleşti. Bugün senin ‘YPG'nin yerleşim yeri’ dediğin yer, dün senin ‘IŞİD fethetti’ dediğin yer. HTŞ’nin aldığı yerleri biz biliyoruz ki, ABD burayı, senin ifadenle söyleyelim ’Bu başı başıbozuk’ gençlere bırakmayacak. Burayı Esad'a da bırakmayacak. Orayı Arap’a yar etmeyen ABD, Türkiye’ye hiç yar etmeyecek. Bu topraklar kime kalacak? Burası yine dönecek dolaşacak Amerika'nın emellerine hizmet eden yapılara kalacak.
Cumhurbaşkanı'mız cuma namazı çıkışıı, ‘Orada bir hareket var. Halep'e gittiler, Hama’ya gittiler ve nihai hedef Şam, temenni ediyoruz ki bu ilerleyiş hiçbir şekilde tökezlemeden devam edecek’ diyor. Hatırlarsanız 2002 yılında da yine Cumhurbaşkanımız, ‘Kahraman Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmesi için dua ediyorum’ demişti. Bundan sonra Irak’ın hali ortada. Cuma çıkışı Erdoğan'ın konuşmalarından sonra da göreceksiniz Suriye’nin hali yaman olacak. Düne kadar, ‘Biz Suriye’nin toprak bütünlüğü savunuyoruz’ diyorlardı yani Türk askerinin oraya gönderilmesinin sebebi Suriye'nin toprak bütünlüğüydü. Siz ne ara Suriye’nin bölünmesi gerektiğine kanaat getirdiniz?
Bunlar güya İsrail’e karşılar, İsrail'e esip gürlüyorlar. Bir de bakıyorsun arkada İsrail ile ticaret devam ediyor. Bu ticaret resmi belgelerle ispat ediliyor, gizli saklı bir şey yok ortada. Türk limanlarından mallar, gemiler yola çıkıyor ve İsrail limanlarına gidiyor. Sorduğun zaman hikâye okuyorlar, Filistin'e gönderiyorlarmış. Mısır kapısından gelen yardım tırlarını içeri sokmayan İsrail, kendi limanına gelmiş gemiyi Filistin’e mi gönderecek? Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz?
Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek, ben ona ‘Şifo Mehmet’ diyorum ya da ‘Mehmet komiser’ de diyebiliriz. Çünkü komiser olarak geldi. Şimşek bir çözüm sundu ve ‘Bir yıl sigara içmezsen ve bu parayı mevduata koyarsanız 147 bin lira kâr edersiniz’ dedi. Sayın bakan bu millet bir sene sigara içmezse seni ne yapar biliyor musun? Bu kadar adam niye sigara içiyor, keyfinden mi? İnsanlar bir keyfinden, bir de kederinden sigara içiyor. Tamam, öneri güzel de şimdi faizde nas var. Benim bildiğim faiz, sigaradan daha büyük günah, bize öyle öğretildi. Ülkede 15 milyon insan sigara içiyor olsa ve bunlar kişi başı 150 bin lira kâr etmiş olsa bu da hemen hemen 128 milyar dolar yapıyor. Yani sigara içenlerimiz AK Parti’ye oy vermeseydi hem sigara içip hem 150 bin lira kâra geçebilirdi. Hatta daha ileri gidiyorum, Sayın bakan; senin hükümetin TEKEL’i kapatmasaydı on binlerce insan işsiz kalmayacaktı ve biz bugün sigaranın fiyatını konuşmayacaktık.''
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. AA'nın haritası, T24'ün yayın diline uygun hale getirilmiştirTürkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalarKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'taSuriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi. Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı. "Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusuDışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı: "Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklamaABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: "Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir" Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. |
© Tüm hakları saklıdır.