AKP iktidarı, ülkenin vaziyetini unutturmak için, aynen imparatorluğun battığını gören Osmanlı gibi, dine sarıldıkça sarılıyor. Yazının sonunda geleceğim, bu da en çok vicdanlı ve ahlaklı Müslümanları perişan ediyor.
“Bu, Anayasa’nın ihlali değildir, şeriatçılık değildir” dedirtemeyecek ve sadece 2017’den alınmış birkaç örnek. Dipnotlu vereyim de itiraz edemesinler:
***
4-6 yaş grubuna “Müslümanız Müslüman!” diye toplu yemin ettirmeler. Minik sporcuların idman günlerini ayırmalar. Yarıyıl tatilinde uyulması mecburi “Haydi namaza” kampanyaları. İlkokul öğrencilerine İstiklal Marşı’nı Arapça okutmalar. Boyama kitabında “cihat”a vurgu yapıp, sonra da Diyanet-Sen’in “Cihat, aynı zamanda barış anlamındadır” demesi. Kur’an kursuna geç kalan öğrencilerin birbirini tokatlamasını istemeler. 6-10 yaşındaki çocukları “Baba Bana Namaz Kılmayı Öğret” pankartlarıyla caddede yürütmeler. Okulda, “Sahte cennet demektir” diye İrem ismini yasaklamalar. “Mevlid-i Nebi” etkinliği düzenleme talimatı veren Milli Eğitim genelgeleri. İTÜ’de dağıtılan “Müzik haramdır” bildirileri.
***
6,8 milyarlık bütçenin üstüne 1,3 milyar da ek ödenek isteyen Diyanet (DİB). Reis’in “Faiz sömürüdür” demeçlerine aldırmayıp, parayı faize koyarak yılda 255.000 TL kazanan DİB. Yasa tasarısını “Müftü” yerine “Müftülük” diye değiştirtip, Gayrimüslimler kilise nikahı kıydıramazken, cami hocalarına bile resmî nikah kıydırtan DİB. Üstelik, yasa daha çıkmadan önce.
Anayasa Md. 2’nin “laik” dediği Türkiye’de, eski başkan Prof. Mehmet Görmez açıklıyor: “Sekülerizm dünyayı savaşa soktu”. Gelen gideni aratırmış, yeni başkan Prof. Ali Erbaş ilk konuşmasında el yükseltiyor: “Sekülerizm kıskacında debelenen insanlık”.
DİB fetva yayınlıyor: “Süt kardeşler evlenemez.” Ama, “Kaşlarını aldırıp pantolon giyerek üniversiteye gitmek günahtır” buyuran ilahiyatçı İhsan Şenocak tvit atmış: “İslam hukuku, kendi inancına göre annesiyle evlenen Mecusi’ye karışmaz!”. Aklınca, İslam’ın başkalarının hukukuna ne kadar saygılı olduğunu gösterecek ama, ensest reklamı yaptığının farkında değil. Üstelik, “evlenen” diyerek cidden kibarlık etmiş; o fiilin adı Türkçede azıcık başkadır. Bunun çok oturaklı bir de tabiri vardır ama, neyse.
Fetva yayınlıyor: “Koca, ‘boşsun’ dedi mi karıyı boşamış olur”. Ardından, takviyelisi: “SMS, faks, mektup ve internet mesajı yollayarak da boşanmak mümkündür.” Ama devletin mahkemeleri varmış, şimdi de arabuluculuk kurumu getirilmişmiş, Medeni Kanun da böyle demiyormuş; DİB için ne gam.
Fetva yayınlıyor: “Piyango bileti almak kumardır ve haramdır." Ama piyangoyu devlet düzenliyormuş, yılbaşı büyük ikramiyesini bu yüzden 61 milyon TL’ye çıkarmışmış, ne gam. Kanunen özerk olan TRT, Merkez Bankası, yargı organları vs. özerk değil ama, DİB fiilen özerk. Ayıptır söylemesi, devletten daha özerk.
***
Bunlar büyük tepki yaratınca hemen 2 açıklama. DİB Başkanı Prof. A. Erbaş: “Devletin yürürlükte olan sistemi içerisinde yasal olan bir uygulama, dinî açıdan caiz olmayabiliyor. Yani haram olabilir. Örnek vereyim; faiz, içki, kumar, şans oyunları. Ayetler bu konuda açıktır"
Hükümetimiz yardıma koşuyor. Başbakan Yardımcısı, pardon, Şeriat Yardımcısı Fikri Işık: “Fetvalara biz anayasaya uygun mu değil mi diye bakmayız, dinin temel hükümlerine uygun mu değil mi diye bakarız!” Hani, İncili Çavuş’a emir vermiş padişah: “Bana öyle bişey söyle ki, özrün kabahatinden büyük olsun!” İncili Çavuş da, Sultan önde kendisi arkada merdivenden çıkarlarken, padişahın mâbâdını orta parmağıyla şöyle bi yoklayıvermiş. Ardından da: “Bağışla hünkarım, seni Hanım Sultan sandım!” demiş. O hesap.
Eh, dinî ve resmî bunca muteber fetvadan sonra DİB üyesi Prof. Ahmet Yaman Diyanet Dergisi’nde tabii ki yazacak: “Fıkıh [İslam hukuku] uzmanı bir kurul, bütün bankacılık işlemlerini denetlemelidir.”
***
“Yukarıdan” böyle sinyaller yağdıkça, şahsi menfaatleri korumak, yasaları uygulatmamak, hatta suç işlemek için İslam ideal bir sığınma yeri.
Yanlış park ettiği aracını çekmeye gelen polise şahıs bağırıyor: “Şeriat gelince böyle olmayacak!.” Kaçak katı yıktırılan şahıs, ön cepheye pankart asıp belediyeyi Fetöcülükle suçluyor. Erzurum’da üniversite kış olimpiyatları için yapılan kuleler ikinci kez de çökünce, inşaat firması sebebini açıklıyor: “Altında yatır var!” Ahali, yatırın adını koyuyor: “Hırsız Baba."
Kızıyla yolculuk yapmak isteyen babaya “İslama aykırı” diye trende bilet verilmiyor. Nişanlısı şort giyiyor diye genç kadını mahalleli dövüyor. Sabiha Gökçen apronunda namaz başlayınca Trabzon uçağı rötar yapıyor. Zeytinburnu Belediyesi ilan ediyor: “Büyük parsellerde açık havuz yasak, mescit şart”. Şoför, yolcular içindeyken halk otobüsünü kenara çekip namaz kılıyor.
Milat yazarı, Reina saldırısı sonrası yazıyor: "Kim ortalığı uçurursa uçursun, Yılbaşı’na sonuna kadar karşıyız”. Cübbeli Ahmet destekliyor: “Terör saldırısını ha ibadet yerinde yapmışsın, ha eğlence yerinde! Günahı vebali aynıdır!”.
***
Maalesef bitmedi çünkü işin bi de cinselliğe fena halde takmışlık yönü var. TV8’de ilahiyatçı Prof. Cevat Akşit, oruç tutmayanların dışarıda yemek yememesi gerektiğini belirttikten sonra şöyle diyor: “O hayızlı [âdet gören] kadınlar da biz tutmuyoruz diye sokakta bir şey yiyemezler. Dayak yerler ha bak. Dinen dayak yerler”. Aynı prof, sağolsun, bizleri TV5’te de uyarıyor: "Cinsel münasebet esnasında afedersiniz eşeklerin yaptığı gibi tamamen soyunmayın. Çünkü orada melekler vardır, siz soyunursanız melekler dışarıya çıkar, şeytan da odada tek kalır ve oluşacak çocukta şeytanın nasibi olur". Çok seviyor bu konuları prof. (yahu, bunların hepsi de prof be!)
Kur’an kursunda 9 yaşındaki çocuğa 17 yaşındaki Kur’an hocası tecavüz edince yetkililer yatıştırıyor: “Çocuklar şakalaşmışlar!”. Yeğenini hamile bıraktığı DNA testiyle saptanan imam, “Uyurken odama girmiş. Rızam dışında ilişkiye girmiş. Asıl ben ondan şikayetçiyim" diyor. Belediye başkanının koruması uyarıyor: "Filyos’ta [Çaycuma] kadınların bisiklete binmesini istemiyoruz. Herkesi tahrik ediyorsunuz". Hani adam ruh doktoruna gitmiş, sekse fazla düşkün olduğundan şikayet etmiş. Doktor çeşitli testler meyanında bir de mendil sallayıp yine aynı şikayeti alınca hayret etmiş: “Mendil aklınıza seksi nasıl getirdi ki?” Cevap: “Hiç aklımdan çıkmıyor ki doktor!”
Fatih Medreselerine ait FM TV’de Saffet Umul şöyle diyor: “Erkeği kadından ayıran 2 uzuv vardır. Bunlardan bir tanesi sakaldır. Bir bakıyorsun uzun saçlı, sakalı da yok. Yakınına gelene kadar onu kadın zannedersin. Allah muhafaza bir sürü düşünceye de girersin”. “2 uzuv vardır” deyip, sakala uzak bir uzvu bağlam dışı dile getirmesinin fevkalade dikkat çekiciliği bi yana, bu oğlancılık ifadesi değil de ne?
Yukarıdakini yazınca aklıma geldi, unutmadan: Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’ın, “6 yaşında çocukla evlenilir” diyen haberlerine yayın yasağı geldi. 2015’te de İstanbul Başsavcılığı, kimilerince pedofili olarak yorumlanan bu sözleri “ifade özgürlüğü” sayarak takipsizlik vermişti.
***
Geçen Pazar günü bir açıkoturumda konuştum. Dinleyicilerin neredeyse tamamı; örgütleri MazlumDer kapatılmaktan beter edilmiş, kendileri de OHAL KHK’leri tarafından işten atılmış mütedeyyin ve insan hakları savunucusu Müslümanlardan oluşuyordu. AKP iktidarına karşı “Bunlar, 28 Şubat’tan kötü” bildirisiyle acı bir çığlık yükselten bu insanlardan sesi en çok duyulan Dr. Ö. F. Gergerlioğlu taa Batman’dan gelip düzenlemişti.
Bana inanınız, bu rejim bu insanları biz laiklerden bile fazla acıtıyor. Çünkü bi de AKP iktidarının İslam’ı ne hale soktuğunu görerek eziliyorlar.
Çünkü bu insanlar din kavramında 3 temel direk arıyorlar: Adalet, Ahlak, Vicdan.