Naim Dilmener
Naim Dilmener gerçek bir pop müzik tutkunu. İnsanların burun kıvırdığı günlerde pop müziğe saygınlık kazandıran isimlerden olan Dilmener, 1995 yılında Mavi Radyo'da başladığı "Eski 45'likler" programından sonra Gazete Pazar (1997) ve Radikal II (1998) yazılarının yanına DJ, arşivci ve yazar kimliklerine de ekleyerek üretmeye devam etti. Pop müziğin yükselişe geçtiği 90'lı yıllar ona da yaradı. O güne dek hiç dikkate alınmamış şarkılar onun radyo programlarında ilgiyle dinlendi, yazıları gündem yarattı. Sevdiklerini tutkuyla göğe çıkardı sevmediklerini açık sözlülük ile yerdi. Asıl mesleği mali müşavirlik olan Naim Dilmener, şimdilerde Milliyet Sanat'ta ve Açık Radyo'da yola devam ediyor. Dilmener olmadan bir 90'lı yıllar anlatısı olmazdı diyerek sözü ona bırakıyoruz.
- 90'lar yıllar denilince sizin aklınıza ne geliyor?
90'lar hakikaten pop patlaması demek. Çünkü 12 Eylül sonrası aslında kötü arabesk, taverna ve piyanist şantör müziği her tarafı sarmıştı. Pop sadece birkaç büyük isimle temsil edilir olmuştu. Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer, Nükhet Duru bir de hasbelkader 82'de patlayan Mazhar Fuat Özkan, belki birkaç isim daha var. En büyükleri bunlar. Bu isimler iki yılda bir albüm yaptıklarında da ben ve benim gibi dinleyiciler uçuyordu. "Pop albümü çıktı" filan diyorduk. O dönem yaptıklarını beğenmediğim Emel ile Erdal gibi bir ikiliyi bile bağrıma bastım. Çünkü poptu. Hasrettik pop müziğe.
"Popu Hakan Peker patlattı"
- Neler oldu sonrasında?
O kadar hasret kalmıştık ki popa. Hakan Peker'in bütün arabeskin arasında 1989 yılında "Bir Efsane" isimli pop bir albüm yapması çok hoşuma gitmişti. Normal bir zamanda asla dinlemeyeceğim, sevmeyeceğim Hakan Peker'in kasetini satın alıp defalarca dinlemiştim. Pop patlamasını herkes Aşkın Nur Yengi ya da Yonca Evcimik'ten bilir. Evet onların etkisi var. Onlarla bir patlamaya dönüşüyor ama asıl başlatan Hakan Peker'dir. Yonca Evcimik de üretmeye erken başlıyor. Hatta o esnada Şahin Özer'e gidip "Ben pop albümü yapacağım" diyor ve Şahin Özer kabul etmiyor. Özer "Ne popu" diyor. Şahin Özer, bunu bir televizyon programına katıldığımızda anlatmıştı. O bile o dönem henüz pop müziği göremiyor.
- Başka neler oluyor o esnada?
Sezen Aksu'nun şarkı yazarlığı ve üretkenliği aslında bu patlama ile artıyor. Tamam Sezen Aksu 70'lerde de şarkı besteledi ve başkalarına da verdi. Fakat bu nadirdi. 90'lar ile popun geldiğini ön gördü Aksu. Kendi üzerinden değil elbette kendisinin yaptığı albümler belliydi. Aşkın Nur Yengi'ye "Sevgiliye" albümünü yaptı. Bu albüm o kadar çok satıp, para kazandırdı ki diğer firmalar da popçu avına başladı. Yani biz de birilerini bulup pop albüm yapalım dediler. Böyle olunca genç şarkıcılar da İMÇ'de yani Unkapanı'nda kuyruk oldu. Ve o dönem kim ne yaparsa yapsın, çok sattı. Kimler kimler çıkmadı. Asya, Sertab Erener, Levent Yüksel, Mirkelam, Emel Müftüoğlu, Mustafa Sandal, Serdar Ortaç, Burak Kut ve nihayet Tarkan. Hepsi patladı.
- Bu patlama nasıl oldu?
Zaten 80'lerin sonunda Cem Uzan, Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal'ı da yanına almanın cesaretiyle normalde devletin yetkisinde olan televizyon ve radyo kanalları yasağını delip ilk özel kanal olan Magic Box Star'ı açtı. Hepimiz şaşırdık, yaşatmazlar bunu dedik. Yasaktı çünkü. O zaman şimdiki gibi değil ülke ve her şeyin olabilme ihtimalinin bulunduğunu bilmiyoruz. Sadece yasağın yasak olduğunu biliyoruz. Uzan, gece geç saatlerde telif ödemeden gizli bir şekilde MTV'yi yayınlamaya başladı. Sonra da Kral TV'yi yani yerli klip gösteren bir kanal açmaya karar verdi.
"Kral TV'nin ilk zamanlarında müziğe katkısı oldu "
- O dönemde klip yoktu…
Evet klip yoktu ama Cem Uzan insanları klip çekmeye sevk edeceğini anladı bence. Nasıl dışarda MTV açıldıktan sonra kliplerin sayısı arttıysa bunu öngördü. Ne oldu? Bu müziğe daha büyük bir hareket verdi. Kral TV'nin ilk zamanlarında müziğe katkısı vardır. Yok değildir sonra müziği batıran da odur ama müziğe katkısı vardır. Ne oldu müziğe katkısı? İnsanlar televizyonda dönüp durunca piyasaları yükseldi. Konser teklifleri arttı, ücretleri yükseldi, reklam ya da televizyon programı teklifi aldılar.
- Kral'ın kliplerden ücret istemesi peki?
Öyle bir zaman geldi ki Kral, "Bunları yapıyorum para da istemeliyim" dedi. Çaycı tarifesi, kebapçı tarifesi gibi tarife yaptı. Kendi açılarından tüccarca düşündükleri için haklıydılar. Biz ticaret yapıyoruz, bu insanlara çok büyük paralar kazandırıyoruz ve hakkımız olanı almalıyız diyorlardı. Ama centilmence ya da kültürel ve ahlaki anlamda düşünürsek tamamıyla yanlıştı. Senin buna hakkın yok, sen klip göstermek için açılmış bir kanalsın. Üstüne üstlük telif ödemelisin. Telif ödemediğin için seni mahkemeye vermiyorlarsa memnun olmalısın.
- Ama nerdeyse herkes para ödemeyi kabul etti…
Veren oldu. Neden veren oldu? Çünkü benden klip göstermek için ödenen para 10 bin ise mesela "Ben 10 bini veriyim bunu 50 bin kazanarak kapatırım" dediler. Bu paraları verdiler ve aldıklarıyla kapattılar. Ama hepsi mi? Hayır çünkü bu da şans işiydi. Senin orada dönüyor olman demek illa ünleneceğin anlamına gelmiyordu. Çünkü iş, sonuçta bir parça da olsa şarkıya, klipe ve söyleyene de bakıyordu. Şarkıcı erkekse yakışıklı mı, kızsa güzel mi? Özellikle yeniler bu paraları verdiler. Verdikçe Kral TV gördü ki reklam gelirleri kadar olmasa bile bayağı bir gelir var.
"Sürekli niteliksiz müzik dönünce müzik çöktü"
- Peki ne oldu?
Nitelikli insanlar para vermeyince niteliksiz müzik dönmeye başladı. Sürekli aynı tip niteliksiz müzik döndü. Döndü döndü, 3 yıl 5 yıl sonra diğer insanlar o da akıma uymak ve orada dönebilmek için öyle şeyler yapmaya başladılar. Ve müzik çöktü.
- Kral TV'nin yaptığı bilinçli miydi?
Önce bilinçsiz sonra bilinçli. Tamamen ticaret yaptılar. Ayrıca rakip gördüklerini de engellediler. Mesela Sezen Aksu klipleri için para vermeyi kabul etseydi bile onun klipleri dönmeyecekti. Alternatif olarak ortaya çıkan Power Türk bile bilmeden bu gidişatı destekledi. Onlarda Kral TV'nin öbür ucu olarak çıktılar. "Ne parası saçmalamayın" dediler. Ancak onlar da başka şeyler yaptılar.
- Peki Kral ile ilişkiniz nasıldı? İzler miydiniz?
Bakardım. Yazarlığa başlamadan evvel de bakardım sonra da. Belki bir yazı konusu olur ya da dalga geçebileceğim bir şey olur mu diye bakardım.
Serdar Ortaç
"90'lar çok iyiymiş"
- Şimdi dönüp baktığınızda 90'lara dair ne görüyorsunuz?
Aslında bunu söylemekten çekinmeyeceğim. O zamanlar 90'ları normal olacağı üzere 60 ve 70'lerle karşılaştırıyordum. Hem müzikalite, enstrüman kullanımı, düzenlemelerin karakteristiği ve zenginliği olarak hem de vokalistlerin ses ve vokal yapısı olarak. O zaman 90'ları küçümserdim. 90'lar günümüzün müziği işte derdim! Sonra 90'lar geçti 2000'lere geldik, duyduklarımla beraber 90'lar çok iyiymiş dedim. Hâlâ canlı kayıt var, bilgisayarlara teslim olunmamış. 35 yıl sonra baktığımda ise şimdi o yılları müzikalite olarak iyi bulmaya başladım.
- Kral TV neydi Türkiye için? Müzik piyasası için bir endüstrinin başlangıcı gibi diyebilir miyiz?
O kadar büyük değil. Daha fazla şarkı üretime daha fazla video çekimine neden olduğu için motivasyon unsuruydu. Yazdılar, çizdiler, kaydettiler ve Kral da yayınladı. Herkes para kazandı bu işten. Tek motivasyon buydu. Para kazandıkça ürettiler.
- Son sözünüz?
Şimdi Kral TV'nin Power'ın yaptığı etkiyi şu an belli değil ve sanki zenginleştirmiş gibi görünüyor ama Spotify ve benzeri platformlar yapıyor. Manipüle ediyor.
Yarın: Kadir Demirel anlatıyor...