12 Ağustos 2024

Sincan’ın uzun yolu

Urumçi’den Kaşgar’a uzanan kapsamlı gezide Sincan Özerk Bölgesi’nde farklı üretim tesisleri ile kültürel mekanları görme imkanı bulduk. Bölgenin geniş coğrafyasında etnik grupların yaşamlarına tanık olurken pek çok Uygur, Kazak ve Han Çinlisi ile sohbet etme imkanımız oldu. Hem tarihin hem coğrafyanın içinde uzun bir yolculuk.

Türkiye ve Çin, bir süredir mesafeli olan iletişimini son dönemdeki gelişmeler doğrultusunda "kazan kazan" politikası üzerinden kurmaya kararlı. Şubat ayında Pekin Büyükelçisi İsmail Musa Hakkı’nın ardından Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın haziran ayında Sincan Özerk Bölgesi’ne yaptığı ziyaret sonrasında Southern China, Urumçi-İstanbul hattında doğrudan uçuş hizmeti vereceğini açıkladı. Guangming gazetesinin daveti tüm bu gelişmelere denk düştü ve bir grup gazeteci ile Sincan Özerk Bölgesi’ne bir yolculuk gerçekleştirdik.

Çin her şeyin uçsuz bucaksız olduğu bir yer. Gökyüzü, yeryüzü ve insanlar göz alabildiğine uzanıyor. Binlerce yıllık tarihi ve kültürü baş döndürücü. Ancak bir yandan müthiş bir denge var. Şehir merkezlerindeki devasa insan, renk, ses ve araç yoğunluğu merkezden bir adım uzaklaşınca yerini bıraktığı derin dinginlik ile insanı dengeliyor.

Çin’in önemli yayın organlarından olan Guangming gazetesi ve Harici Medya, Türkiye'den bir grup gazeteciyi Sincan Özerk Bölgesi’ne davet etti. Bu vesile ile daha önce de gelmiş olduğum eşsiz coğrafyada bu dengeye tekrar teslim olma fırsatını yakaladım.

Bu gezi daveti uzun zaman sonra yakın ilişkiler kuran iki ülkenin birbirini daha da yakından tanıması için atılan bir adım olarak değerlendirilebilir. Harici Medya Yayın Yönetmeni Tunç Akkoç; “İkili ilişkilerde önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde, bu ziyarete özel bir anlam yüklemek yanlış olmaz. Türkiye’deki hatırı sayılır medya kuruluşlarından, bir gazeteci heyetine böyle kapsamlı bir program hazırlanması manidar. İki ülke arasında iletişim, etkileşim ve faaliyetler arttıkça, yanlış anlaşılmaların giderilebileceğini düşünüyorum.”

Akkoç’un belirttiği gibi bu davetin yakın tarihimizde bazı somut iletişimlere dayandığını söyleyebiliriz. Uzun zaman sonra Türkiye’nin Pekin Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa’nın ve ardından Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan’ın Pekin ile Sincan ziyareti belki de bu gezinin gerçekleşmesinin nedenlerinden biri. Tüm bu gelişmelerden sonra Southern China’nın İstanbul-Urumçi direkt uçuşlarına 17 Ağustos’ta başlayacağını duyurması da gelişmelerden birisi olarak yorumlanabilir.

Urumçi’den Kaşgar’a uzanan kapsamlı gezide Sincan Özerk Bölgesi’nde farklı üretim tesisleri ile kültürel mekanları görme imkanı bulduk. Bölgenin geniş coğrafyasında etnik grupların yaşamlarına tanık olurken pek çok Uygur, Kazak ve Han Çinlisi ile sohbet etme imkanımız oldu. Hem tarihin hem coğrafyanın içinde uzun bir yolculuk.

Urumçi’den Kaşgar’a

Çin dünya basınında uzun zamandır ekonomik gücü ve şu aralar olimpiyatlardaki başarısı ile gündemde olsa da bazı Uygurlar tarafından Doğu Türkistan olarak tanımlanan Sincan Özerk Bölgesi’nde uyguladığı iddia edilen baskı politikaları ile de zaman zaman dikkatleri üzerine çekiyor. Türkiye 2019 yılında Çin’i, Uygur Türklerine sistematik asimilasyon uygulamak ve toplama kamplarında tutmakla suçlamıştı. Hakan Fidan’ın son gezisinde buna dair açıklama yapmamasını, Türkiye’nin şu anda konuyu farklı bir perspektifle ele aldığı şeklinde yorumlamak yanlış olmaz. Fidan, Uygur Türkleri vurgusu yapmak yerine “Kaşgar ve Urumçi’nin Çin’in kültürel zenginliğine katkıda bulunan iki kadim Türk İslam şehri” olduğunu söylemeyi tercih etti ve ekledi “İçeride iç karışıklık çıkarmaya çalışan olayları da burada desteklemediğimizi söylemek istiyorum.” Bu cümleler Fidan’ın Pekin ziyareti esnasında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki yıllık 48 milyar dolarlık ticaret hacminin Türkiye lehine dengelenmesi isteğinin etkisi olarak yorumlandı.

Urumçi tarih boyunca hep önemli

Sincan Özerk Bölgesi’nin en büyük ve etkin şehri olan Urumçi, tarih boyu jeostratejik konumu ile önemli bir yerde duruyor. Çin’in en kuzeybatısında, Kazakistan, Rusya, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan, Afganistan, Hindistan, Pakistan ve hatta Özbekistan gibi ülkelere geçişi sağlayan devasa bir alan. Dünyanın belki de en zorlu coğrafyasında ve çoğu otoriter yönetim biçimleri ile yönetilen ülkelerin sınır komşusu. Yine tarihi İpek Yolu’nun buradan batıya uzanması Çin’in ‘Kuşak ve Yol Girişimi’ projesinde Sincan’ı ülkenin dünyaya açılan kapısı olarak da özel kılıyor. Çin’in binlerce yıldır en güçlü komutanlıklarını burada kurması ve günümüzde bu bölgedeki iç hat uçuşlarında bile polislerin “Oraya neden gidiyorsunuz” sorusu bu nedenle anlaşılabilir.

Etnik gruplar bir arada

Çin’de en fazla etnik grubun olduğu yerlerden olan Sincan Özerk Bölgesi’nin nüfus yoğunluğunun %60’ını azınlıklar oluşturuyor. En büyük etnik grup olan Uygur Türklerinin sayısı yaklaşık 10 milyon. Kazak, Rus, Tatar, Moğol, Hui, Kırgız, Sibo gibi 55 farklı topluluklar asırlardır burada yaşıyor.

Urumçi’de Yanghan Camii

Gezi esnasında ilk duraklarımızdan birisi Urumçi’nin en eski camii olan Yanghan Camii (Xibei Road Mosque) oldu. Burası bir Uygur Camisi. Kuzeybatı anlamına gelen Yanghan, Uygur Türkleri için çok anlamlı.

Urumçi’nin az sayıdaki camisinden biri olan Yanghan Camii’nin 1897 tarihli ahşapla bezeli mimarisi sade ve göz alıcı. Dış cephe bir usta tarafından 30 yılda oya gibi işlenmiş ve yaklaşık beş bin metrelik bir alanın içinde yer alıyor. Burası aynı zamanda imarethanesi ile külliye olarak sosyal hayata da katkıda bulunuyor. Burada Cuma namazlarına 300 kişi katılıyor. Camii, bayram ve teravih namazlarında ise yaklaşık bin kişiyi ağırlıyor.

Ziyaretimiz esnasında imam Muhterem Şeref bizimle ilgilendi. Şerif, burada 12 yıldır görev yapıyor. Aynı zamanda Çin ve Sincan İslam Federasyonu Başkan Yardımcısı olarak bölgede ağırlığı olan bir din adamı.

Din kurumları kamu dışında

Çin, etnik grupların dinsel ve kültürel yönelimlerini yasalarla koruyor. Bu konuda çok hassas. Ancak din kurumlarında çalışan insanlar kamuda istihdam edilmiyor. Örneğin imam Muhterem Şerif ve diğer görevlilerin maaşları özel bir kurum olan İslam Enstitüsü tarafından ödeniyor.

Çin’in en büyük etnik gruplarından olan Uygurlar için sembol olan bu camii kısa bir zaman önce Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan tarafından ziyaret edilmesiyle gündeme gelmişti. Yanghan Camii imamı Muhterem Şerif caminin muhteşem atmosferinde sorularımızı yanıtladı.

- Yanghan Camii’nde ne kadar süredir imam olarak görev yapıyorsunuz?

Burada 10 yıldır imam olarak görev yapıyorum. Daha önce başka yerlerde çalıştım.

- Caminin daimi ziyaretçileri arasındaki iletişim nasıl?

Burada her gün 5 vakit namaz kılınıyor. Ayrıca özel günlerde ibadet için bir araya geliyoruz. Yine cuma namazları, ramazanda teravih ve bayram namazları cemaatin en çok geldiği günler. Cuma günleri 300-350 kişi gelirken bayram namazlarında binlerce kişi geliyor.

- Camii dışında iletişim oluyor mu?

Herkes istediği gibi hareket ediyor. Burada da istedikleri zaman namaz kılabiliyorlar.

- Özellikle etnik gruplara dair güncel gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çin hükümetinin Uygur bölgesi ile olan çalışmaları kendi bölge politikalarına göre düzenleniyor. Bu şekilde bir yönetim var. Biz de hükümetin politikalarına sadık kalıyoruz. Onlarla bağlı biçimde çalışıyoruz.

- Bu yönetimden memnun musunuz?

Evet, bu durumdan çok memnunuz.

- Cuma günler vaaz veriyor musunuz?

Evet, cuma günler vaaz oluyor.

- Bu vaazlar güncel durumlara göre değişiyor mu? Neler söylüyorsunuz?

Yok genel olarak vaaz veriyoruz. İyilik yapın, kötülük yapmayın, dayanışma içinde olalım ve barış içinde yaşayalım diyoruz.

-  Türkiye’de iş birliği içinde olduğunuz kurumsal bir yapı var mı?

Hayır yok. Birkaç ay önce Dışişleri Bakanınız Hakan Fidan’ın başkanlığındaki bir heyet buraya geldi. Ben yoktum ama burada arkadaşlarımız onları ağırladı. Yine 2012 yılında o zaman başbakan olan Recep Tayip Erdoğan bu camiye gelmişti ve onu bu camide ben ağırlamıştım. Yine Diyanet İşler Başkanı Mehmet beyi ağırlamıştım. Bunun dışında da benim başkanlığımdaki bir heyet Türkiye’yi ziyaret etmişti. Diyanet Başkanlığı ile bir iş birliğimiz mevcut.

- Din adamı olarak ne söylemek istiyorsunuz?

Dünyanın her yerinde insanın arzusu birdir. Ben de barış olsun ve herkes mutlu olsun diyorum.

-Yurt dışında yaşayan Uygurlara bir şey söylemek ister misiniz?

Onları tanımadığım için söyleyeceğim bir şey yok.

- Çin’deki Müslüman toplumu içinde radikalizm tehditi sürüyor mu?

Radikal düşünce bizim dine ait değildir. İslam aslında buna karşı çıkıyor. Hz. Muhammed Peygamberin bu konuda bir hadisi var. Şunu ifade geliyor; “Din konusunda aşırıya gitmeyelim. Sizden önce birçok etnik grup aşırıya gittiği için yok oldu”

- Uygur bölgesinde cami sayısı nedir?

Urumçi bölgesinde çok var. Kentleşme sürecinde olduğumuz için bazıları restore ediliyor. Bazıları bu nedenle yıkılıp yeniden yaptırılıyor.

- Camilerde görev yapan imamlar devletten mi maaş alıyor?

Hayır. İslam Enstitüsü imamları yönetiyor ve gerekli ekonomik desteği onlara sağlıyor. Kamu görevlisi değiliz.

- İstanbul’a geldiniz mi hiç?

4 yıl önce geldim.

Yazarın Diğer Yazıları

Sincan'da 10 gün

Guangming Daily gazetesinin davetini aldığımda Çin ve özellikle Sincan Özerk Bölgesi üzerine yazmanın zor olacağının farkındaydım. Yolculuk öncesi hazırlıklarımı yaparken amacım sorularıma yanıt bulabilmekti. Bu nedenle bölgede gezerken gruptan ayrılıp telefonumun çeviri programı ile insanlarla iletişim kurmaya çalıştım. "Uygurlar burada rahat yaşıyor mu?" soruma aldığım yanıt hep aynı oldu: "Evet". Bu yanıtın doğruluğu konusunda bir güvence veremeyeceğimin farkındayım. Zaten böyle bir iddia ile gitmedim...

Massive Attack: Dev ekran ve miting konser

İstanbul birbirinden ünlü isimlerin konserlerine ev sahipliği yapıyor. Ancak Bonus Parkorman'ın bu yazın en etkileyici ismini yani Massive Attack'ı ağırladığını söylesek yanlış olmaz. Massive Attack, İstanbul'da bir kez daha müziklerini anlamlandırmak için politikayı cesurca kullandı

Hasta cephesi: 14 yıldır süren dava, mahkemeden istendiği halde sunulmayan belgeler, bağımsız doktorların çekincesi...

Sırma Hande Sayın: "Bilirkişi, fotoğrafı ve tomografiyi değerlendirmeden 'doğum komplikasyonu' diye rapor verdi. Altıncı bilirkişi raporu da kopyala yapıştır olarak geldi. Yargıtay'da 'Ailenin iddiaları ve çocuğun küvözdeki fotoğrafları değerlendirilsin' denildi ama hâlâ iddialarımız değerlendirilmiyor. Yine hastane vermediği için dosyamızda hastane aydınlatılmış onam formumuz yer almıyor. Oysa Yargıtay kararı 'Bilirkişi raporları aleyhte bile yazılmış olsa dosya içerisinde aydınlatılmış onam formu yoksa bu dava ailenin lehine sonuçlanır' diyor"

"
"