05 Şubat 2024

VJ Bülent: O dönem zil zurna bütün ülke âşıktık

"Aşırı cesaretliymişim. Şimdinin Türkiye'sinde buna cesaret edemeyebilirim. Bu bir itiraf"

Bülent Çarıkçı ismi çoğu kişi için bir şey ifade etmeyebilir ama "VJ Bülent" yaşı yetenler ve özellikle pop müzik sevdalıları için gayet anlamlı bir isim. Kral TV ekranlarında bembeyaz yüzü, çekik gözleri kimi zaman neşeli kimi zaman da buğulu sesiyle şiirler okuyan genç. VJ Bülent, 1995 yılında Kral TV'ye çıktığında insanları tarzıyla ekranlara kilitledi. İlginç kıyafetleri ile Kral TV'de gece 11'den sabah 3'e dek yayındaydı. Henüz VJ kavramının yeni yeni palazlandığı ekranlarda kesintisiz 14 yıl boyunca klipler sundu, şiirler okudu. Kendi anlatımıyla boş bir stüdyoda bir kamera karşısında saatlerce konuştu ve yıllar aktı gitti. Kral'ın en uzun çalışanı ünvanına sahip olan VJ Bülent 10 yıldır İstanbul dışında yaşıyor ve anılarını yazıyor. Söz konusu 90'lı yıllar ve Kral TV olunca onun tanıklığı önem taşıyor.

- Türkiye'de müzik konusunda değişime vesilen olan bir kanalda VJ olarak yer aldınız. Nasıldı?

Sanatçıları toplumla buluşturuyorduk. Çok önemli bir dönemdi. Kral TV, müzik televizyonu olarak Türkiye'de bir ilkti. Orada boy göstermek sadece biz VJ'ler için değil, sanatçılar için de çok önemliydi. Yeni bir klip yayımlanmadan önce anons edilirdi. İnsanlar televizyonun başında beklerdi. Faks ile seyircimizden istek alırdık. Sanki 100 yıl öncesinden bahsediyor gibiyim ama değil. Kral TV sayesinde Hande Yener'i, Burak Kut'u, Yıldız Tilbe'yi tanıdık. Muhteşem yıllardı. Zerrin Özer, Nükhet Duru, Ajda Pekkan, Nilüfer, Sezen Aksu gibi dev isimler onlardan önce vardı ama klip sektörü olmadığı için çok az izlenirlerdi.

"Şimdinin Türkiye'sinde buna cesaret edemezdim"

- Televizyona çıkar çıkmaz ünlü olan ve çok popüler olan isimlerdensiniz… 

Müzik televizyonu olmasından dolayı bu kadar popüler oldum. Başka bir kanalda oyuncu, programcı olarak bu kadar popüler olabilir miydim bilmiyorum. Kral TV'ye ilk çıktığım gece çok büyük olay olmuştu. Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda "Ayyar Hamza Müzikali"nde oynuyordum. Oyundan çıkıp aceleyle kanala gidince müdürüm, "Bülent Bey hiç makyaja girmeyin, üstünüzdeki kıyafetle, makyajla ekrana çıkabilirsiniz" dediği için ekrana çıktım. Çılgınca bir kıyafet ve makyaj vardı. Türkiye kilitlendi "Bu kim" dediler.

- O günlere bakınca kendinize dair neler görüyorsunuz?

Aşırı cesaretliymişim. Şimdinin Türkiye'sinde buna cesaret edemeyebilirim. Bu bir itiraf. Çünkü farklı bir kesim çok fazla olduğu için rahatsız olacağımı düşünüyorum. Çok üzülerek bunu söylüyorum. O dönemde o kafa ve o özgüvenle çıkmışım. Ben içinde bir renk oldum kanalın. Sonra da sağ olsun halkımız ve yöneticilerimiz beni en güzel yere, en çok izlenen saatlere koydular.

- 90'ların gece hayatı da giderek artan bir ivmeyle pop ve coşkuyla doluydu…

O yılların tabii harika lezzetleri vardı ve o lezzetlerin içerisinde hep müzik vardı. Gece hayatı çok renkliydi Kuşum Aydın, Arto gibi gece hayatının ilginç isimleri vardı. Kuşum Aydın'a gitmek için bir ay öncesinden rezervasyon yapılıyordu. Serdar Ortaç ve Ben Deniz, Etiler'de sahneye çıkıyorlardı ve yine bir ay önceden rezervasyonlar doluydu.

- İlk programa çıktığınızda, programda sizden nasıl bir enerji istedikleri konusunda size bilgi verildi mi?

Büyük telkinlerde kimse bulunmadı. "Gir ve yayını yap" diyerek özgür bıraktılar. Ben tabii ki bir hafta içinde olayı çözdüm. Bir şey yapmalıydım. O bir şey de teatral olmalıydı. Zaten Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nden mezunum. Biraz tiyatrodan söz ettim biraz da şiir okumaya başladım. Çünkü her gece saatlerce konuşamazsınız. Koskoca bir stüdyo bomboş ve siz karşınızdaki kameraya bir şeyler anlatıyorsunuz. Deli işi. Bu anlattıklarınızın da aklı başında cümleler olması lazım. Dedim ki şiir okuyabilirim, bir de tiyatrodan bahsedebilirim. Son döneme kadar asla bir baskı ve şiddet görmedim. Hep özgür ortamlarda özgürce yayınlar yaptım.

- Siz sunum yaparken alttan geçen mesajlardaki istekler sizde nasıl bir his uyandırırdı? Kimlerdi onlar ve neyi arzularlardı?

O dönem rüya gibi bir şeydi, bir akımdı. İşte 2535'e mesaj atın, istediğiniz şarkıyı Ali'den Ayşe'ye gönderelim filan. Tatlı bir istek hattıydı. Ben yayın yaparken tabii alttan akan o bantları görmüyordum. Onlar tıkır tıkır alttan geçiyordu. O dönem teknolojinin bu boyutundan yararlanıyordu insanlar. Bir çeşit mektuptu. Herkes bunun için para ayırıyordu. Tabii bu GSM operatörleri ile anlaşmalı bir sistemdi.

- Programınızda yer vermeniz için size talepte bulunan isimler olur muydu? Ya da siz yer vermiyorsunuz diye sitem eden isimler?

Tabii ki böyle taleplerle karşılaşıyorduk. Bir yere gittiğimizde karşılaştığımız isimlerden "Neden beni yayınlamıyorsunuz" diye soranlar olurdu. Uygun bir dille anlatmaya çalışırdım. Burası bir televizyon ve bütün klipler müdürlerimizin müdürlerinden geçerek bize geliyor diye cevap verirdim. Bizimle alakalı bir şey değil diyordum. Bir karşılaşmada ünlü birisi bunu anlamadı ve konu bize saldırmasıyla bitti. Hiç unutmam o kişi "Beni niye çıkarmıyorsun" demişti. Ben de "Sen Erol Köse'nin sanatçısısın, bunu plakçına söyleyeceksin. Önüme hangi liste gelirse o listeyi sunuyorum. Böyle bir yetkiye sahip değilim" demiştim. Anlamadı. Oysa ekran önünde herkese eşit mesafeli davrandım.

- Sunuculuk yaptığınız dönemde sizin ve kanalın sayesinde ünlü olan ve sevilen isimler oldu…

Kanalımız çok güçlü olduğu için ve ben de o kanalın ünlü yüzlerinden biri olduğum için bir sanatçının klibine kanalda yer verilmesi o sanatçıya elbette büyük yarar sağlamıştır.

- Peki "hak etmedi" dediğiniz isimler var mı?

Birkaç isim var, gerçekten isimlerini vermeye değmez. Onlar Kral TV olmasaydı bugün ekmek yiyemezdi. Eğer Kral TV ve aile destek olmasaydı, onlara dizi çekmeselerdi o tuhaf tiplerin çoğu isim olamazlardı. Günümüzde hâlâ bazıları çok ünlü. Zararlı ne düşünürseniz bütün yollar onlardan geçiyor. Hayvan sevmezler, kadın düşmanıdırlar. Çok üzülerek bakıyorum. Değer miydi o insanlara? Benim şahsi fikrim kanalımı bağlamaz, Bülent Çarıkçı olarak asla değmez diyorum. Ama işte o dönem ne yazık ki var oldular ve ekmek yediler.

- TV'de ara vermeden program sunan en uzun soluklu programcılardan birisiniz. Çünkü çok sevildiniz. Şimdiden geriye baktığınızda o günlere dair neler görüyorsunuz?

Geriye baktığımda hep güzel şeyler görüyorum. Çok mutluyduk, sevgi doluyduk. O dönemi tanımlayabilecek başka kelimelerim yok. O duyguları bugün hissedemiyorum. Sadece iş hayatında değil, genel çevremde de böyle bir güven yok, sevgi, saygı yok. Para kazanıyorduk, hayatımız devam ediyordu. Bir de çok önemli bir döneme tanıklık etmişiz. Yaşadıklarımız Türkiye'nin ilkleriydi. O yıllarda bir sevgilim vardı, tam 14 sene sürdü. Ben hayatımda zaten bir kere aşık oldum. İlk aşkımla her şey çok güzeldi. Büyülüydü. İstanbul'un en güzel aşkını ben yaşadım. Şehrazat, Aysel Gürel ve Yıldız Tilbe ile samimi arkadaş olmam da o yıllara denk gelir. Gülben Ergen arabasına beni alıp İstanbul turu yaptırarak şarkılarını dinletirdi. Matrak ve eğlenceli günlerdi. Allah'ın bana sunduğu nimetler için teşekkür ederim. Özellikle de bir meyve aşığı olarak bütün meyveler için! 

- 1990'lı yılların müzik hayatını ve müziğini nasıl tanımlarsınız? Sizdeki yeri nedir o günlerin?

Ben mi aşıktım yoksa şarkılar mı çok güzeldi çözemedim. Bence ikisi birden. Âşıktım ve bütün şarkılar bana çok güzel geliyordu. Sonra aşkım bitti ama şarkılar bana hâlâ güzel geliyor. O dönem bence zil zurna bütün ülke âşıktık. O zaman aşk vardı, o şarkılar başka türlü çıkamazdı. 90'lar Türkiye'nin başına gelen en güzel şeylerden birisi. Çünkü 80 askeri darbesinden sonra çok fazla postal sesi duyduk. Kenan Evren yönetimi ile ülkede bambaşka bir şey olmuş. Kitaplar, müzikler yasaklanmış. Sol ve aydınları yok etmeye çalışmışlar. Ülke acı çekmiş, aydınları içeri atılmış. Sonrası çok iyi oldu diye söylemiyorum ama 90'larda bir nefes alınmış. Bence 80'li yıllarda yaşanan bu baskıyı ve acıyı, 90'lar müzik ve eğlence ile kırmış. O yıllarda olan ve şu anda tükenen insanların şifresi bu bence. Çünkü artık aşk, sevgi, seks ve paylaşım yok.

VJ Bülent Çarıkçı kimdir?

22 Şubat 1972 tarihinde Edirne'de dünyaya gelen Bülent Çarıkçı, ilkokul 5. Sınıfa kadar Edirne'nin bir köyünde babaannesinin yanında büyüdü.

Çarıkçı sonra İstanbul'a anne babasının yanına gelmiştir. Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nden mezun oldu. Yunus Emre Kültür Merkezi'nde kadrolu olarak tiyatro oyunlarında rol adı.

Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro bölümünü bitirdikten sonra Bizimkiler dizisi ile oyunculuğa başlayan VJ Bülent ardından "Avrupa Yakası", "Ruhsar" dizilerinde rol aldı.

1995 yılından itibaren Vj Bülent olarak 14 sene boyunca Kral Tv'de Vj olarak görev aldı. Tatlıses TV'de DJ'lik yaptı.

Bülent Çarıkçı, 21 Şubat 2010 tarihinde turizmci Tülay Çarıkçı ile evlendi. 15 Haziran 2011 tarihinde boşandı.


Yarın: İskender Ulus anlatıyor...

Dizinin diğer yazıları

Yazarın Diğer Yazıları

Mevhibe Turay: Gırgır'ın satışında inanılmaz şeyler yaşandı, polislerle giriş-çıkış yasaklandı, hazırlanmış sayfalar basılsın diye camdan atıldı!

"O dönem üniversiteye giden arkadaşlarımız babalarının 4-5 katı maaş alıyorlardı. Oğuz Aral'a bu konuda hiç kimse haksızlık edemez. Sigortasızlık, Simavilerle ilgili artı bir de -daha yüksek bir para kazanabilme adına- tercihti. Hapishaneden karikatür gönderen arkadaşlara malzeme gönderirdik"

Kemal Gökhan Gürses: 12 yaşında çizmeye başladım, para ödemeleri heyecan vericiydi 

"Koşa koşa gidip kendime çizmeyi hep hayal ettiğim Schoeller marka kağıt ile iyi tarama ucu ve mürekkep aldım. Kalan parayla da yanlış hatırlamıyorsam bir kadife pantolon almıştım. Oğuz Abi bize her zaman iyi ödemeler yaptı..." 

Levent Cantek: 12 Eylül diktası yüzlerce insanı öldürdü, kaybetti, sürgün etti; Gırgır o rejimi gerçekten rahatsız etseydi yayımlanamazdı

"Gırgır'ın muhalifliği daha çok bulvar gazetelerini andırıyordu. Komik manşetleri olur o tür gazetelerin, içeride de vatandaşı kollayan ve hesap soran pahalılık haberleri. İşaret parmağını sallayan ve bağırarak 'yazan' köşe yazarları olur. Haldun Simavi gazeteleri nasılsa Gırgır da o kadar muhalif ve politikti"