19 Ocak 2021

Rahat uyu Hrant,
 yalnız değilsin, tarihten gelen acını, yasını anlıyorum, paylaşıyorum, sevgili kardeşim

Barışa, demokrasiye ulaşmak için daha ne kadar acı çekeceğiz, daha ne kadar bedel ödemeye devam edeceğiz, yetmedi mi?

Günlüğümün sayfaları arasında 
dolaşıyorum.
Hrant Dink'i arıyorum.

Lapa lapa kar yağıyor.
Ara sıra rüzgar savurunca
tipiye çeviriyor.
İçimde bir hüzün dalgası...
On dört yıl geçmiş...
İstanbul, 19 Ocak 2007
Nişantaşı'nda doktordayım.
Gözüm televizyona takıldı.
Ekranda Hrant Dink fotoğrafı
ve son dakika yazısı:

Hrant Dink'i
vurdular!

Yerde yatan o görüntüsü beliriyor ekranda...
Nişantaşı'ndan Osmanbey'e,
Agos'un önüne koşarak geldiğimde
anababa günleri yaşanmaya başlamıştı.
Agos'a ilk kez adım atıyordum.
Yaşanmakta olan tarifsiz acının derinliği
anlatılır gibi değil.
Bir köşede çığlıklarla ağlayan
sevgili Rakel'in bir sözü
hâlâ kulağımda çınlıyor:

Şu binanın önüne
bir polis dikmek
o kadar zor muydu?

Şaşkın ve perişan herkes.
Hrant Dink'i kaybetmenin acısı,
acısının derinliği kendini
her geçen dakika daha çok hissettiriyor.
Ama dik durup söz söylemek lazım.
Dik durup yazmak lazım.
Karanlığı aydınlatacak kibritler çakmaya,
mumlar yakmaya devam etmekten
başka çare yok. Bu ülkede karanlıkların
yarattığı, tarihin içinden gelen katilleri
başka türlü gün ışığına çıkaramazdık ki.
Herkes yaşanan büyük acıya,
trajediye gömülmüş,
kendi içine ağlıyor sessizce.
Artık sevgili Hrant'ı hiçbir şey
geri getiremezdi ama onun hatırası
yaşatılabilirdi. Günün birinde eğer
bu topraklarda gerçek barış
ve demokrasi
yerli yerine oturacaksa,
Hrant Dink'in hayatıyla ödemiş olduğu
bedel anıtlaştırılabilir, bir daha
böylesi acılar yaşanmasın diye...
Geç vakit eve döndüm.
Yanımda Hrant Dink'in son yazısı var,
Agos'ta yayımlanan. Gazeteden çıkarken
bir köşede duran gazete yığınından
almıştım.
Hrant şöyle demiş son yazısında:

Tıpkı bir güvercin gibiyim...
Onun kadar sağıma soluma,
önüme arkama göz takmış
durumdayım.
Başım onunki kadar hareketli...
Ve anında dönecek denli de süratli.
Ne diyordu Dışişleri Bakanı Gül?
Ne diyordu Adalet Bakanı Çiçek?
"Canım, 301'in bu kadar da abartılacak
bir yanı yok. Mahkûm olmuş, hapse girmiş biri var mı?"
Sanki bedel ödemek
sadece hapse girmekmiş gibi...
İşte size bedel...
İnsanı güvercin ürkekliğine
hapsetmenin nasıl bir bedel olduğunu
bilir misiniz ey bakanlar?

Bilir misiniz?
Siz, hiç mi güvercin izlemezsiniz?
Kolay bir süreç değil yaşadıklarım...
Ve ailece yaşadıklarımız...
Ciddi ciddi, ülkeyi terk edip
uzaklaşmayı düşündüğüm
anlar bile oldu. Özellikle de tehditler
yakınlarıma bulaştığında...
O noktada hep çaresiz kaldım.
Ölüm kalım dedikleri bu olsa gerek...
Bütün bunlar olurken, şu gerçeği de
tek güvencem sayacağım.
Evet, kendimi bir güvercinin
ruh tedirginliği içinde görebilirim
ama biliyorum ki bu ülkede
insanlar güvercinlere dokunmaz.

Gözyaşlarımı tutamadım gece vakti.
Uyuyamadım da.
Yazı gelmişti!
Kalktım, bilgisayarın başına oturup
ertesi günün yazısını yazdım.
Günlerce Hrant Dink için yazacaktım.

Hey sen,
eline kan bulaşan!

Hey sen, eline kan bulaşan!
Sen değil misin?
Vatan hainleri diye sürekli bağıran,
yazan, manşet atan...
Sen değil misin?
Ali Kemal'ler, Artin Kemal'ler diye
hiç durmadan linç çağrıları yapan...
Sen değil misin?
Kanı bozuklar diye haykıran...
Sen değil misin?
Apo-Ermeni dölü diye ırkçılık yapan,
Ermeni düşmanlığını kışkırtan...
Sen değil misin?
Mütareke basını diye durmaksızın
düşmanlık üreten, linç kültürünü köpürten,
hedef gösteren...
Sen değil misin?
"Kurt"lu televizyon dizileriyle şiddeti
özendiren, suçu güzelleştiren,
mafya babalarını, yeraltı dünyasının
insanlarını, ramboları yücelten...
Sen değil misin?
"Kurşun atan da yiyen de vatanseverdir"
diye hukuk dışılığı öven,
Susurluk yollarına taşlar döşeyen...

Sen değil misin?
Kıbrıs'ta çözümü, Kıbrıs'ta Annan Planı'nı
savunanları vatan haini, vatan satıcısı ilan eden...

Sen değil misin?
Kürt sorunu diyeni bile vatan haini
ilan eden...
Sen değil misin?
Ermeni sorunu diyeni bile
vatan haini ilan eden...
Sen değil misin?
AB yolunu savunanı bile
vatan haini ilan eden...
Sen değil misin?
AB üyeliğini savunanlara karşı
milli kurtuluş savaşı çağrıları yapan...
Sen değil misin?
Linç girişiminde bulunanları,
milli duyguların şahlanışı,
milliyetçi kabarış diye
kollayan, demeçler veren,
başyazılar yazan...
Sen değil misin?
Bir üniversite çatısı altında,
seksen yıllık cumhuriyet tarihinin
ilk 'Ermeni Konferansı'nı toplamak
isteyenleri hain ilan edebilen...
Sen değil misin?
Seksen yıllık cumhuriyet tarihinin
bir üniversite çatısı altındaki
ilk Ermeni Konferansı için milletin arkadan hançerlenmesi diye,
hain komplo diye demeçler verebilen...
Sen değil misin?
Türkiye'nin AB üyeliğini savunanlar için,
Kıbrıs'ta, Kürt sorununda çözüm
diyenler için İstiklal Mahkemeleri,
darağaçları kurulmasını isteyen,
hatta böylelerinin 'cellatlığı'na bugünden
talip olan, bunun için gazete köşesinde
yazılar yazan...

Türkiye'yi siyah-beyaz
'düşman kamplar'a bölerek,
demokrasinin yolunu
kesmek isteyenler

Hrant ve Rakel'in yeni tanıştıkları yıllardan kalma bir fotoğraf

Sen değil misin?
Bir roman yazdığı için
insanları vatan haini ilan edebilen...
Sen değil misin?
Bir konuşma yaptığı için insanları vatan
haini ilan edebilen...
Sen değil misin?
Bir demeç verdiği için insanları
Türklük düşmanı ilan edebilen...
Sen değil misin?
"Ermeni soykırımı vardır" diyeni Türk
düşmanı, vatan haini ilan eden...
Sen değil misin?
Her taşın altında vatan haini,
Türk düşmanı arayan...
Sen değil misin?
Her şeye siyah-beyaz bakan,
her türlü farklılığı dost-düşman
çerçevesine oturtan, farklı olana karşı
savaş çağrıları yapabilen...
Sen değil misin?
Bu ülkenin siyasetinde, kamuoyunda,
medyasında, internet dünyasında
"düşman yaratma kültürü"nü
hiç durmaksızın köpürten...
Sen değil misin?
Bazen oy, bazen siyasal çıkar, bazen
reyting, bazen tiraj, bazen kâr,
bazen şöhret, bazen milliyetçilik uğruna
düşman yaratma kültürü alanında
bezirgânlığa soyunan, "linç kültürü"ne
seyirci kalan...

Sen değil misin?
Türkiye'yi siyah-beyaz
'düşman kamplar'a bölerek,
bu ülkede demokrasinin yolunu kesmek
isteyenlere kol kanat geren,
türlü çeşitli hesaplarla bu karanlık odakları
kollayan ya da görmezlikten gelen...
Sen değil misin?..
Evet, o sensin!
Bak, şimdi senin eline de kan bulaştı,
sevgili kardeşim, değerli meslektaşım
Hrant Dink'in kanı...
Görmüyor musun, farkında değil misin?
Daha hâlâ neler söylüyor,
daha neler yazabiliyor,
daha hâlâ timsah gözyaşları
dökebiliyorsun, insaf!
Hiç mi utanma duygun yok?
Eline kan bulaştı, kan!
Hrant Dink'in kanı...
İçim yanıyor.

Tarihin hortlaklarıdır
bizi esir alan, yazık!

Niye bu suikast?
Eğer adı Ermeni olan bir sorunumuz
olmasaydı, bu cinayete kurban gider miydi
Hrant Dink?
Niye bu suikast?
Eğer Ermeni olmasaydı,
bugün hayatta olur muydu?
Niye bu suikast?
Geçmişten bu kadar korkmasaydık,
sevgili kardeşim Hrant bugün
aramızda yaşar mıydı?
Tarihin hortlakları bizi bu kadar esir
almasaydı, bugün hayatta olur muydu?
Niye bu suikast?
Tarihin kanla yazıldığını,
tarihte herkesin meşru acıları olduğunu,
hiçbir ülke ve ulus tarihinin
tertemiz olmadığını,
tarihin kepaze sayfalarının
yalnız bize mahsus olmadığını bilseydik,
bu gerçekler bize öğretilseydi,
Hrant Dink aramızda olur muydu?
Niye bu suikast?
Bir tek sözcükten mi?
Soykırım dediği için mi?
Soykırım değil de tehcir ya da trajedi
deseniz, tarihin o sayfalarına
soykırım değil de kırım adını koysanız,
ne değişir ki?Acı yüklü o sayfaların
manevi ağırlığını hissedebilseydik,
o acı dolu sayfalarla bunca yıldır
yüzleşebilseydik, Hrant Dink
bugün hâlâ aramızda olur muydu?
Niye bu suikast?
Üniversitelerde Ermeni enstitüleri
kurabilseydik, tarihi ille de tek boyutlu
öğretme illetine kapılmasaydık,
gerçeğin bir değil bin yüzü olduğunu
bilerek, üniversite adına yakışır özgür
tartışma platformları oluştursaydık
,
bugün yaşar mıydı Hrant?
Niye bu suikast?
Seksen yıllık cumhuriyet tarihimizde,
seksen yılın sonunda bir üniversite çatısı
altında, adı Ermeni olan ilk konferansı
toplamak isteyenleri vatan haini ilan
etmemiş olsaydık,
Hrant hayatta olur muydu?

Niye bu suikast?
Bir üniversite çatısı altında
i
lk kez bir Ermeni Konferansı yapılmasını
isteyenler, bu yüzden bu konferansı
iptal eden mahkeme kararlarını eleştirenler,
301'den mahkemeleri boylamasalardı,
"Milleti arkadan hançerleyenler" diye
karalanmasalardı, Hrant Dink bugün
aramızda olur muydu?
Niye bu suikast?
Üniversite çatısı altında bile
"Devlet gibi düşüneceksin!"
dayatması olmasaydı bu ülkede,
"Soykırım yoktur!" diyen de,
"Soykırım vardır!" diyen de
aynı çatı altında tarihi özgürce
araştırabilseydi, farklı olana
düşman muamelesi yapılmasaydı,
Hrant kardeşim bugün yaşar mıydı?
Niye bu suikast?
Bu ülkede 301'e iktidarıyla, muhalefetiyle
sahip çıkılmasıydı, 301'i değiştirmek
ya da kaldırmak yerine,
"Uygulama beklensin!" inadı
sergilenmeseydi, Hrant Dink
bugün yaşıyor olur muydu?
Niye bu suikast?
Bu toprakların değerli romancıları,
yazdıkları romanlarından, söyledikleri
sözlerinden dolayı 301'den
mahkeme kapılarına gönderilmeselerdi,
medyanın manşet ve köşelerinde
şeytanlaştırılmasalar, hedef tahtası
yapılmasalardı, söyleyin, Hrant kardeşim
bugün hayatta olur muydu?
Niye bu suikast?
Tarih bilinci olan, yürekli, kararlı,
daha önemlisi demokrasi kültürünü
özümsemiş gerçek devlet adamları olsaydı
bu ülkede, sevgili Hrant bugün aramızda
yaşıyor olur muydu?
Niye bu suikast?
Siyasetçisi, gazetecisi, kamuoyu önderi,
akademisyeni, hukukçusu, şusu busu,
'düşman yaratma kültürü'ne bu topraklarda
geçit vermeselerdi, söyleyin,
Hrant kardeşim bugün hayatta
olur muydu? 

Niye bu suikast?
Ben niye 301'den beraat ettim de
Hrant mahkûm oldu?
Ben Türk, Hrant Ermeni
olduğu için mi? Söyleyin niye?
"Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği
içinde görebilirim, ama biliyorum ki
bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz,"
diyen Hrant Dink'e nasıl kıyabildiler?

Barışa, demokrasiye,
güzel günlere
ulaşmak için
daha ne kadar acı çekeceğiz,
daha ne kadar bedel ödemeye
devam edeceğiz,
daha ne kadar kederli
zamanlarda yaşayacağız?..

Yetmedi mi?..
Rahat uyu sevgili Hrant.Yalnız değilsin.
Tarihten gelen acını, yasını anlıyorum,
paylaşıyorum, sevgili kardeşim.
 

Demokrasi notları 7 yarına...

Demokrasi Notları 1 | Azledin Trump'ı, o bir Başkan değil bir haydut!

Demokrasi Notları 2 | Harvard'lı iki profesör soruyor: Bizim demokrasi de tehlike altında mı?

Demokrasi Notları 3 | Trampet sesleri... Pat pat kaz adımları... Naziler mi?..

Demokrasi Notları 4 | Seçimli diktatörlükler kuran liderler...

Demokrasi Notları 5 | Askeri darbe dönemlerinden sivil darbe zamanlarına...

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"