12 Mart 2024

Özcan Şenver: DGM'ler Damokles'in kılıcıydı

Sanatçı Özcan Şenver, Grup Yorum'un solisti olduğu dönemde cenaze sahibinin isteğiyle mezar başında "Bize Ölüm Yok"u söylediği için hakkında DGM'de dava açıldı. Grup Yorum'un DGM tarihinde en çok dava açılan müzik grubu olduğunu belirten Şenver, "Kalan Müzik'in sahibi yapımcımız Hasan Saltık da yayınladığı albümlerimiz nedeniyle DGM'lerde yargılandı" diyor

Özcan Şenver'i Grup Yorum'un en uzun soluklu solistlerinden biri olarak tanıyoruz. Şenver'in grubun en sevilen albümlerindeki yorumları hâlâ hafızlarda yankılanıyor. DGM'lerin en çok yargıladığı grup olan Grup Yorum bünyesinde o dönem solist olan Özcan Şenver sorularımızı yanıtladı.  

- DGM'ler ile ilk bilgin ya da algın ne zaman oldu? Yaşın o yıllarda çok küçük olduğu için soruyorum…

İlk bilgi sahibi olmam lise sonlarda başlıyor. Lise yıllarında yaşımızın küçüklüğü, henüz yeterince bilgi sahibi ve yeterince politik olmamaktan dolayı DGM bizim için biraz korkulacak bir şeydi tabii. Gerçek anlamda tanışmam ise Grup Yorum süreciyle başladı.

- İlk kez hangi davadan yargılandın? Gerekçe neydi?

İlk kez 1994 Temmuz'da Manisa Spil'de piknikten gözaltına alındım. Ama bu adli bir davaydı, DGM'de süren bir dava değildi. DGM'deki ilk davam Mart 1996'daki Bartın'da verdiğimiz konserden dolayı açılan davaydı. Gerekçe "PKK propagandası yapmaktı". Bir ara Ankara'ya gittiğimde, o zamanın ünlü savcısı Nuh Mete Yüksel'e ifademi vermiştim. Hatırladığım kadarıyla bu davada takipsizlik verildi. Hatta bu davadan dolayı, aile ziyareti için çok nadir gidebildiğim bir zamanda, Eskişehir'de evimiz basıldı. İfademi geç verdiğim için aramaya düşmüş. Neyse ki yanımda verdiğim ifadenin örneği olduğu için gösterdim ve gözaltına alınmadım. 

- Kaç kez ya da kaç farklı davadan DGM'de yargılandın?

Benim toplam gözaltı sayısı sanırım 30'dan fazladır. Bunun yarısından fazlasında Emniyet'ten bırakıldık. Bazılarında da toplantı, gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten dava açıldı. Bu davaların da hepsi düştü. DGM davalarım 5-6 adet kadar var. Buradaki gerekçelerde "üyelik" ya da "yardım yataklık" suçlamalarıydı.

- DGM nedeniyle ceza aldın mı? Aldıysan hangi cezalardı bunlar?

DGM'de açılan davalarım "delil yetersizliği", "takipsizlik" gibi kararlarla bir şekilde düştü. Ancak Ağustos 1997'de Gazi Mahallesi'nde katıldığımız bir cenazeden dolayı 3 yıl 9 ay ceza aldım. Suçum cenaze sahibinin isteğiyle mezarı başında "Bize Ölüm Yok"u söylemekti. Tutuksuz yargılandığım bu dava da temyize gitmiştik. Artık cezam onanacak derken "Rahşan Affı" diye bilinen af çıktı. Dava sonra "şartlı salıverilme yasası" gereği düştü.

Özcan Şenver Harbiye Açıkhava konseri

"Hasan Saltık bizim yüzümüzden DGM'ler ile tanıştı"

- Grup Yorum'un albümlerini ilk basan Kalan Müzik'in sahibi Hasan Saltık'ın da olduğu davalarda da vardın sanırım? Biraz anlatır mısın? 

Sanırım Hasan da bizim yüzümüzden DGM'lerle ve davalarla tanıştı. Hasan'a bizden dolayı açılan davalardan birisi, İstanbul'da yayın yapan bir radyonun programında, F Tipi cezaevleri ve ölüm oruçlarıyla ilgili yorumlar yapıldıktan sonra, Grup Yorum'a ait "Cemo" adlı parçanın yayımlanması idi. Tabii "toplumu şiddet, terör ve etnik ayrımcılığa sevk eden ve toplumda nefret duyguları oluşturacak yayınlara imkan verilmemesi" ilkesine aykırı olduğu iddiasıyla dava açılmıştı. Hasan'ın ifadesi alınıp bırakılmış ve DGM'ce takipsizlik kararı verilmişti. 

- Hasan Saltık'ın "Bir dönem her gün DGM'ye giderdim" dediğini biliyorum…

Evet, bir diğer davada ise yine bizim "Boran Fırtınası" adlı albümden dolayı açılmıştı ve ceza almıştı. Sonrasında dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş "Türk müzik kültürüne önemli hizmetler vermiş bir kişi" olarak tanımladığı Hasan Saltık hakkında, "Kaset, ülkemiz için açık ve somut tehlike oluşturan ve halen süregelen irtica ve bölücülük gibi eylemleri tırmandıracak nitelikte değildir" diye mütalaa verince, Hasan hakkında beraat kararı verilmişti.

ÖzcanŞenver - Grup Yorum ile DGM yargılanmasına karşı eylem yaparken

"Yaptığınız müzik silahtan daha tehlikeli"

- Enteresan suçlamalar var mıydı?

Aslında bize açılan davaların tamamı enteresandı. Biz müzik yapıyorduk ama terörist ilan ediliyorduk. Bu nedenle gözaltına alınıp, davalar açılıp tutuklanıyorduk. Muhaliftik, radikaldik, örgütlenmek gerektiğine inanıyorduk. Bunlar da yaptığımız müziğe yansıyordu. Bu yüzden polis bize "Sizin yaptığınız müzikler silahtan daha tehlikeli" diyordu. Sanırım bize uygulanan baskıların ve suçlamaların asıl sebebi de bu düşünceydi… 

- Savcı ve hakimlerin yaklaşımı nasıldı? Çünkü anladığım kadarıyla farklı tavırlarda kişiler görev yapmış. Kimi daha sert kimi daha hoşgörülü… 

Savcı ve hakimler arasında mutlaka farklılıklar vardı. Ama bu farklılıkların görece bir farklılık olduğunu söyleyebilirim. Bazısı diğerlerinin aksine daha "kitaba" uygun davranmaya çalışıyordu. Fark denilecekse buydu. Bize yansıması da bazen tutuklama bazen de tutuksuz yargılanma ya da takipsizlik şeklinde oluyordu. Sonuç olarak bu farklılık gözaltına alınmamıza, gözaltında işkence görmemize, müzik yaptığımız için yargılanmamıza engel olmuyordu.

"Dünyada da en çok yargılanan grup"

- Siz sanırım en çok yargılanan grup unvanını taşıyorsunuz?

Grup olarak sanırım sadece Türkiye'de değil dünyada bu konuda tektir. Çünkü kurulduğu günden bugüne halen gözaltı, dava ve tutuklamalar devam ediyor. En son geçtiğimiz 6 Şubat'ta Grup Yorum elemanları gözaltına alınıp tutuklandılar. Sadece benim bile 5-6 DGM, ondan daha fazla adli davam vardı. Bugün itibariyle Yorum'dan gelip-geçen belki 100'e yakın kişi olduğu düşünülürse, ne kadar dava açılmış olabileceğini tahmin edin. Gözaltıları söylemiyorum bile… 

- Sahnede başına bir şey geldi mi? Konser öncesi ya da bitiminde?

Benim hatırladığım ve enteresan bulduğum 1997 Bostancı Gösteri Merkezi konseri öncesi bir olay var. Dönemin güvenlik şube müdürüydü sanırım. Bizim yine o dönem menajerliğimizi yapan arkadaşımızı arayıp "Özcan'la görüşmek istiyorum" diyor. Menajerimiz beni arayıp durumu anlatınca ikimizde bir gözaltı şüphesi taşıdık tabii. Uzun bir telefon trafiğinden sonra menajer arkadaşımızın bürosunda birebir görüşme yaptık. Meğer konserde "Slogan attırmayın", "Taşkınlığa müsaade etmeyin" demek içinmiş bu kadar çaba…

- DGM'ler Türkiye için ne anlama geliyordu?

DGM'ler, "sıkıyönetimsiz", görece daha "hukuksal" bir sistem düşüncesinin yansımasıydı bence. Toplumun tepesindeki "Demokles'in Kılıcı"ydı. Tabii genel olarak da korku vermek içindi. Çünkü DGM'ler "teröristlerin" yargılandığı yerlerdi. Bugünden görece farkı, o zamanlar daha "politik" olanlar "terörist" olarak yargılanıyordu.

Özcan Şenver-Mikis Theodorakis ile

"Tabela değişti" 

- DGM'ler kapatıldığında ne düşündün? 

DGM'ler kapatılınca benim ve çevremdeki herkesin düşüncesi tabelanın değişmiş olmasıydı. İçerik olarak bir şeyin değişeceğine inanmadım. İnanmadık, ki bugün de baktığımızda bunu görebiliyoruz. Geçmişte de günümüzde de tabela değişiyor, söylemler değişiyor ama toplumda baskı ve kontrol anlayışı değişmiyor.

- Ne zaman müziğe geri döneceksin?

Gruptan ayrıldıktan sonra aktif müzik yapmadım. Özellikle barlarda müzik yapmayı tercih etmedim. Ama zaman zaman bazı arkadaşlarımın yaptığı parçalara eşlik ettim. Arada bir de kendi duyarlılıklarımı yansıtan bazı parçalar yaptım. Birisi, pandemi sürecinde müzisyenlerin yaşadığı sorunlara yönelik olan "Müzik Susmaz". KAROFT Youtube'da yayınlandı. Bir diğeri 6 Şubat'ta, yaşadığımız büyük deprem faciasına ilişkin Anadolu Müzik'ten yayına giren "Kimse Yoktu". Bunların dışında yaptığım farklı besteler var ama onları hazırlamadım. Belki onları da çıkartırım ya da yeni parçalar yaparak devam edebilirim. Kısa vadede çok net bir planım yok ama müzikten kopmayı istemediğim için fırsat ve imkan buldukça üretimlerimi paylaşmak istiyorum.


Yarın: Metin Kahraman anlatıyor... 

Dizinin diğer yazıları:

 

Yazarın Diğer Yazıları

Mevhibe Turay: Gırgır'ın satışında inanılmaz şeyler yaşandı, polislerle giriş-çıkış yasaklandı, hazırlanmış sayfalar basılsın diye camdan atıldı!

"O dönem üniversiteye giden arkadaşlarımız babalarının 4-5 katı maaş alıyorlardı. Oğuz Aral'a bu konuda hiç kimse haksızlık edemez. Sigortasızlık, Simavilerle ilgili artı bir de -daha yüksek bir para kazanabilme adına- tercihti. Hapishaneden karikatür gönderen arkadaşlara malzeme gönderirdik"

Kemal Gökhan Gürses: 12 yaşında çizmeye başladım, para ödemeleri heyecan vericiydi 

"Koşa koşa gidip kendime çizmeyi hep hayal ettiğim Schoeller marka kağıt ile iyi tarama ucu ve mürekkep aldım. Kalan parayla da yanlış hatırlamıyorsam bir kadife pantolon almıştım. Oğuz Abi bize her zaman iyi ödemeler yaptı..." 

Levent Cantek: 12 Eylül diktası yüzlerce insanı öldürdü, kaybetti, sürgün etti; Gırgır o rejimi gerçekten rahatsız etseydi yayımlanamazdı

"Gırgır'ın muhalifliği daha çok bulvar gazetelerini andırıyordu. Komik manşetleri olur o tür gazetelerin, içeride de vatandaşı kollayan ve hesap soran pahalılık haberleri. İşaret parmağını sallayan ve bağırarak 'yazan' köşe yazarları olur. Haldun Simavi gazeteleri nasılsa Gırgır da o kadar muhalif ve politikti"