Kafaya çıkmak (ve “kafasız” futbol)

"Yarım kiloya yakın ağırlıktaki futbol topu, bazen saatte 100 kilometreyi aşan bir hızla kafaya çarptığında beyin az çok sarsılıyor. Sinir hücrelerini birbirine bağlayan lifler (aksonlar) sadmeleniyor, geriliyor. Kafa topu mücadelesindeki çarpışmalara hiç girmeyelim…"

13 Mart 2022 00:36

Futbol, ayak topu demek ama biliyorsunuz topa kafayla da vuruluyor. Latince tıp terminolojisinde kollarla bacaklara “ekstremite” diyorlar ya; “en dış, en uç” anlamında. Futbolda ekstremiteler, bacaklar ve kafadır.

Kafayla oynamanın, kafa şutunun kendine özgü bir estetiği var. “Ayak oyunlarındaki” röveşatanın fiyakasına tekabül eden, uçarak kafa vurma tekniği var. Topa kafa vurmak için yükselmeyi anlatan “kafaya çıkmak” diye bir terim var.

Özel atletik beceriler gerektirir kafa topu: Yükselme-zıplama kabiliyeti, gelişkin boyun ve omuz kasları… Ayrıca tabii zamanlama ve tabii cesaret.

Kafa topu canavarları

SportMob sitesi futbol tarihinin gelmiş geçmiş en müthiş on kafacısını seçmiş. Kafa topu canavarları şöyle sıralanıyor: Cristiano Ronaldo, Sergio Ramos, John Terry, Christian Vieri, Miroslav Klose, Horst Hrubesch, Oliver Bierhoff, Mark Hateley, Dixie Dean, Sandor Kocsis. (Başka siteler Edinson Cavani, Virgil Van Dijk, Oliver Giroud’yu da katıyorlar.) Bunlardan sadece Ramos ile Terry savunmacı! Genellikle savunmacıların kafa topu oyunu işlevsel, forvetlerinki estetik bulunuyor.

Cristiano Ronaldo, 2019 Aralık ayında Sampdoria’ya karşı (1,87 boyuyla) 2 metre 56 santime yükselerek vurduğu kafa şutuyla hayranlık uyandırmıştı. Nitekim şu 20 müthiş kafa golü seçkisinde elbette Portekizli’nin bu rekor sıçrayışı da yer alıyor:

Fethullahçılığından ötürü epeydir adı anılacaksa “Kim olduğunu bilirsin sen” stilinde anılan Hakan Şükür 2000 yılındaki Avrupa şampiyonasında 1,80’lik Belçika kalecisi De Wilde’le girdiği yüksek top düellosunda, ellerini kollarını kullanma avantajına rağmen kaleciyi alt edip topa kafayı vurmuş, bu arada 1, 91’lik boyuyla 2, 67’ye erişmişti.

Metin Oktay’ın kafa şutları, eski spor yazarı Kahraman Bapçum’un tabiriyle “şahmerdan gibi” imiş. Ceza alanı dışından kafayla şut vurarak gol attığı anlatılır. Kendisi, Top ve Ben kitabında şöyle anlatmış sanatını: “Kafa vuruşlarımda gözümü kırpmadan bütün gücümü o küçücük dokunma noktasında toplayıp vurdum.” (Mehmet Yüce, İletişim’den çıkan Romantik Yürekler’de aktarıyor, s. 167.)

Fok çalımı

Yine Özhan Yüksel arkadaşım sayesinde haberdar olduğum bir tuhaf Brezilyalı futbolcu var: Kerlon Moura Souza. Drible da foquinha ustası olarak nam salkmış; fok driblingi, ya da fok çalımı diyebiliriz.

1,68’lik boyuyla fazla yükseklerde gezmiyor bu cambaz, fakat topu kafasıyla taşıyarak metrelerce top sürebiliyor, kafasında hâle gibi bir topla basbayağı çalım atabiliyor. Cruzerio’da parladı.

Seyretmesi biraz asap bozucu değil mi? Genellikle faul yapıp indiriyorlar zaten. Kerlon 20 yaş altı mili takımlarda 8 kez milli olmuş,2008-2012 arası Avrupa liglerinde şansını deneyip dikiş tutturamamış. 2017’de futbolu bırakmış. Ama işte bir namı var. Fok çalımıyla, “kafayla oynamanın” hudutlarını zorlamış.

Anti-kafa

Alman futbol yorumcusu Werner Hansch, Hollandalı forvet Ruud van Nistelrooy hakkında demiş ki: “Tek zayıf yanı, kafa toplarında çok kuvvetli olması.” Kafa topu “bağımlılığı,” bir zaaf olabilir, yani.

Kafa topunda zayıf büyük futbol yıldızları da var. Galiba en büyükleri, Puşkaş. Kafayla vurmaktan hoşlanmazmış. Günter Netzer. “Kafa vurmak benim için elle oynamak gibi bir şeydi,” diyor. Faul gibi bir şey yani, münasebetsizlik gibi bir şey! Memleket futbolunun büyük yıldızlarından Can Bartu’nun da kafa vurmaya yeltenmediği, yüksek toplarla anca göğsüyle kontrol edebildiği kadar ilgilendiği anlatılır. Kendisi snobluğun ustasıydı biliyorsunuz; onun tavrı, kafa topunu bir kabalık olarak, teknik ve incelik yoksunluğu olarak görmenin örneğidir. 1930’lar ilâ 50’lerin yıldızlarından Küçük Fikret’in de saçı bozulmasın diye mümkünse topa kafa vurmadığı anlatılır.

Kafa topuna teveccüh göstermeyen takımlar da var biliyorsunuz, ilk akla gelen Barcelona. Yerden bol paslı oynamayı düstur edinmiş takımlar ve teknik direktörler, topu kaldırmak, hava cengine girmek istemezler. İngiltere’nin efsanevî teknik direktörlerinden Brian Clough’ın vecizesi meşhurdur: “Tanrı futbolu bulutlarda oynamamızı isteseydi orada çim bitmesini sağlardı.”

Azalıyor mu?

Bundesliga’da kafa golleri sayısının düşme eğiliminde olduğunu tespit etmişler. 2000’li yılların başında ortalama beş golden biri kafayla atılırken, şimdilerde yedide bire düşmüş. Özhan Yüksel arkadaşımın çıkarttığı döküm, son beş yılda Almanya, İngiltere, Türkiye liglerinde hafif bir düşüş olduğunu gösteriyor. Tablodan görebilirsiniz.

Türkiye Süper Lig

Sezon Toplam Gol Kafayla Atılan Gol Kafayla Atılan Gollerin Toplam Gollere Yüzdesi
2017/18 906 152 16,70%
2018/19 821 155 18,80%
2019/20 875 140 16%
2020/21 1136 196 17,20%
2021/22 681 99 14,50%


Almanya Bundesliga

Sezon Toplam Gol Kafayla Atılan Gol Kafayla Atılan Gollerin Toplam Gollere Yüzdesi
2017/18 855 140 16,30%
2018/19 973 150 15,40%
2019/20 982 167 17%
2020/21 928 161 17,30%
2021/22 657 111 16,80%


İngiltere Premiere Lig

Sezon Toplam Gol Kafayla Atılan Gol Kafayla Atılan Gollerin Toplam Gollere Yüzdesi
2017/18 1018 173 16,90%
2018/19 1072 185 17,20%
2019/20 1034 138 13,30%
2020/21 1024 170 16,60%
2021/22 674 105 15,50%

Kalksın mı?

Kafa gollerinin kendiliğinden azalmasından öte, futbolda kafayla oynamayı sınırlandırmaya dönük bir talep, son yıllarda usul usul dillendiriliyor.

26 Kasım 2021’de İngiltere’de Spennymoor’da özel bir maç oynandı. Yaşlılar takımları arasında. İlk yarıda kafa vuruşu sadece ceza alanı içinde müsaadeliydi, ikinci yarıda tamamen yasaktı. Maksat, “kafasız” futbolu denemekti. 

“Head for Change” (Değiştirmek İçin Kafa; “değişime kafa yormak” mı demeli?) adlı bu girişimi başlatan Judith Gates, eski futbolcu olan kocası demans hastalığına yakalanmış bir kadın. (Adamın adı da Bill Gates imiş!) Gates, kocasının futbol yüzünden demans hastası olduğunu düşünüyor. Futbol oynarken çok kafa topu mücadelesine giren, birçok çarpışmaya maruz kalan adamcağızın kafasında vınlamalardan rahatsız olduğunu anlatıyor. Ona göre, futbol “kafasız” oynanmalı.

Demans riski

“Heads for Change” kampanyasını yürütenler, topa fazla kafa vurmakla nöro-dejeneratif hastalıklar arasındaki bağlantıyı tespit eden araştırmaları gündeme getiriyorlar.  Yarım kiloya yakın ağırlıktaki futbol topu, bazen saatte 100 kilometreyi aşan bir hızla kafaya çarptığında beyin az çok sarsılıyor. Sinir hücrelerini birbirine bağlayan lifler (aksonlar) sadmeleniyor, geriliyor. Kafa topu mücadelesindeki çarpışmalara hiç girmeyelim…

2002’de eski milli forvet Jeff Astle’ın 59 yaşında demans hastası olarak ölümünden beri, bu tartışma marjinal olmaktan çıkmıştı. 1966 Dünya Kupası şampiyonu kadrodan beş oyuncunun (Wilson, Stiles, Peters, Jacky Charlton, Bobby Charlton) demans hastası olduğuna dikkat çekiliyor.

Glasgow Üniversitesi, aktif sporculuk dönemleri 1930’lardan 1990’lara uzanan 8000 İskoç eski futbolcuyu kapsayan bir araştırma yaptı. Futbolcularda demans ihtimalinin futbolcu olmayanlardan 3,4 kat, Alzheimer olma ihtimalinin 4,4 kat daha yüksek olduğu sonucuna vardılar. Savunma oyuncularında bu ihtimal 5 katına çıkıyor! Başta alkolizm gibi başka etkenlerin de pay sahibi olabileceğine dikkat çekmekle beraber, bilim insanları bu bulguyu ciddiye alıyorlar.

Velhasıl bilim, “kafayla vurma oğlum, aptal olursun” diyen evhamlı annelere bir adım yaklaşmış oluyor.

Bu araştırmayı Glasgow Üniversitesi’nin yapmasında bir hikmet arıyorum. Modern futbolun ilk onyıllarında, topu dikip, hurra, arkasından koşturma alışkanlığına (“kick and rush”) karşı topu yere indirerek pas örgüleriyle oynama stilini geliştirenler, İskoçlar olmuştu.

Bari küçükler…

İngiltere Futbol Federasyonu, 12 yaş altına kafa topu idmanını men etti. 12-18 yaş gruplarında da olabildiğince azaltma telkininde bulunuyorlar. Kafayla vurmayı “gerektirmeyecek” –eski İskoç tarzı diyelim– bir oyun kurmak, yüksek ortalardan kaçınmak yanında, kimi takımlarda daha kısa boylu kaleler kullanarak bu uygulamayı teşvik ediyorlar. Bazı uzmanlar bir idmanda on kafa topundan fazla vurmama tavsiyesinde bulunuyor. UEFA da meşgul oluyor bu meseleyle.

Zidane’ın kafası

Zinedine Zidane, 1998 Dünya Kupası finalinde Brezilya’ya attığı iki kafa golüyle, Dünya Kupası final maçında kafayla gol atan ilk ve tek futbolcu olmuştu. Üstelik kendisi, zihnen azamî verim aldığı kafasını fiziken fazla kullanan bir futbolcu değildi. Zidane, bir de 2006 Dünya Kupası finalinde bir kafa vuruşu yaptı biliyorsunuz: Kendisini tahrik eden İtalyan stoper Materazzi’nin iman tahtasına doğru…

Nadiren başvurduğu kafa vuruşlarıyla, futbol tarihinde yer etti böylece. Belki de bunda bir orta yol kıssası vardır: Az ama öz…