31 Ağustos 2020

Şırnak'tan Uludere-Roboski'ye devlet yalanları...

Devletin hukuk dışına çıkması, katliamları inkâr etmesi Türkiye'nin demokrasi, hukuk ve insan hakları çıkmazını daha beter derinleştirir

Tarih, 28 Mart 1994.

Devletin savaş uçakları
Şırnak'ın bazı köylerini bombalar.
Koçağılı köyünde 13,
Kuşkonar köyünde
25 sivil hayatını kaybeder. 
Ölen 38 kişiden 24'ü çocuk,
çocuklardan 7'si de bebektir.

Devlet, bu katliamı 26 yıl inkâr etti.
Devlet, bu konuda 26 yıl yalan söyledi.
Dönemin Başbakanı Çiller'di.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş'ti.
Alaylı dille açıklamalar yapıldı.

Uçaklardaki kayışların
gevşemesi nedeniyle
bombalar yanlışlıkla
düşmüş olabilirdi.

Ama başta Diyarbakır Baro Başkanı rahmetli
Tahir Elçi olmak üzere gerçek hukukçular,
değerli avukatlar gerçeğin peşini bırakmadılar.
2013'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
katliamın altını çizdi. Geçen hafta da
Anayasa Mahkemesi'nin kararı geldi.

Şırnak Uludere’ye
bağlı Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin
1994’te askeri uçaklar tarafından bombalandığına,

yaşamını yitiren 38 kişi ile
yaralananların ve yakınlarının
yaşam haklarının ihlal edildiğine
26 yıl sonra oybirliğiyle
karar verdi Anayasa Mahkemesi...

26 yıl boyunca inkar edilen acı gerçeğin,
bu korkunç hukuksuzluğun hikâyesini
dün bu köşede Yıldıray Oğur'un
Karar'daki yazısıyla özetlemiştim.
Şimdi soruyorum:

26 yıl boyunca devlete yalan söyletenlerden
hesap sorulmayacak mı?
Bu korkunç katliamın
üstünü örtenlerden,
katliamı inkar edenlerden
hesap sorulmayacak mı?

Başbakanlar...
İçişleri Bakanları...
Adalet Bakanları...
Genelkurmay Başkanları...
Hava Kuvvetleri Komutanları...
Askeri ve sivil savcılar...
Hiç mi mahkemeye çıkarılmayacak?
Yargı önünde onlara, "Bu katliamın üstünü nasıl örttünüz?"
diye sorulmayacak mı?
"Buna vicdanınız nasıl elverdi?" diye sorulmayacak mı?
Yine soruyorum:
Devletin ağzı süt kokmaz diyerek devleti
hukuk dışına çıkaranlardan hesap sorulmayacak mı?
Soruyorum:
"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır" zihniyetinin
bir kez daha hukuku çiğnemesine izin mi verilecek?
Bitmedi.
Yalnız Çiller değil, Erdoğan da var
hesap sorulacaklar arasında.
Çünkü 2000'li yıllarda Erdoğan iktidarı da
"1994 Şırnak katliamı"nı inkâr etmeye,
"askeri vesayet"in Şırnak'la ilgili yalanlarına
sahip çıkmaya devam etti.
Erdoğan hükûmetleri de,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
nezdindeki savunmalarında,
1994 katliamının üstündeki kirli örtüyü kaldırmadı.
Soruyorum:
Bunun da hesabı sorulmayacak mı?
Bir başka katliam daha var hesabı sorulması gereken:
Uludere (Roboski) katliamı... (1 ocak 2012 milliyet yazım)
2011 yılı Aralık ayının sonunda devletin savaş
uçaklarının bombalarıyla Uludere'de 35 Kürt köylüsü,
35 masum insan hayata veda etmişti.
Devlet bu katliamı da inkâr etti.
Bugün de ediyor.
Erdoğan iktidarı bu katliamın üstünü örttü.
Soruyorum:
Hesap sorulmayacak mı?
Soruyorum:
Masum insanlar öldü gitti, hiç mi içiniz sızlamadı?
Sızlamıyor mu?
"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır"
zihniyeti vicdanlarınızı bu kadar mı köreltti?
Adalet duygunuzu bu kadar mı yok etti?
Önce 1994'ün Şırnak yalanları...
Sonra 2011'in Uludere-Roboski yalanları...
"Askeri vesayet"in Şırnak katliamını inkâr eden
yalanlarına sahip çıktınız ama işe yaramadı.
"2011 Uludere-Roboski" için de farklı olmayacak.
Ne kadar inkar ederseniz edin,
gerçekler eninde sonunda ortaya çıkıyor.
Amerika'nın Pentagon Papers'ını hatırlayın.
Amerikan devletinin, Amerikan başkanlarının,
savunma bakanlarının Vietnam Savaşı konusunda
yıllar yılı attıkları yalanlar yıllar sonra
bir gazete tarafından, Washington Post eliyle
ve basın özgürlüğünü savunan Yüksek Mahkeme
kararlarıyla ortaya çıkarılmıştı.
Nixon'ı Başkanlık'tan eden, istifa ettiren yalanlar
sürecinin üstündeki şal böyle çekilmişti.
Yazın bir kenara:
Sizler de yalanlarınızla ilelebet yaşayamayacaksınız.
Yaşayabileceğinizi sanıyorsanız, kendinizi aldatıyorsunuz.
Nasıl "1994 Şırnak yalanı"nın üstündeki örtü
26 yıl sonra Yüksek Mahkeme tarafından kaldırıldıysa,
"2011 Uludere-Roboski katliamı"nın üstündeki
kirli örtü de günün birinde çekilecektir.
Bu memlekette vicdanlar o kadar körelmedi.
Adalet duygusu o kadar yok olmadı.
Hukuku savunanlar o kadar yok olmadı.


TIKLAYIN -26 yıl sonra Anayasa Mahkemesi'nden tarihi karar: 1994'te Şırnak'ın iki köyünün askeri uçaklarca bombalanması yaşam hakkı ihlali

TIKLAYIN - Şırnak katliamı ve sonrasında Ankara'da neler oluyordu?

TIKLAYIN - Tahir Elçi: Şırnak katliamında Genelkurmay, hükümeti de yalanlamış oldu

TIKLAYIN - İşte AİHM'nin Şırnak katliamı kararının Türkçe tam metni

TIKLAYIN - Şırnak katliamında AİHM'den AKP hükümetine ağır suçlama!..

TIKLAYIN - Bombalanarak öldürülen köylüler kayıtlarda hâlâ yaşıyor!

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"