13 Mart 2024

Metin Kahraman: DGM'ler bizi süründürdü

Metin Kahraman son dönemin Zazaca müzik yapan en önemli isimlerinden. Kardeşi Kemal ile Metin-Kemal Kahraman olarak üretimler yapıyor. UNESCO tarafından kaybolma tehlikesi altında olduğu belirtilen Zazaca dilinde önemli derleme çalışmaları yapan Kahraman, müzik hayatına başladığı yıllarda her solcu müzisyen gibi DGM'lerin kapısını aşındırdı. Günümüzde hâlâ konserlerini yasaklanan Metin Kahraman sorularımızı yanıtladı

- DGM'lerde ile ilgili ilk bilgin ne zaman oldu? 

Kenan Evren'in kurduğu mahkemelerdi. Toplumsal mahkemeler diye bir imaj vardı. Ben 1979 yılında Erzincan Lisesi'nde iken Maraş Katliamı'ndan etkilendik. O zaman 16 yaşındaydım. Maraş Katliamı'ndan sonra herkes gibi biz de politikleştik. Öğretmenlerimiz 1979'da Maraş'ı protesto için bir gün iş bırakma eylemi yaptılar. Onun akabinde de binlerce öğretmen hakkında 1402 sayılı yasa gereği dava açıldı. O dönemde biz öğrenciler de devrimci öğretmenler serbest bırakılsın diye bir etkinlik yapmıştık. Oradan dolayı aranır duruma düştüm. Sonra da 12 Eylül'den bir ay sonra da yakalandım ve cezaevinde kaldı. Böyle bir durum vardı.

MetinKahraman - Grup Yorum'da günlerinden

- Sonrasında DGM ile nasıl tanıştın?

1986'da Grup Yorum'da idim. Beşiktaş'ta bir bahçede büyük bir etkinlik yapıldı. O etkinlikte Halepçe Katliamı'na denk geldiği için bir Kürtçe eser seslendirdik ve DGM'de yargılandık. Sağmalcılar Cezaevi'nde 1,5 ay kaldım. İlk mahkemede serbest bırakıldım. O dönem sanatçılar bir kampanya yürütüyordu. Onlar da destek içine mahkemeye geldiler. Biz bu kampanyanın aslında farkında değildik ama çok büyük bir etkisi oldu kamuoyunda. Çünkü hemen bu olaydan sonra Kürtçe söylemenin serbest olması gerektiği savunuldu. Hatta benim mahkemedeki savunmamın başlığı "Bir ulusun türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha güçlüdür" idi. Orada güçlü katılım oldu, hakikaten bir ay sonra da zaten -Özal dönemiydi- Kürtçe kaset serbest oldu. Belki benim ilk mahkemede beraat etmem de o yumuşama dönemine denk geldiği için oldu. Sonra da Edirne, Adana, Mersin gibi pek çok yerde de konserlerimiz yasaklandı.

Metin Kahraman - Grup Yorum günlerinden

- Ana dilinizde serbestlik olunca neler hissetiniz?

Kürtçe'nin serbest kalması devrim gibi bir şeydi aslında. Çünkü sadece Kürtçe değil Anadolu'nun bütün dilleri için özgürlük oldu.

- Gözaltına da alınıyordunuz değil mi?

Evet, gözaltına da alındık. Mersin konsere izin verilmeyince sahilde Çav Bella söylediğimiz için gözaltına alındık, işkence de gördüm. Mersin'de iki ay cezaevinde kaldım.

Kemal - Metin Kahraman

- Anadilinde müzik yapanların DGM davaları için ne dersiniz?

Bizzat sürekli yasaklanıyoruz. Turnenin ilk konseri yasaklanıyor ondan sonra da olay bütün kamuoyuna yansıyınca da diğer konserler de yasakmış gibi bir şey oluyor. Yani planlanan diğer konserlerin hepsi de güme gidiyor.

Kemal - Metin Kahraman

- Ana dilin için neler söylersin?

Dilimiz yasak. Yerle bir olmuş bizim kuşağımız da binlerce yıl öteden gelen bu dile, ana dilimiz Zazaca'ya sahip çıkıyoruz. Bir dil ölüyor ve biz buna tanık oluyoruz. Dünya Ana Dili Günü'nden konserimiz yasaklanıyor. Şimdi yüzde 80'i Zazaca konuşan Bingöl'e gitmeyip nereye gideyim.

- DGM'ler için son olarak ne dersin, neydi DGM Türkiye tarihi için?

Vallahi biliyor musunuz DGM bizi sürüm sürüm süründürdü. Benim kardeşim Kemal de Ankara DGM'de yargılandı. Nusret Demiral diye bir savcıyı hatırlıyorum. Cellattı. Kemal'lerin 1988'deki suçu da Filistin'e destek olmaktı. O dönemde de biliyorsun intifada vardı. Gençlerin kollarını kırıyordu İsrail askerleri. Ankara'da korsan miting yapmışlar, İsrail Konsolosluğu'na siyah çelenk bırakmışlar. Hepsi bu yüzden 10'ar yıl ceza aldılar.


Yarın: Talat Şalk anlatıyor... 

Dizinin diğer yazıları:

 

Yazarın Diğer Yazıları

Mevhibe Turay: Gırgır'ın satışında inanılmaz şeyler yaşandı, polislerle giriş-çıkış yasaklandı, hazırlanmış sayfalar basılsın diye camdan atıldı!

"O dönem üniversiteye giden arkadaşlarımız babalarının 4-5 katı maaş alıyorlardı. Oğuz Aral'a bu konuda hiç kimse haksızlık edemez. Sigortasızlık, Simavilerle ilgili artı bir de -daha yüksek bir para kazanabilme adına- tercihti. Hapishaneden karikatür gönderen arkadaşlara malzeme gönderirdik"

Kemal Gökhan Gürses: 12 yaşında çizmeye başladım, para ödemeleri heyecan vericiydi 

"Koşa koşa gidip kendime çizmeyi hep hayal ettiğim Schoeller marka kağıt ile iyi tarama ucu ve mürekkep aldım. Kalan parayla da yanlış hatırlamıyorsam bir kadife pantolon almıştım. Oğuz Abi bize her zaman iyi ödemeler yaptı..." 

Levent Cantek: 12 Eylül diktası yüzlerce insanı öldürdü, kaybetti, sürgün etti; Gırgır o rejimi gerçekten rahatsız etseydi yayımlanamazdı

"Gırgır'ın muhalifliği daha çok bulvar gazetelerini andırıyordu. Komik manşetleri olur o tür gazetelerin, içeride de vatandaşı kollayan ve hesap soran pahalılık haberleri. İşaret parmağını sallayan ve bağırarak 'yazan' köşe yazarları olur. Haldun Simavi gazeteleri nasılsa Gırgır da o kadar muhalif ve politikti"