09 Aralık 2024 18:00
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Suriye’de Baas rejiminin sona ermesinin ardından Suriyelilerin kendi ülkelerine dönüşlerini sağlamak amacıyla TBMM Başkanlığı'na bir kanun teklifi sundu. Tanal, "Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacılar için geçici koruma statüsünün hukuki dayanağı olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 91’inci maddesi artık dayanaksız kalmış geçerliliğini yitirmiştir. İlgili maddenin yürürlükten kaldırılması elzemdir" ifadesini kullandı.
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Suriye’de Esad rejiminin devrilip iç savaşın sona ermesinin ardından Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların geri dönüşlerini hızlandırmak amacıyla TBMM Başkanlığı'na sunduğu kanun teklifiyle, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun "Geçici koruma" başlıklı 91’inci maddesinin kaldırılmasını önerdi. Tanal, TBMM Başkanlığına sunduğu kanun teklifine ilişkin yaptığı açıklamada, "Esad yönetiminin çökmesi, iç savaşın sona ermesi sonucunda, geçici koruma statüsünün uygulanmasına gerekçe oluşturan durumlar ortadan kalkmıştır. Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacılar için geçici koruma statüsünün hukuki dayanağı olan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 91’inci maddesi ve bu maddeye dayalı çıkarılan ‘Geçici Koruma Yönetmeliği’, artık dayanaksız kalmış, geçerliliğini yitirmiştir. Dolayısıyla ilgili maddenin yürürlükten kaldırılması, hem Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dengelerinin korunması hem de uluslararası hukuk ilkelerine uygun bir düzenleme yapılması açısından elzemdir" ifadesini kullandı. Tanal, şunları kaydetti:
"Türkiye uzunca bir süredir Suriyeli sığınmacı kriziyle boğuşmaktadır. Her ne kadar İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı’nın, 28 Kasım 2024 tarihi itibariyle geçici koruma kapsamında bulunan Suriyelilerin sayısını, '2 milyon 938 bin 261' şeklindeki resmi rakamla duyursa da Türkiye’deki Suriyeli sayısının gerçekte daha yüksek rakamlı olduğu bilinmektedir. Suriyeli sığınmacı meselesi, Türkiye açısından beka meselesi haline gelmiştir. Ülkemizin milli menfaatleri doğrultusunda Suriyelilerin, kendi topraklarına dönüşü sağlanmalıdır. Tekrar hatırlatmak gerekirse, geçici koruma statüsü, uluslararası hukuka uygun olarak, savaş ve zulüm koşulları nedeniyle verilen bir haktır. Fakat bu koşulların ortadan kalkması, bu statünün devamını hukuken ve fiilen gereksiz kılar. Türkiye, Suriyelilere yönelik misafirperverliğini ve insani yardım anlayışını büyük bir özveriyle sergilemiştir. Artık uluslararası normlara uygun bir şekilde Suriyelilerin kendi topraklarına dönmelerini sağlamak, hem Türkiye’nin menfaatine olacaktır hem de Suriye’nin yeniden inşa sürecine katkı sağlayacaktır." (ANKA)
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. AA'nın haritası, T24'ün yayın diline uygun hale getirilmiştirTürkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalarKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'taSuriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi. Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı. "Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusuDışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı: "Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklamaABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: "Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir" Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. |
© Tüm hakları saklıdır.