08 Aralık 2024 02:09
Humus’un dış mahallelerinden kent merkezine doğru ilerleyen cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve bağlı grupların ele geçirdiği merkez cezaevinde 3 bin 500 tutukluyu serbest bıraktı. Kent merkezine girişte Suriye ordusunun direnişi ile karşılaşan silahlı gruplar, saatler süren çatışmalar sonrası akşam saatlerinde şehir merkezine giriş yapmaya başladı. HTŞ’nin bölgedeki saldırılarını yöneten Yarbay Hasan Abdulgani, gece saatlerinde düzenledikleri nitelikli operasyonlar sonrası Suriye ordu güçlerinin mevzilerinden çekilmeye başlaması sonrası ve silahlı grupların kent merkezine girdiğini açıkladı. Ordu güçlerinin kent merkezini boşaltması sonrası silahlı grupların tarama çalışmaları yaptığı belirtildi.
Humus’tan çekilen ordu güçleri araç konvoyu Cisr el-Kusayr bölgesine çekilirken Humus bölgesinde konuşlu bulunan Hizbullah silahlı Radwan Gücü ise Lübnan sınırındaki Kusayr bölgesine doğru çekildi.
Suriye ordu güçleri, Başkent Şam’ın çevresindeki birçok merkezden çekilmeye devam ediyor. Çekilen merkezlerden biri si de başkentteki Suveyda hapishanesi oldu. Ordu güçlerinin çekilmesi sonrası bölgedeki halktan gruplar hapishane kapılarını açarak tutukluları serbest bıraktı. Şam’ın kırsalına bağlı bazı belde ve kasabalarda ise ordu güçleri ile silahlı gruplar arasında yer yer çatışmalar yaşandığı bildirildi. Çatışmaların yaşandığı merkezlerden birisinin ise Şam kırsalına bağlı Seyyide Zeynep olduğu bildirildi.
Suriye ordu güçlerinin Başkent Şam dahil güvenli bölgelere çekilmesi devam ederken Irak sınır bölgelerinden çekilen sayıları binlerle ifade edilen ordu güçlerinin ağır silahları ile Irak’a geçişleri sürüyor. Suriye askerlerinin Irak’a geçişi ve silahları ile Irak güvenlik makamlarına teslim oldukları anların görüntüleri uluslararası medyada yer aldı.
Humus’un HTŞ ve bağlı silahlı gruplar tarafından ele geçirilmesi ile Şam’ın düşmesinin önü açıldı. Bölgedeki kaynakların iddiasına göre, Şam’ın bir iki gün içinde düşmesi kuvvetle ihtimal. Bu durumda Esad yönetiminin hakimiyetinde sadece Tartus ve Lazkiye kalacak. HTŞ ve diğer silahlı gruplar, bu bölgelere henüz harekât başlatmazken ne zaman harekât başlatılacağı konusunda da bugüne kadar bir açıklama yapılmadı.
PYD/DSG’nin Suriye ordusunun çekilmesi ardından Deyrizor bölgesine girerek alan genişletirken Suriye’nin güneyinde bulunan Kürt Dürzi güçler ise Suveyda şehrinin batısında bulunan stratejik önemdeki Thalah Hava Üssü’nde kontrolü sağladı. HTŞ ve bağlı gruplar, Hama ve Humus yönünden Kürt Dürzi güçlerin de yer aldığı birçok silahlı grup iss, Dera, Kuneytra, ve Golan hattından başkent Şam’a doğru ilerliyor.
Suriye ordusunun çekildiği askeri bölgelerde HTŞ ve diğer silahlı gruplarının ele geçirdiği askeri tesis ve karargahlarda kimyasal silah bulunması olasılığına karşı başta ABD olmak üzere birçok uluslararası güç, silahlı güçlerin yönetim kademeleri ile temasa geçti.
Silahlı gruplar tarafından kurulan “Kurtuluş Hükümeti Siyasi İşler Dairesi” tarafından yapılan açıklamada, uluslararası topluma Suriye ordusunun stoklamış olabileceği depolardaki kimyasal silahlar konusunda güvence verildiği belirtildi. Açıklamada, Şam hükümetinin 2013 yılında Han el-Assal ve Doğu Guta ve birçok yerleşim biriminde onlarca kez Suriye halkına kimyasal silahlarla saldırdığını ve binlerce sivilin hayatını kaybettiğine dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Suriye sahasında meydana gelen mevcut gelişmeler ışığında, uluslararası topluma, Suriye rejiminin kontrolü altında olabilecek kimyasal silahlar ve askeri sahalarla mücadeledeki kararlı tavrımızı teyit etmek istiyoruz. Hiçbir koşulda kimyasal silah veya herhangi bir kitle imha silahı kullanma niyetimiz veya arzumuz olmadığını, bu tür silahların kullanılmasını insanlığa karşı suç olarak değerlendirdiğimizi ve her ne olursa olsun hiçbir silaha izin vermeyeceğimizi çok açık bir şekilde ifade ediyoruz.”
Açıklamada ayrıca, Şam yönetiminden ele geçirilen tüm askeri tesislerde kapsamlı araştırmalar yapılacağı ve "hiçbir koşulda bu bölgelerin veya silahların sorumsuz ellere geçmesine izin verilmeyeceği” ifade edildi.
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. AA'nın haritası, T24'ün yayın diline uygun hale getirilmiştirTürkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalarKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'taSuriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi. Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı. "Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusuDışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı: "Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklamaABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: "Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir" Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. |
© Tüm hakları saklıdır.