22 Eylül 2024

Diktatörler ne zaman giderler?

İktidarının sonunun yaklaştığını daha kolay kavrayabilecek bir diktatörün gereksiz çatışmalara girişmek yerine muhalefetle bir şekilde uzlaşıp yerini terk etmesine, böylece belki de yanlışlarının, günahlarının tarih nezdinde daha mülayim bir üslupla irdelenmesine yol açabilir

Demokrasinin insanın saygınlığı ile en çok bağdaşan ve vatandaşın haklarını güvenceye kavuşturan düzen olduğu kesindir: Demokrasiyle çelişen rejimlerde ise devletin tüm sorunlarının, ergin, yetkin tüm vatandaşların katılımıyla değil, tek bir kimsenin kararlarıyla çözülebileceği varsayımıyla sonuç alınmaya çalışılır. Baskıcı rejimlerde önemli (hatta bazen yarı önemli) mevkilere atanmada yetenek, bilgi ve birikim değil, rejime sadakat arandığından aslında o yerler boş kalır ve işler doğru dürüst yürümez, sonunda felaketlerle karşılaşmak kaçınılmaz olur.

Acemoglu ve Robinson’a göre demokrasi aynı zamanda kleptokratik liderlerin gücüne karşı doğal bir denetim sağlayabilir, sosyal çatışmayı azaltabilir ve güçlü siyasi grupların ekonomik fırsatları tekellerine almasını engelleyebilir.*

Öyleyse demokrasiden uzaklaşmış ülkelerde vatandaşların onuruna, çıkarına en uygun rejime nasıl, hangi koşullarda dönülebileceği konusunda düşünmemiz gerekir.

Bu soruyu sormak ve doyurucu cevaplar aramanın baskıcı rejimle güdülen ülkelerin halkına da ama bir yerde de diktatörlere de yararı vardır.

* * *

Yadsınması güç teorik bir olasılıkla başlayalım: Halkının yüzde yüzünün istemediği bir diktatör yerinde oturamaz. Şimdi de bu “yüzde yüz” den geriye doğru giderek “Halkın en az yüzde kaçının istemediği diktatöre yol görünür?” sorusuna cevap arayalım.

Bu sorunun doğru cevabını bulabilmek için bilmemiz gerekenlerden biri, o ülkede diktatörün gitmemesini isteyenlerin gerçek gerekçeleridir.

Bunlar;

a. Rejimle işbirlikleri nedeniyle kendilerine yüksek gelir sağlamakta olan kimseler,

b. Rejim tarafından atandıkları mevkilerde yüksek gelir kazanmakta olanlar (özellikle o avantajlı yerlere normal koşullarda bilgilerinin, birikimlerinin ve yeteneklerinin yetmezliği nedeniyle gelemeyecek olanlar)

c. Rejime yaranarak, sistemin istediği şekilde kararlar vererek mevkilerini ve yerlerini pekiştirmiş olanlar (özellikle rejime hoş görünmek için yaptıkları ihlaller nedeniyle iktidar değiştiğinde hesap vermeleri olası olanlar) vb. olarak sıralanabilirler.

Bir diktatörün yerinden ayrılmasını gerektirecek olan istenmeme oranını etkileyecek başka faktörler de var. Bunların da bilinmesi gerekir:

a. Ülke halkının o tarihe kadar edindiği demokratik tecrübeler,

b. Ülke halkının tepki göstermedeki eşik değeri,

c. Kolluk kuvvetlerinin ve silahlı kuvvetlerin profesyonel üyelerinin ve ailelerinin oylarının yönünü etkileyebilecek avantajları ve refah düzeyleri.

Bütün bunların ölçülebilmesi, saptanması çok güçtür. Öyle ise bu girdileri hesaplayacak duruma varıncaya sadece el yordamıyla vardığımız bazı olasılıklardan bahsedebiliriz. 

Teorik olarak bu oranın (yani diktatörün gitmesi için demokrasi yönünde oy kullanacakların oranının) yüzde altmış ya da daha fazla olması gerektiğini düşünebiliriz.

Dikta rejimi istemeyenlerin oranı yüzde altmıştan daha az olduğunda, yani baskıcı rejimin sürmesini yeğleyenlerin oranları yüzde kırkdan fazla olduğunda bu fark, çeşitli usullerle diktatörü alıkoyma lehinde değiştirilebilir.

Bu usuller,

a. Seçmenlere gerçek bilgilerin ulaşmasını engelleyen yöntemlerin kullanılması,

b. Muhalif söylemlerin vatana hıyanet vb. olumsuz şekillerde damgalanıp konuşanların hapsedilmesi, bezdirilmesi, susturulması,

c. Seçmene oy verdiğinde baskı yapılması ve

d. Seçim sonuçlarının değiştirilmesidir.

Burada bir soru daha sormalıyız: Birçok ülkenin diktatörü, duruma hakim oldukları halde, nasılsa bir sonraki seçimi de kazanacaklarına rağmen neden demokrat ülkelerdeki politikacılar gibi seçim propagandası yapıyorlar? Seçim zamanının dışında da televizyonlarda tüm iyi haberleri neden onlar veriyor, kitle iletişim araçlarında her gün boy göstererek ülkenin yönetiminin kendilerinde olduğunu vurgulayarak neden sürdürüyorlar propagandalarını?

Bunlar da galiba bir şekilde halkın desteğinin yüzde kırktan az olmamasının yararlı olduğunu hissediyorlar. 

* * *

Demokrasiye dönmek için gereken vatandaş eğilimlerini ve oranlarını yaklaşık olsa bile kestirmeye çalışmanın ne yararı var? Bir kere, demokrasiyi amaçlayan muhalefet liderlerinin stratejilerini daha iyi planlamalarına katkısı olabilir. 

Dahası da var, iktidarının sonunun yaklaştığını daha kolay kavrayabilecek bir diktatörün gereksiz çatışmalara girişmek yerine muhalefetle bir şekilde uzlaşıp yerini terk etmesine, böylece belki de yanlışlarının, günahlarının tarih nezdinde daha mülayim bir üslupla irdelenmesine yol açabilir.


* Acemoglu,D.ve Robinson,J.(2012). Why Nations Fail: The Origins of Power, Prosperity, and Poverty. New York: Crown

Yazarın Diğer Yazıları

Gülen neler düşündürür?

İnsanlar kritik düşünemediklerinde, mensup oldukları dinin, tarikatın başında bulunanlara kayıtsız şartsız baş eğdiklerinde, başka ülkelerin çıkarlarına bazen de hem başka ülkelerin çıkarlarına hem de hesabı, kitabı öz-çıkarlarına denk düşmeyen yerel politik gruplara alet oluyorlar

Kralın yalakaları

Maliye Bakanı basın toplantısında “darbe” lafının duyan gazetecilerin merakı üzerine, “Yanlış anladınız. Darp etmek, vurmak demektir, eğlenirken üstüne vurulan çalgı aletine “darbuka” deriz. İşte biz bu vergiyi, çalıp oynamayı yani neşeli bir şeyin habercisi olacağı için böyle adlandırdık” dedi.

Bu bebeklere şiddet uygulayanlar onlar mıydı?

Hastanelerde tutulan doğum tutanaklarının -bu konuda yanlışlıkları önleyecek veriler içerebileceklerinden- eksiksiz, doğru ve sonradan değiştirilemeyecek nitelikte olmasının sağlanmasının da şart olduğu kavranmalıdır

"
"