TARİH
22 Mart 2025
Benim ülkemde, bırakınız yüksek demokrasiyi, gün ışığındaki demokrasiyi ve de nesnel değerlendirmeyi, savcılar, iki bin yıllık hukuk ilkelerini bir yana bırakarak dış dünyaya yansıtılan sözlerde bile, o sözleri yazılı ya da sözlü olarak yansıtan kişilerin iç dünyalarına girip dürtülerinin, amaçlarının ne olduğunu, arka düşünceleri olup olmadığını araştırıyor, “Demek sen, terörü övüyorsun, kışkırtıyorsun” ya da “Cumhurbaşkanına sövüyorsun” gibi sonuçlar çıkartarak insanlar hakkında davalar açıyor, bununla da yetinmiyor, onların tutuklanmalarını bile istiyor, yargıçlar da, yine iç dünyalara girerek tutuklama kararları veriyorlardı
Devamını OkuTARİH
20 Mart 2025
Bütün yargılama süreci hukukları, biçimsel ve / ya somut gerçeğe ulaşarak doğru hukuksal tanı koymayı hedeflemiştir. Aslında duruşma denilen aşamanın varoluş nedeni (causa essendi) ve uzak amacı, ereği (telos) de budur
Devamını OkuTARİH
17 Mart 2025
Biz yargıçlar, savcılar, avukatlar, kısaca Türk hukukçuları, koygun karanlık güçler ile nurlu güçlerin sürekli çatıştıkları, büyük balığın küçük balığı acımasızca yuttuğu bu dünyada, toplumsal düzenin ve insanın var oluşunun temeli olan hukuku ve adaleti, dolayısıyla toplum barışını, bilimi dışlayarak nasıl gerçekleştirecektik?
Devamını OkuTARİH
26 Ağustos 2024
Bu ülkede meslek ahlakını bile zorlama pahasına, yargılama etkinliği ve duruşma aşaması, meşru yatağından çoktan çıkmış, haksızlığın, adaletsizliğin çok çarpıcı, üzücü bir aracına dönüşmüştür
Devamını OkuTARİH
24 Ağustos 2024
Herkese sesleniyorum: Geliniz, ilkin duruşma anlayışımızdaki kaba saba hukuka aykırılıkları değiştirelim
Devamını OkuTARİH
23 Ağustos 2024
Ne yazık ki, bu ülkede özellikle de hukukta, hiç kimsenin ince şeyleri anlamaya, düşünmeye hiç vakti ne dünde olmuş ne de bugün olmakta!..
Devamını OkuTARİH
22 Ağustos 2024
Öyleyse geliniz, duruşmayı Batılılar gibi yapalım. Ayşe teyzelerimiz ilenmesin, ozanlarımız yakınmasın. Çünkü vicdanı, Batı gibi algılanmayanlar için, çoktan yumuşak bir yastık olmaktan çıkmış demektir. Onların duyarsızlaşmış, sağırlaşmış iç dünyalarında kendilerini kırbaçlayan bir vicdanın kırıntısı bile yoktur artık
Devamını OkuTARİH
21 Ağustos 2024
Araştırdığımız ve anladığımız kadarıyla, üzülerek belirtelim ki, ne suç yargılama hukukunda ne de medeni yargılama hukukunda Batı’da ve Batı hukukunu benimsemiş hiçbir ülke biliminde ve uygulamasında ülkemizdeki gibi algılanan ve gelişen bir “duruşma” anlayışı ve uygulaması asla yoktur ve söz konusu da değildir
Devamını OkuTARİH
20 Ağustos 2024
Türkiye'de yapılan yargılamalar, duruşmalar, asla hukukun dediği gibi değildir ve de uygar ülkelerin hiçbirinde de yaşanmamaktadır
Devamını OkuTARİH
19 Ağustos 2024
Türk yargılama süreci hukukunda “duruşma,” asla bir “TARTIŞMA” boyutuna ulaşamamış, yani taraflarca sergilenen görüşleri karşılıklı tartma değil, başlamasıyla bitmesi hemen hemen aynı anda yaşanan içeriksiz ve biçimsel bir olay düzeyine indirgenmiştir. Amacı ise, daha sonraki oturumların tarihini belirlemektir
Devamını OkuTARİH
17 Ağustos 2024
Özetle biz Türk hukukçuları, özellikle de yargıçları, evcilik oynar gibi, hiç okunmadığı, okunsa bile geçersiz olduğu halde “eski tutanaklar okundu” safsatalarıyla dürüstlüğü ve saydamlığı bile örseleyerek, körleştirmeyi kışkırtarak, en önemlisi de, kendimizi bile aldatarak, duruşmaları yasalara göre yaptığımızı, bu sayede duruşmanın olmazsa olmaz ilkelerini yerine getirdiğimizi, hatta aştığımızı sanıp kendimizi aldatıp avutmakta, bu bilgisizliğimizi ve bilinçsizliğimizi de el âleme, hatta bütün dünya hukuk kamuoyuna bile yargılama ve yasama erkleri olarak yüzümüz kızarmadan duyurup durmaktayız.
Devamını OkuTARİH
16 Ağustos 2024
Adaleti sağlayacak kurumların devre dışı kaldığı durumlarda, kendi adaletini sağlamaya soyunan iyi insanların kötü insanlarla savaşımı ekseninde ilerleyen bildik bir öykü sürekli yaşanacak demektir
Devamını OkuDaha Fazla