TARİH
26 Ağustos 2024
Bu ülkede meslek ahlakını bile zorlama pahasına, yargılama etkinliği ve duruşma aşaması, meşru yatağından çoktan çıkmış, haksızlığın, adaletsizliğin çok çarpıcı, üzücü bir aracına dönüşmüştür
Devamını OkuTARİH
24 Ağustos 2024
Herkese sesleniyorum: Geliniz, ilkin duruşma anlayışımızdaki kaba saba hukuka aykırılıkları değiştirelim
Devamını OkuTARİH
23 Ağustos 2024
Ne yazık ki, bu ülkede özellikle de hukukta, hiç kimsenin ince şeyleri anlamaya, düşünmeye hiç vakti ne dünde olmuş ne de bugün olmakta!..
Devamını OkuTARİH
22 Ağustos 2024
Öyleyse geliniz, duruşmayı Batılılar gibi yapalım. Ayşe teyzelerimiz ilenmesin, ozanlarımız yakınmasın. Çünkü vicdanı, Batı gibi algılanmayanlar için, çoktan yumuşak bir yastık olmaktan çıkmış demektir. Onların duyarsızlaşmış, sağırlaşmış iç dünyalarında kendilerini kırbaçlayan bir vicdanın kırıntısı bile yoktur artık
Devamını OkuTARİH
21 Ağustos 2024
Araştırdığımız ve anladığımız kadarıyla, üzülerek belirtelim ki, ne suç yargılama hukukunda ne de medeni yargılama hukukunda Batı’da ve Batı hukukunu benimsemiş hiçbir ülke biliminde ve uygulamasında ülkemizdeki gibi algılanan ve gelişen bir “duruşma” anlayışı ve uygulaması asla yoktur ve söz konusu da değildir
Devamını OkuTARİH
20 Ağustos 2024
Türkiye'de yapılan yargılamalar, duruşmalar, asla hukukun dediği gibi değildir ve de uygar ülkelerin hiçbirinde de yaşanmamaktadır
Devamını OkuTARİH
19 Ağustos 2024
Türk yargılama süreci hukukunda “duruşma,” asla bir “TARTIŞMA” boyutuna ulaşamamış, yani taraflarca sergilenen görüşleri karşılıklı tartma değil, başlamasıyla bitmesi hemen hemen aynı anda yaşanan içeriksiz ve biçimsel bir olay düzeyine indirgenmiştir. Amacı ise, daha sonraki oturumların tarihini belirlemektir
Devamını OkuTARİH
17 Ağustos 2024
Özetle biz Türk hukukçuları, özellikle de yargıçları, evcilik oynar gibi, hiç okunmadığı, okunsa bile geçersiz olduğu halde “eski tutanaklar okundu” safsatalarıyla dürüstlüğü ve saydamlığı bile örseleyerek, körleştirmeyi kışkırtarak, en önemlisi de, kendimizi bile aldatarak, duruşmaları yasalara göre yaptığımızı, bu sayede duruşmanın olmazsa olmaz ilkelerini yerine getirdiğimizi, hatta aştığımızı sanıp kendimizi aldatıp avutmakta, bu bilgisizliğimizi ve bilinçsizliğimizi de el âleme, hatta bütün dünya hukuk kamuoyuna bile yargılama ve yasama erkleri olarak yüzümüz kızarmadan duyurup durmaktayız.
Devamını OkuTARİH
16 Ağustos 2024
Adaleti sağlayacak kurumların devre dışı kaldığı durumlarda, kendi adaletini sağlamaya soyunan iyi insanların kötü insanlarla savaşımı ekseninde ilerleyen bildik bir öykü sürekli yaşanacak demektir
Devamını OkuTARİH
15 Ağustos 2024
“Hiçbir şey değişmeyecekse, insanlar mahkeme koridorlarında aylarca çileler çekip duruşma oturumlarında oturumlarına sürüneceklerse, sürekli yasalar yapmanın, yasaları değiştirmenin ne anlamı var ki?”
Devamını OkuTARİH
29 Haziran 2024
Dileğimiz şudur: Benim ülkemde de yasaları dolanma yöntemleriyle yerle bir edilen yargılama ve duruşma hukuku sarayı, ilkeleriyle birlikte yeniden temelleri üzerine kurulmalı, insanlarımız da böylesi bir sarayda dağıtılan "adalet"in nimetlerinden yararlanmalıdır
Devamını OkuTARİH
27 Haziran 2024
Aristoteles, oğluna adadığı "Nikomakhos'a Ahlak" yapıtında adaleti, "erdemin bir kesimi değil, bütünü;" adaletsizliği ise, "kötülüğün bir bölümü değil, bütünü" olarak tanımlamış; Montesquieu ise, "Tek bir tek kişiye yapılan adaletsizliği, bütün topluma yapılmış bir tehdit" olarak görmüştür
Devamını OkuDaha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.