04 Mayıs 2013

Cinsel takıntılar

Obsesif kompulsif bozukluk olarak da bilinen takıntı hastalığının, oldukça sık rastlanılan bir durum olduğunu biliyoruz

Obsesif kompulsif bozukluk olarak da bilinen takıntı hastalığının, oldukça sık rastlanılan bir durum olduğunu biliyoruz. Yapılan araştırmalar,  bu oranın yaklaşık %3 civarında olduğunu ortaya koyuyor ve bu rakam toplumdan topluma kültürden kültüre büyük farklılıklar da göstermiyor. Psikiyatri'de hastalığın görülme oranının farklı toplumlarda ve etnisitelerde benzer oranda gözlenmesi genelde, o hastalığın biyolojik-beyinsel kökenlerinin baskın olduğunu düşündürten bir bulgudur.

Takıntılar, kişinin engelleyemediği, rahatsızlık veren, ama kendini bunlarla uğraşmaktan ne yaparsa yapsın alıkoyamadığı düşünce dürtü veya hayallerdir, kompulsiyon adı da verilen zorlantılar da bu fikirlerin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak için yapılan eylemlerdir. Örnek vermek gerekirse, ellerine pislik bulaştığı ve en az üç defa yıkamazsa geçmeyeceği düşüncesi takıntı-obsesyon, ellerini 3 defa yıkama eylemi de zorlantı-kompülsiyondur.

Cinsel takıntılar obsesif kompulsif bozuklukta özel bir alanı oluştururlar. Takıntı hastalığının genel olarak kümelendiği 4 ana grup vardır. Bunlar kirlenme-temizlenme, şüphe etme-kontrol, düzensizlik-simetri ve  kabul edilemez tabu düşüncelerdir. Cinsel takıntılar, kabul edilemez -tabu düşünceler grubunun büyük kısmını oluşturur.

Tüm takıntıların rahatsız edici olduğu, devamlı masasını toplamak zorunda hisseden bir muhasebeci veya çamaşır makinesinin düğmesini kapatıp kapatmadığından emin olmak için pazardan iki kere eve geri dönen bir ev kadını olmanın zorluğu tabii ki tartışılmaz. Ancak cinsel takıntıların özel olalarak değerlendirilmesi gerekliliği, bunların paylaşılmasının bir utanç duygusu yaratması, psikiyatr tarafından sorgulanmadığı sürece kolay kolay anlatılmaması ve dolayısıyla kolayca atlanılarak tedavisinin yapılamamasından kaynaklanır.

Nasıl utanılmasın ki,  kendi kızlarıyla oynarken acaba uyarıldım mı diye onları ayladır kucaklayamayan 35 yaşında bir mühendis, metroda koltuğa oturursam kızlığım bozulur mu diye düşünen üniversite öğrencisi genç kız,  perygamberi cinsel olarak arzuladım mı acaba diye düşünerek günahkarlık düşünceleriyle  boğuşan 50 yaşında dindar bir kadın için  saçma sapan olduklarını bildikleri ama pençesinden kurtulamadıkları bu durumu itiraf etmek hiç de kolay olmayabilir.

Sık rastalanılan cinsel takıntılardan birisinin de eşcinsellik korkusu ile ilgili olması herhalde şaşırtıcı değildir. Burada, eşcinsel olup gerçekten bunun anlaşılmamasıyla ilgili bir ihtiyaç içinde olan ve dikkat eden bir kişiden bahsetmiyoruz. Eşcinsellik ile ilgili takıntı, eşcinsellik ile bir bağlantısı olmadığı halde, yürüyüşü, konuşması, mimikleri ve saire nedeniyle eşcinsel gibi gözüküp gözükmediğine dair yoğun bir endişe içinde olanları anlatır. Bu kişilerin bir kısmı eşcinsel dürtülere sahip olup bunları yoğun bir şekilde bastırma veya reddetme içinde olabilirler fakat ciddi  bir kısmında eşcinsellik söz konusu olmadığı halde, eşcinselliğin korkusu ön plandadır.

Cinsel takıntıları, düşünmesi uyarılma sağlayan cinsel fantazilerden de ayırt etmek önemlidir. Cinsel fantezilerin düşünülmesi, hatta uygun ortam ve gizlilik koşullarında gerçeğe dönüştürülmesi, o fantazilere sahip olan kişiyi rahatsız etmez, tersine  mutlu eder, cinsel uyarılma ve haz yaratır. Oysa cinsel takıntı , az önce yukarıdaki örneklerde de göstermeye çalıştığım gibi,  huzur kaçırıcı hatta daha ötesi hayattan bezdiricidir.

Bunun bir hastalık olduğunu düşünmeyen ve giderek düşüncelerin etkisine kapılan kişi, bir süre sonra bu takıntısını gerçekten yapıp yapmadığını da karıştırmaya veya gerçekten bunu yapmış gibi suçluluk duymaya başlayabilir. Kimseye açmadığı için de yardım alamayan kişi, ciddi bir depresyona girebilir  hatta bu düşüncelerin rahatsız  ediciliğinden dolayı , ölmeyi tercih edebilir, intihar düşüncesi veya girişimi gözlenebilir.

Bu çok özel ve sıkıntılı durmun tek iyi yanı tedavi edilebilir olmasıdır. Diğer obsesif durumlardakine benzer ilaç tedavisi mutlaka şarttır ancak piskoterapisinde bazı özel müdahaleler yapılabilir. Kendi uygulamamda, cinsel takıntı içeriği üzerinde konuşarak bunun bir hastalık olduğunu anlatmakla başlamanın ve takıntının yarattığı suçluluk duygusunun azaltılabilmesi için güven verici bazı örnekler vermenin-eski hastaların tedavi deneyimlerinden veya ' eğer bir konuda takıntınız varsa, o, bu takıntıyı gerçekleştirmeye  en uzak insan olduğunuzu gösterir' gibi kalıpları kullanmanın işe yaradığını düşündürtmektedir.

Cinsel takıntılar, mahrem bir alanda, çok özel ancak korkunç sıkıntılara yol açabilecek potansiyele sahip hastalıklardır. Psikiyatrlar tarafından  sorgulanmadan gözden kaçırılma ihtimali, hastanın da bunları gizleme isteği , tanı koyulduğunda kolayca tedavi edilebilecek olan bu durumu maalesef zorlu bir tedavi nesnesi haline getirmektedir.  Hep vurguladığım gibi, cinselliğin rahat konuşulabilir olduğu  ve utanılacak bir durum olmadığı bir atmosfer yaratmak, tedavi güçlüğünü büyük oranda azaltacak yegane yol gibi gözükmektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Post-Partum depresyon ne yapar, ne yapamaz?

Post partum depresyon ise, geçmişinde depresyon geçirmiş olan veya depresyona genetik olarak meyilli kadınlarda ortaya çıkan ağır bir hastalıktır

Hazzın doruklarından ölümün soğukluğuna: Eroin

Eroin bağımlısı, cenneti görmüş ama orada kalamamış ve bu dünyayı mecburen bir süre daha çekmek zorunda kalmış bir insan gibi hisseder

Narsisistik ruhlar paranoid dünyalar kurar

Narsisizm, insan ruhunun olmazsa olmaz, fazla olursa da tadından yenmez bir parçası… Kendini sevmeyen, şeklini, şemalını, hayattaki yerini, duruşunu ve üretimlerini beğenmeyen birisinin, mutlu bir hayat sürmesi düşünülemez.