06 Haziran 2021

Tarihi yok etme çabası bir hastalık mı?

Sorunun yanıtını ben net olarak veremiyorum. İkisinin el ele yürüdüğü bir süreç olduğu fikrine aklım giderek daha çok yatıyor

Ankara'nın en bilinen semtlerinden biri de Sıhhiye'dir. Cumhuriyet ideolojisinin simgesi olan iki temel halk sağlığı kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Hıfzıssıhha Enstitüsü arasındaki meydan "Sıhhiye Meydanı" olarak isimlendirilmiştir.

Bu alanda bulunan Sağlık Bakanlığı binası, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk sağlık bakanı Refik Saydam'ın daveti üzerine Ankara'ya gelen Avusturyalı mimar Theodor Jost tarafından, 1926-1927 yıllarında inşa edilmiş. Bu bina genç cumhuriyetin ilk modern binası olarak tasarlanmış ve yapılmış.

Modernleşme adına atılan ilk adımların başında gelen bu girişim yeni devletin "sağlıksız" eski bağlarından kurtularak, yüzü ileriye dönük, "sağlıklı" bir geleceğe ümitle baktığının simgesi olmuş. (1)

O dönemde modern başkent Ankara'nın kurulması için Carl Christoph Lörcher çağrılmış ve bu Alman mimar 1924-1925 yıllarında Ankara'nın ilk imar planını oluşturmuş.  Kenti meydanlara ayırarak kurgulayan Lörcher, "Yeni Şehir" planında Cumhuriyet (Kızılay), Sıhhiye, Zafer, Millet, Lozan, Tandoğan ve Cebeci olmak üzere yedi meydan belirlemiş. (2)

1980'li yıllara kadar bu bölge Yeni Şehir olarak anılıyordu, şimdilerde ise eskidi galiba, unutuldu gitti. Cumhuriyet Meydanı'na ben yetişemedim çünkü o meydana 1929 yılında Kızılay binası yapılınca adı bir anda Kızılay oluvermiş. Üstelik artık orada Kızılay binası da yok, binanın yerinde bir AVM var.

Tandoğan Meydanı Anıtkabir'e en yakın olan meydan. Her nedense o isim de yok edilmeye çalışılıyor. Tam o meydanda yer alan metro istasyonuna Tandoğan değil de "Anadolu istasyonu" ismi uygun görülmüş.

Sıhhiye'deki Sağlık Bakanlığı 2017 yılında Bilkent'teki binaya taşınınca, bu tarihi yapı 2018 yılında İçişleri Bakanlığına devredildi. Bina şimdi defterdarlık hizmetlerine ev sahipliği yapıyor. Sonuç olarak Sıhhiye Meydanı'na ismini veren Sağlık Bakanlığı da, Hıfzıssıhha Enstitüsü de artık yok.

Kendi binasını bedelsiz olarak devreden Sağlık Bakanlığı, Bilkent Şehir Hastanesi yanında yer alan binada kiracı olarak çalışmalarına devam ediyor. Taşınma sırasında dönemin sağlık bakanı, tepkileri azaltmak için, bina sağlık müzesi olabilir demişti. Hiç ümidim yok ama umarım yanılan ben olurum.

Sıhhiye'deki tarihi binaya ilk girişim 1982 yılında, uzman olduğumda gerçekleşti. O dönemde, 1980 darbesi sonrasında hemen hekimler için mecburi hizmet kuralı konulmuştu. Kenan Evren anayasa tanıtımı için Türkiye'yi dolaşıp konuşurken, nedendir bilinmez, hekimlere öfkesini sıkça dile getirir oldu. "Doktorlara şu bayrağın kenarından tut dediğimizde kaç para vereceksiniz diye soruyorlar", "Doktorunuz köyünüzde kalmak istemiyorsa direğe bağlayın" cümlelerini çekinmeden kullanıyordu.

Darbe sonrası mecburi hizmet kuralı yanısıra hekim ücretleri de ciddi bir şekilde tırpanlandı. Aynı dönemde aralarında Bülent Ersoy'un da olduğu birçok sanatçının sahneye çıkması da yasaklanmıştı. Hala 1980 darbesinin solculara, hekimlere ve LGBTİ+ bireylerine karşı yapıldığı söylenir.

İşte bu ortamda mecburi hizmet kuraları Sıhhiye'de Sağlık Bakanlığı binasında doğrudan torbaya el daldırılarak çekiliyordu. Ben Antalya SSK hastanesini çektim.  Yıllar sonra mecburi hizmetimi Antalya'da yaptım dediğimde "Nereden torpil buldun?" anlamına gelen müstehzi ifadelerle sıkça karşılaştım. Torbadan Antalya'yı çekmiş olmam birçok kişiye inandırıcı gelmiyordu.

Daha sonraları TTB başkanlığım döneminde bakanla hekim sorunlarını ve sağlık ortamını konuşmak üzere binayı sıkça ziyaret ettim ama her seferinde bizleri dinlemeyen ve sorunları halletmeye niyeti olmayan bir yönetimle karşılaştım.

Sıhhiye Meydanı'nın sağlıkçılar açısından başka bir önemli yanı mitinglere ve protestolara hep bu meydanın ev sahipliği yapması olmuştur. 2011 yılında 30 binden fazla sağlıkçının katıldığı, sağlıkta dönüşümün protesto edildiği tarihi mitinge de bu meydan tanıklık etmişti.

"Tarihi yok etmeye çalışmak bir hastalık mı yoksa bilerek yapılan bir eylem mi?" sorusunun yanıtını ben net olarak veremiyorum. İkisinin el ele yürüdüğü bir süreç olduğu fikrine aklım giderek daha çok yatıyor.


  1. Kılınç, K. (2002). Öncü Halk Sağlığı Projelerinin Kamusal Mekanı Olarak Sıhhiye. G. A. Sargın içinde, Ankara'nın Kamusal Yüzleri Başkent Üzerine Mekan-Politik Tezler (s. 119-156). İstanbul: İletişim Yayıncılık.
  2. Buşra GÜRDAĞ, Duygu KOCA. Erken Cumhuriyet Dönemi Sağlık Bakanlığı Binası üzerine bir İnceleme. Sanat Tarihi Dergisi, 29, 2020, 399-42

Yazarın Diğer Yazıları

Hastayken verilen sözler

Yataklarında ve hele de ameliyat masasında olan hastalarımızın zor durumda oldukları zaman verdikleri sözlerin işler yoluna girdiğinde değiştiğini sıkça görüyoruz. Hekim olarak bunları izlemek de ilginç oluyor

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor

Medikal estetik furyası

Teknolojinin gelişmesi ile birlikte tıpta "medikal estetik" adı altında yeni bir dal oluştu. Türkiye'de kısa bir kurs sonrası alınan sertifika ile medikal estetik uzmanı olunabiliyor. Geniş ve verimli bir pazar olduğundan da ehliyetsiz veya yetersiz birçok kişi tarafından da uygulanmaya çalışılıyor