Ülkede kaçak içki sanayii geliştikçe buna bağlı ölümler de artmaya devam ediyor. Etil alkol ile üretilmesi gereken içeceklere metil alkol karıştığında başta körlük olmak üzere çok ciddi sağlık sorunları yanında ölüm neredeyse kaçınılmaz oluyor. İşin en kötü tarafı da bu sorunların ortaya çıkması doza bağımlı değil ve çok süratli bir şekilde gelişiyor. Hayvan deneylerinde 48-140 saat arasında gözlerde ciddi değişiklikler olduğu saptanmış.
Alkollü içeceklerden devletin vergi geliri hiç de azımsanacak miktarda değil. Elektronik sigaralarla ilgili yazımda şu rakamları vermiştim: “2021 yılında devletin vergi geliri 1 trilyon 164,8 milyar lira olmuş. Bunun neredeyse beşte biri, 205,4 milyar lirası ÖTV’den. Alkollü içkilerden alınan ÖTV 22,8 milyar, sigaradan alınan ise 67,6 milyar TL olmuş. Buna göre 2021’de ÖTV gelirlerinin yüzde 11,1’i alkollü içkilerden, 32,9’u ise sigaradan gelmiş.”
Kaçak içki üretiminin artması ve tüketiminde bu yüksek vergi oranlarının etkisinin olduğu bir gerçek.
Gelin biz işin o tarafına değil de alkolün tarihçesine ve sağlıkta kullanımına bakmaya çalışalım.
Alkolün öyküsü 13 bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Meyvelerin fermente olarak alkol ürettiğinden haberdar olanlar bira üretimine başlamışlar. Bununla ilgili ilk bulgu da Hayfa/İsrail’deki bir mağarada bulunmuş. Uygarlığın merkezi Ortadoğu’da bunun gerçekleşmiş olması da şaşırtıcı değil. Alkolün keşfinin uygarlığın gelişmesine nasıl bir katkıda bulunduğunu saptamak zor.
Her türlü meyveden alkol elde edilebiliyor ama meyveden üretilen alkolde etil alkol yanında metil alkol de oluşuyor. Tahıllardan elde edilen alkolde ise bu oran çok düşük.
Çin’de pirinçten, ortadoğuda ise arpadan alkol üretiminin tarihçesi ise 7-8 bin yıl gerilere gidiyor. Önceleri üretilen alkol dini ritüellerde kullanılınca tüketim yaygınlaşmış. Şarap üretimi ise ilk Gürcistan’da MÖ 6 bin yıllarına denk geliyor.
Tıbbi kullanıma girmesi de çok beklememiş. 4 bin yıl öncesi Mısır ve Sümer tabletlerinde ölmekte olan ve depressif hastalara bu içeceklerin verilmesi öneriliyor. Daha sonraları ise şarap eski Yunanistan ve Roma’da günlük içecek olmuş.
Hijyenik şartların ve temiz suyun sağlanamadığı salgınlarda başta şarap olmak üzere alkollü içecekler hayat kurtarıcı olmuş. O dönemlerde mikrop kavramı olmadığından suyun kaynatılarak kullanılması yokmuş ama hastalığın yayılmasında kirli suların katkısı farkedilmiş.
Alkolün kullanımı cerrahinin de gelişmesine yardımcı olmuş elbette. Anestetik ajanların bulunmasından önce savaş alanlarında yapılan işlemlerde alkolün uyuşturucu etkisi yanında mikropları öldüren özelliğinden yararlanılmış.
İnsanların alkole düşkünlüğü maymunlara bağlanmaya çalışılıyor. “Sarhoş maymun” hipotezine göre iyice olgunlaşmış ve fermente olmaya başlamış olan meyveleri yiyen atalarımız oluşmuş olan alkolün besleyici ve rahatlatıcı etkisinin farkına varmış ve bu alışkanlık da genlerimiz ile bizlere geçmiş.
İnsanların makul miktarlarda alkol tüketimi birçok kültürde hoş görülmüş ama aşırı kullanımı da hep cezalandırılmış. Durum böyle olunca da bazı insanlar neden alkolik oluyor sorusu bir çok kez sorulmuş ve araştırılmış.
Araştırmaların ortak sonucu alkolizmde aile yapısının ve özellikle de ailede bir alkoliğin bulunmasının etkisinin çok fazla olduğu şeklinde. Ayrıca alkol tüketimine erken yaşta başlamanın da riski çok arttırdığı gösterilmiş. Bu iki faktörün birarada bulunması ise olasılığı daha da arttırmaktaymış. Elbette sadece bu iki faktör ile alkolizmi açıklamak mümkün değil ama riski arttırdığı gerçek.
Alkolün çok az dozlarda bile zararlı etkilerinin olduğunu gösteren araştırmalar da mevcut. Buna karşın insanlığın başlangıcından beri hayatımızda olan alkolün bundan sonra da hayatımızın birçok alanında olacağı ortada. Alkolden mümkün olduğunca, kaçak alkolden ise kesinlikle uzak durmak şart.
A. Özdemir Aktan kimdir?
A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.
1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.
!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.
Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.
İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.
Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.
Evli ve iki çocuk babası.
|