Fenerbahçe, Kayserispor'u deplasmanda dört golle devirerek maç fazlasıyla lig ikinciliğini aldı. Tek pozisyon dahi vermediği, yüzde yüzlük çok olmasa da çokça pozisyon ürettiği maçta sezonun geri kalanı için de kuvvetli mesajlar gönderdi. Son 7 maçta 19 puan gibi olağandışı bir performansla maç fazlasından da bağımsız sezon sonunda Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılma olasılığını kuvvetle tekrarladı.
Çokça eleştirdiğim İsmail Kartal'ın bu noktada hakkını vermeliyim. Takımın hâlâ baskın bir oyun planı yok, mesela Daum sezonları gibi rakibi sindirip açık ara farka koşacak bir durumu yok. İsmail Kartal ile ilgili genel eleştirim de zaten bunu yapacak profilde olmaması ile ilgili. Zaten kadrosu da genel sezon psikolojisi de bunun için çok müsait değil. Ancak İsmail Kartal, bunu gördü, üç kulvarda yarışan takım saçmalıklarını terk etti. Sıkı, hareketli ve atletik oyunculardan kurulu bir orta saha ile pres ve kapılan toplarla direkt çözüm aramaya yöneldi.
Pergel gibi ekseni etrafında dönen ve kısa adımlarla top sürüp yana ve geriye paslarla el freni olan Gustavo ile bu olmazdı ve onu kulübeye mahkum etti. Dar bir alanda hazırlık paslarıyla idare eden ama dripling ve hücuma destekte saklanan Sosa ile bu olmazdı ve onu kulübeye mahkûm etti. Ozan ile teorik olarak olurdu ama Ozan'ın inanılmaz düşüşünü gördü ve ısrarcı olmadı. Sabit ve temelde sadece kesici bir ön libero düzeninden hareketli üç merkeze döndü ve son 7 maçta orta sahayı hep kazandı. Madem iyi bir santrfor yok, o halde kapılan ve hızla çıkılan toplar için yaratıcılık çözümü ve defans arkasına Rossi için pas çözümü üretmeliydi. Bunu Mesut ile denedi, al-ver işlerinden fazlasını görmeyince ondan da vazgeçti. Mesut arıza çıkarınca da kadro dışı hamlesi geldi. Sonrasında İrfan Can'ın aklının nasıl başına geldiğini bugün hep beraber gördük, geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. Her ne kadar tadı kursağımızda kalacak kadar kısa süreler alsa da Arda'nın aslında bu takımın kalite anahtarı ve başlı başına bir kısa yol olduğunu kabullendi ve verimden de öte sonuç almaya başladı. Rossi/Pelkas ikilisini doğru bir rotasyonla kullandığında defans arkasına atılan toplarla goller de artmaya başlayacak. Bir noktada da Valencia'nın delici koşularına ihtiyaç olacak, onu kenarda unutmaması önemli. Sabit ve risksiz oynayan oyunculardan kurtulup atletik ve mücadeleci oyuncuların emeklerine söz verildiğinde takımın sezonun kalan kısmı net bir kısa yolu olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir kısa yol için Mart ayına kadar beklemenin anlamı yoktu ve bunu bulmak da aslında hiç zor değildi ama özellikle kadro dışı kararları planı da güçlendirdi. Artık buradan dönüş olmamalı; ikisini de çok beğensem de ikisinden de çok umut beklemiş olsam da birisinin rotası MLS, diğerinin rotası da Başakşehir olmalı.
Bu planın daha çok geliştirilmesi mümkün. Samuel çok iyi oynuyor ama önüne atılacak toplarla savunma arkasına doğru driplinglerle pozisyon sayısını artırabilir. Crespo çok iyi oynuyor ama bugün çıkarken 5-6 defa top kaptırdı, riske daha az girerek oyun içinde boşa çıkması gerekiyor. Mert Hakan çok iyi oynuyor ama top tekniği kuvvetli değil, topu ayağından daha hızlı çıkarması gerekiyor. İrfan Can'ın bugünkü performansı bir kilit pas, bir net asist ve bir şahane gol olmak üzere mükemmeldi ama fizik kalitesini artırması, ara ara parlamaktansa doğrudan takımın merkezdeki zekası rolüne oturması gerekiyor. Arda için bir şey söylemiyorum, onun sahada olması yetiyor, başka bir şeye gerek yok.
Önümüzdeki hafta Galatasaray maçı var; son yedi haftada olan bütün doğruların tekrardan teyit edileceği bir maç ve buradan alınacak üç puan geri kalan tüm puanlardan daha değerli. Fenerbahçe sabırlı olmak ve orta sahayı ne pahasına olursa olsun kazanmak durumunda; zira Galatasaray da aslında benzer bir anlayışla oynuyor ve orta sahada meydan okuyor. Maçı muhtemelen İrfanCan-Arda ile Kerem'in düellosu çözecektir. Bu maçın sonucu ligin kalanını da önümüzdeki sezonun kadrosunu da önemli ölçüde belirleyecektir.
Kapatmadan parantezleri unutmayalım. İlk parantez Arda için; kafayla sektirerek çalım atması da, ceza sahasında röveşata ile topu uzaklaştırması da attığı golde yarattığı illüzyon da tepeden tırnağa usta işiydi. Seneye alt yapıdan oyuncu oynatma mecburiyeti de gelince artık korunan olmaktan çıkacak ve rakipler ondan kendilerini korumaya çalışacaklar. İkinci parantez Hikmet Karaman için; hiçbir yenilik üretmeden, sadece Anadolu takımı hocası kısa yollarıyla (faul, zaman geçirme, kapanma) geçirdiği ömrünün artık sonuna geldi, bugün torunu yaşındaki çocuklar ismi ile istifaya davet etti. Sadece onun değil onun gibi tüm teknik direktörlerin de sonu geldi. Artık takımların da bu profilden vazgeçmesi ve şu Türk futbolu diye tanımlanan garabetin dönüştürülmesi gerekiyor. Artık TV yayın geliri de üç kuruş seviyesine geldiğine göre ya dönüştürecekler ya da yeniden başlayacak olan büyük takımlar hegemonyasının gölgesinde hep beraber yok olacaklar.