06 Ağustos 2022

Ana plana dair net sinyaller

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması

Fenerbahçe, Avrupa Ligi ön elemelerinin ilk ayağında, kendi Slovacko'yu çok net bir skorla geçti ve turu neredeyse garantiledi. Artık gruplar öncesindeki son rakibi Auıstria Wien'i düşünmekte herhalde çok da sakınca olmaz.

Slovacko, Fenerbahçe ayarında bir takım değil. Dolayısıyla kendi başına skor, Fenerbahçe'nin durumu hakkında bir şey söylemiyor. Ancak yine de rakip zayıf diye bu maç hakkında yorum yapmamak da yanlış olur. En nihayetinde yıllardır beraber oynama alışkanlığı olan bir takım, tipik bir Orta Avrupa takımı ve bu takımların hele ki bu mevsimde oynanan ön elemelerde ne kadar ters gelebildiğini senelerce tecrübe ettik. Rakibin ana planı mücadele etmek, disiplinden hiç ödün vermemek, fizik olarak diri kalmak ve mümkünse hızlı çıkmak olunca aslında şu dört unsurun Fenerbahçe'nin bu sezon ligde oynayacağı 30 maçta karşısında olacağını söylemek hiç de yanlış olmaz. Evet, derbiler dışındaki iç ve dış sahada oynanacak tüm maçları kastediyorum ve bunları da Anadolu takımları olarak genelliyorum. Anadolu takımlarının Slovacko'dan farklı olarak tek yaptıkları berbat Türk hakemlerinin de göz yummasıyla sürekli zamana oynamak oluyor. Fenerbahçe'nin derbilerde çok başarılı olduğu yıllarda bile bu Anadolu takımlarına puan verip hatta şampiyonluklar kaybettiği düşünülürse bu maç bizim için gayet de önemli bir ölçü olabilir.

Slovacko maçlarını, seviyesi Slavacko'nun fazlasıyla üstünde olan Dinamoı Kiev ile oynanan maçlardan da çok ayırmaya gerek yok; sonuçta pratik anlamda uygulama becerisi olarak farklılık olsa da karşınızdaki zihniyet tamamen aynı. Fenerbahçe, üç maçta, toplam 300 dakikada, Kiev rövanşının son yarım saati dışında, ki orada da bir kişi eksik kalmıştı, oyunun her zaman hakimiydi. Ön sahada pres, yüksek disiplin, takım savunmasında bütünlük, oyunu önde oynama arzusu gibi ana unsurlarla rakiplerin ana planlarına meydan okudu ve aslında hiç de geri basmadı. Şu anda Türkiye'de bu standartlarda olan bir rakip olduğunu düşünmüyorum. Elbette bunda sezonu erken açmanın da çok etkisi var ama Kasım ortasına kadarki hızlandırılmış fikstür düşünülünce bu mevsimde bu güç, atı alanın Üsküdar'ı geçmesini hızlandırabilir. Fenerbahçe, bu anlamda lige çok avantajlı başlayacak.

Takımın henüz oturmuş bir kadrosu yok, en kritik bölgesine bir transfer ve bir de sakatlıktan dönüş bekliyor. Takım da daha birbirini yeni tanıdığından pratik çözümler üretmek de mümkün olmuyor ve öyle olunca da iş tamamen bireysel çözümlere kalıyor. Bu maçta Emre Mor ve Lincoln bu çözümleri ortaya koydu ve skor geldi. Muhtemelen Ümraniye maçında da aynı durum olacak. Fenerbahçe hakkında gerçek yorumları kadro tam olarak oturduğunda ve transferlerin gerçek kalitesi ortaya çıktığında yapabileceğiz. Herhangi bir yerden değil, yıllarca kangren olmuş bir yerden bahsediyorum; Kiev maçlarında King-Valencia ve Slovacko maçındaki Rossi-Valencia ikilileri yerine mesela Pedro-Dembele gibi bir ikilinin bizlere vaat edeceği çok şey olabilir. Ancak en azından dünkü maç açısından Lincoln, Emre ve sonradan oyuna giren Bruma'nın, ki bu üç oyuncu için de mevki anlamında neden transfer edildiklerine dair sorgulama yapmak halen mümkün, gösterdikleri performans oldukça etkileyiciydi ve forvet tıkanıklığının yaşandığı durumda alternatif çözüm için umut vericiydi.

Genelde futbolu sistemler üzerinden anlatmayı seviyoruz ama benim Fenerbahçe'de esasen beğendiğim zaten kalıplara uyan bir sistemin ve hatta bu sisteme ileri seviyede takıntının olmaması. Önceki günkü maç için birisi 3-5-2, 4-4-2, 4-1-3-2 veya 4-3-3 üzerinden yorum yapsa çok da itiraz etmem çünkü öngörülebilir ve böylece önlem alınabilir bir sistem yerine sistemler arasında sürekli bir geçişme söz konusu. İlk dizilişe bakınca 4-1-3-2 diyorsunuz ancak sonra Arao savunmanın arasına girip Osayi ve Ferdi kanatlarda ileri doğru açıldığında 2014 model Ersun Yanal Fenerbahçe'sine benzetiyorsunuz. Orta alandaki Arao'nun varlık sebebi Ferdi ve Osayi'yi çekinmeden hücuma çıkarmak ve onların önündeki oyuncuları da Zajc ile göbekte birleştirmek. Bunu yaparken bir tane orta saha kökenli oyuncu (Kiev maçlarında İrfan Can, Slovako maçında Lincoln) ve bir tane de pırpır tabir edilecek, dikine giden ve adam eksiltebilen tipik açık oyuncusu (Kiev maçlarında Rossi, Slavacko maçında Emre) isteniyor ve forvet ikilisindeki ikinci forvet (Kiev maçlarında King, Slovacko maçında Rossi) ile pırpır açık bir araya gelince takım birden 4-3-3'e benzemeye başlıyor. Sistem geçişleri gayet iyi, takımın bu sistemlere uyumu da iyi gözüküyor ama iş düğümü çözmeye geldiğinde orası bağıra bağıra yetenekli bir santrfor istiyor. Mevcut kadroda her şeyden fazlaca var ama asıl ihtiyaçtan hiç yok (Serdar Dursun, Fenerbahçe'de ancak pasaportu sayesinde yedek olabilir) ve dün akşam da Jesus, santrfor istediğini söyleyerek noktayı koydu. Artık benim adına kaos planı dediğim, esasen yüksek tempolu bir mücadeleye dayanan, sistemsel geçişlerle beslenen karmaşık bir hücum planından bahsetmek mümkün. Geniş rotasyon bunu mümkün kılıyor ve bu sefer santrfor isabeti sağlanabilirse bu plandan bolca seyir zevki çıkabilir. Şu aşamada ise her ne kadar dünkü maç itibariyle orta sahadan halledilmiş olsa da hücum hattında çok ciddi bir üretim sorunu ile karşı karşıyayız.

Yukarıda anlattığım kadro modelinde kaleci, defans ve önlerinde Arao sonrasında ciddi kararlar alınması gerekecek. Göbekte maçın ana planına göre Mert Hakan, Crespo ve Zajc kullanılabilir. Solda önceki günkü performansı sonrasında orta saha tandanslı oyuncu için Lincoln ön plana çıkar, onun pırpır alternatifi de Bruma olur. İrfan Can'ın artık şapkasını alıp düşünme zamanı geldi, eğer dediğim gibi diğer tercih pırpır olacaksa Emre Mor da güzel görüntü verdi. Önceki günkü performanslar sonrasında ben Rossi'nin satışının artık konuşulabileceğini tahmin ediyorum. Arda Güler ise belli ki rekabeti Joao Pedro ile yaşayacak ve o sahada olunca takım 4-1-4-1'e dönecek. Nereden bakarsanız bakın tahmini ve önlemi zor, bir hayli enteresan bir sezon bizi bekliyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Bu takım zamanla olacak

Camia evladı meraklıları yüksek sesle homurdanmaya başlamadan doğru kararlar ve alınacak birkaç güzel sonuç her şeyi rayına koyar. Endişe etmeye gerek yok

Kurtların düellosu

Maçın ilk yarısını, hatta ilk 60 dakikasını birbirlerinin planlarını iyi bilen ve birbirine iyi çalışmış iki kurt hocanın birbirini yoklaması şeklinde özetlemek mümkün; deplasmanda olan da Fenerbahçe olduğundan planın tuttuğunu da söyleyebiliriz

Fenerbahçe'nin yeni sezon transfer politikası nasıl olmalı?

Bu yazıyı İsmail Kartal'ın bu sezonda kalıcı olacağı varsayımıyla yazıyorum