15 Ağustos 2024

7.1 büyüklüğünde iki deprem: Miyazaki (Japonya) depremi ve Van (Türkiye) depremi

Bir şey eksik kalmıştı bu coğrafyada; afet risklerini azaltmaya odaklanmış bütünleşik bir afet yönetim ve yönetişim düzeni ve kent planlama düzeni kuramamış, yerelde örgütlenememiş, yerel-merkezi yönetim işbirliklerini geliştirememiştik. Şehircilik bilimini umursamadık. Başta deprem olmak üzere afetlere dayanıklı, yaşanabilir, çevre ve iklim dostu inşaat işlerini ve şehirciliği gerçekleştiremedik

8 Ağustos 2024  Miyazaki (Japonya) depremi

8 Ağustos 2024 günü yerel saatle 16:42’de Japonya’nın Kyushu Yarımadası’nın hemen doğusunda merkezi yeraltında 24 km derinlikte 7.1 büyüklükte (USGS, 2024) bir deprem olmuştur. Japonya’nın depremselliği çok yüksektir. Pasifik Okyanusu’nun batısında bir ada ülkesi olan Japonya, Pasifik çevresini sarıp sarmalayan deprem kuşağı ve “ateş çemberi” olarak adlandırılan ve dünyanın en etkin volkan kuşağının bir parçasıdır. Dünyada her yıl olan ve büyüklüğü 7.0 ve daha fazla olan depremlerin yüzde 80’i Pasifik çevresini saran bu ateş çemberi boyunca olmaktadır.

Miyazaki şehri ile Nankai Çukuru’nun arasında yer alan Hyuganada Denizi'nin altındaki tektonik levhalar arasındaki sınırda biriken gerilim, 1931'den bu yana, 8 Ağustos 2024 tarihindeki depremden önce, beş kez 7.0 veya daha büyük depremlere neden olmuştur.

8 Ağustos 2024’de Japonya’nın güneyindeki Miyazaki şehrinin doğusunda şehre 20 km uzakta Hyuganada Denizi tabanında uzanan Ryukyu çukurunun 25 km altında 7.1 büyüklüğünde olan deprem Pasifik ve çevresindeki tektonik levha hareketlerinin sonucudur.

Depremin dış merkezi, toplam nüfusu 1.3 milyon civarında olan Miyazaki Eyaleti’nin Miyazaki şehrine 20 km, nüfusu 1.7 milyon olan Kagoşima Eyaleti’nin Kagoshima şehrine uzaklığı 95 km’dir (Şekil 1).  7.1 büyüklüğündeki deprem dış merkezinin maksimum 50 km ve 100 km uzakta olan yerleşim yerlerinin nüfus ve zemin özelliklerinin dağılımı ve deprem sırasında maruz kaldıkları şiddet değerlei Şekil 2’de gösterilmiştir. Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeği’ne göre (MMI) etkilenen yerleşim alanlarının nüfus ve sıvılaşan zemin açısından durumu hakkında bir bilgi edinilebilir. MMI şiddet ölçeğine göre etki altında kalınan yerleşim yerlerinin nüfus dağılımları Çizelge 1’de verilmiştir.

Şekil 1. 8 Ağustos 2024 Japonya Miyazaki depreminin etkilediği alanda 50 km ve 100 km uzaklıklara kadar şehirlerin a)nüfus yoğunluğu, b) nüfus + sıvılaşma yoğunluğu dağılımı (USGS, 2024'den değiştirilerek alınmıştır)
Çizelge 1. 8 Ağustos 2024 Japonya Miyazaki depreminin (Mw: 7.1) oluşturduğu şiddet değerlerine göre şehirler nüfuslarının etkisinde kaldığı şiddet değerleri (USGS, 2024)

MMI şiddet ölçeğine göre yüksek şiddetli bir sarsıntıyla (Şiddet: 7) etkilenen nüfus toplamı 508 bin kişi, orta şiddetle sarsıntıyla (Şiddet: 6) etkilenen nüfus toplamı 508 bin kişi ve hafif şiddetle (Şiddet: 4) etkilenen nüfus toplamı 3 milyon 4 bin kişidir. Buna göre depremi etkileyici şiddetle algılayan nüfus toplamda 4 milyon 143 bin kişi olmuştur. Deprem bölgesinde depremi en hafif (Şiddet: 2-3) ile en şiddetli (7) algılayan nüfusun toplamı 13 milyon 345 kişidir. (USGS, 2024)

Miyazaki şehrine 20 km uzakta olan (EMSC’de bu değer 9 km olarak verilmektedir) 7.1 büyüklüğündeki şiddetli deprem sırasında Miyazaki, Kagoshima ve Kumamoto şehirlerinde yalnızca 14 kişi yaralanmıştır. Miyazaki şehrinin önemli bir bölümü sıvılaşma tehlikesi olan bir zemin yapısına sahiptir. Buna rağmen Kagoshima ve Miyazaki şehirlerinde toplam 10 bina hasar görmüş (Şekil 2), bunlardan yalnızca biri tamamen çökmüştür. (Japan News, 2024)

Şekil 2. Kagoshima eyaletinde Osaki şehrinde yıkılan bir konut. Fotoğraf, Kyodo tarafından çekilmiş REUTERS tarafından yayınlanmıştır

23 Ekim 2011 Van (Türkiye) Depremi

23 Ekim 2011 günü saat 13:41’de dış merkezi Van Şehri ile Van Gölü’nün doğu kıyısı arasında olan 7.1 büyüklüğünde (USGS, 2011) bir deprem olmuştur. Deprem, Doğu Anadolu’da Diyarbakır, Batman, Şırnak, Muş, Erzurum, Bingöl, Bitlis, Siirt, Ağrı ve Iğdır’ı da kapsayan geniş bir alanda algılanmıştır. Deprem merkezine yakın alanlarda şiddet değeri 8’dir (Şekil 3). BÜ-KRDAE tarafından saptanan ana deprem dış merkez konumu Van-Erciş karayolu üzerindeki Tabanlı Köyü yöresine rastlar. Deprem dış merkezi Van şehir merkezine 25 km, Erciş ilçe merkezine ise 35 km uzaktadır.

Deprem nedeniyle Van ve Erciş merkezlerinde ve köylerinde yaygın hasarlar oluşmuştur. Depremin en fazla etkilediği alandaki yapı türleri betonarme-karkas, yığma ve kerpiç türündedir. Hasarların büyük çoğunluğu güçlendirilmemiş taş yığma ve kerpiç yapılarda olmuştur. (Erdik vd, 2012)

Şekil 3. 23 Ekim 2011 Van depreminin etkilediği alanda 50 km uzaklıklara kadar şehirlerin nüfus + sıvılaşma yoğunluğu dağılımı. 50 km uzaklık beyaz daire ile gösterilmiştir. (USGS, 2024’ten değiştirilerek alınmıştır)

7.1 büyüklükteki ana depremde 604 kişi, 5.6 büyüklüğündeki artçı depremde 40 kişi olmak üzere 644 kişi hayatını kaybetmiş, 1.966 kişi yaralanmış, 252 kişi ise enkazdan sağ olarak kurtarılmıştır. Ağır ve yıkık konut sayısı 28.532, orta hasarlı konut sayısı 11.317’dir. Konut, işyeri ve ahır için 33.663 afetzedenin talep ve taahhütnamesi alınmış borçlandırmaları yapılmıştır. Hak sahibi sayısı 9.161 olmuştur.

Çizelge 2. Van ve çevresindeki yerleşimlerde hasar dağılım ve sayıları (Erdik vd, 2012)

Ana deprem yanı sıra kuvvetli artçıların etkisiyle de çok sayıda bina yıkılmış, ağır ve orta hasar görmüştür (Şekil 4). Van ili ve Erciş İlçe merkezinde mevcut yapıların yüzde 12.5’u onarılamayacak derecede, yüzde 10.6’sı orta ve onarılabilecek derecede hasarlıdır (BÜ-KRDAE, 2011). Zemin büyütmesi olan yerleri varsaysak bile kaydedilen yatay ivmenin büyük olmaması nedeniyle ortaya çıkan can kaybı ve bina hasarları sayı ve dağılım olarak beklenenin çok üzerindedir.

Şekil 4. 23 Ekim 2011 Van depreminde (Mw: 7.1) betonarme çerçeveli binalarda oluşan hasar türlerine örnekler

Erciş ve Van'da çok sayıda 6-8 katlı betonarme binaların çökmesi ve önemli can kayıplarına neden olması dikkat çekicidir (Konagai vd, 2012). Betonarme binalarda meydana gelen ağır hasarın ana nedenleri, inşaat malzemelerinin kalitesizliği, yönetmeliklerdeki tasarım kurallarının uygulanmaması, zayıf zemin, yumuşak kat (Şekil 4) ve binaların birbirine çarpması gibi önceki depremlerdeki gözlemlere benzeyen yetersizliklerdir. Ayrıca süneklik, dolgu duvarlı betonarme çerçevenin zayıflığı, düşük işçilik kalitesi ve kötü zemin koşulları önemli etkenler olmuşlardır. Zeminin sıvılaşma ve sismik büyütme gibi etkilerinin de hasarın büyümesine katkıda bulunduğu da unutulmamalıdır.

Sonuç

Bu yazıda 8 Ağustos 2024 tarihinde Japonya’nın Miyazaki, Kagoşima ve Kumamoto eyaletlerini ve bu eyaletlerdeki şehirleri etkileyen 7.1 büyüklüğündeki depremin şiddet, hasar ve can kaybı durumu ile 23 Ekim 2011’de aynı büyüklükte ve derinlikteki Van depreminin şiddet, hasar ve can kaybı durumu karşılaştırılmıştır.

8 Ağustos 2024 tarihinde 7.1 büyüklüğündeki depremde en yakın yerleşim birimi Miyazaki şehri olmak üzere deprem bölgesinde toplam 14 kişi yaralanmış, 10 tane de bina yıkılmıştır. Miyazaki şehrinin önemli bir bölümü sıvılaşma tehlikesi içeren zemin yapısına sahip olmasına rağmen hasar çok azdır ve depremde can kaybı yoktur.

23 Ekim 2011 tarihinde Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesi’nin en büyük şehirlerinden biri olan Van şehrini ve çevresini etkileyen 7.1 büyüklüğündeki deprem ise Van şehir merkezine ve Erciş İlçesi’ne 25-35 km uzaklıklarda olmasına rağmen 644 kişi hayatını kaybetmiş ve 1.996 kişi yaralanmıştır. Ne yazık ki, Van şehri genelinde 28.532 konut yıkılmış ve ağır hasar almıştır. Van şehri ve Erciş merkezinde mevcut yapıların yüzde 12.5’u onarılamayacak derecede hasarlıdır.

Aynı büyüklükte, sığ derinlikte ve ters faylanma yapısıyla aynı fay davranışında her iki depremi karşılaştırdığımda, Türkiye’nin dayanıklı kentleşme oluşturamamakta olduğunu ve deprem kayıplarını azaltmada başarı sağlayamadığını hasar ve can kaybı sonuçlarından anlıyoruz.

1940 yılından bugüne kadar 8 kez deprem yönetmeliği değiştirdik. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerine “Asrın Depremi” adı verildi. Bundan sonrakine ne diyeceğiz? Gölcük depremi sonrası 1998 deprem yönetmeliği değiştirildi. 2000 yılında Ulusal Deprem Konseyi kuruldu, Deprem Konseyi işe yaramaz dendi ve 2007’de kapatıldı. 2007’de deprem yönetmeliğinde değişiklikler yapıldı. Deprem vergisi konuldu. Nereye harcandığını bilmediğimiz onlarca milyar TL toplandı.

17 Ağustos 1999 depremi sonrası Yapı Denetim, DASK, AFAD ve Kentsel Dönüşüm yasaları çıkarıldı. İmar Yasası’nda bazı değişiklikler yapıldı. Hazır çimento üretimi yapıldı. TSE standartları yenilendi. Deprem Şurası ve Şehircilik Şurası toplandı. KENTGES raporları yazıldı. DPT kapatıldı ve yeni bakanlıklar kuruldu. Üniversitelerdeki bilim insanlarının ve TMMOB’nin yaşanabilir ve afet güvenli-dayanıklı şehircilik için politika önerileri görmezden gelindi. Yetkin Mühendislik Yasası ve Yapı Müteahhitliği Yasası çıkarılmadı. Şehirlerimize riskleri azaltan imar planları (sakınım planları), mekânsal planlar yapamadık. En kötü zeminleri bile imara açtık.

Şehirlere göçler artarak sürdü. Şehirleşme sürecinde inşaat sektörü hızla büyüdü, bütüncül bir planlama yapılmadan şehir arazileri ranta dönüştürüldü. Binalar giderek daha da yükselmeye başladı. Plansız ve rasgele büyüyen şehirlerde kilometre kareye düşen konut ve işyeri sayısı ve dolayısıyla nüfus arttı. Bu süreçte, deprem ve sel tehlikesi yüksek bölgelerdeki şehirler risk havuzlarına dönüştü. Her kuvvetli depremde ve yağmurun selinde can ve mal kayıplarımız da arttı. TC Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı raporuna göre acil yıkılacak, ağır hasarlı ve yıkık raporu verilen toplam 651.150 konutun olduğu ve 53.537 canımızı kaybetmemize neden olan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden sonra bir Deprem Şurası daha yapıldı ve raporu rafta duruyor.

Neyimiz eksikti ki depremlerde yıkılıyoruz? Türkiye’de birkaç yüz bin yapı müteahhidi, iki yüze yakın üniversite, bin yıllık deprem tarihi, imar mevzuatı, onlarca kez değiştirilmiş ihale mevzuatı, deprem yönetmeliği, yapı denetim yasası, deprem diri fay haritası, deprem tehlike haritası, belediyeler, kaymakamlıklar, valiler, bakanlıklar, AFAD, Kızılay ve STK’lar ve 12 yıllık Kentsel Dönüşüm Yasası var. Deprem Şurası, Şehircilik Şurası, KENTGES raporları, DPT raporları ve Üniversite raporları var.

Ama bir şey eksik kalmıştı bu coğrafyada; afet risklerini azaltmaya odaklanmış bütünleşik bir afet yönetim ve yönetişim düzeni ve kent planlama düzeni kuramamış, yerelde örgütlenememiş, yerel-merkezi yönetim işbirliklerini geliştirememiştik. Şehircilik bilimini umursamadık. Başta deprem olmak üzere afetlere dayanıklı, yaşanabilir, çevre ve iklim dostu inşaat işlerini ve şehirciliği gerçekleştiremedik.


Not: Deprem şiddeti herhangi bir büyüklükteki depremin belirli uzaklıklardaki yapı, insan ve arazi üzerinde oluşturduğu olumsuz etkilerin ölçüsüdür. MMI şiddet ölçeği 1 ile 12 arasında değişir.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

6 Şubat 2023 Türkiye ve 1 Ocak 2024 Japonya depremlerinin muhasebesi

Türkiye’deki can kaybı oranı Japonya’dakine oranla yaklaşık 32 kez daha fazla oluyor

“Deprem korkuttu” ve “depremi bildi” ile sorunlar çözüldü mü?

Deprem tehlike haritalarımız ve deprem bina yönetmeliklerimiz var olmasına rağmen şu soru akla geliyor: Bu tehlike ve kurallar biliniyorsa neden depremlerde yıkılıyoruz ve canları kaybediyoruz?

İstanbul depremi, Marmara depremi olacak

Neden böyle söylüyorum? Çünkü yoğun ve dayanıksız yapılaşmanın olduğu bölgelerde büyük deprem “bölge depremi” olur. Bu tezimi güçlendirecek yalnızca iki örneği aşağıda veriyorum

"
"