18 Kasım 2023

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremi, barajlar ve kısıtlanan veriler

DSİ bu verileri bana verseydi ben ne yapacaktım? Neden bu verileri istedim?

Ülkemizdeki güçlü depremler konutlarımızı tahrip ederek büyük can kayıplarına neden olurken, aynı zamanda kamuya ait binaları, işyerlerimizi, fabrikalarımızı, enerji ve ulaşım tesislerimizi, barajlarımızı ve alt yapı tesislerimizi de etkiliyor ve kullanılmaz duruma getirebiliyor. Elektrik üretmek ve su biriktirmek için inşa ettiğimiz barajlar ve göletler de güçlü ve büyük depremlerde olumsuz etkilenebiliyor ve hasar alabiliyorlar.

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli iki büyük deprem çok büyük can kayıplarına ve yıkımlara neden olurken, bir çok barajı da olumsuz etkilemiştir (Türkiye Gazetesi, 2023). Bu konuyla ilgili olarak Baraj Güvenliği Derneği uzmanları depremden etkilenen bölgedeki bir çok barajı incelemişler ve bulgularını ve görüşlerini basın bildirilerinde ve kapsamlı iki raporda açıklamışlardır (Tosun, 2023; https://www.barajguvenligi.com).

Baraj Güvenliği Derneği adına açıklama yapan dernek başkanı Prof. Dr. Hasan Tosun ikinci basın bildirisinde şu açıklamayı yapmıştır:

"Bu depremler sırasında ciddi hasar alan ve yakın kaynak zonu etkisi altında bulunan barajlarımız (Akcadağ-Sultansuyu, Doğanşehir-Sürgü, Çelikhan-Çat, Pazarcık- Kartalkaya, Bahçe-Arıklıkaş, Bahçe-Kalecik, Antakya-Yarseli) ile hafif hasar alan ve toplam riski yüksek olan diğer bazı depolamalı baraj ve göletlerimiz için vakit geçirilmeden tasarım ve inşaat önlemleri alınmalıdır. Ama tüm bu baraj yapılarımız için öncelikli olarak gereken geçici ve koruyucu tedbirler mutlak surette hayata geçirilmelidir. Bölgedeki bazı barajlarda yapıldığı gibi kretin düzeltilmesi şeklinde alınabilecek palyatif uygulamalar, kabul edilebilir çözümler değildir." (https://www.barajguvenligi.com).

Baraj Güvenliği Derneği, basın bildirisinde özellikle hasarlı olan bazı dolgu barajlar için kış mevsimi nedeniyle acil önlemler alınması önerisinde bulunmuştur.

Prof. Dr. Hasan Tosun'un bu konuda dikkat çeken diğer bir açıklaması şöyledir:

"Uzun bir kuraklık döneminden sonra, tüm ülkemizde olduğu gibi deprem bölgesinin de önümüzdeki günlerde yağışlı bir periyoda maruz kalacağı bilinmektedir. İlgili barajların kretinde oluşabilecek su birikintileri; derin çekme çatlaklarında da depolanması halinde, olası kayma yüzlerindeki dolgu malzemesinin kayma dayanımını düşürecek ve bu durum, akma (creep) hatta ilerleyen kayma (proceeding sliding) şeklindeki göçmelerin oluşmasına neden olabilecektir. Bu nedenle; ilgili kurum yetkilerinin, kriz yönetiminden çok risk yönetimi esasında değerlendirme yapması ve bu yöndeki uygulamalara geçmesine gerek vardır."

Yıllar önce barajların deprem tehlikesi ve deprem sırasında barajların sismik hareketlerinin incelenmesi konuları ile ilgili bazı çalışmalar yapmıştım. Baraj Güvenliği Derneği'nin 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen barajlarla ilgili raporlarındaki gözlem ve inceleme sonuçlarını çok önemli buluyorum. Bir akademisyen merakı ile bu barajlarda bulunduğunu tahmin ettiğim ivme ölçerlerin (akselograf), 6 Şubat 2023 tarihindeki iki büyük deprem sırasında kaydettiği sismik hareketleri incelemek amacıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nden (DSİ), baraj kret üstü ve tabanında veya yakınındaki serbest alanda alınmış sismik kayıtlardaki maksimum ivme, hız ve yer değiştirme değerlerini istedim. 8 Haziran 2023 tarihinde 2304213360 başvuru sayısı ile CİMER sayfasından bu konuyla ilgili bilgi isteme yazımı gönderdim.

DSİ, 7 Temmuz 2023 tarihli cevap yazısında "Bilindiği üzere depolamalı tesislerde iş kapsamında ana kaya ve kret olmak üzere iki noktaya imali gerçekleştirilen ivme ölçerler Genel Müdürlüğümüz ile AFAD arasında imza altına alınan protokol doğrultusunda AFAD tarafından devralınmakta ve işletme ile bilgi aktarımının AFAD aracılığı ile karşılanması gerekmektedir" şeklinde bir açıklamada bulundu. DSİ'nin yönlendirmesi üzerine 10 Ağustos 2023 tarihinde, 2305450876 sayılı CİMER başvurusu aracılığı ile AFAD'dan deprem bölgesindeki barajlara ait ivme, hız ve yer değiştirme verilerine dair bilgileri istedim. 86 gün sonra 3 Kasım 2023 tarihinde AFAD'dan aldığım yanıtta "DSİ tarafından kurulan ve ivme ölçer verileri kurumumuza gelen baraj sayısı 46 dır. Söz konusu verilerin paylaşılması konusunda, ilgili kurumun kısıtlamaları mevcut" bilgisini aldım. DSİ'nin bana gönderdiği yazısında kısıtlamadan söz edilmezken, AFAD protokol gereği DSİ'nin böyle bir kısıtlama koyduğunu belirtiyor. Anlaşılan, bu "kısıtlamaları" sorgulamamız ve nedenlerini öğrenmemiz çok zor. Bir akademisyenin deprem sırasında barajların sismolojik davranışlarını incelemeye yönelik veri isteğini, görevi "Ülkemiz su kaynaklarını bilim ve tekniğe uygun olarak kullanıma sunmak, su ve ilgili toprak kaynaklarımızın çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik esasları dâhilinde geliştirilmesini sağlamak" olan ve "bilim ve teknik" sözcüklerini kullanan DSİ'nin "kısıtlamaları" manidardır.

Peki, DSİ bu verileri bana verseydi ben ne yapacaktım? Neden bu verileri istedim? Baraj Güvenliği Derneği tarafından yayımlanan raporlarda fotoğraflarla gösterilen ve hasarlara maruz kaldığı açıklanan barajların (Tosun, 2023), deprem sırasında etkisi altında kaldığı yer hareketlerinin somut değerlerini, barajın deprem sırasındaki baskın salınım periyodunu, barajın tepesindeki hareketin ne kadar büyütüldüğünü ve yeni deprem yönetmeliğindeki tasarım ivmesinin aşılıp aşılmadığı vb. deprem mühendisliği için önemli olan değerleri bulacaktım. Belki, bu konuda bir bilimsel makale veya rapor yazacaktım. Fena mı olurdu? Umarım o verileri temin eden AFAD, DSİ ile yaptıkları protokol gereği deprem sırasında barajlarda kaydedilen ivme verilerini değerlendirip, deprem bölgesindeki baraj ve göletlerin sismik davranışlarının analizini yapmış ve DSİ'ye raporla sunmuştur. Yıllar önce, bu tür bir çalışmayı Kahramanmaraş'taki Sır Barajı'nda kurduğum ivme ölçerlerle kaydettiğim deprem kayıtlarını kullanarak yapmış ve DSİ'nin düzenlediği bir sempozyumda sunmuştum (Eyidoğan vd, 2004). Böyle bir bilimsel araştırmanın ve bilgi üretiminin kime ne zararı var? Bilgi kuvvet değil midir?

Ülkemiz sathına yayılmış 500 aktif fayın hareket ederek her yıl 4.0-4.9 arası büyüklükte 160 deprem (10 yılın ortalaması),  5.0-5.9 arası büyüklükte 14 deprem ve 6.0-6.9 arası büyüklükte 2 deprem ve her dört yılda 7.0 ve daha büyük 1 deprem oluşma potansiyeli olan Türkiye'de, çeşitli büyüklüklerde toplam 735 baraj ve göletin deprem sırasında sarsıntı özelliklerinin anlaşılmasının ve bu özelliklere göre tasarımlarının yapılmasının ve gerektiğinde güçlendirilmesinin toplum güvenliği ve ekonomi açısından bir değeri yok mudur?

Elektrik üretimi yanı sıra tarımsal sulama için de kullanılan barajlarımızın mansaplarında milyonlarca insan yaşamaktadır. Bu açıdan, barajların deprem güvenliği çok önemlidir. Deprem afet sarmalına girmiş ülkemizin (Eyidoğan, 2023) bir üniversitesinde Jeofizik ve Sismoloji konularında 35 yıl hizmet etmiş bir akademisyen olarak, maddi kazanç beklemeyen bir araştırmacı olarak veri tabanlı bir araştırma yapmamın kime ne zararı olur?

Türkiye'nin deprem kuşağındaki bir ülke olması ve barajlarımızın çoğunun önemli derecede deprem tehlikesi altında bulunması nedeniyle daha çok sayıda barajımızın deprem kayıtçıları ile donatılması, hem deprem sırasındaki barajların hareketlerinin anlaşılması ve hem de su seviye değişimlerinin baraja etkilerinin incelenmesi bakımından önemlidir. Böyle bir donanım, aynı zamanda barajlarımızın deprem güvenliği üzerine yapılacak jeofizik, sismolojik, jeolojik ve jeoteknik çalışmaların ve yayınların artmasına ve inşaat mühendislerinin depreme daha dayanıklı barajlar inşa edilmesine önemli katkılar sağlayacaktır. Türkiye, deprem araştırmaları için doğal bir laboratuvardır. Bu nedenle, ülkemizdeki meslektaşlarımız yanı sıra yurt dışından bir çok jeofizikçi ve deprembilimci (sismolog) meslektaşımız ülkemize gelip depremle ilgili çok yönlü bilimsel araştırmalar yapmakta ve yayınlamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Gelecek Yüzyılı'nı inşa ederken, depremlerden dolayı büyük kayıplar veren bu coğrafyada, her sahada ve her sektörde deprem kaynaklı kayıplarımızın azaltılması hedefine yönelik bilimsel ve teknolojik gelişmelere bütün kurumların kapılarının açılmasını, işbirliklerinin artırılmasını, depremlerimiz ile ilgili daha çok bilimsel araştırmalar yapılmasını ve veriye erişimde anlamsız "kısıtlamaların" kaldırılmasını bekliyoruz.


Kaynaklar

Eyidoğan, H., Üçok, M. ve Ankın, S., 2004. Sır Barajı Kuvvetli Hareket Kayıtlarının Analizi (1997-2003), 1. Ulusal Barajlar ve Hidroelektrik Santraller Sempozyumu, 1-3 Haziran 2004, Ankara, 479-485.

Eyidoğan, 2023. Türkiye deprem afetleri sarmalına girmemelidir, T24, Bağımsız İnternet Gazetesi, https://t24.com.tr/yazarlar/haluk-eyidogan/turkiye-deprem-afetleri-sarmalina-girmemelidir,42150

Tosun, H., 2023. 06.02.2023 tari̇hli̇ Pazarcık (Mw7.7) ve Elbi̇stan (Mw7.6) depremleri̇:   Bölgedeki barajlarda oluşan hasarlar üzerine değerlendirme, Baraj Güvenliği Dergisi, Çankaya, Ankara, 150 sayfa. https://www.barajguvenligi.com/sayfa/31/iki-buyuk-depremin-barajlar-uzerindeki-etkisini-degerlendiren-2-rapor

Türkiye Gazetesi, 2023. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/malatya-valiliginden-aciklama-catlaklar-olusan-baraj-suyu-tahliye-ediliyor-947721

Yazarın Diğer Yazıları

6 Şubat 2023 Türkiye ve 1 Ocak 2024 Japonya depremlerinin muhasebesi

Türkiye’deki can kaybı oranı Japonya’dakine oranla yaklaşık 32 kez daha fazla oluyor

“Deprem korkuttu” ve “depremi bildi” ile sorunlar çözüldü mü?

Deprem tehlike haritalarımız ve deprem bina yönetmeliklerimiz var olmasına rağmen şu soru akla geliyor: Bu tehlike ve kurallar biliniyorsa neden depremlerde yıkılıyoruz ve canları kaybediyoruz?

İstanbul depremi, Marmara depremi olacak

Neden böyle söylüyorum? Çünkü yoğun ve dayanıksız yapılaşmanın olduğu bölgelerde büyük deprem “bölge depremi” olur. Bu tezimi güçlendirecek yalnızca iki örneği aşağıda veriyorum