13 Haziran 2023

Messi ve Ronaldo sıkıyorsa bu turnuvada satranç oynasın; Louis Vuitton, reklam kampanyası fikrini Türklerden almış olabilir mi?

Türkiye’de 1 milyon 200 bin satranç sporcusu var. Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay, "30 binin üzerinde okulda satranç sınıfı açarak, binlerce çocuğumuza ulaştık. ‘Satranç Sınıfları’ ile hayatı değişen, pek çok uluslararası başarıya imza atan sporcumuz var. Örneğin Handenur Şahin, 2 yaşında SMA ile karşı karşıya kaldı ama azmi ile tüm engelleri ortadan kaldırdı, 2021’de ‘Kadın Usta Adayı’ unvanını aldı, 2023’te ilk kez düzenlenen FIDE Engelliler Satranç Olimpiyatı’nda yarışan tek kadın sporcu oldu, ‘Avrupa’nın Mücadeleci Ruhuyla Öne Çıkan Engelli Kadın Sporcusu’ ödülüne layık görüldü" diyor

Messi ve Ronaldo (solda), Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu

Satranç denince aklıma ilk olarak Stefan Zwieg’ın Naziler tarafından hücre hapsine alınan karakterinin gizlice odasına sokmayı başardığı bir satranç kitabıyla yalnızlıktan kurtulmasının anlatıldığı, 1943 yılında yayımlanan ‘Satranç’ isimli kitabı geliyor. Hatta satranç kitabıyla birlikte tecrit alanına ilk döndüğü anı karakteri şöyle dillendiriyor: "Kitapla birlikte cehennemime geri döndüğüm an, ne andı! Sonunda yalnızdım ve artık asla yalnız olmayacaktım!"

2020 Netflix yapımı ‘The Queen’s Gambit’ isimli mini diziyi de unutmamak gerek. Ancak son dönem popüler kültüründe satrancın en çok konuşulduğu an; şahın, matın, vezirin, filin, atın bile ağzını açık bırakacak miktarlardaki paraların havada uçuştuğu futbolcu Messi ve Ronaldo’nun Louis Vuitton markası için kamera karşısına geçtiği o tek kare olmalı. 2022 yılının son aylarında gerçekleşen bu buluşma için Ronaldo’nun banka hesabına 2,4 milyon dolar, Messi'nin da 1,7 milyon dolar yattığı söylendi. Ne diyelim; zenginin ‘şah’ı züğürdün çenesini ‘mat’ edermiş!

Louis Vuitton, reklam kampanyasında Türklerden esinlenmiş olabilir mi?

Peki, böylesine pahalı bu fotoğraf karesinin çok benzerinin daha önce yine birbirlerine rakip olan iki Türk sporcuyla çekildiğini söylesem… Üstelik bedavaya.

2001 yılında Visa Olimpik Koleksiyon Fotoğraf Albümü’nde yer alan karede, halterde Dünya, Avrupa ve Olimpiyat şampiyonları olan Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu satranç tahtası karşısında…

Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu, 2001

Halil Mutlu, o fotoğrafın hikâyesini 2017 yılında şöyle anlatıyor:

"Şimdi o gün Naim Abi için yabancı basından birileri geldi ve antrenmandan fotoğraflar çekti. Ara verilince üst kata çıkıp oturduk. Arada satranç oynardık. Yine öyle karşılıklı oturduk. O sırada gazeteciler yoktu, doğaçlama oldu. Gazetecilerden biri yukarı geldi ve fotoğraf için izin istedi. O zamanlar Avrupa’da tam tanınmıyordum, yolun başındaydım. Kalkmak istedim, Naim Abi fark etmez dedi. Poz verme amacımız yoktu. Naim Abi satrançta iyidir, hararetli oynar…"

İki kare arasındaki benzerlik benim keşfim değil, ama şimdi gel de düşünme, Louis Vitton bu fikri bizimkilerden çalmış olabilir mi? Sonuçta Almanya’nın bile kıskandığı bir ülkeyiz.

Türkiye’de 1 milyon 200 bin satranç sporcusu var

Peki, ben neden durduk yere satranç ile ilgili konuşuyorum. Sebebi 7-11 Haziran günleri arasında Aydın’da gerçekleştirilen 2023 Türkiye Okul Sporları Satranç Şampiyonası.

Türkiye Satranç Federasyonu’nun 2005 yılından beri ana sponsoru olan Türkiye İş Bankası’nın davetiyle bu turnuvayı yakından izleme şansına sahip oldum. Türkiye’nin 51 kentinden 138 okul takımı ve 706 sporcu bu turnuva için Aydın’a gelmişti.

Gençlik ve Spor Bakanlığı verilerine göre, satranç tüm spor dallarını geride bırakarak tam 1 milyon 200 bin sporcuya ulaşmış. Yani Türkiye’deki her 10 sporcudan biri satranç sporcusu. Bu oran dünya ortalamasının da üzerindeymiş. Yani Messi ve Ronaldo gerçek bir düello istiyorsa, Türkiye’ye gelebilir. Hodri meydan.

"Ben hiçbir işe yaramayacak mıyım bu hayatta?"

Turnuva öncesi masaları dolaşırken bir sohbete kulak misafiri oluyorum. 18 yaşındaki Yusuf Kaya’nın satranç için söyledikleri dikkatimi çekiyor, yanına gidiyorum.

"Ne kadar yakışıklısın sen yahu" diye konuya tam ortadan giriyorum. Karşılığında "Teşekkür ederim, o sizin gözlerinizin güzelliği" yanıtını alacağımı hiç beklemiyordum elbette. Hopa’da yaşayan 18 yaşındaki Yusuf’un nezaketi ve flört yolunda emin ama ölçülü adımları memleketteki diğer abilere ders olur umarım, diyelim.

Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay ve sporcu Yusuf Kaya

Yusuf’la satranca nasıl başladığını konuşuyoruz. Başlıyor anlatmaya:

"Ben 6 aylık doğmuşum ve 5,5 yaşında serebral palsi teşhisi konmuş. Diğer çocuklar gibi dışarıda koşup oynayamıyordum. Onları izlerken babama bakıp ‘Ben hiçbir işe yaramayacak mıyım bu hayatta?’ diye sorduğumu hatırlıyorum.

Bir gün dayım eve satranç takımı getirdi ve hayatım değişti. Bu sayede okulda yeni arkadaşlar edindim, Aydın gibi yeni yerler gördüm. Ben onlara imrenerek bakarken artık onlar benim oyunuma imrenerek bakmaya başladılar. Satranç hayatı daha çok sevmeme yardımcı oldu. Benim sosyalleşmemi, hayata adapte olmamı sağlayan bir araç haline geldi. Sekiz yıldır üst üste kendi ilimde satranç şampiyonuyum."

Ben ve Yusuf Kaya, Aydın’daki turnuvadayız

The Queens’s Gambit' dizisini beğenip beğenmediğini soruyorum ama o bana başka bir film öneriyor:

"Küçükken hocamın vasıtasıyla bir film izlemiştim, yanlış hatırlamıyorsam ismi ‘Minik Hamleler’ gibi bir şeydi. Orada sıradan bir çocuğun satrançla tanışıp, yeteneğini fark edip, bir satranç hocasıyla derslere başlayıp arada kavga etmesi, yollarını ayırması, sonra tekrardan birleşmeleri, sonra hocasının yönlendirmesiyle şampiyon olması beni etkilemişti. Hiçbir şekilde yılmaması etkileyiciydi.

Filmlerde izlediğimiz kişiler nedir? Hiç eksiği olmayan kişilerdir genelde. Ama o filmde o yaştaki bir çocuğun zorluklarını görüyoruz. Arkadaşları dışarıda oynarken o saatlerini masada geçiriyor. Bazıları onunla dalga geçiyor. Bazen kaybettiği zaman siniri bozuluyor ve oynamayı bırakıyor. O film beni etkilemişti."

"Senin kaybetmekle aran nasıl, sinirleniyor musun" diyorum.

"10 yaşındayken bir kere ağlamıştım" diyor ve devam ediyor: "O anla ilgili hatırladığım şey şu, önceki maçım dört saat sürmüştü. Tüm salon beni bekliyordu. Ben çıktım bir küçük parça ekmek yiyip diğer maça girdim. O da altı saat sürdü. Ve ben o maçı kaybettim. Hiçbir şey anlamıyorum, boş boş etrafa bakıyorum. Sinirim çok bozuldu. Oturdum ağladım, yüzüm gözüm mosmor oldu (gülüyor)."

"Annem babama ‘Çocuğa şu satrancı bıraktır artık, kendini hasta edecek’ dedi. Babam da ‘Eğer ağlayacak kadar bu işe önem veriyorsa ben bıraktırmam’ dedi ve öyle devam ettim. Bunu hobi olarak yapmama rağmen hâlâ daha kaybettiğimde sinirim çok bozuluyor, artık ağlamıyorum ama kendime kızıyorum (gülüyor)."

Satrancı geride bırakıp, bir genci gördüğünde yürürlüğe giren şaşmaz yetişkin rutiniyle o sıkıcı soruyu sormaktan geri kalmıyorum: Ne okumayı düşünüyorsun?

"Kafamda biraz bir şeyler oluşmaya başladı. Tıp okuyamayacağımı biliyorum mesela. İnsanları hasta ve kötü görmeye dayanamıyorum çünkü. Bilgisayar mühendisliği okuyabilirim diye düşünüyorum… Bir de tabii şimdi garip gelecek ama çocuk psikoloğu da olmak istiyorum.

Ben ilkokuldan beri hiçbir insanın kötü olarak doğmadığına inanıyorum. Büyüdükçe hayatında kötü şeyler yaşayabilir ve kötü bir insana dönüşebilir. O yüzden ben çocukların kötü huyları henüz oturmadan konuşarak onların sorunlarını çözmeyi düşünmüşümdür. Ama hâlâ kafamda tam oturtamadım…"

Velhasıl, Yusuf’un satrançla olan serüvenine tanık olunca, kitapçılarda "çok satan" raflarında sıralanan ‘Başarılı Olmanın 1500 Yolu’vari "kişisel girişim" (evet "gelişim" demedim) kitaplarının sayfalarında kalıp yola koyulamayanları düşünüyorum.

30 bin okula ve hükümlü çocuklara satranç

Türkiye Satranç Federasyonu, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün iş birliği ile yürüttüğü "Yeni Hayata Bir Hamle" projesi kapsamında hükümlü çocukları satrançla tanıştırmış. Projeyle 30 ceza infaz kurumunda 40 satranç sınıfı açılmış.

Federasyon, "Benim Hamlem Benim Geleceğim" projesi ile de 35 Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde; denetimli serbestlik kapsamındaki kadınlara ve çocuklara satranç eğitimi vermeye başlanmış.

Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay’ın aktardığı aşağıdaki bilgiler çarpıcı:

"Türkiye Satranç Federasyonu olarak ana sponsorumuz Türkiye İş Bankası ile bugüne kadar 30 binin üzerinde okulda satranç sınıf açarak, binlerce çocuğumuza ulaştık.

‘Satranç Sınıfları’ projesi ile hayatı değişen, pek çok uluslararası başarıya imza atan sporcumuz var.

Handenur Şahin

Örneğin Handenur Şahin, 2 yaşında SMA ile karşı karşıya kaldı ama azmi ile tüm engelleri ortadan kaldırdı; satrancın da engelleri, zamanı, mekânı ortadan kaldırdığını başarılarıyla kanıtlayan bir sporcumuz oldu. 2021 yılında 2000 Elo puanına ulaşarak WCM yani Kadın Usta Adayı unvanını aldı… 2023 Ocak’ta ilk kez düzenlenen FIDE Engelliler Satranç Olimpiyatı’nda yarışan tek kadın sporcu oldu. Yine FIDE tarafından, Avrupa’nın Mücadeleci Ruhuyla Öne Çıkan Engelli Kadın Sporcusu ödülüne layık görüldü…"

Oscar Wilde der ki, "Akıp giden bataklığın içindeyiz, ama yıldızlara bakıyor bazılarımız..."

Yıldızlara bakanlara alkış...

Berna Abik kimdir?

1988 yılında İstanbul'da doğdu. Editörlük hayatına dünyanın önemli şehir dergilerinden biri olan Time Out'ta başladı. Daha sonra Doğan Burda dergi grubu bünyesindeki İstanbul Life dergisinde çalıştı. 

Son olarak T24 ekibine katıldı; burada editörlük ve video röportajlar yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

'Operadaki Travesti' ile Kübra Uzun her pazar yayında!

Kübra Uzun: Ben aslında hep ara yüzlerle var oldum, benim için hayat, isim cisimden ziyade performatif olarak yaşadığım anlar. Burada benler ve benlikler var…

Adnan Oktar mağduru baba Elvan Koçak’ın ‘Katarsis’i üzerinden sorular...

Bir çocuğun cinsel istismara uğramasını pornografik bir soruya dönüştürmekle hangi ‘Katarsis’ sağlanıyor? 

Deprem çocuğunun 'şah ve mat'ı: Hena, enkaz altında kalan satranç kupasına nasıl kavuştu?

"Enkaz altında kaldığına üzüldüğün, manevi değeri en fazla olan şey senin için neydi?”