Kars, benzersiz tarihi ve doğal güzellikleri kadar, bu mirası koruyan ve yaşatan insanlarıyla da özel bir şehir. Bu kadim kentte yaptığım ziyaret sırasında, Kars’ın ruhunu yansıtan, değerlerini geleceğe taşıyan değerli insanlarla tanıştım. Bu insanlar, Kars’a gelen kültür insanları, araştırmacıları ve turistler ile gönüllü olarak ilgilenerek şehrin tarihini ve kimliğini onlarla paylaşıyor.
Sarı Ev: Kars’ın en güzel evi
Ziyaretim boyunca konaklama imkânı bulduğum yer, Hatice Güvensoy’un eviydi. Kentte “Sarı Ev” ya da “Rus Evi” olarak bilinen, Baltık mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu ev, Kars’ın tarihi dokusunu gözler önüne seriyor. Karslı iş insanı Tuncer Güvensoy’un 1999 yılında harabe halde satın alıp aslına uygun şekilde restore ettiği bu yapı, bugün “Tuncer Güvensoy Evi” ismi ile bir aile evi olarak hizmet veriyor. Kars’a büyük katkılar sunan Tuncer Güvensoy’un vefatından sonra eşi Hatice Güvensoy, 2005 yılından bu yana, eşinin anısını yaşatmak amacıyla başka bir örneği olmayan bu özel yapıyı misafirleri için açık tutuyor.
Tuncer Güvensoy Evi
Tuncer Güvensoy Evi
Tuncer Güvensoy Evi 1890 yapım tarihini taşıyor
“Evimizi her an bir misafir gelecekmiş gibi hazır bekletiyoruz” diyen Hatice Hanım, Sarı Ev’in hem bir kültür merkezi hem de bir konukseverlik anıtı olarak hizmet verdiğini ifade ediyor. Hatice Güvensoy, hiçbir karşılık beklemeden Kars’a gelen yüzlerce kültür insanını burada ağırladı ve ağırlamaya devam ediyor.
Hatice Güvensoy Sarı Ev'in önünde
Hatice Güvensoy
“Elleri nasır tutmuş Kars”
Daha önceki ziyaretlerim esnasında tanıştığım bir diğer önemli isim ise yönetmen İbrahim Süleymanoğlu. Kars’ın kültürel geçmişine dair derin bilgi birikimiyle, sohbetlerine katılan herkesi etkileyen bir isim. Sinema tutkusu ve arkeolojiye olan ilgisi, Kars’ın hem geçmişine hem de geleceğine ışık tutuyor. Süleymanoğlu, kentin hafızası olarak nitelendirilebilecek önemli bir kültür elçisi ve çok sayıda belgeseli var.
Süleymanoğlu; “Benim Kars’ım, elleri nasır tutmuş, gözleri uzakta birilerini bekleyen biraz yorgun ve kimsesiz. Ruslarla yapılan dört savaş, Sarıkamış ve unutulmuşluk var. Özelleştirilmesine rağmen milli sermayenin göz ardı ettiği bir şehir. Kalitesiz turizme karşıyız. Öncelikle şehrin kültürünün iyi anlatılmasını ve o şekilde algılanmasını, tanınmasını istiyoruz. Ülkemizde diğer bozulan yerlerde yaşananları istemiyoruz. Kars’ın kültürü ile ön plana çıkması çok önemli. Bu yüzden çalışıyoruz” diyerek duygularını ifade ediyor.
Sinema tutkunu: Sine-Kars
“Her hafta aynı gün, aynı yerde, aynı saatte” şiarı ile yıllardır Sine-Kars Sinema Günleri’ni düzenleyen İnan Ercan da Kars’ın kültürel dokusuna anlam katan isimlerden biri. Kentteki tek sinema salonunda çarşamba akşamları sanat filmlerini yerel halkla buluşturarak, kenti bir festival merkezi haline getiriyor. Ercan’ın düzenlediği film gösterimleri, Kars’ın kültürel zenginliklerini farklı bir platformda yansıtıyor ve bu özel coğrafyaya değer daha katıyor.
İnan Ercan
Kars’ın kültürel hafızası: Sezai Yazıcı
Son olarak, araştırmacı-yazar Sezai Yazıcı, Kars’ın tarihini, mutfak kültürünü ve çokkültürlü yapısını eserlerinde ölümsüzleştiren bir isim. Yazıcı’nın “Ani Kaynakça/ Bibliography”, “Seyyahların Gözünden Ani”, “Ani Sırları / Secrets of Ani”, “Through the Eyes of Travelers” gibi eserleri, bölgenin tarihine ışık tutuyor. Geçmişte Kent Konseyi’ndeki çalışmaları ve Ani Antik Kenti’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için verdiği çaba, Kars’ın dünya sahnesindeki yerini güçlendirdi. Kitapları İngilizce ve Türkçe olarak dünya kütüphanelerinde araştırmacılara ışık tutuyor.
Kars’ın tarihine dair bu zengin anlatıları daha derinlemesine keşfetmek için Sezai Yazıcı ile bir araya geldik. Şehrin yüzyıllar boyunca süregelen kültürel, gastronomik ve mimari dönüşümünü, tarih sahnesindeki önemini ve gelecekteki potansiyelini konuştuğumuz bu sohbet, Kars’ın bilinmeyen yüzlerine ışık tutuyor. Yazıcı’nın bilgilerle dolu dünyasında Kars’ın bambaşka bir perspektifini keşfetmeye hazır olun.
Sezai Yazıcı
Kars’ın tarih zenginliği: Sezai Yazıcı ile derin bir yolculuk
- Kars mutfağı ve kültürü hakkında neler söylersiniz?
Kars, sadece kaşarı ve kardan ibaret değil. Çok derin bir yemek kültürüne ve tarihsel mirasa sahip. 14. yüzyılda Ortadoğu’dan ve Batı’dan pek çok sebze ve meyve bu bölgeye ulaştı. Pers, Sasani ve Safevi kültürlerinin etkisi ile burada zengin bir mutfak oluştu. İranologlar, bu mirası sahiplendiği için kuramlarını yaymaya çaba gösteriyorlar. Kars, aynı anda hem bir Anadolu hem de bir Kafkas kenti. Bu ikili kimlik, kültürünü ve mutfak mirasını daha da özgünleştiriyor.
- Kars’ın tarih sahnesinde tanınmasını sağlayan olaylar nelerdi?
Kırım Savaşı, Kars’ı dünya sahnesine taşıyan önemli olaylardan biri. Osmanlı’nın Batı ile Ruslara karşı yaptığı ittifak, Kars’ın tanınırlığını artırdı. Bu dönemde Batılı gazeteciler ve düşünürler Kars’a geldi. Burada hem savaşı izlediler hem de kentin mutfağını ve kültürünü tanıttılar. Örneğin, Karl Marx, Kars Direnişi üzerine dört makale yazdı. Bu makalelerde Kars’ın Osmanlı ile haklı bir mücadele verdiğini vurguladı. Rusların 93 Harbi’nden sonra bölgeye yerleşmesi ile Kars çok kültürlü bir yapıya kavuştu. Malakanlar, Estonlar ve Almanlar gibi gruplar bu coğrafyada kendi kültürlerini de yaşattılar.
- Rusların Kars’a etkisi nasıl oldu?
Ruslar, 1881 yılında bir komisyon oluşturarak Kars’ı planlı bir kent haline getirdi. Güney-kuzey ve doğu-batı eksenlerinde caddeler inşa edildi. Baltık mimarisi ile Osmanlı ve Ermeni tarzlarının birleştiği bir kent doğdu. Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın köşkü gibi önemli yapılar korunarak şehrin dokusuna saygı gösterildi. Hatta şehrin imar planı, Kars’ı Türkiye’nin ilk planlı kentlerinden biri yaptı. Bu süreçte her evin oturacağı alan bile dikkatle planlanmış, halkla uzlaşarak kamulaştırma işlemleri gerçekleştirilmiştir.
- Kars’ın turizmdeki yeri nasıl gelişti?
Son yıllarda Doğu Ekspresi gibi tren yolculukları sayesinde Kars, kış turizmi için gözde bir rota haline geldi. Ani Antik Kenti, Çıldır Gölü ve Sarıkamış kayak merkezi turistlerin ilgisini çeken başlıca yerler. Ancak, turizmin yalnızca belli alanlarla sınırlı kalmaması gerekiyor. Örneğin Verişan Köyü’nde IV. Murat’ın kahve içtiği yer bir hikâye olarak öne çıkarılabilir. Sipahilerin Selim’e kadar cirit oynayarak yaptığı yolculuk, günümüzde turistik etkinliklere dönüştürülebilir. Soğanlıbel-Verişan-Selim menzilinin turizm açısından büyük bir potansiyeli var. Uzun Zaim-Akyaka rotası doğa sporları severler için görülmesi gereken bir yer. Halen yasak bölge içerisinde bulunan Horomos Manastırı ve Magazbert Kalesi gibi çok değerli kültürel varlıklarımızın da yasak bölge statüsünden çıkarılıp turizme açılması büyük önem taşımaktadır. Akyaka’daki kanyonlar, Camışlı Köyü ve Digor yakınlarındaki Beş Kilise rotası keşfedilmeyi bekliyor.
- Ani Antik Kenti’nin UNESCO Dünya Mirası süreci nasıl gerçekleşti?
Naif Alibeyoğlu’nun Belediye Başkanlığı döneminde Kent Konseyi Genel Sekreteri olarak hazırladığımız raporlarla Ani dört kez üst üste Dünya Anıtlar Fonu tarafından müdahale edilmesi gereken dünyadaki 100 site arasına alındı. Bunun dünyada bir başka örneği yok. Ani, 2004 yılına kadar yasak bölgeydi. Ziyaret için Emniyet Müdürlüğü, Müze ve Subatan Tabur Komutanlığı’ndan izin almak gerekiyordu. Engellerin kalkmasıyla Ani, 2016’da UNESCO Dünya Mirası listesine girdi. Ancak restorasyon çalışmalarında bazı eksiklikler var. Ani, Anadolu’da çok kültürlülüğün simge kentidir. Örneğin 970-1320 yılları arasından Ani’de egemen olan yedi iktidar döneminde Türkçe, Ermenice, Yunanca, Arapça Gürcüce ve Farsça olmak üzer altı dil konuşuluyordu. Mısır’dan gelen ipekli kumaşlarla Çin’den gelen porselen Ani’de aynı anda satılıyordu. Restorasyonlar daha nesnel ve bilimsel bir şekilde yapılmalı.
- Kars’ın doğal ve kültürel mirası için neler söylersiniz?
Kars’ta Anadolu’nun başka hiçbir yerinde göremeyeceğiniz bir mimari var. Alpler’in karına eşdeğer kalitede karı ve doğal güzellikleriyle benzersiz bir yer. Camışlı Köyü’ndeki tarih, Verişan’da IV. Murat’ın izleri ve Akyaka’daki kanyonlar keşfedilmeyi bekliyor. Kars’ın 1600 bitki türünden 80’i endemik, 20’si ise nadir türler arasında. Ayrıca, Ani Antik Kenti’nde altı hükümdarlığın mirası var. Bu nedenle, Kars’a gelenler en az dört günlerini buraya ayırmalı. Ani, Boğatepe, Sarıkamış ve tabyalar mutlaka görülmeli.
- Kars’ın adını duyuran önemli isimler kimlerdir?
Eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’nun çok önemli katkıları oldu. Adlarını unuttuklarım beni bağışlasınlar aklıma ilk gelenler Orhan Pamuk, Ataol Behramoğlu, İlhan Koçulu, Sezen Aksu, Uğur Yücel, Barış Yarkadaş, Deniz Zeyrek ve Hatice-Tuncer Güvensoy, Kars’ın kültürel mirasına katkı yapan önemli isimlerdir.
- Kars’ın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Kars, bir turizm kenti olarak daha da gelişebilir. Bunun için turizmi yalnızca belirli bölgelerle sınırlandırmamak gerekiyor. Kars’ın kültürel ve tarihi zenginliği, kentin her köşesine yayılmalı. Turizmin her bireyi içine alacak şekilde organize edilmesi şart. Yeni bir süreçle bu mümkün olabilir.