Kültür-Sanat

Zeliş'in ilk sayısı yayında: Gelin, kadınlar arası aşkı ve dayanışmayı birlikte örgütleyelim

Lezbiyen Biseksüel Feministler, bültenlerini bu sene hayatını kaybeden Zeliş Deniz'e adadı

22 Kasım 2015 16:32

Lezbiyen Biseksüel Feministler örgütü, eylül ayında bir trafik kazası sonucu LGBTİ aktivisti Boysan Yakar ve Mert Serçe ile hayatını kaybeden Zeliş Deniz’in anısını yaşatmak için çıkardıkları bültenin adına 'Zeliş' ismini verdiler. İlk sayısı bugün çıkan bültende "Kadın kadına aşk çok güzel, gelin, kadınlar arası aşkı ve dayanışmayı birlikte örgütleyelim" çağrısı yapan grup, "Kendi alt kültürümüz üzerine daha fazla söz üretmek istiyoruz, lezbiyen ve biseksüel şairler, oyuncular, pop starlar, politikacılar hakkında artık yalnızca gettolarımızda değil, yayınlarımızda, sosyal medyada konuşmak istiyoruz. Sokakta eylemlilik üretmekle beraber, kültürel ve sosyal hayatın her alanında daha çok görünür olmayı hedefliyoruz" ifadesini kullandı.

Bültenlerini Zeliş Deniz'e adadıklarını açıklayan Lezbiyen Biseksüel Feministler, amaçlarını şu satırlarla açıkladı:

"Biz bu yola örgütlü olarak girmeye karar verdiğimizde, Zeliş de bizimle birlikte idi. Bazen fazla geveze, bazen fazla duygusal, ama her daim var olan yüksek enerjisi ile toplantılarımızı şenlendiriyordu.  Bültenimizin ismini Zeliş koymaya karar  verdik. Bu bizim için, mücadelemizde yaşatmanın somut sözünü vermek anlamına geliyordu…"

Grup, internetten yayınlanan bültenin "Biz kimiz" başlıklı bölümünde örgütlenme hikâyelerini şöyle anlattı:

"Lezbiyen biseksüel feministlerin örgütlenme hikâyesi, çoğumuzun buna duyduğu ihtiyaç yıllardır baki olsa da, ‘artık yeter’ dediğimiz bir boğulma anı ile başladı. Memlekette 20 yıldır mücadele veren LGBTİ hareketinin görünürlüğü son 10 yılda epey artmış olsa da, feminist hareketin tarihi çok daha eskiye uzansa da, yıllardır bu iki hareket içinde, daha birçok muhalif alanda ve her yerde var olan bizler, görünürlük sorununu bir türlü aşamıyorduk ve özgül deneyimlerimizi/meselelerimizi konuşabileceğimiz bir zeminin eksikliğini hissediyorduk.

Her sene yapılan Onur Yürüyüşü’ne kendi varoluşumuzu kutlamak için binlercemiz katılsa da çoğunlukla gayleri desteklemek için gelen heteroseksüel kadınlar olarak algılanıyorduk. Bu yılki Onur Yürüyüşü’ne yapılan polis saldırısının ardından, saldırıyı protesto etmek amacıyla 14 Temmuz’da Kadıköy’de bir yürüyüş örgütledik. Pankartımızda ‘Lezbiyeniz Biseksüeliz Feministiz Hizaya Gelmiyoruz’ yazıyordu. Heteroseksüel varsayıldığımız herhangi bir LGBTİ ya da feminist eylemde bulunmaktan çok farklıydı bu bizim için. Bu yürüyüşte ilk kez biz de varız, buradayız demiş olduk.

Yıllardır Kadıköy’de yaşayan bir arkadaşımız yürüyüşe dair hislerini şöyle anlattı: ‘’20 senedir bu sokaklarda ‘ben lezbiyenim’ diye bağırarak yürümek istiyordum, en sonunda bunu yaşadım, çok mutluyum.’’

Grubumuzun ismini Lezbiyen Biseksüel Feministler koyduk; aramızda bu ismi fazla doğrudan bulanlar da oldu, grubun ismini koymayı unutmuşuz gibi olmuş diyenler de… Daha yaratıcı bir isim mi bulsak diye tartıştık ama bir yandan da lezbiyen, biseksüel olduğumuzu lafı dolandırmadan bas bas bağırmak istiyorduk.

Kimliklere sığmayan, kendisini herhangi bir kimlikle tanımlamayanlar için sınırlandırıcı olma ihtimali üzerine de tartıştık bu ismin. Lezbiyenlik ve biseksüellik vurgusunu içeren feminist bir zemin olduğumuzun altını çizmek politik olarak elzemken, bir taraftan da dışlayıcı olma riski taşıyordu. Ama bu ismin içerdiği sözcüklerin ötesinde, cinselliği kimliklere kapatmayan, tek tip ve natrans bir feminizmi dayatmayan, cinsellik konuşmak ve örgütlenmek için deneyimi şart koşmayan, burada örgütlenme ihtiyacı ve hevesi olan herkesin kendisini rahat hissederek istediği kadar konuşabileceği bir ortamı birlikte oluşturmanın yollarını arayan bir grup olma arzumuzun gücüne inanarak ismimizin böyle kalmasına karar verdik.

Kadıköy’deki eylemimizden bu yana düzenli olarak bir araya gelerek, büyük teorik lafların altında ezilmeden, bilinç yükseltme benzeri toplantılarla deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Yaptığımız ilk bilinç yükseltmelerden biri, lezbiyen kelimesinin bizdeki ilk çağrışımları ve açılmamızla beraber bu çağrışımların nasıl değiştiği üzerineydi. Uzun süredir LGBTİ ya da feminist politika yapanlarımız da dahil olmak üzere, lezbiyen kelimesinin çoğumuz için nasıl yüklü bir kelime olduğunu fark ettik günün sonunda. Küçük yaşta sapıklıkla bir arada duyduğumuz bu kelimeyi yıllarca reddetmiştik belki, kadınlardan hoşlandığımızı bilsek de. Kimimiz için bu kelimeyle barışmak uzun zaman aldı. Üstelik küçükken Zeki Müren gibi bir rol modelimiz de olmamıştı. Zeyna’ya duyduğumuz hayranlığın lezbiyen arzuyla ilgisini kavrama sürecimiz zorlu geçti. Ama biz feministiz. Tüm bu acılardan ve öfkemizden bir özgürlük hikayesi çıkarmak istiyoruz. Niyetimiz cinsel yönelimimizi saklamak yerine, gururla söylediğimiz bir dünya yaratmak.

Heteroseksizmle mücadeleyi erkek egemenliği ile mücadeleden ayrı tutamayacağımız için de feministiz. Kimlik politikasını önemli görmekle birlikte, bize özgü ezilme biçimlerinin erkek egemen sistemle nasıl iç içe geçtiğini anlatmadan özgürleşemeyeceğimizi düşünüyoruz. Heteroseksizmin ailede, devlette, okulda, patriyarka ile ittifak kurarak hayatlarımızı nasıl sınırlandırdığını deşifre etmek istiyoruz. Heteroseksüelliğin yalnızca cinsel arzu ve pratiklerle ilgili bir mesele değil, kadın emeğinin ve bedeninin sömürülmesi, iktidarın ve kaynakların paylaşımı ile derinden bağlantılı bir kurum olduğunu düşündüğümüz için de feministiz. Erkeklerin bedenimize, emeğimize, kimliğimize, cinsel yönelimimize el koymasına izin vermeyeceğiz.

Hem LGBTİ hareketin hem feminist hareketin parçasıyız, hem LGBTİ hareketten hem feminist hareketten çok şey öğreniyoruz ve her iki harekete hem eleştirilerimiz var, hem de katkılarımız olacağını düşünüyoruz.

Cinselliği erkek tatmininden ibaret gören yaklaşım ile heteroseksizm arasındaki ilişkiyi düşünmeden cinselliğin politikasının yapılamayacağını düşünüyoruz. Lezbiyen pornolarda son anda ortaya çıkan büyük penisli erkekler olmadan da orgazm olabileceğimizi söylemek için de örgütleniyoruz.

Kadın kadına aşk çok güzel, gelin, kadınlar arası aşkı ve dayanışmayı birlikte örgütleyelim, diyoruz. Kendi alt kültürümüz üzerine daha fazla söz üretmek istiyoruz, lezbiyen ve biseksüel şairler, oyuncular, pop starlar, politikacılar hakkında artık yalnızca gettolarımızda değil, yayınlarımızda, sosyal medyada konuşmak istiyoruz. Sokakta eylemlilik üretmekle beraber, kültürel ve sosyal hayatın her alanında daha çok görünür olmayı hedefliyoruz.

Aramızda yıllardır feminist ve LGBTİ harekette politika yapanlar da var, daha önce hiçbir örgütlenmede yer almamış olanlar da… Kendi içimizde, deneyim, birikim, yaş, gibi kategoriler üzerinden hiyerarşiler yaratmadan, birbirimizden çok şey öğreneceğimize ve birbirimizi güçlendireceğimize olan inancımızla lezbiyen biseksüel feministler olarak yola çıkıyoruz."


Zeliş bültenindeki tüm yazıları okumak için tıklayın

İlgili Haberler