Bugün, Ukrayna krizini görüşmek üzere Minsk'te bir araya gelecek olan Fransa, Almanya, Rusya ve Ukrayna liderleri bir uzlaşmaya varmaya çalışacak.
Dört görüşmeci taraf da varılacak herhangi bir anlaşmanın geçen yıl 5 Eylül'de yine Minsk'de Rusya yanlısı ayrılıkçılar ile Ukrayna hükümeti arasında varılan uzlaşma üzerine inşa edilmesi gerektiğini söylüyor.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre, hayata geçirilemeyen 12 Maddelik Minsk Protokolü:
-Derhal ateşkes ilanı edilmesi
-Ukrayna'daki silahlı gruplar askeri donanım, savaşçılar ve paralı askerlerin geri çekilmesi
-Ateşkesin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT tarafından gözlenip denetlenmesi
-Donetsk ve Luhansk'daki isyancıların elindeki bölgelere yönetim yetkileri devredilmesi
-Ukrayna-Rusya sınırının AGİT tarafından gözlenmesi ve sınırda tampon güvenlik bölgeleri oluşturulması
-"Kapsayıcı ulusal diyalog"un devam ettirilmesi
-Donetsk ve Luhansk'da erken yerel seçime gidilmesini içeriyordu.
Bu temel üzerinde tarafların yeni Minsk görüşmelerindeki pozisyonları ise şöyle:
Ukrayna: özerklik ve anadile kabul
Kiev'in Batı yanlısı hükümeti şimdiye kadar yaptıkları açıklamalarda varılacak her türlü anlaşmanın Minsk protokolünde çizilen sınırlara dayanması ve çatışma bölgesinde ateşkes ilan edilerek ağır silahların geri çekilmesi taleplerini vurguladı.
Kiev, Donetsk ve Luhansk bölgelerinin "federal" bir yapıya kavuşmasına karşı ama daha fazla özerklik tanıyabileceğini ve Rus nüfusun anadile dair taleplerini karşılamaya hazır olduğunu söylüyor.
Ukrayna hükümeti bir barış gücü oluşturulmasına karşı ama, Rusya ile sınırların denetlenmesini, Rus savaşçı ve askeri donanımının Ukrayna'ya geçişine engel olunmasını da istiyor.
Rusya: çözüm mü iyi, çözümsüzlük mü?
Bölgedeki çatışmadan Kiev hükümeti ile Batı'yı sorumlu tutan Rusya, pozisyonunu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko'ya bu ay yazdığı bir mektupla bildirdi.
Gerçi mektubun içediği kamuoyuna açıklanmadı ama Rus yetkililerin açıklamaları bazı ipuçları veriyor.
Rusya Ukrayna merkezi hükümetinin bölgelere merkezden yetki devrini düzenleyen genel bir plan çerçevesinde Luhansk ve Donetsk'in daha geniş özerkliğe kavuşmasını istiyor.
Moskova yönetimi Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu tekrarlıyor ama bu süreçte Kiev hükümetinin isyancı bölgelerdeki güçlerle doğrudan diyaloğa girmesi gerektiğini düşünüyor.
Buna karşılık Putin yönetimi geçen yıl Mart ayında ilhak ettiği Kırım'ı Ukrayna'ya geri vermeyi düşünmüyor. Buna gerekçe olarak da yapılan referandumu gösteriyor.
Putin aslında isyancıların Minsk protokolünden bu yana elde ettiği toprak kazanımlarının da yeni sınır olarak dikkate alınmasını istediğini belli etti ama bunu kabul ettiremeyeceğini Rus tarafı da Berlin'de Ocak ayı sonunda yapılan ön görüşmede anlamış görünüyor.
Rusya'nın en büyük kaygılarından biri aslında Ukrayna'nın NATO'ya katılması ihtimali fakat bunu diplomatik temaslarda bir koşul olarak öne sürmedi.
Rusya medyasında da yer alan bazı değerlendirmelerde Putin'in uzun vadede Ukrayna'da bir çözüm değil çözümsüzlük istediği de öne sürülüyor. Böylelikle Rusya'nın Ukrayna üzerindeki etkisini sürdürebileceğini ve ülkenin Batı yanlısı yönetimini zayıf düşürebileceği hesabı yaptığını düşünenler var.
Avrupa: diplomasi sonsuza kadar devam etmez
Diplomasi masasında Avrupa'yı temsil ettiklerini ve ortak bir tutum benimsediklerini söyleyen Fransa ve Almanya da var.
Her iki ülke de kalıcı bir barış anlaşmasına varılmasını istiyor ama özellikle Paris diplomasinin sonsuza kadar sürdürülemeyeceğini vurguluyor.
Almanya ve Fransa barış anlaşması yapılamazsa daha fazla yaptırım uygulama tehdidinde bulunuyor ama barışa şans vermek için AB yaptırımları şimdilik buza yatırmış durumda.
Fransa ve Almanya, ABD tarafından değerlendirilen, Ukrayna'ya silah satışı seçeneğine ise karşılar.
İsyancıların yeni toprak kazanımlarının kabul edilebilir olup olmadığı konusunu ise konuşmuyorlar. Burada kırmızı çizgi Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ama adem-i merkeziyetçilik doğrultusunda ne kadar ileri gidilebileceği konusunda net bir çizgi görünmüyor.
Ayrılıkçı isyanlar
İsyancıların sözcüleri geçen yılın Eylül ayında Minsk protokolüyle kayda geçirilen sınır çizgilerinin artık geçerli olmadığını ve ilerledikleri alanlardan geri çekilmeyeceklerini söylüyorlar.
İsyancılar ayrıca Ukrayna içinde özel statü ya da özerklik şeklindeki bir çözümden değil ayrılıktan yana olduklarını da belirtiyorlar.
Acil talepleri ise Luhansk ve Donetsk'e yönelik Ukrayna ekonomik ambargosunun son bulması.