Rusya ile yaşanan uçak krizi ve Ankara, İstanbul ve Bursa gibi büyükşehirlerde gerçekleşen bombalı saldırılar ve Güneydoğu'daki çatışmalar turizm sektöründe yol açtığı kriz kendini dünyanın en önemli turizm bölgelerinden biri olan Muğla'da da gösterdi. Hürriyet muhabiri Burak Coşan, Fethiye, Ölüdeniz, Göcek, Dalaman, Marmaris, Bodrum ve Turgutreis gibi deniz ve güneş turizmi yapan tatil beldelerindeki boş otel ve kumsalları yazdı. Turizm çalışanları, ramazanın bitmesi ve okulların kapanmasıyla hareketlenme olacağını söylese de "yabancı turist olmazsa buralarda ‘hayat’ olmaz" ifadelerini kullandı.
Burak Coşan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (23 Haziran 2016) nüshasında yayımlanan haberi şöyle:
Dünya ve Türkiye turizminin en önemli destinasyonları arasında gösterilen Antalya’dan sonra ikinci ve son durağımız olan Muğla’dayız. Muğla’nın deniz-kum-güneş turizmi yapılan Fethiye, Ölüdeniz, Göcek, Dalaman, Marmaris, Bodrum ve Turgutreis gibi ilçe ve beldelerinde incelemelerde bulunduk. Düşen turist sayısından söz konusu yerler de nasibini almış. Birçok sahil yokları oynuyor. Otellerdeki boşluklar işletmecilerin canını sıkıyor.
Antalya’dan sonra Muğla’dayız. Burada da durum pek farklı değil. Muğla’daki ilk durağımız Fethiye Ölüdeniz. Yabancı turist sayısının bir hayli düşük olduğunu söylüyor bölge esnafı. Dünyaca ünlü Ölüdeniz plajlarında da ilk göze çarpan yine boş şezlonglar oluyor. Yerli turistin olmaması ise Ramazan ayına bağlanıyor. 13-17 Haziran tarihlerinde gezdiğimiz bölgede boşlukların olmasının bir diğer nedeni olarak o dönemde okulların daha kapanmamış olması gösteriliyor. Plajda konuştuğumuz görevliye ‘Okulların kapanması ve Ramazan ayının bitmesiyle plajlar dolar mı? Geçen yıl aynı dönemlerde durum nasıldı?’ diye sorduk. Cevabı şöyleydi: “Geçen yıl buralar çok daha fazla kalabalıktı. Okulların kapanması ve Ramazan ayının bitmesiyle hareketlenme olacaktır. Ancak yabancı turist olmazsa buralarda ‘hayat’ olmaz.”
Turist belirgin bir şekilde azaldı
Ölüdeniz’den sonraki durağımız ise Göcek. Aynı durumla karşı karşıyayız. Devam ediyoruz. Dalaman’a geçiş yapıyoruz. Dalaman Sarıgerme’de geniş kumsalların olduğu bölgede de halk plajları neredeyse tamamen boş. Otellerin plajlarında da aynı durum hakim. Dalaman merkezde az da olsa bir hareketlilik var. Ancak konuştuğumuz esnaf bu az olan kalabalığın yerel halktan kaynaklandığını söylüyor. Geçen yıllarda daha çok turistin bölgeye geldiğini anlatan esnaf, “Uzun yıllardır bölgede restorancılık yapıyorum. Ramazan aylarında biraz düşüş yaşansa da yemek saatlerinde yine de kalabalık olurdu. Bu yıl ise boş masaları bekliyoruz” diyor.
Tek elemanla bekliyorlar
Tekrar yola çıkıyoruz. Yönümüz Marmaris. Kısa bir yolculuğun ardından Marmaris’teyiz. Akşamüstü saat 16.00’dan sonra ilk temasımız esnafla oluyor. Burada da ilk gözümüze çarpan boş çarşı. Bir tekstil mağazasının çalışan ile sohbet ediyoruz. “Sabahtan beri oturuyorum. Ya bir ya da iki kişi mağazamıza girdi. İlk satışımı öğleden sonra yapabildim. Benim dışımda 3 kişi daha çalışıyordu bu mağazada. Ancak şimdi bir tekben kaldım. Patronun diğer mağazasında da aynı durum var. Orada da tek eleman bekliyor. Bizi de mağazaları kapalı tutmamak için işten çıkarmadı” diyor mağaza çalışanı.
1 ton karpuz alan 100 kiloya indirdi
Marmaris’te cadde üzerindeki bir manava uğruyoruz. Biraz konuştuktan sonra aslında sadece perakende satışı olmadığını, otellere de ürün tedarik ettiğini öğreniyoruz. Yoldan geçen müşteriye satışın neredeyse yarıdan fazla azaldığını söylüyor manavın çalışanı. Geçen yıl 4 kamyon ile otellere ürün yetiştirmekte zorlandıklarını anlatan çalışan şunları söylüyor: “Şimdi küçük araçlarla otellerin isteklerine cevap verebiliyoruz. Kamyonlarımız boş bekliyor. Depolarımız meyve-sebze dolu.” Depoların fotoğrafını çekmek için izin istiyoruz. Ancak kabul etmiyor ve devam ediyor: “Geçen yıl 1 ton karpuz sattığımız otele şimdi 100 kilogram karpuzu zor satıyoruz. Gerisini siz düşünün. 8 kişi işlere zor yetişirken şimdi 2 kişi manavda bekliyoruz.”
Denize sıfır otel bu yıl açılmadı
Akşamüstü 17.15’ten sonra sahile iniyoruz. Burası da Alanya ya da Belek’ten farklı değil. Sahiller ve şezlonglar boş. Saat biraz geçtiği için boş olabileceğini düşünüyoruz. Sahilde birkaç yerli turist ve çalışanlara durumu soruyoruz. Boşluğun saatle alakası olmadığını, günün her saatinde bu görüntü ile karşılaşılabileceğini belirtiyorlar. Denize sıfır konumda havuzu güvenlik şeridi ile çevrilmiş bir otel gözümüze çarpıyor. Fotoğraflarını çekerken otelin bekçisi bizi karşılıyor. Otelin neden kapalı olduğunu soruyoruz. “Patron bu yıl açmak istemedi. Rezervasyonların çok kötü olduğunu, açsa da bir fark olmayacağını söyledi” şeklinde cevap veriyor. 150’ye yakın odası olan 5 yıldızlı bir otelde ise sadece 25 odası dolu.
Artık çarşıda çok rahat yürüyorum
Turumuzun son duruğu Bodrum. Yerli-yabancı turistlerin gözde noktalarından Bodrum’da bazı sahillerde kalabalıkla göze çarpıyor. Ancak yer yer boşlukların hakim olduğu bölgelerde var. Çarşıları diğerlerine göre biraz daha yoğun. Ancak esnaf ‘kuru kalabalık’ olarak nitelendiriyor. Satış yapmadan günü kapattıklarını söyleyenler var. Her daim kalabalık olan Bodrum çarşılarında yine de geniş boşluklar göze çarpıyor. 27 yıldır Bodrum’da gözlük sattığını söyleyen bir esnaf, “4 metre uzağımda olan karşıdaki esnaf arkadaşımın dükkanına geçemezdim insan kalabalığından. Şimdi bu yollardan turist geçmiyor. Sadece yerel halk ve az sayıda turist geliyor. Birçok esnaf zor durumda. Çarşıda çok rahat bir şekilde yürüyorum” diyor. Geçen yıl aynı caddelerde bir turist olarak yürümekte zorlanırken, bu yıl görev icabı bulunuyorum. Geçen yıl ile çok büyük fark var. Ramazan ayının etkisi olarak düşünürken bir esnafa soruyorum: “Her zaman Ramazan ayında işlerimiz azalırdı. Ama hiç bu kadar düşmemişti. Yabancı turist Ramazan ayında da gelirdi. Ama bu yıl çok farklı bir durum var.” Turgutreis’te de bazı oteller kapalı. En dikkat çekeni ise yapımı daha yeni biten ve hiç açılamayan 5 yıldızlı otel. Yine denize sıfır otellerden biri. Havuzları su ile dolu. Her şey hazır ama turizmin en önemli değeri olan ‘turist’ burada da yok.
Asıl tehlike 2017-2018'de
Yapılan bu haberlerin gerekli noktalara ulaşması gerektiğine dikkat çeken Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık şunları söyledi: “Turizm bölgeleri zor dönemden geçiyor. Sadece oteller değil esnaf da halk da zor durumda. Çünkü son 15-20 yıldır sürekli büyüyen bir sektör içindeler. Bu yüzden insanların standartları her geçen yükseldi. Ancak birden bire bu standartları kaybetmeye başladılar. Ekonomik sorunlar dışında, bunlar toplumsal sorunları da beraberinde getirebilir. Bu yıl artık turizm için kayıp. 2017-2018 için çalışılması gerekiyor. Asıl korkumuz gelecek yıllar. 80 milyar dolarlık yatırım stoku, 1 milyon nitelikli yatak kapasitesi mevcut. 1 milyon kişiye de istihdam sağlanıyor. Eğer gerekli hamleler atılmazsa 2017’de çok zor bir yıl olacak. Türkiye’nin bozulan imajı bir an önce düzeltilmeli. Tanıtım çalışmaları yapılmalı. En önemlisi de THY’nin turizm merkezlerine dünyanın bir çok noktasından direk uçuşlar başlamalı.”
Lobi faaliyetlerine ağırlık verilmeli
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman da 2016 için hala bir şeyler yapılabileceğini ancak turizm en azından 3 yıllık bir planlamaya ihtiyacı olduğunu söyledi. 3 yıllık turizm politikası ile bir yol haritası belirlenmesi gerektiğine dikkat çeken Hacısüleyman, “Görünen şu ki bizim turistik ürünümüzde bir sıkıntı yok. Politik ve siyasi ürünlerde sıkıntılar var. Bir algı yönetimi var. Bunun kırılması için tanıtım ve PR çalışmaları yapılması gerekiyor. PR çalışması yapılırken lobi de unutulmamalı. Sivil toplum örgütleri de bu çalışmalar içinde yer almalı. Algıyı düzeltmek için lobi faaliyetlerine ağırlık verilmeli” dedi.