19 Mayıs 2021 12:24
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları ve hamleleri nedeniyle siyasi hayatının en zor günlerini yaşıyor.
Soylu’nun, Peker’e mesaj ileten internethaber sitesinin sahipleri Hadi ve Süleyman Özışık’ın kardeşlere ilişkin kayıtların yayınlanmasından hemen sonra, gece yarısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuzeni Cengiz Er’in Süperhaber internet sitesi üzerinden iddialara yanıt vermeye çalışması da sıkıntının göstergelerinden biri. Cengiz Er’e “Başıma bir şey gelseydi de bugünleri görmeseydim” diyen Soylu istifa etmiyor, “hodri meydan” diyerek Meclis soruşturması talebinde de bulunmuyor, bekliyor. Sadece, Peker’in açıklamaları için haftalardır soruşturma açmayan yargıya başvurup, yine Peker’in eski sözlerini kanıt göstererek, “İddiaları soruşturun” diyebiliyor.
Soylu’nun Peker krizi sürecinde inşa etmeye çalıştığı savunma hattı, dönüşü olmayan bir maceraya atılmak, kendisini güçsüz hissedeceği bir konuma sürükleyecek bir tavır sergilemek yerine fırtınayı atlatabilmek için gözünü Saray’a çevirdiği anlaşılıyor.
Sadece Soylu değil, Peker dahil herkes, muhalefeti eleştiriyor gibi görünse de tonu düşük bir açıklama yaparak, Soylu’ya kuvvetli bir destek vermeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl hareket edeceğine odaklanmış durumda.
Aslında yaşananlar yeni sayılır, herkes anımsayacaktır. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaklaşık bir yıl önce, vahim bir hatanın sorumluluğunu üstlenerek istifa etmişti.
Hafta sonu sokağa çıkma yasaklanmasının, özellikle halkı hazırlıksız yakalamak istermiş gibi yasak uygulamasının başlamasına birkaç saat kala duyurulması, paniğe yol açmıştı. Marketlere akın edenlerin yarattığı görüntü, pandemi nedeniyle alınan yasak kararını, daha başlamadan boşa düşürmüştü. Önce uygulamayı savunan, ardından eleştiriler sürünce, “Tüm sorumluluğu alıyorum” diyerek 12 Nisan’da istifa eden Soylu’ya beklediği destek hemen gelmişti. Sadece 2 saat 23 dakika sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bir açıklama yaparak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Soylu’nun istifasını kabul etmediğini duyurmuştu. Soylu, moral bozukluğu ile başladığı akşamı, parti içi ve dışındaki rakiplerine karşı büyük bir moral üstünlükle tamamlamıştı. Peker’in iddiasına göre, önemli bölümü ‘ayarlanmış robot hesaplardan’ kaynaklı sosyal medya desteği büyüktü. Soylu’ya yakın olmadığı bilinen AKP’liler bile sosyal medyadan desteklerini iletmişti. Krizde MHP’nin Soylu’ya desteği de gecikmemişti.
Bugün ise tablo bambaşka… Sedat Peker’in, “Dönüş biletimdin, Nisan’da hani her şey değişecekti abi bu ülkede. Hani Nisan’da (Türkiye’ye) dönecektim” sözleri, “yurt dışına, kendisine koruma görevlisi tahsis eden Soylu’dan gelen haber üzerine kaçtığını” iddia etmesi, tartışmanın aktörlerinin nasıl hiç hesaba katmadıkları bir durumda kaldıklarını gösteriyor. Peker’in, geçen Nisan’da, Türkiye’ye dönmesinin sağlanması dışında neyin değişmesini beklediği henüz bilinmiyor ama hem kendisi, hem Soylu, hem Özışık kardeşlerin böyle bir baharı hayal etmedikleri ortada.
Ancak sosyal medyadaki eleştiriler üzerine yaklaşık bir yıl önce istifa eden, ancak istifasının aslında parti içinde çok eleştirilmesi ve Berat Albayrak rekabeti nedeniyle destek beklentisinden kaynaklı bir manevra olduğu da söylenen Soylu, bu kez nedense istifa yolunu ısrarla seçmiyor. Peker, ilk günden bu yana İçişleri Bakanı Soylu’yu doğrudan hedef alıyor.
Bugüne kadar ortaya atılan iddialar çoktan Meclis soruşturmasını gerektirir noktaya ulaştı.
Peker, hangi iddiaları ortaya attı?
- Soylu’nun, DYP Genel Başkanlığı adaylığı sürecinde girmekte zorlandığı kongre salonlarına ve teşkilat binalarına akrabalarının yardımıyla girdiğini, akrabalarının yanında nöbet tuttuğunu söyledi.
- Kendisine yakın koruma, jammer ve çakar lamba kullanma gibi imtiyazların Soylu tarafından verildiğini ve uzatıldığını anlattı.
- Hakkında dosya hazırlandığını Soylu’dan gelen haberle öğrendiğini; yine Soylu’dan korkmaması, gerekenin yapılacağı mesajının geldiğini iddia etti.
- Soylu’nun İstanbul’u kendisinin değil Berat Albayrak’ın yönettiğini kendisine ilettiğini, Soylu’ya destek verdiği için Albayrak’la düşman olduğunu belirtti.
- Yurtdışından dönmesi için gerekli koşulların yaratılacağı mesajının aracılarla iletildiğini defalarca vurguladı.
- İntihar eden Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın ölümüyle ilgili gizli bilgilere sahip olduğunu, bir gözaltı operasyonuna ilişkin olarak Soylu’dan gelen telefonun süreçte rol oynadığını savundu.
- İstifa etmeden önce Soylu’nun robot hesaplardan binlerce destek twiti hazırlattığını, kendisinin de bu süreçte sosyal medya kampanyasına destek verdiğini kaydetti.
- Kazakistanlı Yeldana Kaharman’ın ‘intihar’ olarak açıklanan ölümü olayında, Mehmet Ağar’ın AKP Milletvekili oğlu Tolga Ağar’ın dosyasının kapatılmasında dolaylı olarak sorumluluğu bulunduğunu ima etti.
- Mehmet Ağar’ın Yalıkavak Marina’daki ortaklığından, Türkiye’de cereyan eden uyuşturucu ticaretine kadar birçok olayda da doğrudan suçlamasa da Soylu’nun dahli olduğuna ilişkin iddiaları içeren mesajlar verdi.
Soylu, bu iddialara en net yanıtı bayram tatilinde, beş gün önce verdi. Net olarak ‘yanıt’ ifadesi aslında durumu anlatmıyor. Zira, Soylu, “Türkiye’ye gel, yargının önüne çık” dedi ancak iddiaları yanıtlamadan şunları ifade etti:
“Aylardır bu senaryonun bu noktaya geleceğini bekliyordum… Birilerinin elinde operasyon elemanı olan mafya pisliği, yıllarca bu ülkede tehdit ve şantajla pek çok insanın canını acıttı. Devlet ve millet gibi kutsal kavramların ardına sığınarak kan emici oldu, her türlü pisliğe bulaştı. Türkiye, tam da bunlar gibi pespayelerle mücadele ederek temizleniyor ve yükseliyor. Kullandığı uyuşturucunun beynini yok ettiği, müptezel operasyon elemanına sesleniyorum: İddianı, iftiranı, her şeyin açığa çıkması için yargıya taşıyorum. Ben adalete teslimim. Sen de operasyon faresi gibi kaçma, ülkene gel adalete teslim ol.”
Soylu, aylardır nelerin olacağını biliyordu, Peker’in açıklamaları söylendiği gibi bazı “aracılar” marifetiyle sosyal medyada paylaşılmadan önce kendisine izletiliyor mu henüz belirsiz, ancak Peker, bu ifadelere de yeni video kayıt ile karşılık verdi. (Peker’in salı gecesi ifşa ettiği görüşme kaydından, -en azından- direkt Soylu’nun hedef alındığı 4. Peker videosunun, sosyal medyada paylaşılmadan önce Hadi Özışık’a gittiği anlaşılıyor. Görüşmede Özışık, o videodan adının çıkarılmasını istiyor, Peker bakıp kendisine döneceğini söylüyor).
Peker, Soylu’nun, aracılarla, ‘bir açıklama yapmak zorunda olduğunu ancak alınmaması gerektiğini’ kendisine ilettiğini, önce organize suç örgütü lideri ifadesini kullandığı açıklamayı yaptığını, ama ertesi gün yaptığı açıklamadaki ‘mafya, pislik’ ifadelerini kullanınca gerçekleri anlatmaya karar verdiğini söyledi.
Soylu, hayatının hiçbir aşamasında Peker’le doğrudan veya dolaylı bağlantı kurmadığını, mafyadan nefret ettiğini söyledi, ancak Peker ısrarla ‘aracılar arıyor’ iddiasını sürdürüyordu.
İnternethaber, internetfinans, gazeteciler.com, gazeteoku sitelerinin sahipleri Hadi ve Süleyman Özışık kardeşlerin ismi bu aşamada ortaya atıldı. Peker’e, Soylu’dan haber götürenlerin Özışıklar olduğu ifade edildi. Hadi Özışık, bunun üzerine YouTube kanalından, “İspatlamayan şerefsizdir, alçaktır” açıklamasını yapıp, dostluklarına ne kadar önem verdiğini vurguladı.
Peker, hazırlıklıydı. Bunun üzerine Hadi Özışık ile yaptığı görüntülü konuşmayı paylaştı. Açık biçimde, Özışık kardeşlerin, Soylu’yla konuştuklarını söyledikleri, Peker’i sakinleştirmeye çalıştıkları görülüyor kayıtlarda. Hadi Özışık ‘abi, dostum, reis’ diye hitap ettiği Peker’le öylesine rahat ve samimi konuşuyor ki, 4. videodan, yürütülen temaslarla ilgili kendilerini işaret eden kısımların çıkarılmasını isteyebiliyor.
Soylu’nun, dün gece yaşananlara yanıtı sosyal medyadan ya da basın açıklaması şeklinde değil, beklenmedik bir kanaldan oldu. Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halasının oğlu, kurucusu olduğu A Haber’den anlaşmazlık üzerine ayrılan ve Süperhaber’i kuran Cengiz Er üzerinden iddialara yanıt verdi. Soulu Cengiz Er’e, Özışık kardeşlerle -Hadi Özışık, ifşa edilen görüntülü telefon kaydında Sedat Peker’e ‘dün görüştüm’, ‘Süleyman Özışık görüştü’ ifadelerini kullanmasına rağmen- yakın zamanda hiç görüşmediğini, isminin kullanıldığını iddia etti, "PKK ile terör örgütleri ve çeteler ile bu kadar mücadele veriyoruz, keşke başıma bir şey gelseydi de bugünleri görmeseydim" ifadesiyle, içinde bulunduğu sıkıntılı durumu, bir anlamda düştüğü pozisyon karşısındaki yılgınlığını / çaresizliğini dile getirdi.
İfşa edilen görüşme kaydında Sedat Peker’e birkaç kere “Sen haklısın” diyen Hadi Özışık da bu sabah (19 Mayıs Çarşamba) ‘özür’ mesajı yayımlayarak, Soylu’yu doğrulamak zorunda kaldı, görüşme kaydındaki ifadesinin aksine bu kez yakın zamanda Soylu ile görüşmediğini ifade etti. Özışık, bir gazeteci için nasıl bir gereklilikse, ülke için sorumluluk alıp, “Türkiye gündemini meşgul eden tatsız durumu nihayetlendirmeyi amaçladığını” ifade etti. Gazeteci kimliğini taşıyan Özışık’ın “tatsız durum” dediği, mafya-siyaset ilişkisi…
Soylu’nun içinden çıkmakta zorlandığı bir duruma düştüğü ortada. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün gece bunlar yaşanmadan önce yaptığı açıklamada, “Terör örgütleri gibi suç çeteleri de zehirli bir yılan gibidir. Onlarla aynı çuvala girerseniz daha sonra başınıza geleceklere rıza göstermiş olursunuz” ifadesini kullandı ama Soylu’nun ismini geçirmedi, bakanları söz konusu olduğunda alışıldığı üzere açık / kuvvetli bir destek mesajı vermedi. Muhalefeti Peker’in açıklamalarını kullandıkları için eleştiriyor gibi görünse de bire bir olarak muhalefet tarafından Soylu için de kullanılması mümkün sözler sarf etti. Net mesaj vermemesinin nedeni ise kulislerde, “Bekleyelim, neler çıkacak görelim” düşüncesinde olması ile açıklanıyor. Bu noktada, AKP’nin yükseliş sürecinde Erdoğan’ın kurmaylığını yapan geniş bir ekibin Soylu’nun AKP içindeki yükselişinden uzun süredir çok rahatsız olduklarını da not edelim.
Elbette, Erdoğan’ın mafya eleştirisi, Peker’in AKP mitinglerini, Peker’in kendisiyle fotoğraf bile çektirebilmesini, Peker’e tüm bunlardan önce verilen desteği, Alaattin Çakıcı’nın tahliye edilmesi sonucunu doğuran af çıkartılmasını açıklamıyor.
Soylu’nun bir rahatsızlığı daha var. Türkiye’de, bugün bırakın İçişleri Bakanı’nı, iktidara yakın bir bürokrat, kuşkulu temasları ortaya çıkan herhangi bir yargı mensubuyla ilgili haber yaptığınızda bile sulh ceza hâkimliklerinden birkaç saat içerisinde “erişim engelleme” kararı geliyor. Ancak Peker’in Twitter hesabı da YouTube videoları da bunlara ilişkin haberler de ilk günden bu yana erişime açık. Nedense, bu konuda ne başvuru yapılıyor ne de başvuru yapılmışsa engelleme kararı veriliyor. Türkiye’nin bugünkü düzeninde Soylu’nun başvurması da gerekmez. Herhangi bir başvuru bile yeterli olabilir ama bu karar çıkmıyor. Yargının siyasetle bağı düşünüldüğünde, bu kararın bugüne kadar verilmemesinin nedeninin “bekleyip görelim” tavrının açık bir devamı olduğuna kuşku yok.
Soylu, avukatı aracılığıyla savcılığa başvurup, Peker hakkında suç duyurusunda bulundu, hakkındaki iddiaların da soruşturulmasını istedi. Suç duyurusu metni ilginç…
Peker’in iddiaları sıralanıyor metinde. Soylu, ‘mafya’ dediği Peker’in sözlerinin dikkate alınmamasını istiyor ama suç duyurusunda, yine Peker’in, 20 Mayıs 2020'de yayımladığı videoda, “Sayın İçişleri Bakanı beni kaçırmış. Bakan ile hayatımda bir kere yan yana gelmedik veya hiçbir özel dostluğu gerektirecek bir durum olmadı, tanımıyorum” dediğini belirtiyor. Bu çelişkinin operasyonel amaçları gösterdiğini savunuyor. Soylu, o tarihte, “Dikkate almayın” açıklaması yapmadı elbette. Şimdi de Peker’e karşı Peker’i kanıt göstermesi dikkat çekiyor.
Soylu, bakanlar için Yüce Divan yargılaması sonucunu doğurabilecek olan ‘Meclis soruşturması’ açılması yolunda meydan okumuyor. İstifa ederek, bugüne kadar Peker’in sözleri için soruşturma açma yoluna giderek yargının elini de rahatlatmıyor. Bekliyor.
Erdoğan’ın, 19 yıldır genel tavrı, partisindeki ve kabinesindeki isimleri iddialara karşı korumak oldu. Bakanlığına kendi şirketinden dezenfektan sattığı ortaya çıkan Ruhsar Pekcan’ı, Ticaret Bakanlığı’ndan hemen aldı. Ancak, eleştirilere karşı Pekcan’ı savundu, ‘hizmetleri için’ teşekkür etti
Erdoğan’ın genel yaklaşımının, zamana yayarak problemi çözmek, krizde değil, olağan bir dönemde değişiklikleri yapmak yönünde olduğunu söyleyebiliriz. Pekcan’ı ise görevden aldıktan sonra savunmak zorunda hissetti.
Erdoğan Soylu’nun istifasını ister mi ya da görevden alma yolunu seçer mi? Kulislerdeki iddialar, tercihinin değişimi yine zamana yayarak, önce Soylu’yu biraz daha sahneden çekmek, sonrasında farklı bir göreve atamak yönünde olacağı yönünde. Ancak farklı bir durum var bu kez. Peker, konuşmaya devam ediyor ve Soylu orada olduğu sürece, farklı bir mesaj kendisine iletilmezse, konuşmaya devam edeceği izlenimi veriyor. Sedat Peker’in iddialarının sadece Soylu’yu değil AKP’yi sarstığı kesin. Üstelik iddiaların nereye kadar uzanacağı da belirsiz. Muhakkak ki Soylu’ya desteği bilinen MHP lideri Devlet Bahçeli ile dün sürpriz bir görüşme yapan Erdoğan, bu kez, bu faktörü de düşünüyor ve kararını da buna göre verecek.
TIKLAYIN - Sedat Peker: Şahsıma yapılan kanunsuzlukların taşeronu Mehmet Ağar ve Pelikancılardır
© Tüm hakları saklıdır.