Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konvoyunun Artvin'de silahlı saldırıya uğramasına ilişkin olarak, "CHP liderinin darbe girişimine ve terörizme net karşı duruşu belli birilerinin Türkiye hesabını fena bozmuştu" ifadelerini kullandı. 9 Mart'ta kurulan 'Halkların Birleşik Devrimci Hareketi'nin üstlendiği 22 Ağustos tarihindeki Tunceli’nin Nazımiye ilçesinde gerçekleşen saldırıyı hatırlatan Yetkin, "Nazımiye aslında şimdiye dek PKK’nın hedef listesine pek girmemiş, daha çok Alevi yurttaşların yaşadığı bir kasaba. Ama bir özelliği daha var, o da Kılıçdaroğlu’nun doğum yeri olması" dedi. Yetkin, "Kılıçdaroğlu PKK’nın Elazığ, Van ve Tatvan’da patlattığı bombalarla toplan 10 kişiyi öldürüp, 294 kişiyi yaralamasının ardından bir açıklama yaptı. Bu açıklamada, AK Parti iktidarının teröre son vermek için atacağı adımlara destek vereceğini ilan etti" dedi.
Murat Yetkin'in Hürriyet gazetesinin bugünkü (26 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan 'Kılıçdaroğlu neden hedefe kondu?' başlıklı yazısı şöyle:
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu dün, 25 Ağustos'ta Artvin'de, Şavşat-Ardanuç arasında konvoyuna yapılan bir silahlı saldırıdan neyse ki kurtuldu.
Bir askerin uyanık davranıp roket atma hazırlığındaki bir militanı vurmasıyla daha büyük bir faciadan dönülmüş, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya göre. O arada bir asker şehit düşmüş, iki de yaralı var.
Ala, saldırının “kesinlikle” PKK tarafından yapıldığını ve gelen istihbaratların maalesef doğru çıktığını söyledi.
CHP liderine suikast yapılacağı istihbaratı 15 Temmuz kanlı darbe girişimi sonrasında gelmişti.
Kılıçdaroğlu’nun daha ilk andan itibaren darbe girişimine kesin tavır alması, siyasi husumeti bir kenara bırakarak önceliği darbeye karşı duruşa ve ülke birliğine vermesi belli ki birilerini fazlasıyla rahatsız etmişti.
Ala’nın verdiği PKK bilgisine dayanarak, Şavşat saldırısı, PKK’nın bir siyasi parti liderine ilk saldırısı olduğu da söylenebilir; tabi eğer 2011 yılında PKK’nın Kastamonu’da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın korumalarını taşıyan konvoya saldırısı sayılmazsa.
Ala’nın PKK adını “kesinlikle” vermesi dikkat çekici... Çünkü bu güne dek Artvin bölgesinde PKK’nın dikkate değer hiçbir eylemi –eğer olduysa bile- yok kayıtlarda.
Ala bu suikast girişiminin PKK’nın Karadeniz’e açılma planı çerçevesinde gördüğünü de söyleyerek aslında ipucu veriyor.
PKK bu yılın başlarında büyük şehirler ve militan devşirmesi –Karadeniz gibi- zor olan, PKK ismine tepki duyulan bölgelerde eylem yapabilmek için yeni bir taktik geliştirdi.
Bu yılın Mart ayında 9 yasadışı silahlı grubun katılımıyla “Halkların Birleşik Devrimci Hareketi (HBDH)” adıyla bir gölge örgüt kurdu.
Bu örgütün içindeki bulunan gruplardan bazılarının militanları Kılıçdaroğlu’na yönelik bu terör eylemini PKK adına yürütmüş olabilir.
Çünkü bu örgütün son dönemlerde üstlendiği bir dizi saldırı, Kılıçdaroğlu’nun hedefe koyulması bakımından dikkat çekici: Bunlar 22 ve 23 Ağustos tarihlerinde Tunceli’nin Nazımiye ve Ovacık ilçelerine yapılan saldırılar.
Nazımiye aslında şimdiye dek PKK’nın hedef listesine pek girmemiş, daha çok Alevi yurttaşların yaşadığı bir kasaba.
Ama bir özelliği daha var, o da Kılıçdaroğlu’nun doğum yeri olması.
Ne dedi Kılıçdaroğlu dün saldırı sonrası Ardanuç’ta yaptığı konuşmada?
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde doğan Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kurucu partisinin genel başkanı olabiliyorsa, bu Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyet sayesindedir dedi.
Peki; PKK Nazımiye’ye neden saldırdı o gün?
CHP yönetiminden bazı isimlerin ve bazı güvenlik uzmanlarının birleştiği bir fikir var.
Kılıçdaroğlu 18 Ağustos tarihinde PKK’nın Elazığ, Van ve Tatvan’da patlattığı bombalarla toplan 10 kişiyi öldürüp, 294 kişiyi yaralamasının ardından bir açıklama yaptı.
Bu açıklamada, AK Parti iktidarının teröre son vermek için atacağı adımlara destek vereceğini ilan etti.
Birkaç gün sonra hala Kılıçdaroğlu’nun bazı yakınlarının bulunduğu Nazımiye’ye saldırı yapıldı.
CHP lideri 22 Ağustos’ta Başbakan Binali Yıldırım’ın davetiyle MHP lideri Devlet Bahçeli ile birlikte Suriye ve terörle mücadele konularının da konuşulduğu bir kahvaltı toplantısına katıldı.
Yıldırım onlara iki gün önce, 20 Ağustos’ta (Gaziantep’te Erdoğan’ın IŞİD’i sorumlu tuttuğu, 30’u çocuk 54 kişinin öldürüldüğü saldırıdan birkaç saat önce) yapılan güvenlik toplantısında alınan kararları da çıtlatmıştı.
Suriye’deki IŞİD ve PYD yayılmasına karşı askeri operasyona girişilecekti. (Bu arada, PKK’nın Suriye kolu olan PYD’nin kendi varlığını kamufle etmek için bazı Arap kabilelerle oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDF) ile Türkiye’deki HBDH yapılanması birbirine dikkat çekici şekilde benzeşiyor.)
Nitekim Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’yu önde tutup hava ve kara desteğiyle Cerablus’u aldığı operasyon 24 Ağustos’ta başladı.
Aynı gün ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Ankara’ya geliyordu. Yıldırım ve Erdoğan ile temasları ardından, PYD güçlerinin Türkiye’ye söz verildiği üzere Fırat’ın batısına çekileceği sözünü verdi.
Ertesi gün, 25 Ağustos’ta PYD buna sert tepki verdi, çekilmeyeceklerdi; kim kimi, kimin toprağından kovuyordu?
Bu kafa tutuş ancak birkaç saat sürdü. ABD hükümeti PYD’nin bırakın Fırat’ın batısını 12 Ağustos’ta IŞİD’ten alınmasında büyük rol oynadığı Münbiç’ten de çekilmeye başladığını duyurdu. Gerekçe olarak “Rakka harekâtına hazırlık” açıklandı.
Bu açıklamadan birkaç saat sonra da CHP lideri Kılıçdaroğlu’na Artvin’de suikast girişimi haberi geldi.
Bu işler böyle saat saat tepkiyle olmaz her zaman, ama gelişmeler Kılıçdaroğlu’nun neden terörizmin hedefi haline geldiğini gözler önüne seriyor.
CHP liderinin darbe girişimine ve terörizme net karşı duruşu belli birilerinin Türkiye hesabını fena bozmuştu.