Sözcü yazarı Emin Çölaşan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a Şırnak’ta arkadaşları şehit düşen bir grup askerin açtığı Sümeyye Erdoğan ve Selçuk Bayraktar’a tebrik pankartını hatırlatarak “Fotoğrafı görünce midem ilk kez o zaman bulandı. ‘Eyvah, artık ordumuzu ve Mehmetçiği de resmen Tayyip siyasetine alet etmeye başladılar’ dedim” ifadelerini kullandı. Çölaşan, eski Genelkurmay başkanlarından Hilmi Özkök ve Necdet Özel'i hatırlatarak Genelkurmay Başkanı’na “Onlar rüzgar gibi geldi geçti, artık isimlerini anımsayan bile yok. Şimdi siz de kendinizi lütfen onların durumuna düşürmeyin” dedi.
Sözcü gazetesinden Emin Çölaşan’ın bugünkü (17 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
“Sayın Hulusi Akar beyefendi, böyle bir mektup yazarak zat-ı âlinizi rahatsız ettiğim için öncelikle özür dilerim.
Nasılsınız iyi misiniz, herhalde keyfiniz yerindedir.
Hulusi Bey, Sümeyyanım'la Selçuk Bey'in nikah töreni öncesinde basına servis edilen şu fotoğrafı herhalde gördünüz. İtiraf edeyim, midem ilk kez o zaman bulanmıştı.
Şırnak'ta arkadaşları şehit düşen bir grup asker, ellerinde silahlarıyla kocaman bir pankart açıp poz veriyor, iki gün sonra evlenecek olan ‘Selçuk abilerine' mutluluk diliyor!
Kusura bakmayın ama Hulusi Bey, böyle bir pankart komutanların izni ve onayı olmadan hazırlanmaz. Velev ki hazırlandı, aynı izin olmadan askerlerin eline tutuşturulup poz verdirilmez.
Varsayalım verdirildi, yine komutanların onayı olmadan medyaya servis edilemez.
Kim bu Selçuk? Recep Tayyip'in yeni damadı… Trilyonluk savunma ihalelerine giren bir iş adamı. Başka bir özelliğini bilmiyoruz.
* * *
Bu fotoğrafı medyada görünce ‘Eyvah, artık ordumuzu ve Mehmetçiği de resmen Tayyip siyasetine alet etmeye başladılar' demekten kendimi alamamıştım.
Şırnak'taki komandoların ne işi var damat Selçuk'la, onu tanırlar mı, nereden tanırlar, bu nasıl bir ilişkidir?
Yanlarında arkadaşları şehit düşerken, belli bir grup askere bu pankartı açtırıp poz verdiriliyor ve sizden tık yok beyefendi.
Ne yapılmak istendiğini, bu siyasi pankartla neyin amaçlandığını acaba oradaki komutanlara sormayı akıl ettiniz mi? Herhangi bir işlem
yaptırdınız mı?
Doğrusu çok ayıp oldu Hulusi Bey.
* * *
Recep Tayyip ailesinin çok yakını olabilirsiniz, onu ve damadını çok seviyor olabilirsiniz.
Siz onların nikahında tanıklık yaparken, toprağa verilen şehitlerimizin naaşları henüz soğumamıştı.
Eksik olmayın, aynı gün iki şehit cenazesine katılmış ve sonra özel uçakla apar topar İstanbul'a gidip nikah tanığı olmayı içinize sindirmişsiniz! Hatta o kadar ki, üniformanızı bile havaalanında çıkarıp sivil giysilerinizi giymişsiniz.
Kusura bakmayın Hulusi Bey, ne işiniz vardı o nikahta, ne işiniz vardı tanıklık yapmakta!..
Türkiye'de siyaset kızışmış, başta Recep Tayyip olmak üzere herkes birbirine hakaret salvoları gönderiyor.
Bizden yana olanlar ve olmayanlar diye toplumu resmen ikiye böldüler.
* * *
Temsil ettiğiniz, sizi o makama getiren iktidar başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün ulusal kavramlarımızı yerle bir etmeye çalışıyor.
Cumhuriyet rejimi, devrimler, laiklik, millet yok ümmet var diye cızırtılar, Osmanlı şamataları…
Atatürk ve İnönü'yü ‘İki ayyaş' diye tanımlayan yine onlar.
Ordumuzun en yüksek mertebesine ulaşmış komutan olarak siz yoksa bunların farkında değil misiniz?
* * *
Atatürk'e her gün hakaretler yağdırıyorlar. 29 Ekim dahil ulusal bayram kutlamalarımız birer birer iptal ediliyor…
Meclis Başkanı olan şahıs ‘Şehitler var' bahanesiyle 23 Nisan Resepsiyonu'nu iptal etti…
Ve nikahta sizin tam da yanınızda tanıklık yapanlardan bir başkası da işte o Meclis Başkanı idi!
Bu tabloda rol kapmış olmak size yakıştı mı beyefendi?
Sizi de bırakalım bir yana, bizim güvendiğimiz, daha doğrusu güvenmek ve saygı duymak istediğimiz Türk Ordusu'na yakıştı mı?
* * *
Cumhurbaşkanı kızının nikah şahidi yapıldınız. İsminizin ve kişiliğinizin siyasete alet edildiğini de görmezden gelelim, eyvallah…
Ama bu olay özellikle sizi kamuoyu önünde yıpratıp iktidara biraz daha sokulmanız için yapıldı, bu manzarayı herhalde çakmışsınızdır!
Nitekim sosyal medyada binlerce tepki aldınız, durup dururken en ağır hakaretlere uğradınız. Acaba ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi!
* * *
Çok özel olmazsa bir soru soracağım! Böyle büyük insanların nikah tanığı olmak kolay değildir, belli bir sorumluluk gerektirir.
Acaba ne hediye aldınız?
Herhalde çeyrek altın götürmüş olamazsınız, birazcık daha görkemli bir şey olmalı. Acaba nedir, nedir?
Sadece merak ettim de!..
* * *
Evet çok sayın ve muhterem Hulusi beyefendi, çok yanlış bir iş yaptınız. Türk Ordusu'nu siyasete alet ettiniz.
Size ‘Nikâh paşası” demelerine neden oldunuz.
Sahnelere çıkıp yapılan o tanıklık olayı Meclis Başkanı'na, sadrazam Davutoğlu Ahmet'e vesaireye elbette yakıştı ama size hiç yakışmadı.
Aslında size bir kumpas kuruldu…
Ve iktidarın yaptığı basit hesap hedefi tam 12'den vurdu. Aynen dediğim gibi…
‘Genelkurmay Başkanı tanıklık yapsın. Saldırılar gelince bize biraz daha yakınlaşsın, onu biz koruyalım!'
Kurmaysınız, koskoca orgeneral olup bu makama gelmişsiniz. Bu basit gerçeği acaba göremediniz mi?
* * *
Hulusi Bey, şimdi sizden önemli bir istirhamım olacak…
Lütfen sizden öncekilere benzemeyin, Hilmi Bey, Necdet Bey vesaire gibi olmayın.
Onlar rüzgar gibi geldi geçti, artık isimlerini anımsayan bile yok. Şimdi siz de kendinizi lütfen onların durumuna düşürmeyin.
Dünkü yandaş gazetelerde okudum, hakkınızda çıkan haber ve mesajlara çok üzülmüş, büyük rahatsızlık duymuşsunuz!
Yanlış yaptınız… Kabahati başkalarında değil kendinizde arayın Hulusi Bey!
En derin saygılarımla.”