Kamu ihalelerindeki yolsuzluklarla ilgili kaleme aldığı köşe yazıları nedeniyle yargılanan gazeteci Çiğdem Toker, gazeteciliğin evrensel standartlar gereği eleştirel olduğunu hatırlatarak, “Bunu muhaliflik diye tanımlamak üç dört yıllık bir adet. Benim buna itirazım var” dedi.
Euronews’ten Tuluhan Tekelioğlu’na verdiği söyleşide, ’gazeteciliğin bir kutsallığı olmadığını ama halkın haber alma hakkı adına yönetenlere soru sorduğu için kesinlikle bir kamusal sorumluluğu bulunduğunu’ vurgulayan Toker, “En iyi bildiğim işi yapıyorum, ne kahramanım ne bi cesaret timsaliyim” yorumunda bulundu.
"Kamu ihalelerine taraf olan şirketler, davalarla okunulmazlık kazanmak istiyor"
Sedat Simavi gazetecilik ödülünü ikinci kez alan Toker, şunları söyledi:
“Ödüle değer görülen yazılarımın konusu kamu ihaleleriyle ilgili. Benden yaklaşık 500 bin Euro (3 milyon TL) istenen davalar da yine ihalelerle ilgilli. Aslında bana dava açılan konularla ilgili ödül aldım; tersinden söyleyelim, ödül aldığım konularla ilgili tazminat isteniyor benden.
“Benim anladığım kadarıyla, kamu ihalelerine taraf olan şirketler bu tür yüksek tazminat davalarını benim şahsımda açarak hem bir dokunulmazlık kazanmak istiyor hem de bütün gazeteciler üzerinde bir gözdağı saiki güdüyor.”
*Tuluhan Tekelioğlu'nun euronews Türkçe için Çiğdem Toker'le yaptığı söyleşinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.