CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu Bakırköy ve Metris cezaevlerinde, Özgür Gündem gazetesinde nöbetçi genel yayın yönetmenliği yaptıkları için tutuklu bulunan Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Nesin ile görüştü.
Heyet Veli Ağbaba, Utku Çakırözer, Sezgin Tanrıkulu, Şenal Sarıhan, Selina Doğan, Nurettin Demir’den oluşuyor. Heyet, tutukluların değerlendirmelerini aktardı. Heyetin açıklamasında "Yalnızca kendileri için cezaevi koşullarının iyileştirilmesini istemediklerinin altını çizen Önderoğlu, Korur Fincancı ve Nesin, eğer olacaksa, tüm cezaevlerindeki tutuklu ve mahkumların koşullarında iyileştirme yapılması gerektiğini belirtmişlerdir" ifadeleri kullanıldı.
Tutuklu gazeteci yazar Ahmet Nesin, "Bizden sonra sıra belediye başkanlarına gelecek. Ondan sonra belki de AKP içindeki muhalif sesleri cezaevine gönderecekler. Ben AKP’lileri de bekliyorum" dedi. Sınır Tanımayan Gazetecilerin Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ise "Burada bulunuşumuz demokrasi, ifade ve basın özgürlüğüne katkıda bulunur, taşıdığı hukuka aykırılıkla dayanışmayı artırır. Burada bulunmamız boşuna olmasın" dedi. Cizre raporunu yazan Şebnem Korur Fincancı, tutuklanmasıyla ilgili olarak, "Özgeçmişimde böyle bir eksik vardı o da tamamlanıyor. Ağırlaştırılmış müebbet cezası alan mahkumlarla aynı koşullarda kalıyorum" diye konuştu.
Sınır Tanımayan Gazetecilerin Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Toplumsal muhalif tabanı hedef alan ve herkesi baskılayan sistemli bir kalkışma var. Önce gazeteciler, sonra akademisyenler şimdi de sıra sivil toplum kuruluşlarında. Baskıların medya dışına taştığı gidişatı bir süredir gözüküyordu. Eşime soruşturmam olduğu gün söyledim, bize, korumasız insanlara koca bir gözdağı veriyorlar. Türkiye’de bundan sonra her şey beklenebilir. Bizler sorunların özüne inip tartışmak istedikçe muhalefet zemini daha da daraltılıyor. Bizim gibi bilinen insanlar alınarak muhalif kesime açık bir gözdağı veriliyor. Bakın biz kimlere ne yapıyoruz mesajı vermek istiyorlar. Bu tutuklamalar sembolik, alınan insanlar da sembol.
"Burada bulunuşumuz basın özgürlüğüne katkıda bulunur"
"İddianameler aynı ama mahkeme heyetlerinden farklı kararlar çıkıyor. 18 Mayıs günü Nöbetçi Yayın Yönetmenliği yaptım. Bahsedilen haberlerde haberi yazanın ismi olmadığı için künyede bizim adımız yazıyordu bizi tutukladılar. Burada bizim geçirdiğimiz her bir günün, dışardaki demokratların gördüğü baskı ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin anlaşılması için bir fırsat olmasını diliyorum. Burada bulunuşumuz demokrasi, ifade ve basın özgürlüğüne katkıda bulunur, taşıdığı hukuka aykırılıkla dayanışmayı artırır. Burada bulunmamız boşuna olmasın."
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Şebnem Korur Fincancı'nın açıklamaları şöyle:
"Adli tıp ve işkencenin saptanması konusunda tüm dünyada tanınan bir bilim insanı. Birleşmiş Milletler, İstanbul Protokolü’nü hazırlayan isimlerden. Neşeli, mutlu ve umutlu görünüyor.
"Öz geçmişimde böyle bir eksik vardı"
Yeni bir şey öğrenmek beni heyecanlandırıyor. Özgeçmişimde böyle bir eksik vardı o da tamamlanıyor. Ağırlaştırılmış müebbet cezası alan mahkumlarla aynı koşullarda kalıyorum. Burada hak ihlalleri var. Tek kişilik hücreler en üst katta olduğundan, havalandırma için 3 kat aşağı indirilmem gerekiyor. Havalandırma saat 2-3 arası, avukat görüşü olduğu için henüz havalandırmaya çıkmadım.
"Bu gerekçeyle 78 milyon tutuklanabilir"
"30 Mayıs’ta Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yaptım. Dört haberi gerekçe gösteriyorlar. Haberlerin tamamı düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında. “Lağım medyası” bunu terörizm olarak gördü. Tutuklanma gerekçemde “Tutuklanmaya engel hali yok” deniyor. Bu 78 milyon insanın tutuklanmasına yol açar. Reşit ve sağlıklı olmak tutuklanmaya yol açabilir.
"Savcı bana nefretle bakıyordu"
"Ben ifade özgürlüğü için oradaydım. Esas Cizre Raporu onların canını sıktı. Savcıyı görünce anladım zaten, bana nefretle bakıyordu. Ben Bosna’da toplu mezarlarda bulundum. Yanık et kokusu Cizre’nin üzerine sinmişti. Kim yaktı bilmiyorum ama etkili ve hızlı bir soruşturma olmadığı için hükümet sorumludur.
"Dünyaya mesaj veriyor"
En çok sevindiğim şey, tüm alanlardan ve değişik görüşteki insanlar bir araya geldi. Tutuklanmamız bilinçli ve dünyaya bizim üzerimizden mesaj veriyor. Evet ben bu tutuklamaların bilinçli olduğunu düşünüyorum ama bu bilincin “yetkin bir bilinç” olmadığını da düşünüyorum.
Aziz Nesin'in oğlu gazeteci - yazar Ahmet Nesin'in açıklamaları şöyle:
"7 Haziran’da Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yaptım. Ebu Leyla ile ilgili iki haber propaganda sayılıyor. Ebu Leyla Kobani’de savaşıyor. O örgüt IŞİD’e karşı savaşıyor ve Türkiye ile ilgisi yok. 7 kişi ifade verdik, 3 kişi tutuklu, dava açılan da 6 kişi.
"Tutuklanacağımın farkındaydım"
"1978’den beri gazeteciyim. 2006’dan beri kendi sitemde yazıyorum ahmetnesin.com.tr’de. Bizim yerimize başka bir grup bulununcaya kadar biz buradayız. Bundan sonra belki AKP içinden tutuklama veya soruşturma olabilir. HDP’li belediyelere ardından başka insanlara uzar bu iş. Ben tutuklanacağımın farkındaydım.
"AKP’lileri de bekliyorum"
2008’de Fettullah Türkiye’ye gelemez diye yazdım. Gelirse tutuklanır dedim. Yine 2012’de Erdoğan Suriye üzerinden Kürtleri bombalayacak yazdım. Ben bunların ne yapacağını tahmin ettim. Bizden sonra sıra belediye başkanlarına gelecek. Ondan sonra belki de AKP içindeki muhalif sesleri cezaevine gönderecekler. Ben AKP’lileri de bekliyorum.
"Tek kişilik hücredeyim"
"Tek kişilik bir hücrede kalıyorum. Akşam 8’e kadar dışardayız. Sıcak su benim odada yok. Daha önce de Ruhi Su’nun cenazesine katıldığım için 163 kişi 15 gün gözaltında kaldık. Eşim ve çocuklarım ziyarete geliyor.