07 Aralık 2024 07:00
T24 Dış Haberler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin davetiyle bugün Doha'da düzenlenecek olan 22. Doha Forumu'na katılacak. Forum kapsamında Rusya ve İran Dışişleri Bakanları'nın katılımıyla Astana Formatı'nda Dışişleri Bakanları Toplantısı düzenlenmesi planlanıyor.
Dışişleri Bakanı Fidan, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi'nin Türkiye'ye yaptığı ziyaret ve görüşmeleri sonrasında yaptıkları açıklamada "Biliyorsunuz, Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" demişti. Kısa süre içinde bir Astana toplantısının yapılacağı da yine bu basın toplantısında duyurulmuştu.
Resmî kaynaklara göre Dışişleri Bakanı Fidan, Astana toplantısında bugün Suriye'de yaşananları, "Suriye yönetiminin kendi halkıyla uzlaşmaması, ülkede artan ekonomik sorunlar, terör örgütlerinin faaliyetleri, kurumların düzgün işlememesi, sivillerin hedef alınması" gibi faktörlerin tetiklediğini söyleyecek. İran Dışişleri Bakanı Erakçi, Türkiye ziyareti sırasında Bakan Fidan ile yaptığı ortak basın toplantısında "Suriye'yi güvensizleştirme projesi bize göre bir siyonist projedir ve kimsenin buradaki siyonist rolünü göz ardı etmemesi gerekiyor. Çok etkili ve hızlı girişimlerde bulunup Suriye'deki güvenlik ve istikrarın zedelenmesini önlememiz gerekiyor." demişti.
Fidan'ın "2011'deki hataların tekrarlanmaması ve savaş yerine uzlaşması aranması gerektiğinin" altını çizeceğini bildiren resmî kaynaklar, Suriye'de sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmaması gerektiği; azınlıkların ve inanç gruplarının haklarının gözetilmesi çağrısında bulunulacağının altını çizdi.
Dışişleri Bakanı Fidan, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ile Türkiye'de gerçekleştirdiği görüşmenin ardından yaptığı açıklamaya paralel olarak Astana toplantısında da Astana ile sağlanan ateşkesin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad tarafından değerlendirilmediğini ve Esad'ın "kendi halkıyla barışmak için adım atmadığını" dile getirecek. Bakan Fidan, Şam yönetiminin muhalefeti görmezden geldiğinin altını çizecek.
Bakan Fidan'ın çözüme yönelik olası mesajlarını aktaran resmî kaynaklar, gelinen noktadan sonra Şam yönetimiyle muhalefet arasında siyasi sürecin önünün açılmasının ve Şam'ın gerçekçi bir şekilde muhalefetle anlaşmak için samimi bir çaba harcamasının gerekliğinin altını çizeceklerini açıkladı.
Türkiye'nin, Astana toplantısında "Buradan sonra, kalıcı barışa dönük bir süreç başlamak zorunda" mesajı vereceğini aktaran resmî kaynaklar, Bakan Fidan'ın Türkiye için Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin esas olduğunu vurgulayacağını aktardı.
Türkiye'nin, Suriye'deki barış ve istikrar için Şam yönetiminin "kendi halkıyla uzlaşı sağlaması, tüm halkları ve dinî grupları kapsayacak bir yönetim sunmasının" gerekliliğinden söz etmesi bekleniyor. Dışişleri Bakanı Fidan'ın, Türkiye'nin bunu desteklemeye hazır olduğunu vurgulaması bekleniyor.
Ancak Fidan'ın, Türkiye'nin bu desteği sırasında terörle mücadeleden de taviz vermeyeceğini vurgulaması öngörülüyor.
İran Dışişleri Bakanı Erakçi, "Suriye'yi güvensizleştirme projesi bize göre bir siyonist projedir ve kimsenin buradaki siyonist rolünü göz ardı etmemesi gerekiyor. Çok etkili ve hızlı girişimlerde bulunup Suriye'deki güvenlik ve istikrarın zedelenmesini önlememiz gerekiyor. Biz İran İslam Cumhuriyeti olarak Suriye'ye, halkına, hükumetine, ordusuna olan kesin desteğini vurguluyoruz" demişti. Dışişleri Bakanı Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullanmıştı.
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. 6 Aralık günü, 2011 yılında yönetime karşı ayaklanmanın başladığı yer olması nedeniyle “sembol kent” olarak bilinen Suriye’nin güneybatısındaki Ürdün sınırında bulunan Dera, HTŞ ve yerel isyancı grupların kontrolüne geçti. Türkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalarKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'taSuriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi. Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ gruplarının Humus kent merkezine girmesi an meselesi. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı. "Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusuDışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı: "Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklamaABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: "Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir" Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. |
© Tüm hakları saklıdır.