02 Aralık 2024 13:32
T24 Haber Merkezi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı Erakçi, "Suriye'yi güvensizleştirme projesi bize göre bir siyonist projedir ve kimsenin buradaki siyonist rolünü göz ardı etmemesi gerekiyor. Çok etkili ve hızlı girişimlerde bulunup Suriye'deki güvenlik ve istikrarın zedelenmesini önlememiz gerekiyor. Biz İran İslam Cumhuriyeti olarak Suriye'ye, halkına, hükumetine, ordusuna olan kesin desteğini vurguluyoruz" derken Dışişleri Bakanı Fidan da "Suriye'de istikrarın olması önemli. Şu anda bundan sonra bütün bölgesel aktörlerin ve diğer aktörlerin yapması gereken rejimle muhalefet arasındaki diyalog kanallarının açılması ve sahici bir çözüm alanının bulunması, daha fazla kan ve gözyaşının ve yıkımın önlenmesi. Bizim Türkiye olarak pozisyonumuz bu. Bu yönde çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Fidan, basın toplantısında şöyle konuştu:
"Suriye’de yaşanan son gelişmeler üzerinde de görüş alışverişinde bulunduk. Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır. Astana süreci sahadaki sıcak ve yoğun çatışmaların durmasını sağlamıştı. Böylece rejimin muhalefetle siyasi alanda angajmanlarını ilerletilmesini hedeflemişti. Geldiğimiz noktada Suriye’de geniş çaplı çatışmaların tekrar başlamasının nedeni bu ülkenin birbiriyle bağlantılı sorunlarının 13 yılı aşkın süredir çözülmemiş olmasıdır.
Rejimin siyasi sürece samimi biçimde dahil olmaması bir hataydı. Son olarak sivillere yönelik kapsamlı saldırılar gerçekleştirmesi iç savaşı yeniden alevlendirdi. Biz bu konulardaki uyarılarımızı ilgili tüm taraflara defalarca yapmıştık. Son gelişmeler Şam'ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşı sağlaması gerektiğini bir kez daha gösteriyor. Türkiye bu yönde gereken tüm katkıyı sağlamaya hazırdır.
Astana süreci kapsamında önemli çalışmalar yürüttüğümüz İran’la koordinasyonumuzu önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunmasını her zaman destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz.
Bir hususu daha en güçlü ve kararlı şekilde vurgulamak istiyorum, milletimiz müsterih olsun. Türkiye istikrarsızlık ortamından istifade etmeye çalışan terör örgütlerine asla ve asla geçit vermeyecektir. Ulusal güvenliğimize ve halkımıza yönelen her türlü tehdidi bulunduğu yerde yok edeceğiz"
İran Dışişleri Bakanı Erakçi ise şunları kaydetti:
"Kısa bir süre içerisinde ikinci Türkiye ziyaretim. Bölgesel konular hususundaki istişareler için gerçekleşmiştir. Bu, iki ülkenin yakın iş birliğini göstermektedir. İki ülkenin ortak menfaatleri ve ortak endişeleri vardır. Tabii ki bazı fikir ayrılıkları da olabilir ki bu da doğaldır.
Bu ziyaret iki ülke arasında bölgesel meseleler ve zorluklara ilişkin yakın istişarelerin yapılmasıyla ilgilidir.
Edindiğimiz bilgiye göre Suriye'deki terör gruplarının Amerika ve siyonist rejimle yakın ilişkisi ve koordinasyonu bulunmakta. Bu gruplar dikkati siyonist rejimin Filistin ve Lübnan'daki suçlarından uzaklaştırmak ve başarısızlıklarını telafi etmek amacıyla Suriye'de güvensizlik ortamını yaratmaya teşvik etmişlerdir.
Suriye'nin kuzeyindeki tekfirci grupların tekrar aktifleşmesi ve özellikle Halep kentine saldırmaları endişe vericidir. Suriye'nin güvenliğini ve istikrarını büyük bir tehlikeye atmıştır. Böyle tehlikeli bir durum kesinlikle bütün bölge ülkeleri ve başta Suriye komşularını da etkileyecektir. Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur. Biz bugün değerli kardeşim Sayın Fidan ile özellikle de Suriye'de istikrarın sağlanması ve Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüş yolunu ele aldık.
Astan sürecinin kazanımlarının korunması konusunda fikir birliğini sağladık. Bir sonraki Astana sürecinin toplantısını Dışişleri Bakanları düzeyinde bir an önce düzenlemeyi kararlaştırdık. Bu süreci destekliyoruz ve bu sürecin tıkanmasını ve engellenmesini önlememiz lazım.
Suriye'deki güvensizlik, Suriye'nin istikrarsızlaşmasını ve bölgenin güvenliğine bir darbe olacaktır. Suriye halkının ekonomisine darbe olabilir. Bunun sonuçları hepimiz için bir sonuç olacaktır. Suriye terör örgütlerinin merkezi olmamalı ve biz bu konuda fikir birliğindeyiz. Suriye'nin bir kez daha tekfirci ve tekfirci olmayan terör örgütlerinin merkezi olmaması gerekiyor. Suriye'yi güvensizleştirme projesi bize göre bir siyonist projedir ve kimsenin buradaki siyonist rolünü göz ardı etmemesi gerekiyor. Biz çok etkili ve hızlı girişimlerde bulunup bununla birlikte Suriye'deki güvenlik ve istikrarın zedelenmesini önlememiz gerekiyor.
Biz İran İslam Cumhuriyeti olarak Suriye'ye, halkına, hükumetine, ordusuna olan kesin desteğini vurguluyoruz. Biz nasıl ki Suriye'nin yanında durduysak bundan sonra da duracağız. Bölgedeki barış ve istikrarın korunması adına Suriye'deki barış ve istikrarın korunmasının büyük önem arz ettiğine inanıyoruz. İran olarak bu nedenden dolayı bölge ülkelerle istişarelere devam edeceğiz. Türkiye'nin bu istişarelerde önemli bir rolü vardır. Biz Irak, Arabistan ve Mısır gibi diğer bölge ülkeleriyle de istişarelerde bulunacağız ve öyle düşünüyoruz ki bölgesel istişareler Suriye'deki gerginliğin artmasını önleme hususunda büyük önem arz etmektedir.
Bugünkü görüşmeden yararlanarak iki ülke arasındaki ilişkiler hususunda da çok yararlı görüşmeler yaptık. Ne mutlu ki iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerde artış eğilimi yaşanmaktadır. İnşallah önümüzdeki yılın başlarında Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin dokuzuncu toplantısını iki ülkenin cumhurbaşkanlarının katılımıyla Tahran'da gerçekleştireceğiz. İki ülkenin arasında tahkime dilmesi gereken birçok iş birliği alanı olduğunu düşünüyoruz.
Sayın dostum Fidan'ın da söylediği gibi bu iş birliğinin geliştirilmesi için gereken mekanizmalar planlanmıştır ve planlamaya devam ediyoruz. Aramızdaki ilişkiler çok düzenli ve iyi ilişkilerdir. Temaslarımızı devam ettireceğiz ve ortak olarak bölgemizdeki barışın ve istikrarın sağlanması için iş birliği yapma hususunda da mutabıkız"
İki ülkenin Dışişleri Bakanları'nın açıklamasının ardından soru-cevap kısmına geçildi.
Bakan Fidan'la görüşmesinin sonuçları konusunda ne düşündüğü sorulan Erakçi, şöyle yanıt verdi:
"Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunması gerekiyor ve Suriye'deki iyi bir yönetim içinde gereken tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu konudaki istişarelerimiz çok açık ve net ve yapıcıydı. Tabii ki hem ortak fikirlerimizle hem de bazı fikir ayrılıklarımız vardır. Burada önemli olan, biz her zaman fikir ayrılıklarımız konusunda görüşmeler yaptık. Şimdi de daha yakından istişare ve diyalog içerisinde olma hususunu kararlaştırdık. Allah'ın izniyle iş birliği içerisinde bölgedeki durumu bölgemizin barışı ve istikrarı doğrultusunda daha da ilerletme hususunda iş birliği yapacağız"
Suriye'deki son gelişmeleri nasıl değerlendirdiği sorulan Bakan Fidan, soruyu şöyle yanıtladı:
"Suriye ile ilgili gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Özellikle kurumlarımızın yoğun bir eş güdümü söz konusu. Gece gündüz Suriye'deki gelişmeleri takip ediyorz ve olası sorunlara ilişkin gerekli tedbirler alınmakta. Diğer taraftan aslında Suriye meselesi son 13 yıldır çeşitli boyutlarda evrilen bir mesele. Biz bu 13 yılın muhasebesini yaparak ve önemli sonuçlara ulaşarak yeni dönemde nasıl adımlar atılabilir, hep onun hesabı içerisinde olduk.
Biliyorsunuz, Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik. Hep bu yönde çalıştık. İranlı dostlarımızla, Rus dostlarımızla bu konuda çok konuştuk.
Bildiğiniz gibi en son aşamada Cumhurbaşkanı'mız dostluk elini en üst düzey eçıkararak bu sorunun diyalogla bir an önc eçizilmesi gerektiğinin altını çizdi. Geldiğimiz noktada ötelenmiş sorunlar artık Astana süreciyle de yönetilecek bir durum olmaktan çıkıyordu ve biz bunu görüyorduk. Özellikle nüfusun yarısının yerinden edilmiş olması, gerek ülke içine gerek ülke dışına, 10 milyondan fazla insanın çıkmış olması; diğer taraftan terör ve bölgedeki gelişmeler meseleyi yönetilmesi güç ve karmaşık hale getirdi. Muhalefetle rejim arasındaki diyalog eksikliği çözüme yönelik arayış eksikliği maalesef sorunları bugün bu noktaya taşıdı.
Geldiğimiz noktada ne yapıyoruz? Birincisi yoğun bir bölgesel diplomasi trafiğimiz var. Sağ olsun bugün değerli kardeşimiz Ankara'ya geldiler. Uzun bir görüşmemiz oldu bu meseleyle ilgili. Suriye ve Türkiye ve İran'ın bu meselede görüşlerini çok samimi bir şekilde ortaya koyması ve neler yapabiliriz, diye ortak bir çaba göstermesi Suriye açısından çok hayatî bir konu. Kendileri de ifade ettiler, yakın zamanda bir Astan sürecini toplayacağız. Rus meslektaşımızla hem kendisi konuştu hem de ben konuştum. Tekrar yakın zaman Astana sürecini hayata geçireceğiz.
Diğer taraftan yine Lübnan Başbakanı, Katar Başbakanı, Rusya, Irak, Amerika ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlarıyla bu kriz kapsamında görüşmelerimiz oldu. Bakanlık'taki ilgili arkadaşlarım Arap Birliği yetkililerini ve BM'yi bilgilendirdiler. Türkiye'nin gözlemlerine dayalı bilgiyi o organlara aktardık. Hem uluslararası aktörleri hem bölgesel aktörleri bu noktada belli bir bilgilendirme trafiği içerisinde tutmak, görüş alışverişinde bulunmak fevkalade önemli.
Geçmişteki birtakım acı olaylara baktığımızda şu anda bizim görmek istemediğimiz bazı konular var. Özellikle iç savaşın daha da tırmanmasını istemiyoruz. İkincisi sivillerin öldürülmesini, sivil altyapının yok edilmesini, şehirlerin ağır bombardımanla tekrar yıkıma tâbi tutulmasını görmek istemiyoruz. Diğer taraftan tekrar insanların yerlerinden edilmesini ve başka yerlere gitmesini istemiyoruz. Tam tersine artık yerlerinden edilmiş olan insanların tekrar evlerine dönmesini istiyoruz. Mülteci akınının artık durması ve tersine dönmesi fevkalade önemli.
Diğer taraftan terörle mücadelede hassasiyetimiz devam ediyor. Terör örgütlerinin fırsat ve zemin kazanmaması önemli. Suriye'de istikrarın olması önemli. Şu anda bundan sonra bütün bölgesel aktörlerin ve diğer aktörlerin yapması gereken rejimle muhalefet arasındaki diyalog kanallarının açılması ve sahici bir çözüm alanının bulunması, daha fazl kan ve gözyaşının ve yıkımın önlenmesi. Bizim Türkiye olarak pozisyonumuz bu. Bu yönde çalışmaya devam edeceğiz"
© Tüm hakları saklıdır.