Politika

Bahçeli ne istiyor, MHP'li muhaliflerin taktiği ne, şimdi ne olacak?

Muhalifler siyasi hiçbir meseleyi gündeme taşımadan, ideolojik bir fark işaret etmeden, sadece liderlik tarzını gündeme getiriyor

16 Mayıs 2016 13:04

Cumhuriyet yazarı Kemal Can, MHP’de karşılıklı alınan mahkeme kararlarıyla yılan hikâyesine dönen olağanüstü kurultay süreciyle ilgili olarak, "15 Mayıs günü toplanamayacağı bilinen MHP Kongresi yapılmadı. Haftalardır siyasi gündemin en ciddi başlığı haline gelen MHP’de olup bitenleri ve kongre bilmecesini daha kolay anlamak için, en çok merak edilen birkaç soruya cevap vermek bir başlangıç olabilir" dedi. Can, "Bahçeli ne istiyor", "Muhaliflerin taktiği ne", "Şimdi ne olacak" gibi soruları yanıtladı. 

Kemal Can'ın, "Hiçbir şey aynı olmaz" başlığıyla yayımlanan (16 Mayıs 2016) yazısı şöyle:

15 Mayıs günü toplanamayacağı bilinen MHP Kongresi yapılmadı. Haftalardır siyasi gündemin en ciddi başlığı haline gelen MHP’de olup bitenleri ve kongre bilmecesini daha kolay anlamak için, en çok merak edilen birkaç soruya cevap vermek bir başlangıç olabilir. Çünkü, bu meseleyi biraz ve muhtemelen daha etraflıca konuşmaya devam edeceğiz.

1) Bahçeli ne istiyor?  

Davanın ayrılmaz parçası olarak konumlanmış “lider” pozisyonunu “ölüm pahasına” koruyor, bunu parti/dava için bir beka meselesi haline getiriyor. “Çözüm sürecinde” marjinalize edilerek, “savaş sürecinde” ise devralınarak sıkıştırılan “dava”yı iktidara yakınlaşarak korumaya çalışıyor. “Teşkilat”ı “dış tehdit ve sızma” endişesiyle bir arada tutmaya çalışırken, hükümet - devlet özdeşliği ile meşruiyet zemini kuruyor.

2) Muhaliflerin itirazı ne?

Muhalifler siyasi hiçbir meseleyi gündeme taşımadan, ideolojik bir fark işaret etmeden liderliği, hatta sadece liderlik tarzını gündeme getiriyor. Savunmacı bir hatta durmaya çalışıyor. 7 Haziran, 1 Kasım hayal kırıklığı hattında hırpalanmış teşkilatlara genel merkezden önce ulaşmış olmanın avantajını kullanıyor. Amorf “dava” meselesine hiç dokunmadan, hatta parlatarak ideolojik içeriği muğlak, milliyetçi bir kitle partisi için ikbal ışığı yakıyor.

3) Genel merkezin durumu

Bahçeli’nin oyun planını tam olarak bilen kimse yok gibi. Bir süredir hayli daralmış olan çevresi iyice tenhalaşmış görünüyor. Gelenekten gelen teşkilatçıların çoğu sürece müdahale etmekten uzak duruyor. Bunu parti sözcülerinin değişiminden de izlemek mümkün. AKP’nin cemaatin yerine ikame ettiği devlet kadrolarının manipülasyon gücü ve “fikri iktidarda” haleti ruhiyesi baskın görünüyor.

4) Muhaliflerin dengesi  

Her şeyin kongre operasyonunun sonrasına ertelendiği, aslında çok kararlı olmayan ve biraz da eklektik bir koalisyon var önümüzde. Akşener artık geri çevrilemez biçimde koalisyon liderliğini almış görünüyor. Bazı adaylar da bunu kabul etmiş gibi. Ama ekip gerilimi devam ediyor. “ANAP veya AKP” gibi yeni bir hikâye hayalleri süslese de, henüz pek gerçekçi bulunmuyor. Bazı abiler “dava müfettişi” olarak ekibe itiliyor.

5) Krizle başa çıkma

Bahçeli ve çevresi hem muhalefet koalisyonunun bileşimi, hem de ülkenin siyasi konjonktürü nedeniyle zamanın avantajlarına gelişeceğine inanıyor. Sorunu siyasi bir mesele olarak içeriye almak yerine, hukuki bir mesele haline getirerek dışarıya atmayı tercih ediyorlar. Hükümet desteğiyle uzamış yargı süreci, hızlandırılan ihraçlar ve medyatik manipülasyonlar eliyle muhalefeti kopmaya zorlamak en önemli hedef. MHP daha önce de, önemli ve büyük parçalarını “sorunsuzca” dışına çıkartmıştı ama bu sefer durum biraz daha zor gibi.

6 ) Muhaliflerin taktiği ne? 

Muhalefetin en önemli önceliği süreci hızlandırmak. Hem zaman aleyhlerine işleyeceği hem de motive teşkilatı soğutmamak için hız gerekli. Bi önemli mesele de, Bahçeli ve Genel Merkez’i siyasi hamle yapmaya zorlamak. Hukuki alan Bahçeli, siyasi alan ise muhalefet için avantajlı. “Dış güçler”, “Türkiye’ye ve MHP’ye karşı operasyon” ve benzeri iddiaların karşısına, Bahçeli’nin hükümetle ilişkisinin deşifrasyonu konulacak. Yaşanan yargı sürecindeki tuhaflıklar, her iki taraf için de karşısındakini “şaibeli ittifaklar” konusunda suçlayabilecekleri argümanlar üretti.

7) 15 Mayıs'ta ne oldu?

Kongreye gelinirken her iki taraf da, hukuki süreci zorlayarak karşı tarafı “açıklanması zor” pozisyonlara itmeye çalıştı. Galiba iki taraf da başardı. Genel Merkez, önüne polis dikerek, teşkilatının iradesini durdurdu. Muhalifler, son dakika yargı operasyonunu başaramayıp ilk raundu kaybetti. Ama aynı zamanda, Genel Merkez zaman kazandı ve muhalefeti dışarıda tuttu. Muhalifler, olmayacak kongre için 900 delege getirerek testinin kırıldığını gösterdi. “Ya delege gelmezse” diye endişelenen muhaliflerin imdadına MHP’nin ibretlik yargı hamlelerine duyulan tepki yetişti. “Bir ivme yakalamış” olan muhalefetten kaygılanan Genel Merkez’in imdadına ise, en kritik günde yan yana resim veremeyen adaylar yetişti.

8) Şimdi ne olacak?

Akşener, diğer adaylar gittikten sonra polis barikatının önünde uzunca süre bekleyip yaptığı açıklamada, “MHP’yi aşan bir tabana yayılmaktan” bahsetti. Ancak, olmayacak bir kongre için Ankara’ya toplanan yüzlerce delege ve yaş ortalaması hayli yüksek partili kalabalığı “ne olacaksa bu partide olsun” demek istemişti. Hareketli günün ardından, yaşananları “rezillik” diye tarif eden Bahçeli de, bu girişimi, “dıştan saldırı” algısı ve ihraç süreci için bir bahane olarak kullanacağının işaretini verdi. 15 Mayıs’ta yaşananlar, şimdilik Bahçeli’nin yanında olanların önemli bir kısmı için de kabul edildiği gibi, “artık hiçbir şeyin aynı olmayacağını” gösteriyor. Ama henüz nasıl olacağını göstermiyor.

İlgili Haberler