Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Rusya tarafından 'özür mektubu' olarak duyurulan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e gönderdiği mesaja ilişkin olarak, "Diplomaside, olması gereken bir mektup" yorumunu yaptı. Cumhurbaşkanlığı'nın, Erdoğan'ın mesajını "derin üzüntü" olarak ifadelendirmesiyle başlayan tartışmalarla ilgili, "Rusçam yok ama dünkü uzun muhabbetlerden sonra anladığım şu. Hani sokakta adres ararken mahallenin yerlisi olduğunu tahmin ettiğiniz kişiye yaklaşıp 'Özür dilerim' diye söze girersiniz ya.. 'Pardon' dersiniz ya.. Onun gibi bir şey" görüşünü dile getirdi. "Aslında özür dilenecek bir şey yok" diyen Karahasanoğlu, "Yaptığınız bir suçtan dolayı, pişmanlık talebiniz falan da yok. Nezaketen.. 'Özür dilerim' diyorsunuz" ifadesini kullandı.
Karahasanğlu'nun Akit'te "He he.. Türkiye hem İsrail’den hem Ruslardan özür diledi!" başlığıyla yayımlanan (28 Haziran 2016) yazısı şöyle:
Türkiye’nin en çok tartışılan Dışişleri politikasında, dün iki önemli gelişme yaşandı.
İsrail ile Mavi Marmara gemisinde yaşananlar sebebi ile karşılıklı uzlaşma..
Türk hava sahasını ihlal eden uçağını düşürmemiz sonrasında yaşanan krizde, Rusya ile ilişkilerin tekrar başlatılması için adım.
Her iki olay da..
Erdoğan düşmanları için..
Tam bir kabus.
İsrail özür diliyor..
Utanmasalar, “Türkiye, İsrail’den özür diledi” diyecekler..
İsrail tazminat ödemeyi kabul ediyor..
“Tazminat değil, yardım” diyorlar..
Neredeyse, “Türkiye çok ağladı.. Fakire sadaka babından İsrail de 20 milyon bağış yaptı” diyecekler.
İsrail, Gazze’ye gidecek yardımları Aşdod Limanı’nda kontrol edilmesi şartı ile engellemeyeceğini deklare etti..
Erdoğan düşmanları, “Ambargo resmileşti. Artık Gazze’ye yardım yapılamayacak” diyorlar..
Aynı gün, Rusya ile ilişkilerimizde de önemli bir değişiklik yaşandı..
Tayyip Erdoğan, Putin’e bir mektup yazmış.
Türk hava sahasını ihlal ettiği için, birincisinde nota verilen, ikincisinde düşürülen Rus uçağı için..
“Üzüntüsü”nü belirtmiş.
Ne yapacaktı yani..
“Düşürdüğümüz uçağınız için, her sabah davullu zurnalı eğlence düzenliyoruz” mu diyecekti?
Diplomaside, olması gereken bir mektup..
İçimizdeki hainlerin elinde..
“Özür dileme” oldu.
“Af dileme” oldu..
“Pişmanlık mektubu” oldu..
Oldu ha oldu..
Özür dileyen İsrail önümüzde kabak gibi dururken..
“Türkiye 6 yıl sonra İsrail’le anlaştı” deyip.
Neredeyse, “İsrail’den özür diledik” diyecek kadar şapşallaşanlardan başka ne beklenir ki?
Özür dileyen İsrail’i görmezler..
“Üzüntü duydum” diyene, “Pişman oldu” derler..
Diyeceksiniz ki..
Ne denildiği belli değil mi?
Belli..
İsrail’in özür dilediği belli değil mi?
Belli.
İsrail’de nasıl ahlaksızlık yapıyorlarsa..
Rusya mektubunda da, aynı ahlaksızlığı yapıyorlar..
Neymiş?
Tayyip Erdoğan’ın, Putin’e yazdığı mektupta, “izvinite” kelimesi geçiyormuş..
Bir anda bu kelimenin uzmanı olduk.
Biri diyor “Hayır o ‘izvinite’ değil, ‘izvinit’!”
Bir başka ukala çıkıyor, “İkisi de yanlış.. Aslı ‘izvinitye’dir..” diyor.
Ne önemi var ise..
Kelimenin orijinalinden, siz Türkçesine gelseniz ya..
Ne demek, sizin sorunlu gördüğünüz o kelime?
“Özür dilerim demek” diyorlar..
Bir diğeri atlıyor..
“Yok yok.. Pişmanım demek” diyor...
Hani utanmasalar, şunu da iddia edecek, içimizdeki bu Rus uşağı alçaklar:“İzvinite’nin Rusça’daki kelime karşılığı ‘Abi elini ayağını öpeyim. Ben yaptım sen yapma.. Sen beni affet, ömür boyu ayakkabını silerim’şeklindedir.”
Sorsanız, bir “İzvinite’den mi çıkıyor bu kadar mana?” diye..
“He he” derler hiç utanmadan..
“Daha fazlası da vardı da, söylemedik” derler..
Rusçam yok ama..
Dünkü uzun muhabbetlerden sonra anladığım şu..
Hani sokakta adres ararken..
Mahallenin yerlisi olduğunu tahmin ettiğiniz kişiye yaklaşıp, “özür dilerim” diye söze girersiniz ya..
“Pardon” dersiniz ya..
Onun gibi bir şey.
Aslında özür dilenecek bir şey yok.
Yaptığınız bir suçtan dolayı, pişmanlık talebiniz falan da yok.
Nezaketen..
“Özür dilerim” diyorsunuz..
Bizim içimizdeki hainler de..
“Bak bak.. Suçunu kabul etti” diye..
Piyangodan ikramiye çıkmış gibi, sevindirik oluyorlar..
Oysa oturup düşünseler..
Türkiye..
İki süper devletten birisinin..
Rusya’nın savaş uçağını düşürmüş!
“Helal olsun bize” diyeceklerine..
İki kelimelik, “üzüntü beyanı” ne ki...
“Rusya’nın savaş uçağını düşürmüşüz!” diyerek, gururlanacaklarına..
Takılmışlar, “izvinitye”ye..
Gidiyorlar..
¥
Olaya bir de şu açıdan bakalım.
İçimizdeki bu hainler, sabah akşam bas bas bağırmıyorlar mıydı?
“Tüm komşularımızla kavgalıyız” diye..
Buyurun işte..
Bir uzak komşu ile anlaşma tamam.
Yakın komşu ile de adımlar atıldı.
Dediğiniz gibi..
Tüm komşularımızla kavgalı olmaktan çıkıyoruz artık..
Bunu da..
Başbakan değişimi vesilesi ile yapmış olduk..
Siz de destek verseniz ya..
“Tamam işte.. Fazla uzatmadan. Kaş göz yarmadan. Türkiye’nin onurunu da zedelemeden.. Şu komşularımızla tartışmaları bir gözden geçirsek.. İhtilafları sıfırlamaya çalışsak, çok iyi olacak” deseniz ya..
Siz üzüm yemekten yana mısınız?
Yoksa bağcıyı dövmekten mi yanasınız?
¥
İçimizdeki hainlere bir çağrım var..
Pek ümidim yok ama..
Yine çağrımızı yapalım..
Gelin, birlik olalım..
İsrail konusunda da.. Rusya konusunda da..
Gazze’ye gidecek yardımlar konusunda..
İsrail’in kontrol bahanesi ile yapacağı, “ambargo”nun fiilen devamı niteliğindeki muhtemel zorlaştırmalarına, birlikte karşı çıkalım..
Ambargoyu da, ablukayı da, fiilen kaldırana kadar, İsrail’e karşı birlik olalım..
Rusya ile ihtilafımızda da.
“Bir uçağın hava sahamızı ihlal etti. Nota verdik. Bir ay sonra bir uçağın daha ihlal etti, düşürdük. Üzüntülüyüz. Ama özür dilemeyiz” dik duruşunu sonuna kadar sürdürmesi için, Türk hükümetine hep birlikte destek verelim..
Türk halkı topyekün bu desteği verdiği halde, yönetimden birisi Rusya’dan özür dilemeye kalkarsa.. İşte o zaman karşısına çıkalım, “Ne oldu? Niye özür diliyorsunuz ki?” diyelim..
Var mısınız, İsrail muhibleri?. Rus muhibleri!