28 Şubat davasında cezaların onanmasının ardından 81 yaşında cezaevine giren emekli orgeneral Çetin Doğan 'af tartışmalarına' ilişkin olarak, "28 Şubat Davası’nda evet suçlular var. Ancak bu suçlular hiçbir zaman sanıklar olmadı. Davaya bakanlar, davaya ruhsat verenler, hukuksuz süreci başlatanlar, bu hukuksuz sürece destek olanları, bu adaletsizliğe kesintisiz güç kaynağı sağlayanlar asıl suçlulardır. Bu sebeple, özür dilemesi gereken, af dilemesi gereken de onlardır. Bizler değiliz." açıklamasını yaptı.
Halk TV’den İsmail Saymaz’ın sorularını da yanıtlayan Doğan, “Bizim yaşadığımız haksızlıklara toplum alıştı” dedi. 1403 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’yı örnek gösteren Doğan, “İşte bakın Osman Kavala yıllardır tutuklu. Bizim yaşadıklarımız onunkilere göre daha sınırlı" dedi.
Avukat Hüseyin Ersöz, “Af değil, adalet istiyoruz!” Hayatını heran cezaevinde kaybetme riski yaşayan bir kişinin bu duruşu, umalım ki insanları biraz olsun akla ve vicdana sevk eder. Müvekkilimiz Çetin Doğan’ın “af tartışması” üzerine Cezaevinde bizlere aktardığı görüşlerini aşağıda bulabilirsiniz" notuyla Doğan'ın açıklamalarını Twitter hesabından paylaştı. Doğan şunları kaydetti:
"28 Şubat Davası’nda evet suçlular var ancak bu suçlular hiçbir zaman sanıklar olmadı"
"28 Şubat Davası’nda evet suçlular var. Ancak bu suçlular hiçbir zaman sanıklar olmadı. Davaya bakanlar, davaya ruhsat verenler, hukuksuz süreci başlatanlar, bu hukuksuz sürece destek olanları, bu adaletsizliğe kesintisiz güç kaynağı sağlayanlar asıl suçlulardır. Bu sebepler, özür dilemesi gereken, af dilemesi gereken de onlardır. Bizler değiliz.
Bizler Nemrut Mustafa Paşa’nın yaptığına benzer bir yargılamaya muhatap olduk. Bu davada verilen hükümler, verenlerin kendi ailelerine ve çocuklarına bıraktıkları mirastır. Ben ise sevenlerime iyi bir miras bırakıyorum.
Yargılandığımız davanın seyri, Mahkeme Başkanı Fevzi Cıngar ve duruşma savcısının görevden alınması ile değişti.
"Sadece ve sadece adaletin tecellisi beklentisi içindeyiz"
Hukuksuz delillerle başlayan ama özel yetkili mahkemeler kapatıldıktan sonra daha adil bir görüntü veren yargılamada, bu kişilerin görevden alınması, hakkımızda verilecek cezanın ön hazırlığıydı. Tüm bu süreç boyunca ve halihazırda bizler sadece ve sadece adaletin tecellisi beklentisi içindeyiz.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat davasına ilişkin olarak, "Yargı kararını verdi, bu karar sonrasında bizim kapımızı çalan olmadı" demişti.
Saymaz, Doğan’a, “Cezaevi koşullarınız ne durumda? Sağlık sorununuz var mı ? Bir af talebiniz olacak mı? Bu tutuklamayı intikam olarak görüyor musunuz?” sorularını yöneltti.
Doğan şunları kaydetti:
“Kaldığım koğuş, Türkiye şartlarında iyi ve temiz sayılabilir. Bu konuya dikkat ediliyor. Temizlikle ilgili bir şikâyetim yok. Sağlık sorunlarım nedeniyle benim koğuşum daha emniyetli olsun diye değiştirildi. Merdivenleri tek başıma çıkamadığım için tek kişilik hücremde üst katı kullanmıyorum. Üst kattaki yatak alt kata indirildi. Tüm zamanım burada geçiyor.
“Destek olmadan yürüyemiyorum”
Kendimi aciz göstermek için söylemiyorum ama bel rahatsızlığından dolayı bir yerden bir yere destek olmadan yürüyemiyorum. Her zaman bir memurun desteğine ihtiyacım var yada koltuk değneği ile yürüyebiliyorum. 10 adımdan sonrasını desteksiz atamıyorum. Pandemi süreci sağlık sorunlarımın artmasına neden oldu.
Balyoz Davası sürerken de aslında cezaevinde FETÖ’cü memurlar vardı. Bunu davranışlarından ve saygısız tavırlarından anlıyordunuz. Şu an büyük çoğunluk iyi. Balyoz’da ilk hapishaneye girdiğimde beni etkileyen olay, Metris Cezaevi’ne getirildiğimde, orta yaşlı bir memur bana “Sen bu ülkede orgeneral olmuşsun. Bu memlekete çok hizmetlerde bulunmuşsundur. Bugün burada yaşadıklarından dolayı, hizmetlerinden benim ve ailem payına düşeni lütfen affet.” demişti. Bu sözler hiç aklımdan çıkmaz.
Osman Kavala örneği
Bizim yaşadığımız gibi haksızlıklara artık toplum alıştı. İşte bakın Osman Kavala yıllardır tutuklu. Bizim yaşadıklarımız ise onunkilere göre daha sınırlı. Ancak bu sıkıntılar halkımızın uyanışında bana ve benim gibi insanlara güç veriyor. Bu süreçte erimemiz ya da yok oluşumuz halkımız için. Son 10 yılı aşkın süredir bu davalarla boğuşmaktayım ve devam ediyorum. İnsan bu yaşında yani hayatının sonbaharında torunlarıyla, sevdikleriyle birlikte olmayı, üretmeyi çok ister ama benim bu yıllarım komplo davalarla geçti. Buna üzülüyor, hayıflanıyor, sinirleniyorum sadece.