18 Şubat 2010

Risk iştahının azalması ne anlama gelecek?

T24’ü takip edenler küresel finans dünyasında olup biteni herkesten önce öğreniyor...

Deutsche Bank CEO’su Josef Ackermann geçen yıl Eylül ayında İstanbul’da yapılan IMF toplantısında, bankaların Sermaye Yeterlilik Rasyosunun yeniden hesaplanmasına ve böylece daha fazla sermaye ayrılmasına neden olacak tartışmalara cevaben “üzerimize fazla gelirlerse risklerimizi azaltırız” demişti. Şimdi size bir soru ? Ackermann ne demek istemişti?
T24’ü takip edenler küresel finans dünyasında olup biteni herkesten önce öğreniyor. O nedenle geçen haftaki üç ve önceki günkü yazımızı okuyanlar bu sorunun cevabını hemen bileceklerdir.
Obama planını, Basel – III’e yönelik olarak FSB bünyesinde ve G – 20’de yapılan tartışmaları ve küresel finansal mimarinin üzerine inşa edildiği meşhur rasyomuzu tekrar hatırlayalım:
Sermaye Yeterliliği Rasyosu (Basel – II) = Özkaynaklar / (Kredi Riski + Piyasa Riski + Operasyonel Risk)

Ackermann’ın işaret ettiği risk “operasyonel risk” değil elbet. Aklınıza takılmasın diye operasyonel risk derken ne kastedildiğini iki örnekle açıklayalım: Mevzuata uyumsuzluk nedeniyle denetim otoritesi tarafından kesilebilecek cezalar, deprem, yangın vesair nedenlerle aktiflere verilen zarardan dolayı yaşanabilecek kayıplar operasyonel risklere örnektir.
Esasen rasyonun kısa bir tarihçesine göz atmakta herşeyin daha net görünmesi bakımından fayda var.
Hatırlayın, 1980’li yıllarda en önemli bankacılık riski “kredi riski”ydi. Kredi riski, kredi müşterisinin bankaya karşı yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirememesinden dolayı bankanın yaşadığı kayıpları ifade eder.  O nedenle Basel – I, o dönemde yaşanan krizin müsebbibi olarak kabul edilen kredi riski üzerine kurulmuştu.
Finansal piyasalarda daha sonraki yıllarda yaşanan krizler, “piyasa riski” için de sermaye artırırılması zorunluluğunu gündeme getirdi. Bu nedenle bir bankanın sahip olması gereken sermaye miktarının hesabına; kredi rsikine ilaveten, faiz oranlarındaki ve döviz kurlarındaki beklenmedik dalgalanmalardan kaynaklı zararlar da dahil edildi.
O nedenle bize göre Ackermann esas olarak kredi riskini işaret ediyor; ama piyasa riskini de dikkate alarak. Söylemek istediği de esasen şu: Rasyo hesabı değişir ve ben aynı miktarda risk için daha fazla sermaye ayırmak zorunda kalırsam, sermaye artırmak yerine riskimi azaltırım !..
İlginç değil mi ? Toparlanma istiyorsan yakamdan düş diyor.
Peki küresel bankaların kredi ve piyasa risklerini azaltması tasarruf açığı olan bizim gibi ülkeler için ne anlama gelir ?
Cevap: Daha az sermaye girişi.
Neden ?
Çünkü birçok ülkede işsizlik ve kamu borcu var; bütçeler açık veriyor ve ulusal paralar aşırı değerli. Daha da kötüsü birçok ülkede seçim var.
Not: 2010 yılında tekrar çevrilmesi gereken borç miktarı ve tahmin edilen cari açık tutarı 70 milyar dolar.
Risk iştahının azalması ne anlama gelecek?
Karar sizin.

Yazarın Diğer Yazıları

2015 ve T24’e veda yazısı

2016; insanlığa, ülkemize, T24 okuruna, yazarına, çalışanına ve T24’e şans getirsin

ABD 14 yıldır terörle savaşıyor, sonuç: Terör saldırıları yüzde 6 bin 500 arttı!

“ABD işgalinden önce Irak’ta hiç intihar saldırısı olması ama, 2003 yılından bu yana 1892 intihar saldırısı oldu"

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına daha ne kadar dayanabilecek?

Gazprom biterse Putin biter. Sonra sıra Çin’e gelir. Çin karışırsa dünyayı dolarsızlaştırma ittifakı, yani BRICS tamamen biter

"
"