Organize suç örgütü liderinin video yayınlarından dile getirdiği bir özel soruşturma dosyası vardı: Bataklık Operasyonu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Cumhuriyet tarihinin en büyük kara para aklama operasyonu” biçiminde kamuoyuna açıkladığı operasyon.
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi’nin, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde yürüttüğü soruşturma dosyasında, Nejat Daş başta olmak üzere uluslararası uyuşturucu kaçakçılığını yürüten suç gruplarının “toz”dan elde ettikleri kara parayı aklamak için kurdukları organizasyon ortaya çıkarıldı.
Bir yılda hazırlanan iddianame
Soruşturma dosyası geçtiğimiz günlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame haline getirildi. Başsavcı vekili Alpaslan Tufan’ın imzasını taşıyan 399 sayfalık iddianamede, 73 şüphelinin yer aldığı suç örgütünün iki liderinin bulunduğu belirtiliyor.
Bu isimler; Nejat Daş ve Çetin Gören.
Daş ailesi malumunuz, uyuşturucu kaçakçılığı konusunda kamuoyunun uzun yıllardır yakından tanıdığı bir aile.
1990’ların başında Nejat Daş’ın babası Şeyhmuz Daş, uluslararası bağlantılarla gerçekleştirilmek istenilen Türkiye’nin en büyük uyuşturucu kaçakçılığının organizasyonu içindeydi. O dönem yaşananları Bataklık Operasyonu’nun ilk başında, tam bir yıl önce (https://t24.com.tr/yazarlar/tolga-sardan-buyutec/cakil-gazinosu-ndaki-cinayetten-bataklik-a,27248) Büyüteç’te yazmıştım.
İddianameye göre, suç örgütünün ikinci ismi ise Çetin Gören.
Gören, Daş ailesi kadar kamuoyunda bilinen bir isim değil. Ancak, iddianamede yer alan bilgilere baktığımızda uluslararası uyuşturucu kaçakçılığının önemli aktörlerinden. Gaziantepli. Avrupa ile yakın bağı var. Hem kendi ailesini, hem de kız kardeşinin gelini olduğu yine Gaziantepli Bilici ailesini suç örgütü içinde koordine ediyor.
Gören’in suç sicili
Aslına bakarsanız, Gören’in de uyuşturucu kaçakçılığı dünyasındaki sicili Daş ailesine yakın. İlk kez adının duyulması 1999 yılına kadar uzanıyor. Uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı dünyasında kimi zaman Padişah, kimi zaman Armando, kimi zaman da Jack ismiyle tanınan Gören’in iddianamede yer alan siciline birlikte göz atalım:
* Hollanda tarafından 1999 yılında, şüpheli Padişah / Armando / Jack kod adlı Çetin Gören’in de şüphelisi olduğu bir uyuşturucu ticareti suçunda 75 kilogram eroin maddesi ele geçirilmesi,
* Brezilya tarafından, şüpheli Çetin Gören hakkında çıkarılan kırmızı bültende görülen, 20 Ekim 2003 tarihinde Brezilya Sao Paolo Havalimanı’ndan Hollanda’ya seyahat etmek üzereyken kendisinden 13 kilogram 365 gram kokain yakalanması olayı,
* Çetin Gören’le ilgili 23 Haziran 2004 tarihinde Gaziantep’te 1208 adet Ecstasy uyarıcı hap yakalanması olayı,
* Brezilya tarafından, Çetin Gören hakkında çıkarılan kırmızı bültende görülen, 24 Mart 2007 tarihinde Brezilya’da 880 gram Ecstasy uyarıcı hap yakalanması olayı,
* Hollanda ve İngiltere İrtibat görevlisinden polisiye işbirliği kapsamında alınan belgelerde görülen, 23 Şubat 2012 tarihinde Ekvador’da Guayaquil limanında 3 ton 668 kilogram kokain ele geçirilmesi olayı,
* İtalyan İrtibat görevlisinden polisiye işbirliği kapsamında alınan belgelerde görülen, 26 Şubat 2012 tarihinde İtalya’da Peru’dan gönderilen paket içerisinde tişörtlere emdirilmiş vaziyette 1 kilo 222 gram kokain yakalanması olayı,
* Hollanda ve İngiltere İrtibat görevlilerinden polisiye işbirliği kapsamında alınan belgelerde görülen, 7 Mayıs 2012 tarihinde Peru’da Paita limanında 1 ton 686 kilogram kokain ele geçirilmesi olayı,
* Hollanda ve İngiltere İrtibat görevlilerinden polisiye işbirliği kapsamında alınan belgelerde görülen, 8 Ekim 2012 tarihinde Belçika’da Antwerp limanında Ekvador’dan gönderilen konteynerlerde 8 ton kokain ele geçirilmesi olayı,
* İtalyan İrtibat görevlisinden polisiye işbirliği kapsamında alınan belgelerde görülen, 19 Şubat 2020 tarihinde İtalya’ya Peru’dan gönderilen paket içerisinde monta emdirilmiş vaziyette ele geçirilen 2 kilogram kokain yakalanması olayı,
* Hollanda’da yürütülen soruşturma kapsamında 6 Aralık 2016 tarihinde Anwers limanında Kolombiya’dan gelen CROWN OPAL isimli gemide yüklü muzlar içerisinde 1 ton 800 kilogram kokain maddesi ele geçirilmesi olayı,
* Hollanda'da REPIN ve MURDOCH operasyon ismi ile anılan yargılama olduğu.
Suç örgütü lideri Gören’in sicili görüldüğü üzere epeyce kabarık. Yine iddianameye göre; Gören, uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği parayı kuryeler aracılığıyla Türkiye’ye getirip yakınlarının kurduğu firmalar üzerinden aklamaya çalıştı.
Hollanda ve Brezilya’dan kırmızı bülten
Gören’in yurt dışında yoğunlaşan suç dosyası bununla da bitmiyor. Brezilya ve Hollanda, Gören’i uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı gerekçesiyle Interpol’ün “kırmızı bülteni” ile tün dünyada yakalanmak amacıyla arıyor.
Brezilya; Gören hakkında “uluslararası uyuşturucu madde ticareti” suçundan aldığı 12 yıl 3 aylık hapis cezası nedeniyle 11 Haziran 2015’den bu yana kırmızı bültenle arıyor.
Hollanda ise, “kara para aklama, sahtecilik, uyuşturucu madde ticareti, suç örgütü üyesi olmak ve ateşli silah bulundurmak” suçlarından 14 yıl 2 ay maksimum hapis cezası verilmesi nedeniyle 21 Kasım 2016’dan itibaren kırmızı bültenle arıyor. Hatta Hollanda adli makamları, 2016’daki kırmızı bülteni 18 Aralık 2018’de yenileyerek yeniden servise koydu.
Yanı sıra, Gaziantep’te 2013’te ve Kırşehir’de 2014’de, Gören hakkında savcılıklarca başlatılan soruşturmalarda verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararları, suç örgütü liderine yönelik deliller sonrasında mahkemelerce kaldırılarak yenden yargı yolu açıldı. Her iki dosya Ankara’ya gönderildi.
Kırmızı bültene rağmen silah ruhsatı
Buraya kadar aktardığım bilgiler, suç örgütü liderinin konumu daha net ortaya koymak içindi.
Gören hakkında bu kadar bilgi ve adli kayıt varken, madalyonun diğer yüzüne bakalım.
Büyüteç’in başlığında yer aldığı üzere, hakkında bu kadar adli kayıt olan bir kişiye Elazığ Valiliği üzerinden silah taşıma ruhsatının verildiğini öğreniyoruz.
“Nereden bu bilgi?” derseniz yanıtı “aynı iddianamede yazılanlar” olur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinden okumaya devam edelim yine:
“Çetin Gören’in 07.08.2018 tarihinde verilme YPH217 seri numaralı Glock marka ve BFB3201 seri numaralı Smith Wesson marka tabancalara sahip olduğu; şüpheli olan Cemal Deniz Sahan’ın 17.09.2018 tarihinde verilme HPV774 seri numaralı Glock marka ve 33307203 seri numaralı Jericho marka tabancalara sahip olduğu belirlenmiştir.
Yakın tarihlerde gerçekleştirilen ruhsatlandırma işlemleri esnasında her ikisinin de geçici olarak ikametlerini Elazığ ilinde farklı adreslere aldırdıkları, silah ruhsatlandırma işlemlerinin Elazığ Valiliği’nce tesis edildiği ve geçici olarak ikametlerini Elazığ iline aldırmalarının şüpheli bulunduğu; örgüt lideri Çetin Gören’in ve yöneticisi Cemal Deniz Sahan’ın geçmiş suç kayıtları açık bir şekilde ortada olmasına rağmen, bir şekilde ikamet adreslerini Elazığ iline aldırarak, asılsız ve usulsüz şekilde “can güvenliği gerekçesiyle tasıma ruhsatlı silah” edindikleri tespit edilmiştir.”
Savcılığın iddianamede verdiği bu önemli bilgiyi daha da dikkat çekmesi için koyu yazıya çevirdim!
Savcılığın yazdıkları son derece açık ve net.
Şüpheliler, izlerini kaybettirip yeni adres üzerinden can güvenliğinden silah taşıma ruhsatı almayı başarmışlar Elazığ Valiliği’nden.
O halde şimdi soralım:
- Mademki böyle bir önemli tespit var. Bu tespitle ilgili savcılık ayrı bir adli soruşturma başlattı mı? Bu tespiti resmi olarak İçişleri Bakanlığı’na bildirdi mi?
- Hakkında kırmızı bültenle arama olan suç örgütü lideri ve liderin talimatlarıyla hareket eden suç örgütü yöneticisinin silah ruhsatlarına imza atan Elazığ Valisi Oktay Çetin Kaldırım, halen Sakarya Valisi. Savcılığın söz konusu tespiti üzerine Sakarya Valisi Kaldırım hakkında İçişleri Bakanlığı’nca açılmış idari soruşturma var mı? Müfettiş görevlendirmesi yapıldı mı? Böylesine önemli bir iddiaya karşın Vali Kaldırım’ı halen görevde tutmak doğru bir yönetim anlayışı mıdır?
Soylu’nun prensi vali
Bu aşamada şunları da eklemek lazım:
Vali Kaldırım, Soylu’nun İçişleri Bakanı olmasından sonra 6 yıllık Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreterliği’nden sonra doğrudan İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı yapıldı!
Kaldırım, 20 yıllık mülki idare kariyerinin sadece on yılında beş ayrı ilçede kaymakamlık yaptı. Soylu’nun parlattığı mülki idare amirlerinden olan Kaldırım, müsteşar yardımcılığından doğruca Elazığ Valisi yapıldı Soylu tarafından.
Özgeçmişine bakıldığında Kaldırım ile Soylu’nun bir ortak noktası da görünüyor: Her ikisi de Trabzonlu!
Elazığ’daki depremden sonra bölgede çalışmaya başlayan müteahhitlerin çoğunluğunun nereli olduğuna bakalım.
Yine özgeçmişine bakıldığında Kaldırım’ın liyakatı ön plana çıkıyor. Liyakatlı bir valinin söz konusu silah ruhsatlarına imza atmasının ardında ne olabilir?
Zira valiler, kolluk tarafından başvuru sahibine silah ruhsatı verilebileceği görüşüne karşı olumsuz karar verebilme yetkisine sahip.
Yani vali isterse, bu kişilere silah ruhsatı vermeyebilirdi. Ama savcılık kayıtlarına göre vermiş!
* * *
Artık her olayın ardından farklı süreçlerle karşılaşmak bu topraklarda yaşayanlar için rutine döndü.
Bu tür soruşturmalarda hemen her olayın içinden başka başka enteresan gelişmeler çıkıyor.
Ama idare “üç maymunu” oynamaya devam ediyor.
Bakalım nereye kadar devam edecek böyle?