Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Köyü'nde sekiz yıl önce dünyaya gözlerini açan Narin'in kayboluşunun üzerinden 25, cesedinin dere yatağında çuval içinde bulunmasının üzerinden ise 6 gün geçti.
Olayın vahameti henüz tazeliğini koruyor. Kabinenin üç bakanı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Aktaş ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bizzat olay mahalline gitti.
Bakanlar inceleme yaptı, savcılık ve jandarma adli soruşturmaya devam ediyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarının yanı sıra ortaya çıkan iki kişiye ait üç ayrı ifadede yer alan bilgiler ve bir ön otopsi raporu üzerinden cinayet kamuoyu önünde aydınlatılmaya çalışılıyor.
Narin'in cesedinin bulunduğu geçen pazardan bu yana birçok senaryo konuşuluyor, tartışılıyor. Buna karşın olayın gerekçesi ve asıl faille ilgili bir arpa boyu alın(a)madığını söylemek yanlış olmaz.
İtirafçı köylünün verdiği bilgiler sonrasında başlatılan gözaltılardan sonra şüpheliler dün sabah adliyeye çıkarıldı.
Soruşturmanın hazırlık aşamasında savcılıkça ne kadar bilgi edinildiği ve olayın çözülüp çözülmediği önümüzdeki günlerde daha netleşecek, süreçteki soru işaretleri yanıt bulacak kuşkusuz.
Erken olmakla birlikte, bu satırların yazarı olarak edindiğim bilgiler ve geçmişte yaşanan benzer olaylara bakıldığında gerçeğe ulaşma konusunda umutlu olmadığımı belirteyim. Umarım yanılırım.
Milletvekilinin makam aracı mafya liderine tahsis edilmiş
Gündemin yoğunluğu kimi konuların geri planda kalmasına neden oluyor maalesef.
Yeri geldikçe arkada kalan başlıkları kamuoyunun önüne getirip dikkatine sunmak biz gazetecilerin işi.
Büyüteç'in bugünkü iki gündem başlığından ilki organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle tutuklanan, hüküm giyen ve sonrasında da yeniden yargılama yoluyla cezaevinden tahliye edilen Kürşat Yılmaz'ın geçen haftaki Konya ziyareti!
Ülkücü camia içinde yetişen Yılmaz'ın suç dosyası geçmişinde Banker Kastelli adıyla bilinen Cevher Özden'in vurulması, Endüstri Holding'in yağmalanması, Eski Kuşadası Belediye Başkanı Lütfü Suyolcu'nun öldürülmesi gibi olaylar mevcut.
Daha önce üç kez Bulgaristan'da yakalanıp Türkiye'ye getirilip yargılanan Yılmaz, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek, nitelikli yağma, tehdit, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma gibi suçlardan 66 yıl hapis cezası aldı.
Yılmaz, avukatlarının yaptığı yeniden yargılama talebi sonrasında 2021'de cezaevinden tahliye oldu.
Avukatı Hasan Özay, Yılmaz'ın tahliye olduğu 30 Ekim 2021 gecesi yaptığı açıklamada şunlaru söyledi:
"Güvenlik sebebiyle gece yarısından sonra, erken bir saatte tahliye oldu. Saat 08.00'de bekliyorduk ancak bu şekilde tahliye gerçekleşti. Kendisi 17 seneden beri, 2005 yılından beri hapis yatmaktadır. Aldığı kesinleşen hapis cezası 66 yıldı. Bizim bu sene Mayıs ve Haziran'da yaptığımız hukuk mücadeleleri sonucu haksız olan cezanın 35 senelik bir kısmını iade-i muhakeme yoluyla tekrar yargılanıp, beraat kararı verilip, kesinleşmek suretiyle bu ceza ortadan kaldırıldı. Kalan ceza yönünden de hukuka uygun, hak edilen, zamanında bir tahliye gerçekleşti. Başka bir sebep yok. Bu karar haziran ayında alınmıştı. Hazirandan beri süresinin dolmasını bekliyorduk. Süresi doldu ve bitti."
FETÖ kumpası mağduru olduğu gerekçesiyle yeniden yargılanan Yılmaz, o günden sonra sosyal medya hesabı üzerinden kimi zaman farklı kişileri eleştiri görünümünde tehdit etti.
Yılmaz, kısa süre önce Konya'daydı.
"Gör Konya'yı, gez dünyayı" misali Konya'ya gelen Yılmaz, şehirde "çakarlı" bir araç kullandı.
Yılmaz'ın Konya ziyareti sırasında "çakarlı makam" aracı kullanması sosyal medyaya düştü ancak pek dikkate alınmadı.
Zira, kendisi gibi organize suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla yargılanarak hüküm giyen ve 16 yıldır cezaevinde bulunan, 2020'deki yeni infaz düzenlemesi kapsamında tahliye edilen Alaaddin Çakıcı'nın da "çakarlı makam aracı" kullandığı gündeme geldi.
Tahliyesinden sonra 2021'de Kırıkkale'nin Keskin ilçesi adliyesine gelen Çakıcı'yı taşıyan "çakarlı ışık ve ses sistemine sahip" olan araca Kırıkkale Emniyeti'nce para cezası kesildi.
Çakıcı'nın kullandığı çakarlı aracın konvoyda yer alan bir kişiye ait olduğu özel ışık ve ses sistemi kullanma yetkisi olmadığı anlaşıldı.
Konya'da ziyaretlerde bulunan Yılmaz ise Çakıcı'nın konumunu bir üst katmana taşıdı.
Yılmaz'ı kente getiren aracın MHP milletvekiline ait olduğu ortaya çıktı. Görüntülerde Yılmaz'ın makam koltuğundan indiği 34 XXX 01 (kişisel verilerin korunması amacıyla plakanın harf grubu özellikle belirtilmedi. Y.N.) plakalı aracın, Giresun Milletvekili Ertuğrul Gazi Konal adına ruhsat kaydının bulunduğu anlaşıldı.
Yılmaz'a tahsis edilen ve içinde Milletvekili Konal'ın olmadığı görüntülere yansıyan makam aracına, yürürlükteki Koruma Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre herhangi bir ceza uygulanması mümkün değil.
İçinde hakkında koruma kararı bulunan milletvekili olsun olmasın, araçları da milletvekilinden doğan hakla otomatik şekilde koruma kalkanına sahip.
Kolluk görevlilerince; durdurulması, aranması ve ceza uygulanması olanağı yok. Yılmaz, kimsenin kendisine karışmadığı ortamda rahatça dolaşma imkanına sahip.
Tabii, Yılmaz'ın hakkındaki davalardan beraat ettiği göz önüne alındığında sıradan bir yurttaştan farkı olmadığı söylenebilir.
Bildiğim kadarıyla, Yılmaz hakkında koruma kararı yok.
Daha önce, halen yurt dışında firardaki organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker'e hakkındaki koruma kararı gereğince polis koruma tahsis edilmişti.
Yılmaz'a da koruma hakkı verilebilir elbette!
Burada herhangi bir suç yok elbette.
Fakat, milletvekili olmasından dolayı doğal biçimde resmi koruma kararına sahip bir kişinin, yine aynı kişinin milletvekili olmasından kaynaklanan ve üzerinde koruma kararı bulunan özel aracını, kendisi içinde bulunmadığı halde, suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle yargılanan bir mafya liderine tahsis etmesi ne kadar doğru veya etik, bunun tartışılması gerekir kanımca.
Harp Okulu'ndaki yemin töreni hakkında yeni bilgiler
Ankara’daki Kara Harp Okulu'nun mezuniyet töreninde yeni kuşandıkları kılıçlarla yemin eden teğmenler
Kara Harp Okulu'ndan (KHO) mezun olan teğmenlerin bir bölümünün katıldığı ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" şeklinde slogan attıkları olay henüz küllenmedi.
Büyüteç'i kaleme aldığım saatlerde Milli Savunma Bakanlığı (MSB), açıklama yaparak sürece yönelik kamuoyunu bir kez daha gelişmelerle ilgili bilgilendirdi.
MSB, yaşananların "her yönüyle büyük bir titizlik ve hassasiyetle araştırılmakta ve incelenmekte" olduğunu duyurdu.
KHO'nda gerçekleşen olayla ilgili salı günü Büyüteç'te Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in süreçten rahatsız olduğu ve "görevden affını" isteyeceği bilgisini paylaştım.
Bu bilgiye şu ana kadar, ne Güler'den ne de farklı makamlardan bir açıklama yapıldı.
Edindiğim bilgileri paylaşayım; Güler'in rahatsızlığının "teğmenleri TSK'dan ihraç eden" Bakan olmak istememesinden kaynaklandığı ifade ediliyor.
Güler'in FETÖ dönemindeki Balyoz davası sırasında yaşanan ve cezaevindeki yüksek rütbeli TSK mensuplarının yarattığı travmanın bir benzerine imza atmak istemediği kulislere yansıdı.
Zaten MSB'den dün yapılan açıklamanın içeriğine bakılırsa, tansiyonu düşürmeye çalışan bir yaklaşım görünüyor.
Kaldı ki, Bakan Güler'le ilgili kulis bilgisinin gündeme gelmesinden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bakan Güler, İstanbul'da onarılan Atatürk'ün kullandığı Savarona Yatı'nın teslim töreninde buluştu.
Doğrusu, bu özel görüşme hakkında bilgi sahibi olamadım. Sonrasında da Cumhurbaşkanlığı'nda kabine toplantısı vardı pazartesi günü. Güler, toplantıya katıldı, fakat bir açıklama yapmayı tercih etmedi.
Bir bilgi daha vereyim; olayın akabinde KHO'da görevli Binbaşı M. adlı bölük komutanının istifasını verdiği bilgisi gündeme geldi.
Aldığım bilgiye göre, Binbaşı M.'nin istifasının yaşananlarla bağı yok. Söz konusu bölük komutanı, TSK'daki 15 yıllık zorunlu görev süresini tamamlaması nedeniyle yemin töreni öncesinde ilgili birime istifa dilekçesini sundu.
Durum bundan ibaret.
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|