17 Ekim 2023

Kollukta temizlik başladı, yargıya sıra ne zaman gelecek?

Sıra aynı zamanda Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun Başkanı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'da. Yerlikaya'nın yürüttüğü sürecin benzerini yargı sisteminde gerçekleştirmek için neden beklemedeler acaba?

Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun Başkanı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca

Deniz bitti, kara göründü sonunda.

Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan'ın siyaset ve yargı camiasındaki bağlantılarının gün ışığına çıkıyor olması yeni sürecin milâdı belki de.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde Ankara Emniyeti'nce yürütülen mafya – siyaset – bürokrasi üçgeninde gün ışığına çıkarılanlar epeyce insanın uykularını kaçırmaya başladı.

Kaplan'la bağlantılı yargı ve emniyet mensuplarının üzerine çöken kara bulutlar, muhataplarını huzursuz etmekle birlikte uzunca bir süredir devam eden kokuşmuşluğun parametresi haline dönüştü.

Özel mahfillerde, kapalı kapılar ardında, emniyet kulislerinde, adliye koridorlarında hemen herkesin bildiği ve konuştuğu ama üzerine gidemediği "derin bağlantılar" ya da "makam ve mevki kullanılarak yaratılan kişisel istismar" konuları artık ciddi biçimde seslendirilmeye başlandı.

Kişisel bağlantılarla yarattığı zırhı delinen Ayhan Bora Kaplan'a dokunulmasıyla birlikte polise şikâyet üzerine şikâyetler geliyor. Bunların bir kısmı yargı ve yüksek yargı mensuplarıyla ilgili kuşkusuz.

Zaten bu konuda şimdiye kadar gündeme gelenler bile yargı üzerinde hatırı sayılır işlemlerin yapılmasına gerek olduğunu gösteriyor.

Önce bu satırların yazarı, Kaplan'ın tutuklanmasından sonra yargıdaki bağlantılarla ilgili bazı bilgileri kamuoyuna aktarmaya çalıştı. Ancak, olaylarda adı geçenler, her iki yazıya erişim yasağı getirerek geniş kitlelerin bilgi edinmesinin önüne geçmeye çalıştı.

Ardından T24'te Gökçer Tahincioğlu, kaleme aldığı iki yazıyla Ankara Adliyesi'nde yaşananları ortaya koydu. Avukatlar aracılığıyla yargı sistemi üzerinde kurulan bağlantılar sayesinde işlerin nasıl tarifeye alındığını aktardı.

Nihayetinde Birgün'den Timur Soykan; ortaya çıkardığı yazışmayla, erişim yasağı konmasına rağmen, yargıdaki yaşanan vahim tabloyu belgeledi.

Siyasetin güçlendirdiği kimi avukatların yargı müessesesi üzerindeki etkinliğinin sona erdirilmesinin zorunluluk haline dönüştüğünü kabul etmenin zamanı geldi de geçiyor bile.

FETÖ borsası iddialarıyla başlayan yozlaşma süreci, yargı sisteminde kanıksanır hale dönüştü maalesef.

Mesleğine ihanet etmeden, kamu yararına görev yapan yargı mensuplarını tenzih ederek ifade edeyim ki; uzun yıllardır yargının bu denli erozyona uğradığına tanık olmadım.

Para, siyasi bağlantı ve torpil olmaksızın adliyelerde işlerin normalinde yürümesi her geçen gün zorlaşıyor.

Tunç ve Akarca neden sessiz!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, başlattığı bir nevi temizlik harekâtıyla adli kolluk görevini yürüten polis teşkilatında yavaş yavaş işlerin üzerine gitmeye başladı.

Sadece büyük kentlerde değil, küçük kentlerde de özellikle mafya gruplarına yönelik operasyonlar yapılıyor.

Suç örgütleriyle bağı bulunan polisler açığa alındı.

Ayrıca, önümüzdeki dönemde bu konuda farklı gelişmeler yaşanacağının sinyalleri görülüyor Emniyet'te.

Zira geçtiğimiz günlerde Polis Teftiş Kurulu Başkanlığı, yurt genelindeki bölge başkanlarını Ankara'ya çağırdı. Bölgelerde görevli polis başmüfettişlerinin hazırlayacakları dosyaların dikkatli değerlendirilmesi, çalışmaların titizlikle yürütülmesi istendi.

Yine hem İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu hem de Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Teftiş Kurulu'nda görevli başmüfettişlerden özel çalışma ekipleri oluşturulacağı Emniyet'te konuşulan konuların başında.

İçişleri Bakanı Yerlikaya'nın da bir dönem Mülkiye Başmüfettişi olarak görev yaptığını hatırlatayım.

Adli soruşturmalarda adli kolluk görevi konumuyla yargının paydaşı Emniyet'te bunlar yaşanırken, Adalet Bakanlığı'nın sürece sessiz kalması dikkat çekici haliyle.

Ortaya çıkan bunca iddiaya karşın Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğundaki yargı sisteminde girişimde bulunmamasının bir anlamı var mıdır bilemiyorum.

Geçtiğimiz günlerde Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın, Ayhan Bora Kaplan soruşturması çerçevesinde Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç'le makamında özel görüşme yaptığını Büyüteç'te gündeme getirmiştim.

Bu görüşmeden sonra Yargıtay cenahında da henüz bir hareket yok. Kaplan'la bağlantıları olduğu iddia edilen Yargıtay üyesi, görevinin başında halen!

Sadece büyük kentlerde değil, diğer kentlerin adliyeleriyle ilgili de yerel kaynaklardan epeyce bilgi akıyor bu aralar sosyal medyaya.

Sıra aynı zamanda Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun Başkanı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'da.

Yerlikaya'nın yürüttüğü sürecin benzerini yargı sisteminde gerçekleştirmek için neden beklemedeler acaba?

Sürece sessiz kalmaları, sıradan yurttaşın yargı üzerindeki güvensizliğini daha üst noktaya çektiğini hatırlatayım.

TBB, neyi bekliyor?

Bu arada yargı sisteminde yaşananlar için sadece devlet kurumlarından harekete geçmelerini beklemenin eksik kalan girişim olduğu kanısındayım.

İşin bir de Türkiye Barolar Birliği (TBB) boyutu var.

Her meslek grubunda olduğu gibi yargı mensuplarıyla "içli dışlı" olan kimi avukatların varlığını artık Bağdat'taki sağır sultan bile duymuş vaziyette.

Mesela Ankara Adliyesi'nde bir A takımı ve B takımından söz ediliyor avukat camiasında.

Adliyeye "kartlı giriş sistemini" kullanmadan protokol kapısından girip özellikle sistemin can damarındaki başsavcı vekilleriyle "can ciğer kuzu sarması" olan avukatlar, isim isim biliniyor.

Böylesi istismar iddialarına isimleri karışan avukatlar hakkında başlatacakları süreçle devlet kurumlarına katkı vermeleri mümkün.

NOT: Büyüteç’i kaleme almamın ardından dün akşam saatlerinde HSK’nın, “İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın yazısında yer alan iddialarla ilgili müfettiş görevlendirdiği” bilgisi kamuoyuna yansıdı.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’te gizli tanık skandalında yeni gelişmeler: Darbe girişimi emniyette biliniyor muydu, Garson listesine karşı MİT’e operasyon mu var?

Eğer emniyet içinde darbe girişimde bulunan bir ekip varsa MİT’in ulusal güvenlik çerçevesinde bilgilendirilmesi ve müdahale etmesinin sağlanması gerekirdi. İşte bu ortamda, MİT’in yeni verilerinden rahatsız olan bir kısım polis yöneticisinin “aradan bu işin çıkarılması”nı sağlamak amacıyla MİT’e dolaylı operasyon yapılmasının önünü açtığı iddiası mevcut

Ankara Emniyeti'ndeki "gizli tanık skandalı"nda son gelişmeler: Doktor raporundaki şüphe ve kamerasız odada olanlar

Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, yaşananlarla ilgili MİT Başkanlığı'nın devreye girdiğini duyurdu kişisel sosyal medya hesabından. İşin içine MİT'in girmesi demek, yaşananların basit bir gelişme olmadığını, ulusal güvenlik merkezinde değerlendirildiğinin işareti aynı zamanda

Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?

İçişleri Bakanlığı müfettişleri Ankara Emniyeti’ndeki çalışmaları sırasında iddiaları araştırırken, dosyaya bakan polislerin odalarından çıkmalarını yasakladı. Müfettişler, başta Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik olmak üzere ilgili personelin ifadelerini alırken odalarından çıkmalarına izin verdi. Açığa alınan üç polis müdürünün kimliklerine ve silahlarına el konuldu