30 Ocak 2024

Kırklareli sel felaketi soruşturmasından iki güzel haber var

İddianamede arka arkaya sıralanan bilirkişi raporlarına bakıldığında, yaşamını yitirenlerin deyim yerindeyse "pisi pisine" hayatlarından oldukları anlaşılıyor

İğneada'nın longoz ormanları içindeki Sisli Vadi (Foggy Valley) adlı tesiste yaşanan sel felaketiyle ilgili savcılık soruşturması geçtiğimiz günlerde tamamlandı.

Geçen eylülde bölgede yaşanan ve 6 yurttaşın yaşamını yitirdiği sel felaketinin ardından başlatılan adli soruşturma sürecinde yaşananları yakın zaman içinde Büyüteç'te aktardım.

Yitirdiğimiz yurttaşların ailelerinin ısrarlı takipleriyle savcılık aşamasındaki sıkıntılı ve dikkat çekici gelişmeler "nispeten" aileler lehine sonuçlandı.

Felakette yaşamını yitiren Mihriban ve Selman çiftinin ailesi olan Yaşa ailesinin avukatı Şahin Gökbulut’la görüştüm.

Avukat Gökbulut, soruşturma dosyasında taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçu kapsamında "sınırlı" olarak inceleme yapıldığı görüşünde.

Gökbulut, özetle “Deliller toplanmış, neticede bilinçli taksir ile iddianamede hazırlanmıştır. Oysa dosyadaki mevcut deliller, soruşturma konusu suçun; bilinçli taksir sınırlarını aşacak düzeyde, olası kastla (TCK-21) yada ihmal suretiyle ölüme neden olma (TCK-83) ile gerçekleştiğine işaret etmektedir” dedi.

Bilirkişi raporları ne diyor?

Savcılık, iddianamesinde, süreçle ilgili hazırlanan bilirkişi raporlarına yer verdi.

İddianameden özetleyerek aldığım bilirkişilerin tespitleri şu şekilde:

(...) Meteoroloji bilirkişisi: Olay tarihinde meydana gelen yağışların ölçülen ekstrem yağış değerleri olduğu, kısa sürede meydana gelen ve yağış şiddeti sınıflandırmasında "aşırı yağış" olarak nitelendirilen bu yağışların olaya sebebiyet verebileceği,

İnşaat bilirkişisi: İnşaat mühendisliğinin ve dahi İmar Kanunu'nun bir inşaatın yapılabilmesi için makul şartların değil, tarih boyunca tecrübe edilmiş tüm şartların sağlanmasını gerektirdiği, hiçbir surette can kaybı riski bulunduğu halde bir yapıya izin vermediği, dolayısıyla dere kenarında yapılan inşaatların sel sularıyla yıkılabileceği hususunun her zaman öngörülebilir bir durum olduğu, bu sebeple yıkılan yapılara ilişkin varsa fenni proje mesulleri, yapı sahibi ve yapı müteahhidinin olayda ihmali olabileceği kanaatine varıldığı,

Jeoloji bilirkişisi: Olayın işletmenin hemen yanında kurulu olduğu Değirmendere'nin mevcut yatağından çıkarak akışa devam etmesi sonucu mevcut ağaçları ve yapıları yerinden sökmesi sonucu oluştuğu, olayın meydana geldiği alandaki tesisin muhtemelen eski dere yatağı üzerinde konumlandığı kanaatine varıldığı,

İş Sağlığı ve Güvenliği bilirkişisi:  Sisli Vadi İğneada isimli işletmenin çalışanı olan Ümit Solmaz'ın hayatını kaybetmesinin iş kazası olduğunun, meteoroloji bilirkişisi tarafından yapılan tespitlerin olayla ilgili alınması gereken tedbirleri ve sorumlulukları etkilemediğinin, işletmede insan canının korunması için herhangi bir önlem alınmadığının, işverenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğinin, bu sebeplerle meydana gelen iş kazasında, kaza tarihinde Foggy Valley Turizm Gıda Tarım Hayvancılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olan şüpheli Büşra Gökgöz'ün tali kusurlu olduğunun, dosya kapsamında kendi ikrarı ile de sabit olduğu üzere işveren adına hareket eden, işin ve iş yerinin yönetiminde yer alan şüpheli Bülent Bayrak'ın asli kusurlu olduğunun bildirildiği,

İnşaat bilirkişisi ile serbest muhasebeci mali müşavir: Uydu görüntülerine bakıldığında işletmede 2020 yılı Haziran ayında 4 bina ve tamamlanmış yapay göletin görüldüğünün, öncesindeki uydu görüntülerinde herhangi bir tesise rastlanılmadığının, 2020 yılı Kasım ayına kadar bu durumun devam ettiğinin, 2020 ve 2021 yıllarında konaklamalı yapıların sayısının daha da artırıldığının ve müşteri kabul edildiğinin açıkça görüldüğünün, herhangi yapı bir ruhsatı bulunmayan tesisin 26 Nisan 2021 tarihli yerinde tespit işleminde kaçak olduğunun tespit edildiğinin, yapı tadil ve mühürleme işlemlerine, alınan yıkım kararına rağmen fiilen işletilmeye ve müşteri kabul etmeye devam eden işletmenin olay tarihine kadar bu durumunu sürdürdüğünün, yapılan imalatlardan (inşa edilen binalardan) imalatın yapıldığı dönemdeki yönetim kurulu üyeleri ile müdürlerin sorumlu olacağının, tesis ve yapıların ruhsatsız bir şekilde inşa edilmesi hususunda yapı sahiplerinin (veya yapıları kendisi için yapan ya da yaptıranların), tesis ve yapıların ruhsatsız bir şekilde konaklamalı turizm tesisi işletmesi olarak faaliyet göstermesi hususunda da yapı sahiplerinin (veya yapıları kendisi için yapan ya da yaptıranların) sorumlulukları bulunduğunun, ruhsatsız olduğu tespit edilen, mühürlenen ve yıkım kararı alınan tesisin, bu kararın gereği olarak zamanında yıkılmış ya da faaliyetini durdurmuş olması halinde soruşturmaya konu olayın hiç yaşanmayacağının bildirildiği (...)

Dikkat çeken hisse devirleri

İddianamede arka arkaya sıralanan bilirkişi raporlarına bakıldığında, yaşamını yitirenlerin deyim yerindeyse "pisi pisine" hayatlarından oldukları anlaşılıyor.

Felaketin yaşandığı tesisle ilgili yapılan sicil araştırmasında ise; MBH Gıda İç ve Dış Ticaret Limited Sirketi isimli firmanın 30 Ekim 2006'da Bahri Bayrak ve dosyanın şüphelisi konumundaki oğlu Bülent Bayrak tarafından kurulduğu, şüpheli Bülent Bayrak'ın hisselerini 6 Temmuz 2017'de babası Bahri Bayrak'a devrettiği, Bülent Bayrak'ın şirket müdürü olarak çalışmaya devam ettiği tespit edildi.

Ayrıca, tesisin adını taşıyan Foggy Valley Turizm Gıda Tarım Hayvancılık Sanayi ve Ticaret A.Ş. adlı firmanın 24 Eylül 2018'de dosyanın şüphelilerinden Cenan Aydın tarafından kurulduğu, Cenan Aydın'ın tek ortak ve tek kişi yönetim kurulu iken yönetim kurulu başkanlığını 29 Mart 2022'de yine dosyanın şüphelisi Büşra Gökgöz'e bıraktığı, ortaklık hissesini de 18 Ocak 2023'te şüpheli Sevcan Ulutürk'e devrettiği anlaşıldı.

İşin asıl ilginç yanı ise; faciaya neden olan sıralı ihmaller zincirinin son halkası.

Tesiste yaşanan felaket sonrasında 5 Ocak 2024'te, yani henüz dört hafta önce şüpheli Sevcan Ulutürk, şirketteki hissesini; şüpheli Büşra Gökgöz ise, şirketin yönetim kurulu başkanlığını şüpheli Bülent Bayrak'ın annesi Şükriye Bayrak'a devrettiği ortaya çıktı!

Ne ceza istendi?

Savcılık, felakette ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle Bülent Bayrak, Cenan Aydın, Sevcan Ulutürk ve Büşra Gökgöz hakkında altı sayfalık iddianamesini "Bilinçli Taksirle Ölüme ve Yaralamaya Sebep Olma" suçlamasıyla hazırladı.

Savcı Muzaffer Lekesiz, sanıklar için 3 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası verilmesini talep etti.

Bakanlık soruşturma başlattı

Gelelim, süreçle ilgili ikinci önemli gelişmeye.

Bu konuda iki hafta önceki Büyüteç'te, yaşananlarda kamu yöneticilerinin ihmali olup olmadığını tespit edilmesi gerektiğine dikkati çekmiştim.

Hatta 16 Ocak'taki Büyüteç'te dönemin Kırklareli Valisi Osman Bilgin hakkındaki iddiaları da gündeme getirdim.

Bu yazılar sonrasında İçişleri Bakanlığı'nın, kamu görevlilerinin ihmali olup olmadığını tespiti için müfettiş görevlendirdiğini öğrendim. Bizzat Bakan Ali Yerlikaya'nın görev onayı ile kente giden müfettişler, yaşamlarını yitirenlerin aileleri ve yaşananlar hakkında bilgisi olanları ifadelerini almaya başladı.

Burada küçük bir not vereyim; aileler daha önce İçişleri Bakanlığı'na şikayet dilekçesi vermişlerdi. Buna karşın bakanlık soruşturmasının, konunun Büyüteç'te gündeme gelmesi sonrasında başlatıldığını öğrendim.

Bu demektir ki; ailelerin şikayet dilekçesi işleme konulmamış ve bir yerlerde sümenaltı edilmiş!

Aileler, söz konusu dilekçelerini bu kez elden müfettişlere teslim ettiler.

Yakın zamanda müfettiş raporu hazırlanıp bakanlığa teslim edilecek. Neler yaşandığı daha iyi anlaşılacak.

Adana Emniyet Müdürü'nü merkeze aldıran rapor

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, hafta sonundaki sürpriz kararnameyle Adana, Iğdır ve Siirt Emniyet Müdürleri'ni görevden aldı. Yerine yeni atamalar yapıldı.

Üç kentin içindeki en önemli değişiklik Adana Emniyeti'ndeki atama elbette.

Kararnameyle, mevcut Adana Emniyet Müdürü Doğan İnci merkeze alındı. Yerine Polis Başmüfettişi Ahmet Hakan Arıkan atandı.

Doğan İnci

Aslında seçimden sonra geniş kapsamlı bir emniyet müdürleri kararnamesi beklentisi vardı fakat üç emniyet müdürü acilen tayin edildi.

İnci'nin merkeze çekilmesiyle ilgili farklı değerlendirmeler var emniyet kulislerinde.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; İnci için önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ekibinden demek yanlış olmaz. Zira İnci; Soylu'nun sağ kolu Servet Yılmaz ve Resul Holoğlu ile aynı ekipten.

Yine İnci ile ilgili yapılan değerlendirmelerde, hakkında hazırlanan bir raporun etkili olduğu ifade ediliyor.

Şöyle ki, valiler kararnamesinde kente atanan Vali Yavuz Selim Köşker, göreve başladıktan sonra kentin güvenliği konusunda emniyet birimleriyle bilgilendirme toplantıları yaptı. Kentin asayişinde genel olarak görülen eksikliklerin giderilmesini sağlamak amacıyla İl Emniyet Müdürü Doğan İnci başta olmak üzere bazı yönetici kadrosunun değiştirilmesini Ankara'dan talep etti.

Bunun üzerine daha önce kentte görev yapan ve şimdi hem Emniyet Genel Müdür Yardımcısı hem de İstihbarat Başkanı olan Selami Yıldız, Adana'ya giderek inceleme yaptı. Ardından da hazırladığı raporu Emniyet Genel Müdürlüğü'ne teslim etti.

Sonrasında İnci'nin görevden alınması süresi başladı. Bu arada görevden alınması gündeme gelen İnci, kızının düğününü yaptıktan sonra tayinin çıkması girişiminde bulundu. Talep, uygun bulundu. İki hafta önce kızının düğün törenini gerçekleştiren İnci, cuma gecesi yayımlanan Resmi Gazete'yle merkeze çekildi.

Iğdır'dan merkeze alınan Oğuzhan Yonca ise, KOM Başkan Yardımcısı yapılacak. Daha önce de aynı birimde şube müdürü ve başkan yardımcısı olarak görev yapan Yonca'nın yerine Erden Sakarya atandı.

Siirt Emniyet Müdürü Hakan Yıldırımoğlu'nun adı Mor Beyin sürecinde gündeme geldi. Adına kayıtlı cep telefonunda FETÖ'nün kullandığı haberleşme programı Bylock bulunduğu anlaşılan Yıldırımoğlu, kendi bilgisi dışında telefonuna Bylock yüklendiği gerekçesiyle Mor Beyin listesine alındı. Yıldırımoğlu da, Servet Yılmaz'ın ekibinde yer alan isimlerdendi.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

TUSAŞ’ın korunmasındaki zafiyet kimin sorumluluğunda?

Baykar tesislerinin korunması uzunca zamandır İstanbul Emniyeti bünyesindeki Özel Harekat Şubesi’nde görevli özel harekatçı polislerce yapılıyor. Baykar, devlet tarafından böylesi yüksek güvenlikle korunurken, TUSAŞ’taki güvenlik zafiyetinin açıklamasını ilgilileri yani TUSAŞ yönetimi yapacaktır, sanırım

TUSAŞ saldırısında ikinci perde: İstihbarat tam iki ay önce geldi!

İstihbarat bilgisi, 17 Ağustos’ta elde edildi. Veriler, bölgedeki jandarma komutanlıklarına bildirildi. MİT’in ulaştığı veriler, İçişleri Bakanlığı’nın çatısı altındaki Emniyet ve Jandarma’ya gönderildi

TUSAŞ saldırısı göz göre göre geldi: Tesis, özel güvenlik denetiminde sınıfta kalmış!

TUSAŞ’taki özel güvenlik personeli sayısının “uygulamadaki yetersizliğine karşın” söz konusu güvenlik noktasının neden jandarmadan alınıp özel güvenliğe verildiği sorusunun yanıtı, süreçteki ihmâli daha net ortaya koyacak kuşkusuz

"
"